Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

ÂRİF
Bilen, tanıyan, ilim ve irfân sâhibi.

1. Allahü teâlânın rızâsını kazanmış, O'ndan başkasının sevgisini kalbinden çıkarmış, tasavvufta yetişip, kemâle ermiş velî zât. Ârif-i billah da denir.

Her şeyin kaynağı vardır. Takvânın (Allahü teâlâdan korkarak haramlardan, günâhlardan sakınmanın) kaynağı âriflerin kalbleridir. 
(Hadîs-i şerîf-Künûz-ül-Hakâik)

Ârif olan kimsenin alâmeti; susması, tefekkürü (Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünmesi), gördüklerinden ibret (ders) alması ve Allahü teâlânın râzı olduğu (beğendiği) şeyleri istemesidir. (Süleymân bin Cezâ))

Resûlullah efendimizin sünnetini terk edeni ve O'ndan gelen edebleri gözetmekte gevşeklik göstereni ârif zannetme. (Cüneyd-i Bağdâdî)

Ârif boş yere konuşmaz. Devamlı Allahü teâlânın rızâsını kazanmayı düşünür. (Bâyezîd-i Bistâmî)

Âriflerin kalbleri Hak teâlânın azâmet ve kibriyâsına (büyüklük ve ululuğuna) hayrandır. (İmâm-ı Rabbânî)

Ârif kendini herkesten aşağı bilir. (İmâm-ı Rabbânî)

2. Mütehassıs olduğu ilmi, zorlanmadan tatbik eden, kullanabilen kimse.

Âlim ile ârif arasında fark vardır. Meselâ Arabî nahv ilminin, dil bilgisinin küllî kâidelerini bilen, bu ilmin âlimidir. Fakat bu bilgiyi yerinde zorlanmadan kullanabilen ise
âriftir. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

AREFE GÜNÜ
Zilhicce ayının dokuzuncu günü, kurban bayramından bir önceki gün.

Arefe gününe hürmet ediniz!Çünkü Arefe, Allahü teâlânın kıymet verdiği bir gündür. (Hadîs-i şerîf-Riyâd-un-Nâsihîn)

Arefe günü oruç tutanların, iki senelik günâhları affolur. Biri geçmiş senenin, diğeri gelecek senenin günâhıdır. (Hadîs-i şerîf-Riyâd-un-Nâsihîn)

Arefe günü bin İhlâs okuyanın her duâsı kabûl ve bütün günâhları affolur. Hepsini besmele ile okumalıdır. (Hadîs-i şerîf-Riyâd-un-Nâsihîn) Kurban bayramının birinci günü ve arefe günü, hesapla, takvimle anlaşılan gün veya bundan bir gün sonra olur. Bundan bir gün önce olmaz. (İbn-i Âbidîn)

ARÂZİ-İ UŞRİYYE
Mahsûlünden (ürününden) uşur denilen zekatın alındığı topraklar. Müslüman devletlerde harb ile alınıp gâzîlere (askerlere) taksim edilen veya isteyerek İslâm'ı kabûl edenlerin ellerinde bırakılan yâhut devlet reisinin (başkanının) izni ile müslümanlar tarafından işlenip faydalanılır hâle getirilen mevât (ölü, faydalanılmayan) topraklar.

Arâzi-i uşriyyeden elde edilen mahsûlün (ürünün) uşrunu yâni onda birini vermek farzdır.Hayvan gücü ile veya dolap, motor ile sulanan yerdeki mahsûl elde edilince yirmide bir verilir. (İbn-i Âbidîn)

Bir kimse arâzi-i uşriyyesini kirâya verirse, mahsûlün uşrunu İmâm-ı a'zam'a göre mal sâhibi verir. Kirâ ücreti yüksek olan yerlerde, böyle fetvâ(hüküm) verilir. İmâmeyne (İmâm-ı Ebû Yûsuf ve İmâm-ı Muhammed'e) göre, kirâcı verir. Kirâ az olan yerlerde ise, böyle fetvâ verilir. (İbn-i Âbidîn)

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget