Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
43- Zeytin Yağı Yemek Olarak ve Tedavide Kullanılır Mı?
1969- Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Zeytin yağını yiyin ve sürünün çünkü o bereketli bir ağacın ürünüdür.” (İbn Mâce, Et’ıme: 34; Dârimî, Etıme: 346)
Tirmizî: Bu hadisi sadece Abdurrezzak’ın, Ma’mer’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdurrezzak bu hadisin senedinde karışıklığa düşmüştür. Kimi rivâyette “Ömer’den” derken bazen de şüphe ederek: “Ömer’in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den aktardığını zannediyorum” demekte. Bazen de: “Zeyd b. Eslem’den ve babsından” diyerek mürsel olarak rivâyet etmiştir.
1970- Ebû Dâvûd Süleyman b. Ma’bed; Abdurrezzak vasıtasıyla Ma’mer’den, Zeyd b. Eslem’den, babasından geçen hadisin bir benzerini bize rivâyet etti ve “Ömer’den” demedi.
1971- Ebû Esîd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Zeytin yağını yeyiniz ve sürününüz çünkü o bereketli bir ağaçtandır.” (İbn Mâce, Et’ıme: 34; Dârimî, Etıme: 346)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir. Bu hadisi sadece Sûfyân es Sevrî’nin Abdullah b. Îsa’dan rivâyetiyle bilmekteyiz.
٤٣ - باب مَا جَاءَ فِي أَكْلِ الزَّيْتِ
١٩٦٩ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مُوسَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ كُلُوا الزَّيْتَ وَادَّهِنُوا بِهِ فَإِنَّهُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ ‏).‏ قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ عَبْدِ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ وَكَانَ عَبْدُ الرَّزَّاقِ يَضْطَرِبُ فِي رِوَايَةِ هَذَا الْحَدِيثِ فَرُبَّمَا ذَكَرَ فِيهِ عَنْ عُمَرَ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَرُبَّمَا رَوَاهُ عَلَى الشَّكِّ فَقَالَ أَحْسَبُهُ عَنْ عُمَرَ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَرُبَّمَا قَالَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم مُرْسَلاً ‏.‏
١٩٧٠ - حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، سُلَيْمَانُ بْنُ مَعْبَدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم نَحْوَهُ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ عَنْ عُمَرَ ‏.‏
١٩٧١ - حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ، حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ الزُّبَيْرِيُّ، وَأَبُو نُعَيْمٍ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عِيسَى، عَنْ رَجُلٍ، يُقَالُ لَهُ عَطَاءٌ مِنْ أَهْلِ الشَّامِ عَنْ أَبِي أَسِيدٍ قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ كُلُوا الزَّيْتَ وَادَّهِنُوا بِهِ فَإِنَّهُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ ‏).‏ قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ إِنَّمَا نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عِيسَى ‏.‏


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
42- Kabak Yemeği Nasıldır?
1967- Ebû Talût (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik’in yanına girdim kabak yiyor ve şöyle diyordu: “Ne güzel bitkisin sen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in seni sevmesinden dolayı bana ne kadar sevimlisin.” (Ebû Dâvûd, Etıme: 21; İbn Mâce, Etıme: 26)
Tirmizî: Bu konuda Hakîm b. Câbir ve babasından da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir.
1968- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yemek kabı içerisinde kabağı araştırdığını gördüm bu yüzden kabağı severim.” (İbn Mâce, Etıme: 26; Ebû Dâvûd, Etıme: 21)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis değişik şekillerde de yine Enes’den rivâyet edilmiştir.
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in önünde kabağı görmüş ve bu nedir? Demişti; “Bu kabaktır” dedi. Bizde ondan sonra yemeklerimizde kabağı çoğaltmıştık.
٤٢ - باب مَا جَاءَ فِي أَكْلِ الدُّبَّاءِ
١٩٦٧ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ، عَنْ أَبِي طَالُوتَ، قَالَ دَخَلْتُ عَلَى أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ وَهُوَ يَأْكُلُ الْقَرْعَ وَهُوَ يَقُولُ يَا لَكِ شَجَرَةً مَا أُحِبُّكِ إِلاَّ لِحُبِّ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِيَّاكِ ‏.‏ قَالَ وَفِي الْبَابِ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جَابِرٍ عَنْ أَبِيهِ ‏.‏ قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ ‏.‏
١٩٦٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَيْمُونٍ الْمَكِّيُّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، حَدَّثَنِي مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ، عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَتَتَبَّعُ فِي الصَّحْفَةِ - يَعْنِي الدُّبَّاءَ فَلاَ أَزَالُ أُحِبُّهُ ‏.‏ قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ ‏.‏ وَقَدْ رُوِيَ هَذَا الْحَدِيثُ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنْ أَنَسٍ وَرُوِيَ أَنَّهُ رَأَى الدُّبَّاءَ بَيْنَ يَدَىْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ لَهُ مَا هَذَا قَالَ ‏(‏ هَذَا الدُّبَّاءُ نُكَثِّرُ بِهِ طَعَامَنَا ‏).‏


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
41- Yemeğe Başlarken Besmele Çekmek
1966- Ikraş b. Zübeyd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Mürre b. Ubeyd oğulları malların Zekâtlarını benimle Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gönderdiler. Medîne’ye Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldim onu Muhâcir ve Ensâr arasında oturur buldum. Ikraş şöyle devam etti: Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), elimden tutarak Ümmü Seleme’nin evine götürdü ve yemek var mı? buyurdu. Arkasından parça eti bol büyük bir kap ve tirit getirildi. Ondan yemeye yöneldik, derken ben elimi kabın her tarafında dolaştırmaya başladım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de kendi önünden yemekteydi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sol eliyle benim sağ elimi tuttu ve şöyle dedi: “Ey Ikraş! Bu tek çeşitten oluşan bir yemektir, bir yerden ye.”
Sonra içinde çeşitli hurma bulunan veya -Şek, Ubeydullah’tan gelmiştir- Olmuş ve yaş hurma bulunan bir tabak getirildi. Ben kendi önümden yemeye başladım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in eli ise tabak etrafında dolaşmaya başladı ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ey Ikraş! İstediğin yerden ye bu bir çeşit değildir. Sonra bize su getirildi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ellerini yıkadı avuçlarının ıslaklığı ile yüzünü kollarını ve başını sıvazladı ve dedi ki: Ey Ikraş! Ateşin değdiği şeylerden dolayı alınacak abdest budur.” (İbn Mâce, Etıme, 7; Ebû Dâvûd, Etıme: 15)
Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Alâ b. Fadl’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Alâ bu hadisi tek başına rivâyet etmektedir. Ikraş’ın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sadece bu hadisini biliyoruz.
٤١ - باب مَا جَاءَ فِي التَّسْمِيَةِ فِي الطَّعَامِ
١٩٦٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا الْعَلاَءُ بْنُ الْفَضْلِ بْنِ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي سَوِيَّةَ أَبُو الْهُذَيْلِ، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عِكْرَاشٍ، عَنْ أَبِيهِ، عِكْرَاشِ بْنِ ذُؤَيْبٍ قَالَ بَعَثَنِي بَنُو مُرَّةَ بْنِ عُبَيْدٍ بِصَدَقَاتِ أَمْوَالِهِمْ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَدِمْتُ عَلَيْهِ الْمَدِينَةَ فَوَجَدْتُهُ جَالِسًا بَيْنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالأَنْصَارِ قَالَ ثُمَّ أَخَذَ بِيَدِي فَانْطَلَقَ بِي إِلَى بَيْتِ أُمِّ سَلَمَةَ فَقَالَ ‏(‏ هَلْ مِنْ طَعَامٍ ‏).‏ فَأُتِينَا بِجَفْنَةٍ كَثِيرَةِ الثَّرِيدِ وَالْوَذْرِ وَأَقْبَلْنَا نَأْكُلُ مِنْهَا فَخَبَطْتُ بِيَدِي مِنْ نَوَاحِيهَا وَأَكَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ فَقَبَضَ بِيَدِهِ الْيُسْرَى عَلَى يَدِي الْيُمْنَى ثُمَّ قَالَ ‏(‏ يَا عِكْرَاشُ كُلْ مِنْ مَوْضِعٍ وَاحِدٍ فَإِنَّهُ طَعَامٌ وَاحِدٌ ‏).‏ ثُمَّ أُتِينَا بِطَبَقٍ فِيهِ أَلْوَانُ الرُّطَبِ أَوِ التَّمْرِ عُبَيْدُ اللَّهِ شَكَّ قَالَ فَجَعَلْتُ آكُلُ مِنْ بَيْنِ يَدَىَّ وَجَالَتْ يَدُ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي الطَّبَقِ وَقَالَ ‏(‏ يَا عِكْرَاشُ كُلْ مِنْ حَيْثُ شِئْتَ فَإِنَّهُ غَيْرُ لَوْنٍ وَاحِدٍ ‏).‏ ثُمَّ أُتِينَا بِمَاءٍ فَغَسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَدَيْهِ وَمَسَحَ بِبَلَلِ كَفَّيْهِ وَجْهَهُ وَذِرَاعَيْهِ وَرَأْسَهُ وَقَالَ ‏(‏ يَا عِكْرَاشُ هَذَا الْوُضُوءُ مِمَّا غَيَّرَتِ النَّارُ ‏).‏ وَفِي الْحَدِيثِ قِصَّةٌ ‏.‏ قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ الْعَلاَءِ بْنِ الْفَضْلِ وَقَدْ تَفَرَّدَ الْعَلاَءُ بِهَذَا الْحَدِيثِ وَلاَ نَعْرِفُ لِعِكْرَاشٍ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلاَّ هَذَا الْحَدِيثَ ‏.‏


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget