Mehrin (En) Az (Mikdâr)ı
30. Mehrin (En) Az (Mikdâr)ı
2111- Enes (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdurrahman b. Avf (radıyallahü anh)'ın üzerinde za'ferân izi görünce;
" Bu nedir?" diye sordu. O da:
Ya Resûlallah bir kadınla evlendim, cevâbını verdi. (Resûl-i Ekrem');
" Onun mehri ne kadardır?" diye sorunca;
" Bir nevat ağırlığında altındır" diye cevap verdi. (Resûl-i Ekrem'de) " Bir koyun ile de olsa düğün yemeği ver" buyurdu.
Buharî, nikâh 49, 56, Müslim, nikâh, 79, 81, 83, Tirmizî, nikâh 10; Nesâî, nikâh 74; İbn Mâce, nikâh 24; Dârimî, nikâh 22; Ahmed b. Hanbel, III, 227, 271, 274, 278.
2112- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunduğuna göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) " Kim bir kadına avuçları dolusu feavut veya hurma verirse (o kadınla evlenmek ona) helâl olur." buyurmuştur.
Darekutnî, Sünen, III, 243; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 238.
Ebû Dâvûd buyurdu ki:
" Bu hadîsi , Abdurrahman b. Mehdi de Salih b. Rûman'dan (o da) Eb'uz-Zübeyr'den (o da) Câbir'den mevkuf olarak rivâyet etti. "
Yine bu hadîsi Ebû Âsim; Salih b. Rumân'dan (o da) Eb'uz-Zübeyr’den (o da) Câbir'den rivâyet etti. (Câbir) dedi ki:
" Biz Resûlüllahı (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında müt'a (nikâhı) olmak üzere bir avuç buğday karşılığında (belli bir süre kadınlardan) faydalanırdık.
Müslim, nikâh 16.
Ebû Dâvûd buyurdu ki:
" Şu (önceki) hadîsi, Ebû Âsım'ın (rivâyet ettiği hadîsin) manasına uygun olarak İbn Cüreyc de Eb'uz-Zübeyr vasıtasıyla Câbir'den rivâyet etti.
٣٠ - باب قِلَّةِ الْمَهْرِ
٢١١١ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ ثَابِتٍ الْبُنَانِيِّ، وَحُمَيْدٍ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَأَى عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ عَوْفٍ وَعَلَيْهِ رَدْعُ زَعْفَرَانٍ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَهْيَمْ ) . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ تَزَوَّجْتُ امْرَأَةً . قَالَ ( مَا أَصْدَقْتَهَا ) . قَالَ وَزْنَ نَوَاةٍ مِنْ ذَهَبٍ . قَالَ ( أَوْلِمْ وَلَوْ بِشَاةٍ ) .
٢١١٢ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ جِبْرِيلَ الْبَغْدَادِيُّ، أَخْبَرَنَا يَزِيدُ، أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ مُسْلِمِ بْنِ رُومَانَ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( مَنْ أَعْطَى فِي صَدَاقِ امْرَأَةٍ مِلْءَ كَفَّيْهِ سَوِيقًا أَوْ تَمْرًا فَقَدِ اسْتَحَلَّ ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ عَنْ صَالِحِ بْنِ رُومَانَ عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ مَوْقُوفًا وَرَوَاهُ أَبُو عَاصِمٍ عَنْ صَالِحِ بْنِ رُومَانَ عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ كُنَّا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم نَسْتَمْتِعُ بِالْقُبْضَةِ مِنَ الطَّعَامِ عَلَى مَعْنَى الْمُتْعَةِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ عَلَى مَعْنَى أَبِي عَاصِمٍ .