Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

Semâ'u's-Sağîr
Küçüğün hadis işitmesi demek olup hadis rivayetine başlama çağını ifade eden tabir mahiyetindedir. Hadis rivayetine başlama çağı konusunda görüş ayrılıkları vardır. Bu görüş ayrılıkları tek hedefe, rivayetin sahih olması hedefine yöneldiğinden çıkmıştır. Ancak biri diğerinden farklı yaş sının koymakla birlikte rivayetin, sıhhatini temin edercek yaşta başlaması noktasında birleşmiştir. el-Hâtibu'1-bağdâdî, Kûfelilerden hiç kimsenin yirmi yaşını doldurmadan hadis rivayetine başlamadığını, o yaştan önce Kur'ân-ı Kerim'i ezberleme ve ibaretle meşgul olduğunu kaydeder. Bazı alimlere göre bu yaş onbeştir. 1068Kadı İyad ise muhaddislerin hadis rivayetine başlama yaşı olarak beş yaşını sınır koyduklarından söz etmiştir. 1069İbnu's-Salâh da muhaddislerin rivayete başlama yaşı olarak bu yaşı uygun bulduklarını söylemiştir. Buna ilave olarak da beş ve daha yukarı yaşlarda hadis işitmiş olanlar için hal tercümelerinde semi'a, henüz bu yaşı tamamlamadan hadis meclislerine katılanlar için ise hadara veya uhdira yazıldığını kaydetmiştir.1070 Burada şunu eklemek gerekir. Hadis rivayetine başlama çağı olarak çeşitli yaş sınırları çizenlerin yanında çoğunluk, halin dikkate alınması gerektiği görüşündedir. Nitekim İbnu's-Salâh buna işaret ettikten sonra, kendisine söyleneni anlayacak, vereceği cevabı bilecek yaşta olanların semainin sahih olacağını, böyle olmayanların ister beş, isterse elli yaşlarını bitirseler bile rivayetlerinin sahih olmayacağını söylemiştir. 1071Rivayete göre Mûsâ b. Harun'a çocuk yaştaki birinin ne zaman hadis işitebileceği sorulduğunda “inekle eşeği ayırdedebildiği zaman” cevabını vermiştir. 1072Ahmed b. Hanbel de benzer bir soruyu “aklı başında olması, yaptığını ve söylediğini bilmesi, işittiğini hıfz edebilmesidir. Bu hale gelen çocuğun sema'ı sahih olur. Gelmeyenin ise yaşı -İbnu's-Salâh’ın deyişiyle- değil beş, elli bile olsa rivayeti sahih olmaz. Çocuğun buluğ çağma ermeden önce işitmiş olduğu hadislere gelince muhaddislerin çoğunluğu bunları kabul etmiştir. Aynı şekilde müslüman olmayan birinin Hak dine girmeden önce işitmiş olduğu hadislerin rivayeti de kabul edilmiştir. Ancak bazı alimler erginlik çağına ermemiş çocuğun hadis rivayet etmesini sahih saymamışlardır. İbnu's-Salah, bunların hata ettiklerini söyler. Delil olarak da muhaddislerin el-Hasen b. Ali b. Ebî Tâlib, İbn Abbâs, İbnu'z-Zubeyr, en-Nu’mân b. Beşîr ve daha pek çok sahabînin hadislerini hiç bir ayırıma gitmeksizin kabul ettiklerini ileri sürer.

Semâ'ul-Muzakere
Bk. Müzâkere.
İki veya daha fazla sayıda insanın birbirlerine hatırlatması, aralarında bir şey müzakereleri manasına müfa'ale babından masdardır. Hadis Usulü ilminde, bilhassa hadîs tarihinde müzâkere muzâkeretu'l-hadîs yerine kullanılır ve hadîs talihlerinin şeyhden yazdıkları hadîsleri aralannda birbirlerine okuyarak müzakere etmelerini ifade eder. Denilebilir ki hadîs müzakeresi en sağlam hadîs öğrenme yollanndan biridir. Hz. Peygamber (s.a.v.) henüz hayatta iken sahâbîlerin öğrendikleri hadîsleri birbirlerine anlatmalan müzakerenin temelini teşkil etmiştir. Hadisler Sahabe arasında bu yolla yayılmıştır. Bilinen tarihi bir gerçektir ki Sahâbilerin çoğu çarşıda-pazarda, mal ve mülklerinin, iş-güçlerinin başında idiler. Öyle olunca Hz. Peygamber bir şey söylediği veya yaptığı zaman onu ancak o anda yanında bulunan sahâbîler duyuyor veya görüyorlardı. Çeşitli vesilelerle bir araya geldiklerinde Hz. Peygamber ile beraber olanlar o gün için işitip gördüklerini diğerlerine de anlatıyorlardı. Tanınmış sahabi Enes b. Mâlik “Bizler Hz. Peygamber (s.a.s)'in yanında bulunur, ondan hadîs işitirdik. Yanından kalktıktan sonra ondan işittiklerimizi kendi aramızda iyice belleyinceye kadar müzâkere ederdik” diyor.959 Şu hale göre Hz. Peygamber (s.a.s)'in hadîsleri önce sahabeden işitenlerin veya bir fiili haber veriyorsa görenlerin diğerlerine anlatmasıyle öğrenilmiş ve bu yolla sahâbiler arasında yayılma imkanı bulmuştur. Sahabe ve Tâbi'înden müzâkerenin önemine işaret eden pek çok rivayet vardır. Bir kaçını kaydediyoruz: Hz. Ali: “Bu hadîsleri aranızda devrettirip müzakere ediniz. Bunu yapmazsanız hadîsler kaybolur.” Ebu Saidi'l-Hudrî: “Hadisleri aranızda devrettirerek müzâkere ediniz; çünkü hadîs hadîsi hatırlatır.” 960 İbn Abbas: “Benden bir hadîs işitirseniz onu aranızda müzakere ediniz; çünkü unutmamanız gereken bir şey varsa o da hadîstir. Ona göre hadîslerin bir saat müzakere edilmesi gecenin nafile ibadetle ihyasından daha hayırlıdır.” 961Ebu Saidi'l-Hudri'ye göre ise hadis müzakeresi Kur'ân okumaktan daha efdaldir. İbn Mes'ud müzakereyi hadîslerin hayatı saymıştır. Tanınmış tabiî İbn Şihâbi'z-Zuhrî de ilmin afetinin unutmak ve az müzakere etmek olduğunu söylemiştir. İbnu's-Salâh müzâkereyi hadîs talibinin adabı arasında sayar ve hadîsleri müzâkere etmenin en sağlam hadîs öğrenme sebebi olduğunu söyler. 962 Şeyhten işitmeden müzakere sırasında hadîs öğrenmeye sema'u’l-muzakere diyener vardır. Böyle semâ' kasdı olmaksızın müzâkere edilirken alınan hadîslerin rivayeti konusunda ihtilaf çıkmıştır. Çoğunluk caiz olmadığı görüşündedir. Bununla birlikte bazı şartlarla rivayetinin caiz olduğunu söyleyenler de olmuştur. Caiz görenler, müzâkere yoluyla öğrenilen hadîslerin semâ'a delalet eden eda lafızlarıyla değil, enbe'enâ gibi daha aşağı lafızlarla rivayet edilmesi gerektiği görüşündedirler. Bu görüşte olanlar, enbe'enâ muzâkereten demenin daha doğru olacağını söylemişlerdir.

Semâ
Dördüncü babdan çekimi yapılan ve işitmek, dinlemek manasına gelen “semi'a” kök fiilinin mastarıdır. Hadis usulünde hadis rivayet metotlarından biri, birincisi ve en önemlisidir. Hadisi, bizzat şeyh denilen muhaddisle bir araya gelerek, ondan işitmek suretiyle gerçekleşir. Şöyle ki, talib, şeyhin hadis rivayet ettiği meclislerine devam eder. Onun ezberinden veya kitabından okuduğu hadisleri dinleyerek yazar ve ezberler. Böylece şeyhin hadislerini ondan dinlemek ve işitmek suretiyle rivayet etmiş olur. Bazen de tâlib, şeyhin hadislerini önceden elde etmiş olur. Bunları o şeyhten rivayet edebilmek için meclisinde de dinler. Hatalı olanlarını düzeltir. Yahut şeyhe okuyarak arzeder. Okuma işi bitince önceden elde ettiği hadisleri işitmiş olur. Bu usulle semâ bazılarına göre şeyhten işitmekten daha üstündür. Hadislerin Hz. Peygamber'den rivayeti semâ usulüyle başlamıştır, sahabîler Hz. Peygamber'le birlikte olduklarında onun sözlerini bizzat mübarek ağızlarından duymuşlar, işittikleri sözleri hafızalarına nakşederek bellemişlerdir. Bu yolla öğrendiklerini kendilerinden rivayet edenlere anlatarak onların da işiterek rivayet etmelerine yol açmışlardır. Bu rivayet şekli daha sonra asırlarca devam etmiştir. Zamanla başka rivayet metotları ortaya çıkmış ve uygulama alanı bulmuş olduğu halde semâ metodu değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir; çünkü bu metotta her şeyden önce şeyh ile talibin bir araya gelmesi söz konusudur. Dolayısıyla şeyhin sözleri dinlenir, hadisleri arada vasıta olmaksızın alınır. Bu bakımdan semâ yoluyla rivayet, rivayet usullerinin en sağlam ve üstünü sayılmıştır. Semâ yoluyla alınan hadislerin rivayetinde değişik eda lafızları kullanılmıştır. Bunlardan en üstünü semi'tudur. Bu eda lafzının en üstün oluşunun sebebi, sadece semâ yoluyla alman hadislerin rivayetinde kullanılmasındandır. Ondan sonra haddesenâ gelir. Tekil zamirle haddesenî, ahberanâ, enbe'enâ eda lafızları da sema usulüyle rivayette kullanılan eda lafızlarıdır. Ancak bu lafızlardan çoğu semadan başka yollarla rivayet edilen hadislerin edasında da kullanılmıştır.

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget