Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

Ve Âharu
“(Hadisi) bir başkası da rivayet etmiştir” demektir. Hadis Usulünde biri sika biri zayıf iki raviden rivayet edilen Hadîsin naklinde kullanılan tabirlerdendir. Açıklamak gerekirse bir Hadîs, birisi sika, diğeri mecruh olmak üzere iki raviden rivayet edilmesi halinde zayıf ravinin isnadda zikredilmesi hoş karşılanmayacağından sika olanın ismi söylenir ve âharu denir. Burada bu tabirle zayıf raviye işaret edilmiş olur. Şu var ki mecruh ravinin rivayetinde sikanın zikretmediği faydalı bir ziyade bulunabilir. Onun rivayetini görmezlikten gelmek de olmaz.
Ahmed b. Hanbel ve Müslim bu tabiri yer yer kullananlardandır. el-Hatîbu'l-Bağdâdî'nin kaydettiğine göre Müslim, bazen isnadında mecruh raviyi düşürmüş, sika olanını zekrettikten so a mecruhtan kinaye olarak ve âharu demiştir. el-Hatîb, bunun bir faydası olmadığını sözlerine eklemiştir.

Vaz
Sözlükte “koymak, bir kimseyi aşağılamak, borcu azalmak, hakaret etmek, boyun vurmak, bir suçu birinin üzerinden atmak” gibi manalara gelir. 1197Ayrıca iftira etmek, uydurmak anlamını da verir.
Hadis Usulünde vaz, uydurmak manasiyle ilgili olarak çeşitli sebeplerle Hz. Peygamber'in ağzından Hadîs uydurarak ona iftira etmeye denir. Aynı manada ihtilak tabiri de kullanılmışsa da vaz daha çok kullanılmış ve terim olarak yerleşmiştir.
Mevzu başlığı altında etraflı bir şekilde değinildiği gibi Hadîs vaz'ı siyâsî ihtilaflarla başlamıştır. Bu ihtilaflar sonucu siyasi ve itikadı mezheplerin zuhuru Hadis vaz’ına geniş ölçüde zemin hazırlamştır.
İslâm Tarihinde siyâsî maksatla ilk defa Hadîs uyduranların şiîler olduğu kabul edilmiştir. Nitekim İbn Ebî Hadîd bu konuya açıklık getirmek üzere “Bilmiş ol ki fedaille ilgili mevzu Hadîslerin aslı Şia tarafından gelir. Onları Hadîs uydurmaya sevkeden âmil hasımlarının düşmanlığı olmuştur... Bekriye, Şia'nın bu faaliyetini görünce onlar da kendi imamları hakkında Şia'nın Hadîslerine karşılık başka Hadîsler uydurdular” demiştir.1198
Abdurrahmân b. Mehdî ile İmam Mâlik arasında geçen şu konuşmada da Hadîs vaz'ının Irak taraflarında başladığını gösterir
“Rivayete göre Abdurrahmân b. Mehdî bir gün Malik'e şöyle bir soru sorar
“Biz sizin beldenizde (Medine'de) kırk günde dört yüz Hadîs ancak işittik. Oysa burada (Irakta) hepsini bir günde işitiyoruz. (Bunun sebebi ne ola ki?).” Malik bu soruya şu cevabı vermiştir
“Bizde sizin darphaneniz gibi bir darphane yok. Orada gece Hadîs uyduruyor, gündüz dağıtıyorsunuz.” 1199
Basralı meşhur bir muhaddis ve İmam Mâlik'in güzide talebelerinden olan Abdurrahmân b. Mehdî, hocasına sorduğu bu soruyla sünnetin yayılma merkezi olan Medine'de günde ortalama on civarında Hadis işitilirken Irak'ta bunun kat kat fazlasının yayılış sebebine inmiştir. İmam Mâlik de verdiği cevapta Şia'nın merkezi olan bu havalide fazlaca Hadîs uydurulduğunu ifade etmiştir. Tanınmış tabiî İbn Şihâb ez-Zuhrî aynı konuda “eğer demiştir; doğudan bilmediğimiz ve kabul etmediğimiz birtakım Hadîsler gelmeseydi ne bir tek Hadîs yazardım ne de yazılmasına izin verirdim.” 1200Bu sözlerdeki “doğu”dan maksat Irak’tır. Dolayısiyle İbn Şihab da bu sözleriyle vaz hareketinin ilk defa Irak tarafında başladığına işaret etmiştir.
Siyasî ihtilaflar üzerine başlayan Hadîs vaz'ı fırkaların ortaya çıkışıyle hızlanmış, zamanla başka sebeplerin de katılmasıyla alabildiğine artmıştır.
Bir Hadîsin vaz' edilmiş olduğuna delâlet eden bazı alametler vardır. Bunlar Hadîs Usulü kitaplarında alâmâtu'1-vaz' adiyle geçerler. Kavide ve mervide bulunan alametler olarak iki kısımdır. Mevzu başlığı altında bunlardan bahsedilmiştir. Bu bakımdan ayrıca burada söz konusu edilmeyecektir.
Hz. Peygamber'in ağzından Hadîs vaz etmek büyük günahtır; zira dinîn hükümlerini değiştirmeye benzer. Onun söylemediği bir sözü söyledi diyerek nakletmek ise ona iftiradır. Hadis vaz edenler en ağır şekilde yalancılık ve Hadîs uydurmakla cerh edilmişlerdir.

Vav
Harf olarak birkaç senedi bir arada zikredilen Hadîsin bir senedinden diğerine geçişte tahvile delalet etmek üzere kullanılmıştır. Söz gelimi, ravi bir isnadından diğerine geçişte ve haddesenâ fulân der. Böylece aynı metnin verilen isnadından başka bir isnadına geçmiş olur.
Bu harf bazen tek başına; bazen de tahvil işareti olan “ha” ile birlikte kullanılmıştır.

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget