İbrâhim aleyhisselâmın, Nemrûd'un ateşinden kurtulmasından sonra, onunla beraber Şam'a gelen Lût aleyhisselâm; o zamana kadar hiç bir kavmin yapmadığı çirkin fiilleri, şeytanın vesvesesiyle işleyen azgın ve sapıtmış olan Sedûm bölgesi ahâlisine, peygamber olarak gönderildi. Kırk sene kadar süren peygamberliği müddetince, kavmine nasîhat edip bir olan Allahü teâlâya inanmalarını ve O'na ibâdet etmelerini, sapıklıklarından ve kötü işlerinden vazgeçmelerini istedi. Nâsîhat ile yola gelmeyen kavmini, Allahü teâlânın azâbıyla da korkuttu. Onlara, hidâyete ererler ve kurtulurlar ümidiyle mûcizeler de gösterdi. Bu mûcizelerin bâzıları şunlardır:
1- Bulutsuz havada yağmur yağdırması: Lût aleyhisselâm kavmini hak yola ve Allahü teâlâya îmân ve ibâdete dâvet etmek ve kötülüklerden sakındırmak için köylere giderdi. Bir bölgede ondan mûcize istediler ve; “Hakikaten peygamber isen bulutsuz havada yağmur yağdır” dediler. Bunun üzerine Lût aleyhisselâm duâ edip, Allahü teâlâdan bulutsuz havada yağmur yağdırmasını istedi. Allahü teâlâ, duâsının kabûl olduğunu ve eliyle havaya işâret etmesini vahy etti. Lût aleyhisselâm, aldığı emir üzerine eliyle semâya işâret eder etmez, yağmur yağmaya başladı. Fakat Hazret-i Lût'un peygamberliğine yine inanmadılar. Bulutsuz havada yağmur yağması mûcizesi, başta sevgili Peygamberimiz olmak üzere başka peygamberlerde de görülmüştür.
Aslında bulutlar insanlar için bir perdedir. Bulutları yaratan Allahü teâlâ, bulutsuz yağmur yağdırmaya da kâdirdir. Ancak, bulutları bir sebep olarak yaratmıştır. Hiç bir şeyi sebepsiz olarak yaratmamaktadır. Fakat, peygamberlerin, peygamberliklerini ispatlamaları için ve velî kulları için bâzı şeyleri sebepsiz olarak yaratmaktadır.
2- Ot bitmeyen dağda ot bitirmesi: Hazret-i Lût kavmini yaptıkları kötü işten (livâtadan) sakındırıyordu. Kavmi, onun bu sakındırmasına engel olmak, ondan intikâm almak istiyordu. Bunun için de, Lût aleyhisselâmın koyunlarının otlu yerde yayılmasına engel oluyorlardı. Beldelerinde otsuz bir dağ vardı. Hazret-i Lût'un koyunlarını o dağa sürmüşler, oradan çıkmamaları için gözcü koymuşlardı.
Lût aleyhisselâm, otsuz dağda ot bitirmesi için, cenâb-ı Hakk'a duâ etti. Allahü teâlâ peygamberinin duâsını kabûl buyurup, o zamana kadar hiç ot bitmeyen dağda yeşil otlar bitirdi. Lût aleyhisselâm yaşadığı müddetçe, o dağdan otlar eksik olmadı. Başka ilgi çekici bir taraf ise; Lût aleyhisselâmın koyunları, o otlardan yediği hâlde bir şey olmuyor, sapık ve azgın kavminin koyunları yediği zaman, ölüyordu.
3- Atılan taşların dokunmaması: Lût aleyhisselâmın kavmi onun dâvetini kabûl etmediği gibi, ona taş atarlardı. Bu taşların hiç birisi, Allahü teâlânın korumasıyla Hazret-i Lût'a değmezdi.
4- Taşların yumuşaması: Lût aleyhisselâm bir taş üzerinde yatsa, sünger gibi yumuşak olurdu.
Lût aleyhisselâmın kavmi, bir gün onu öldürmeye karar vermişti. Bu husûsu Allahü teâlâ ona vahy ile bildirip, bir dağa gitmesini emir buyurdu. Emr-i ilâhîye uyarak bir dağa gitti. Yolda çok yorulduğundan, bir yere yatıp uyumuştu. Kavminden yedi kişilik bir grup onun izini tâkip ederek buldular. Bir taş üzerinde uyuduğunu, üzerinde yatmış olduğu taşın sünger gibi yumuşak olduğunu, yattığı yerin çukurlaşmış olduğunu gördüler ve insâfa gelip îmân ettiler.
5- Uzak yerlerdeki işleri görüp haber vermesi: Uzak yerlerde olan hâdiseleri görüp haber vermek de, Lût aleyhisselâmın mûcizelerinden idi.
Bir gün Hazret-i Lût'a, kavminden olup, inanmayanlardan birisi geldi ve şöyle dedi: “Oğlum kayboldu, onun ayrılığına dayanamıyorum. Nerede olduğunu da bilmiyorum. Hakikaten peygamber isen, onun nerede olduğunu ve ne yaptığını bana haber ver.”
Bunun üzerine Hazret-i Lût, Allahü teâlâya duâ edip, o kimsenin istediği haberin bildirilmesini diledi. Allahü teâlâ Hazret-i Lût'un duâsını kabûl buyurdu. Lût aleyhisselâm ile o çocuk arasındaki çok uzak mesâfeyi açtı. Hazret-i Lût, o çocuğun nerede bulunduğunu, ne yaptığını ve çocuğun şeklini haber verdi. Hazret-i Lût'dan bu haberi alan kimse îmân etti.
6- Kumların ve çakıl taşlarının konuşması: Lût aleyhisselâm kavmini îmâna, ibâdete, dünyâ ve âhıret saâdetine dâvet ediyordu. Fakat kavmi onunla eğlenmekten ve alay etmekten hiç geri durmuyorlardı. Sonunda ufacık taşlar ve kumlar dile gelip, Lût aleyhisselâma şöyle dediler: “Kavminin îmân etmeyeceği sana göre kesin ise, Rabbine duâ et, onları yakmak için bizi ateş etsin, onları yakalım” dediler.
Lût aleyhisselâm da bu şekilde duâ edip, îmân etmeyenlerin hepsi ateşte pişirilmiş taşlarla helâk edildiler. Bu husûs Kur’an-ı kerîmde zikredilmektedir. Bu, Lût'un (aleyhisselâm) mûcizesidir.