Dini Terimler ~ İCMÂLÎ ÎMÂN
İCMÂLÎ ÎMÂN |
---|
Kısaca inanmak. Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâm ne bildirmiş ise hepsine inandım demek.
(Bkz. Îmân)
|
Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"
İCMÂLÎ ÎMÂN |
---|
Kısaca inanmak. Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâm ne bildirmiş ise hepsine inandım demek.
(Bkz. Îmân)
|
İCMÂ' |
---|
1. Edille-i şer'iyyenin (din bilgilerinin elde edildiği delîllerin, kaynakların) üçüncüsü. Bir asırda yaşayan müctehid denilen derin âlimlerin bir mes'elenin hükmünde birleşmeleri, ictihadlarının birbirine uygun olması.
Hicrî dördüncü asırdan sonra mutlak müctehîd yetişmediği için icmâ' da kalmamıştır. Bu sebeble icmâ' denilince Eshâb-ı kirâmın (Peygamber efendimizin arkadaşlarının), Tâbiîn'in (Eshâb-ı kirâmı gören büyüklerin) ve Tebe-i tâbiînin (Tâbiîn'i görenlerin) icmâ'ı anlaşılır. (İbn-i Âbidîn)
Bir şeyi Eshâb-ı kirâm icmâ' ile bildirmedi ise, Tâbiîn'in sözbirliği bu şey için icmâ' olur. Tâbiîn de bu şeyi icmâ' ile bildirmedi ise, Tebe-i tâbiînin sözbirliği bu şey için icmâ' olur. Çünkü bu üç asrın âlimleri yâni müctehidleri hadîs-i şerîf ile övülmüştür. Bunlara selef-i sâlihîn denilir. (İbn-i Âbidîn)
Dinde zarûrî olan yâni câhillerin de bildikleri icmâ' bilgilerine inanmayan kimsenin îmânı gider. (İbn-i Âbidîn)
2. Beş vakit namazın farz oluşu, zinânın haram oluşu gibi ictihâd lâzım olmayan ve dinde açıkça bildirilen şeyleri âlim olan, olmayan her müslümanın bilmesi, böyle olduklarında sözbirliği yapmaları.
Zarûriyyât-ı dîniyyeden yâni dînin temel bilgilerinden olup, her müslümanın mutlak bilmesi lâzım olan bilgilerde müctehid olmayanların icmâ'ı da mûteberdir. Ancak bu, onların icmâ'ı olmazsa, bu hükümler sâbit olmaz demek değildir. Bu kısım icmâ', üzerinde icmâ'yapılan husûsun her müslüman tarafından bilindiğini, bu sebeple her müslümanın bunları bilip öğrenmesinin lâzım olduğunu, bilmiyerek de olsa bunları yerine getirmemenin câiz olmadığını ifâde içindir. (Molla Hüsrev, Serahsî, Hâdimî)
|
İCBÂR-I NEFS |
---|
İnsanın kendini bir işe zorlaması.
Kur'ân-ı kerîm okurken ağlayın, eğer ağlayamazsanız, ağlar gibi yapın yâni ağlamaya icbâr-ı nefs edin. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce)
İbn-i Abbâs radıyallahü anh buyurdu ki: "Sübhânellezî"nin (İsrâ sûresinin) secde âyetini okuduğunuz zaman ağlamadan secde etmeyin. Eğer gözünüz ağlamıyorsa, buna üzülerek kalbiniz ağlasın, sonra secde edin." Ağlamaya nefsini icbâr etmenin yolu, içinden hüzün duymaktır. İnsan bu sâyede kolayca ağlar. Güzel ahlâka yönelmek isteyen meselâ cömerd olmak isteyen kimse için çâre infâka (sadaka vermeye) icbâr-ı nefs etmesidir. Zorlaya zorlaya bu hâl kendisinde tabiî hâle gelir ve nihâyet cömerd bir insan olur. (İmâm-ı Gazâlî)
|