Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

İbrâhim aleyhisselâm vefât ettiği zaman, Ya’kûb aleyhisselâmın babası İshak aleyhisselâm, Şam'da veya Medyen'de bulunuyordu. İshak aleyhisselâm şöyle bir rüyâ gördü. Rüyâsında; belinden büyük ve yeşil bir ağaç yükseldi. Bu ağacın bir çok dalları ve budakları vardı. Rüyâsında ona; Bu dallar ve budaklar, senin soyundan gelecek olan peygamberlerin nûrudur denildi. Sonra sevinerek uyandı.
Seksen yaşına geldiği zaman gözlerinin görmesi zayıfladı. Bir gün mescidde otururken, zevcesi ona hâmile olduğunu müjdeledi. İshak aleyhisselâm hanımına; “Bu husûsa şaşma. Çünkü ben rüyâmda belimden dalları ve budakları çok olan, yeşil ve büyük bir ağacın çıktığını gördüm” dedi. Vakti gelince biri birini tâkip eden ikiz oğlu oldu. Birincisine Iys, ikincisine Ya’kûb ismi verildi. Iys ve Ya’kûb aleyhisselâm büyüdükleri zaman, ihtiyâr hâlde bulunan babalarına hizmet ediyorlardı. Babalarının koyun sürülerini nöbetleşerek bir gün biri, bir gün diğeri otlatıyordu.
Âdem aleyhisselâmdan Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimize kadar her peygamberin husûsi bir duâsı vardı. İshak aleyhisselâm, ölümü yaklaştığı zaman oğullarını çağırıp, her ikisine de ayrı ayı duâ etti. Ya’kûb aleyhisselâm huzûruna gelince; “Yâ Rabbî neslimden peygamber geleceğini buyurmuştun. O vâdini bu oğlumdan zuhûr ettir” diye en kıymetli duâyı etti. Onun soyundan nice peygamberler göndermesi için cenâb-ı Hakk'a niyâzda bulundu. Iys'e de; “Zürriyetin toprak kadar çok olsun” diyerek, soyundan meliklerin ve sultânların gelmesi için duâda bulundu. Ancak Iys, Ya’kûb'a (aleyhisselâm) edilen duânın kendisine yapılmasını istiyordu. Bu yüzden kardeşi Ya’kûb'u kıskanıp, ona karşı düşmanlık beslemeye başladı. İshak aleyhisselâm, oğulları arasında düşmanlık çıkmasından korktuğu için, bütün mallarını ikisi arasında eşit olarak taksim etti. Fakat Iys, kardeşi Ya’kûb'a düşen malları zorla elinden alınca, Ya’kûb aleyhisselâmın elinde bir varlık ve servet kalmadı. (lys daha sonra amcası İsmâil aleyhisselâmın kızıyla evlendi. Biri sarışın, diğeri siyah olmak üzere iki oğlu oldu. Bunlardan sarışın olanına, Asfar ismini verdi. Asfar'ın da evliliğinden doğan çocuğa Rum dendi. Bugünkü Rumların bu soydan geldiği rivâyet edilmektedir.) Bunun üzerine annesi; “Kalk, dayın Lâyân ve kardeşlerinin yanına git. Onların çok geniş arâzileri, evleri ve servetleri vardır. Onlar sana yardımcı olurlar. Umulur ki seni kızlarından birisiyle evlendirirler. Onlara benden de selâm söyle” dedi. Ya’kûb aleyhisselâm, annesinin bu sözleri üzerine, Harrân'a gitti. Orada yüksek evler ve hoş manzaralarla karşılaştı. Şehre girişte, bir su kuyusuna uğrayıp, orada bulunanlardan su istedi ve onunla abdest aldı. Namaz kılıp Rabbine duâ ve niyâzda bulundu. Kuyunun başında su dolduranlardan dayısının evini sordu. Su için gelenlerden biri dayısının kızlarındandı. Babasına gidip, birinin aradığını haber verince, babası; “Onu bana getiriniz” dedi. Kız, kendini babasının beklediğini haber verdi. Bunun üzerine Ya’kûb aleyhisselâm dayısının yanına vardı. Dayısı; “Ey genç sen kimsin? Nereden geldin?” diye sordu. Ya’kûb aleyhisselâm ona; “Benim İsmim Ya’kûb'dur. İshak aleyhisselâmın oğluyum. Şam'dan geldim” dedi. Ondan; annesini, babasını ve kardeşi Iys'ı sordu. Ya’kûb aleyhisselâm, babasının nasıl vefât ettiğini ve; “Allahü teâlâ beni, annemin isteği üzerine size ve sizin beldenizde kalmak ve işlerinizde yardım etmek üzere gönderdi. Şu anda size geldim” diyerek durumunu anlattı. Dayısı Lâyân buna çok sevindi. Onu işlerinde çalışması için vazifelendirdi. Bir müddet dayısının işlerinde yardımcı oldu. Dayısının; büyüğü Leyâ, küçüğü Râhil adlı iki kızı vardı. Lâkin Leyâ'nın gözlerinde hafif kusur vardı. Dayısı bu kızı Ya’kûb'a (aleyhisselâm) vermek isteyince; o, Râhil ile evlenmek istediğini söyledi. Dayısı; Râhil'in küçük olduğunu belirterek; “Biz, büyükler evlenmeden küçükleri evlendirmeyiz, onu istiyorsan yedi sene işlerimi yapmaya devam et” dedi. Dayısı Lâyân, büyük kızı Leyâ'yı çağırdı ve; “Ey kızım! Bir kurban kes. Bu iyi niyetin umulur ki Ya’kûb'un sana meyletmesine sebep olur” dedi. Leyâ, babasının dediği gibi yaptı ve Ya’kûb aleyhisselâm ile evlendi. Ya’kûb'un (aleyhisselâm) ondan Robîl ve Şem’ûn adlı iki erkek çocuğu oldu. Arkasından Lâvî ve Yehûda adındaki oğulları doğdu. Yine bu hanımından Îsâhâr ve Zablûn adlı oğulları ile Dînâr isimli kızı dünyâya geldi. Yedi sene gibi bir zaman geçmişti. İbrâhim aleyhisselâmın şeriatında ve Mûsâ aleyhisselâma kadar devam eden devrede, iki kız kardeşle aynı zamanda evlenmek câiz olduğundan, Râhil ile de evlendi. Ayrıca Ya’kûb aleyhisselâmın Belhe ve Zülfâ isimli iki câriyesi vardı. Belhe'den Dân ve Neftâlî; Zülfâ'dan da Câd ve Âşir adındaki oğulları dünyâya geldi.
Evlendikten sonra bir müddet çocuğu olmayan Râhil, Allahü teâlâdan bir oğlan diledi. Allahü teâlâ duâsını kabûl edip, her hâliyle şerefli ve güzel olan Yûsuf aleyhisselâmı verdi.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Fenike denilen Sayda, Sûr ve Beyrut ile Filistin ve Suriye'nin bir kısmından ibâret olan eski bir memlekettir. Nûh aleyhisselâmın torunu ve Hâm'ın oğlu Ken’ân, burada yaşadığı için bu beldeye Ken’ân diyârı denilmiştir. Ya’kûb aleyhisselâm da, Ken’ân diyârında yerleşip yaşadı. Neslinden gelen oğulları ve torunları ise, Mısır'a göç ettiler ve orayı vatan tuttular. Nesebce Ya’kûb'a (aleyhisselâm) bağlı olan ve İsrâiloğulları diye andan bu kavim, Hazret-i Mûsâ'nın önderliğinde Mısır'dan ayrıldı. Tîh çölünde kırk sene dolaştı ve Ken’ân diyârının güneydoğu bölgesinde bulunan Filistin'e yerleşti.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Ken’ân diyârında yaşayan insanlara gönderilen peygamber. İshak aleyhisselâmın oğlu, Yûsuf aleyhisselâmın babasıdır. Kur'ân-ı kerîmde, meleklerin İbrâhim aleyhisselâma İshak aleyhisselâmla beraber, Ya’kûb aleyhisselâmın da doğumunu ve peygamberliğini müjdeledikleri bildirilmektedir.
Ya’kûb, İbranîce bir isim olup; Saffetullah yâni Allahü teâlânın saf ve temiz kıldığı kul mânâsına gelmektedir, Iys ismindeki kardeşiyle ikiz olarak doğdu, Iys, ondan önce doğduğu için Arabca tâkip etmek mânâsına Ya’kûb denildiği de rivâyet edilir. Diğer adı İsrâil olup, Allah'ın kulu mânâsına gelmektedir. Oniki oğlu vardı. Bu yüzden oniki oğlunun torunlarına, Benî İsrâil yâni İsrâiloğulları denir. Oğullarından her birinin sülâlesine torun mânâsında “Sıbt” ve hepsine birden torunlar mânâsında “Esbât” denir. Sonradan Yahûdi adı verilmiştir.
Ya’kûb aleyhisselâm, Şam'da veya Medyen'de doğdu. Neslinden bir çok peygamber geldi. Mûsâ (aleyhisselâm), Hârun (aleyhisselâm), Dâvûd (aleyhisselâm), Süleymân (aleyhisselâm), Zekeriyyâ (aleyhisselâm), Yahyâ (aleyhisselâm) ve Îsâ (aleyhisselâm) neseben ona bağlıdırlar.
Çocukluğu babasının yanında geçen Ya’kûb aleyhisselâm, gençliğinde annesi tarafından Harrân'da bulunan dayısının yanına gönderildi. Dayısı Lâyân'a annesinin emriyle işlerine yardım etmek üzere geldiğini söyledi ve orada uzun müddet kaldı. Dayısının büyük kızı olan Leyâ ile evlendi. Dayısı onu, isteği üzerine, yedi yıl sonra, küçük kızı Râhil ile de evlendirdi. Bu iki zevcesi ile Zülfâ ve Belhe isimli câriyelerinden oniki oğlu oldu. Dayısının yanında kırk sene kadar kalan Ya’kûb aleyhisselâma vahy geldi ve Ken’ân beldesi ahâlisine peygamber olarak gönderildiği bildirildi. Bunun üzerine, oğulları ve kendine tâbi olanlarla birlikte Ken’ân diyârına gitti. Ken’ân diyârı ahâlisini, bir olan Allahü teâlâya îmân ve ibâdet etmeye çağırdı. O belde ahâlisinden îmâna gelenlerin yanında, inanmayıp inâd edenler de bulundu.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget