Binite Binerken Ne Okunur?
47- Binite Binerken Ne Okunur?
3778- Ali b. Rabia (radıyallahü anh)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ali (radıyallahü anh)’yi gördüm, binmesi için kendisine bir binit getirilmişti. Ayağını üzengiye koyduğu an üç sefer “Bismillah” dedi. Bineğin sırtına oturup doğrulunca da “Elhamdülillah” dedi ve Zuhruf sûresi 13. 14. ayetini okudu: “Bize bu biniti veren Allah ne yücedir. O bu imkanı bize vermeseydi biz onu kullanamazdık. Doğrusu dönüp dolaşıp yine ona varacağız.” Sonra üç sefer “Elhamdülillah” dedi. Üç sefer “Allahuekber” dedi ve şu duâyı okudu: “Ey Rabbim ne yücesin sen. Ben kendime zulmettim beni bağışla. Günahları bağışlayan sadece sensin sen. Sonra güldü bunun üzerine ben: Ey Mü’minlerin emiri neden güldün? Şöyle dedi: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i görmüştüm benim yaptığımı yaptı ve gülümsedi. Ben de niçin güldün? Ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. Şöyle buyurdu: Allah kulunun: “Rabbim günahlarımı bağışla günahları senden başkası bağışlayamaz” demesinden hoşlanır. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 17)
Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
3779- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), yolculuğa çıkacağında binitine biner üç sefer tekbir getirir ve Zuhruf sûresi 13-14. âyetlerini okurdu: “Bize bu biniti veren Allah ne yücedir. O bu imkanı bize vermeseydi biz onu kullanmazdık doğrusu dönüp dolaşıp yine ona varacağız.” Sonra şöyle duâ ederdi: “Allah’ım bu yolculuğumda senden sana itâat ve kullukta yine sana karşı sorumluluk bilinci içersinde olmayı dilerim. Razı olacağım amelleri yapmayı dilerim. Allah’ım yolculuğumuzu kolay getir. Uzakları yakın eyle. Yolculuğumuzda arkadaşımız sensin çoluk çocuğumuz hakkında da vekil sensin. Allah’ım bu yolculuğumuzda da bize arkadaş ol. Çoluk çocuğumuz hakkında da vekilimiz ol.” Yolculuk bitip evine döneceğinde de şöyle dedi: “Dönüyoruz inşallah hatalarımıza tevbe ediyoruz. Sadece Rabbimize hamdediyoruz.” (Müslim, Hac: 27)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.
٤٧ - باب مَا يَقُولُ إِذَا رَكِبَ النَّاقَةَ
٣٧٧٨ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ رَبِيعَةَ، قَالَ شَهِدْتُ عَلِيًّا أُتِيَ بِدَابَّةٍ لِيَرْكَبَهَا فَلَمَّا وَضَعَ رِجْلَهُ فِي الرِّكَابِ قَالَ بِسْمِ اللَّهِ ثَلاَثًا فَلَمَّا اسْتَوَى عَلَى ظَهْرِهَا قَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ ثُمَّ قَالَ : ( سبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ * وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ ) ثُمَّ قَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ ثَلاَثًا وَاللَّهُ أَكْبَرُ ثَلاَثًا سُبْحَانَكَ إِنِّي قَدْ ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ . ثُمَّ ضَحِكَ . فَقُلْتُ مِنْ أَىِّ شَيْءٍ ضَحِكْتَ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَنَعَ كَمَا صَنَعْتُ ثُمَّ ضَحِكَ فَقُلْتُ مِنْ أَىِّ شَيْءٍ ضَحِكْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ( إِنَّ رَبَّكَ لَيَعْجَبُ مِنْ عَبْدِهِ إِذَا قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي ذُنُوبِي إِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ غَيْرُكَ ) قَالَ وَفِي الْبَابِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ رضى اللّه عنهما . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
٣٧٧٩ - حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْبَارِقِيِّ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ إِذَا سَافَرَ فَرَكِبَ رَاحِلَتَهُ كَبَّرَ ثَلاَثًا وَيَقُولُ : ( سبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ * وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ ) ثُمَّ يَقُولُ ( اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ فِي سَفَرِي هَذَا مِنَ الْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَمِنَ الْعَمَلِ مَا تَرْضَى اللَّهُمَّ هَوِّنْ عَلَيْنَا الْمَسِيرَ وَاطْوِ عَنَّا بُعْدَ الأَرْضِ اللَّهُمَّ أَنْتَ الصَّاحِبُ فِي السَّفَرِ وَالْخَلِيفَةُ فِي الأَهْلِ اللَّهُمَّ اصْحَبْنَا فِي سَفَرِنَا وَاخْلُفْنَا فِي أَهْلِنَا ) وَكَانَ يَقُولُ إِذَا رَجَعَ إِلَى أَهْلِهِ ( آيِبُونُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ تَائِبُونَ عَابِدُونَ لِرَبِّنَا حَامِدُونَ ) قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ .