بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
10- Bir Menfaat Karşılığında Kocanın Karısını Boşaması
1222- Rübeyyi’ binti Muavviz b. Afrâ (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hulu’ olmuştu. (Bir bedel karşılığında boşanmıştı) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bir hayızlık süre iddet beklemesini emretmişti veya kendisine böylece emredildi.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Nesâî, Talak: 34)
Tirmizî: Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Rübeyyi’ hadisi sahihtir. Kendisine bir hayız süresi iddet beklemesi emredilmiştir.
1223- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Sabit b. Kays’ın karısı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), zamanında kocasından hul yoluyla (bir bedel karşılığında) boşanmıştı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bir hayızlık süre iddet beklemesini emretmişti.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Nesâî, Talak: 34)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
İlim adamları hulu’ yoluyla boşanan kadının iddet süresinde değişik görüşler ortaya koydular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamı hulu’ yoluyla boşanan kadının iddet süresi kadardır. Yani üç hayz süresidir. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler, Ahmed ve İshâk’ta bu görüştedirler.
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden bazı ilim adamları ise hul’ yoluyla boşananın iddeti bir hayz süresidir. Derler. İshâk diyor ki: Kim bu görüşe uyarsa bu yol ve görüş sağlam bir görüştür.
١٠ - باب مَا جَاءَ فِي الْخُلْعِ
١٢٢٢ - حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ، أَنْبَأَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى، عَنْ سُفْيَانَ، أَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، وَهُوَ مَوْلَى آلِ طَلْحَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، عَنِ الرُّبَيِّعِ بِنْتِ مُعَوِّذِ بْنِ عَفْرَاءَ، أَنَّهَا اخْتَلَعَتْ عَلَى عَهْدِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَمَرَهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم - أَوْ أُمِرَتْ - أَنْ تَعْتَدَّ بِحَيْضَةٍ . قَالَ وَفِي الْبَابِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ الرُّبَيِّعِ الصَّحِيحُ أَنَّهَا أُمِرَتْ أَنْ تَعْتَدَّ بِحَيْضَةٍ .
١٢٢٣ - أَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحِيمِ الْبَغْدَادِيُّ، أَنْبَأَنَا عَلِيُّ بْنُ بَحْرٍ، أَنْبَأَنَا هِشَامُ بْنُ يُوسُفَ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مُسْلِمٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ امْرَأَةَ، ثَابِتِ بْنِ قَيْسٍ اخْتَلَعَتْ مِنْ زَوْجِهَا عَلَى عَهْدِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَمَرَهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ تَعْتَدَّ بِحَيْضَةٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَاخْتَلَفَ أَهْلُ الْعِلْمِ فِي عِدَّةِ الْمُخْتَلِعَةِ فَقَالَ أَكْثَرُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَغَيْرِهِمْ إِنَّ عِدَّةَ الْمُخْتَلِعَةِ عِدَّةُ الْمُطَلَّقَةِ ثَلاَثُ حِيَضٍ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ وَأَهْلِ الْكُوفَةِ وَبِهِ يَقُولُ أَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَغَيْرِهِمْ إِنَّ عِدَّةَ الْمُخْتَلِعَةِ حَيْضَةٌ . قَالَ إِسْحَاقُ وَإِنْ ذَهَبَ ذَاهِبٌ إِلَى هَذَا فَهُوَ مَذْهَبٌ قَوِيٌّ .