بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
47. Cimrilik
1700- Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hitabesinde şöyle buyurdu:
" Cimrilikten sakının, çünkü sizden öncekiler cimrilik sebebiyle helâk oldular. Cimrilik onları, vermemeye şevketti de vermediler, akrabaya iyiliği kesmeye şevketti de kestiler, (mal toplamak için) günah işlemeye sevk etti de günah işlediler."
Hakim, el-Mustedrek, I, 415.
1701- Esma bint Ebî Bekr (radıyallahü anhâ); demiştir ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a dedim ki:
Ya Resûlallah! Benim, (kocam) Zübeyr'in evine getirdiğinden başka hiç bir şeyim yok, ondan vereyim mi? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Ver, saklama, yoksa senden de saklanır." buyurdu.
Buharî, zekât 21; Tirmizî, birr 40; Nesâî, zekât 62; Ahmed b. Hanbel VI, 344, 354.
1702- Abdullah b. Ebî Müleyke'den rivâyet edildiğine göre Âişe (radıyallahü anhâ), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a bazı fakirlerden söz etti.
Ebû Dâvûd buyurdu ki: Veya Abdullah b. Ebî Müleyke'den başkalarının rivâyetine göre " bazı sadakalardan söz etti" Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:
" Ver, sayma, yoksa sana da sayıyla verilir" buyurdu.
Buhârî, zekât 21; Hibe 15; Müslim, zekât 88-89; Nesâî, zekât 62; Ahmed b. Hanbel, VI, 71, 108, 345, 346, 352, 354.
٤٧ - باب فِي الشُّحِّ
١٧٠٠ - حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ خَطَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ( إِيَّاكُمْ وَالشُّحَّ فَإِنَّمَا هَلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ بِالشُّحِّ أَمَرَهُمْ بِالْبُخْلِ فَبَخَلُوا وَأَمَرَهُمْ بِالْقَطِيعَةِ فَقَطَعُوا وَأَمَرَهُمْ بِالْفُجُورِ فَفَجَرُوا ) .
١٧٠١ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ، أَخْبَرَنَا أَيُّوبُ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي مُلَيْكَةَ، حَدَّثَتْنِي أَسْمَاءُ بِنْتُ أَبِي بَكْرٍ، قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا لِي شَىْءٌ إِلاَّ مَا أَدْخَلَ عَلَىَّ الزُّبَيْرُ بَيْتَهُ أَفَأُعْطِي مِنْهُ قَالَ ( أَعْطِي وَلاَ تُوكِي فَيُوكِيَ عَلَيْكِ ) .
١٧٠٢ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ، أَخْبَرَنَا أَيُّوبُ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّهَا ذَكَرَتْ عِدَّةً مِنْ مَسَاكِينَ - قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَقَالَ غَيْرُهُ أَوْ عِدَّةً مِنْ صَدَقَةٍ - فَقَالَ لَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَعْطِي وَلاَ تُحْصِي فَيُحْصِيَ عَلَيْكِ ) .