Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Hicret Ve Bâdiye (Çöl)de Yerleşim

2479- Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, bir bedevi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hicreti sormuş da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem);

" Yazık sana, hicret zor iştir. Senin develerin var mı?" buyurmuş. (O kimse de)

Evet diye cevap vermiş. (Bunun üzerine Hazret-i Peygamber);

" Peki onların zekatını veriyor musun?" buyurmuş. (O şahıs da);

Evet diye karşılık vermiş. (Resûl-i Ekrem de).

" Sen şehirlerden uzakta (Allah'ın emirlerini yerine getirmeye) çalış. Allah senin amelin(in sevabın)dan hiçbir şeyi zayi etmeyecektir." buyurmuştur.

Buhârî, zekât 36, hibe 35, menakıb'ül-ensar 45, edeb 95; Müslim, imâre 87; Nesâî bey'at 11; Ahmed b. Hanbel, III, 14.

2480- Mikdam b. Şureyh'ın babası (Şureyh)'den; demiştir ki: Ben Âişe (radıyallahü anhâ)'ya kırlara geziye çıkmayı sordum. (Şöyle) Cevap verdi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şu kırlardaki sel yataklarına geziye çıkardı. Bir defasında kır gezisine çıkmak istedi de bana (binilmesi) yasak olan bir zekat devesi verip;

" Ey Âişe(Buna) yumuşak davran. Şüphesiz ki, yumuşak davranmak hangi işte bulunursa, mutlaka onu süsler. Birşeyden de alınırsa kesinlikle onu lekeler" buyurdu.

Müslim, el-birr 78; Ahmed b. Hahbel, VI, 58, 222.

١ - باب مَا جَاءَ فِي الْهِجْرَةِ وَسُكْنَى الْبَدْوِ

٢٤٧٩ - حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ الْفَضْلِ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، - يَعْنِي ابْنَ مُسْلِمٍ - عَنِ الأَوْزَاعِيِّ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، أَنَّ أَعْرَابِيًّا، سَأَلَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنِ الْهِجْرَةِ فَقَالَ ‏(‏ وَيْحَكَ إِنَّ شَأْنَ الْهِجْرَةِ شَدِيدٌ فَهَلْ لَكَ مِنْ إِبِلٍ ‏) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ‏(‏ فَهَلْ تُؤَدِّي صَدَقَتَهَا ‏) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ‏(‏ فَاعْمَلْ مِنْ وَرَاءِ الْبِحَارِ فَإِنَّ اللَّهَ لَنْ يَتِرَكَ مِنْ عَمَلِكَ شَيْئًا ‏) .

٢٤٨٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، وَعُثْمَانُ، ابْنَا أَبِي شَيْبَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنِ الْمِقْدَامِ بْنِ شُرَيْحٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ سَأَلْتُ عَائِشَةَ - رضى اللّه عنها - عَنِ الْبَدَاوَةِ، فَقَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَبْدُو إِلَى هَذِهِ التِّلاَعِ وَإِنَّهُ أَرَادَ الْبَدَاوَةَ مَرَّةً فَأَرْسَلَ إِلَىَّ نَاقَةً مُحَرَّمَةً مِنْ إِبِلِ الصَّدَقَةِ فَقَالَ لِي ‏(‏ يَا عَائِشَةُ ارْفُقِي فَإِنَّ الرِّفْقَ لَمْ يَكُنْ فِي شَىْءٍ قَطُّ إِلاَّ زَانَهُ وَلاَ نُزِعَ مِنْ شَىْءٍ قَطُّ إِلاَّ شَانَهُ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 82. Mustehaza İ'tikâfta Kalabilir

2478- Âişe (radıyallahü anhâ)'dân; demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın hanımlarından bir kadın onunla beraber i’tikâfta bulundu. O hanım sarılığı ve kırmızılığı görürdü. Bazan Bazı nüshalarda " altına tas koydu" şeklinde vârid olmuştur. o namaz kılarken (özür kanı için) altına tas koyardık.

Buhârî, i'tikâf 10, hayz 10; Müslim, reda' 98; İbn Mâce, siyam 66; Dârimî, savm 81; Ahmed b. Hanbel, VI, 131.

٨٢ - باب فِي الْمُسْتَحَاضَةِ تَعْتَكِفُ

٢٤٧٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى، وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ، عَنْ خَالِدٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، - رضى اللّه عنها - قَالَتِ اعْتَكَفَتْ مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم امْرَأَةٌ مِنْ أَزْوَاجِهِ فَكَانَتْ تَرَى الصُّفْرَةَ وَالْحُمْرَةَ فَرُبَّمَا وَضَعْنَا الطَّسْتَ تَحْتَهَا وَهِيَ تُصَلِّي ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 81. İ'tikâfta Olan Kimse Hasta Ziyaretinde Bulunabilir

2474- Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyli ve Muhammed b. Îsa Abdusselâm b. Harb'den, o Leys b. Ebi Süleym'den, Leys, Abdurrahman b. el-Kasım'dan o da babası vasıtasıyla Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet etmiştir.

Nüfeyli'nin rivâyetine göre Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) i'tikâfta iken hiç bir tarafa sapmadan hastaya uğrar, yanında kalmadan halini sorardı."

İbn Îsa'nın rivâyetine göre de Hazret-i Âişe şöyle demiştir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) i'tikâfta iken hasta ziyaretinde bulunurdu."

Kütüb-i sitte sahiplerinden sadece Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.

2475- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; demiştir ki:

Haste ziyaretine gitmemek, cenazeye iştirak etmemek, kadına şehvetle dokunmamak, onunla cinsî temasta bulunmamak ve zarurî olanların dışında bir ihtiyâç için çıkmamak i'tikâfta olan kişi için sünnettir. Oruç olmadan i'tikâf olmaz, cemaatle namaz kılınan caminin dışında bir yerde i'tikâf olmaz.

Beyhakî es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 321; Dârekutni, Sünen, H, 201.

Ebû Dâvud dedi ki:

" Abdurrahman b. îshak'tan başka hiç kimse Hazret-i Âişe'nin " ...sünnettir" dediğini nakletmedi. (Başkaları) bu hadisi Hazret-i Âişe'nin sözü kabul etmişlerdir."

2476- İbn Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre, Ömer (radıyallahü anh) Cahiliyye devrinde Kâbenin yanında bir gece veya bir gün - Buradaki şüphe râvidendir. - i'tikâfta kalmayı adadı. (Sonra) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordu, o da:

" İ'tikâfa gir ve oruç tut" buyurdu.

Nesaî eyman 36; Tirmizî, nuzur 12; Ebû Dâvud, eymân 25.

2477- Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Ebân b. Salih el-Kuraşî Amr b. Muhammed, (yani el-Ankariy)’den; o da Abdullah b. Büdeyl'den aynı isnad ile önceki hadisin benzerini rivâyet etmişlerdir. İbn Ömer (bu rivâyette ayrıca) şöyle der:

(Ömer) i'tikâfta iken insanlar tekbir getirmeye başladılar, bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh):

Bu nedir, ya Abdellâh? dedi. Abdullah;

Hevazin kabilesinin esirleri. Onları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) âzad etti de, dedi.

Ömer (radıyallahü anh);

Şu câriye varya onlarla birlikte onu da gönder, dedi.

Bu haber önceki hadisin farklı bir rivâyetidir. Ondan fazla olarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Hevâzin esirlerini salıverdiği ve Hazret-i Ömer'in bunu i'tikâfta iken öğrenince oğluna yanındaki cariyesini de serbest bırakmasını söylediği yer almaktadır. Çünkü Hazret-i Ömer'in yanındaki cariye de Hevâzin kabilesinin esirlerinden idi.

Bu rivâyette ahkâma esas teşkil edecek farklı bir şey mevcut değildir.

٨١ - باب الْمُعْتَكِفِ يَعُودُ الْمَرِيضَ

٢٤٧٤ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ، أَخْبَرَنَا اللَّيْثُ بْنُ أَبِي سُلَيْمٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، - قَالَ النُّفَيْلِيُّ - قَالَتْ كَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَمُرُّ بِالْمَرِيضِ وَهُوَ مُعْتَكِفٌ فَيَمُرُّ كَمَا هُوَ وَلاَ يُعَرِّجُ يَسْأَلُ عَنْهُ . وَقَالَ ابْنُ عِيسَى قَالَتْ إِنْ كَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَعُودُ الْمَرِيضَ وَهُوَ مُعْتَكِفٌ .

٢٤٧٥ - حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ، أَخْبَرَنَا خَالِدٌ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، - يَعْنِي ابْنَ إِسْحَاقَ - عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّهَا قَالَتِ السُّنَّةُ عَلَى الْمُعْتَكِفِ أَنْ لاَ يَعُودَ مَرِيضًا وَلاَ يَشْهَدَ جَنَازَةً وَلاَ يَمَسَّ امْرَأَةً وَلاَ يُبَاشِرَهَا وَلاَ يَخْرُجَ لِحَاجَةٍ إِلاَّ لِمَا لاَ بُدَّ مِنْهُ وَلاَ اعْتِكَافَ إِلاَّ بِصَوْمٍ وَلاَ اعْتِكَافَ إِلاَّ فِي مَسْجِدٍ جَامِعٍ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ غَيْرُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ لاَ يَقُولُ فِيهِ قَالَتِ السُّنَّةُ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ جَعَلَهُ قَوْلَ عَائِشَةَ .

٢٤٧٦ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُدَيْلٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ عُمَرَ، - رضى اللّه عنه - جَعَلَ عَلَيْهِ أَنْ يَعْتَكِفَ فِي الْجَاهِلِيَّةِ لَيْلَةً أَوْ يَوْمًا عِنْدَ الْكَعْبَةِ فَسَأَلَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ اعْتَكِفْ وَصُمْ ‏) .

٢٤٧٧ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبَانَ بْنِ صَالِحٍ الْقُرَشِيِّ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُحَمَّدٍ، - يَعْنِي الْعَنْقَزِيَّ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُدَيْلٍ، بِإِسْنَادِهِ نَحْوَهُ قَالَ فَبَيْنَمَا هُوَ مُعْتَكِفٌ إِذْ كَبَّرَ النَّاسُ فَقَالَ مَا هَذَا يَا عَبْدَ اللَّهِ قَالَ سَبْىُ هَوَازِنَ أَعْتَقَهُمُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ وَتِلْكَ الْجَارِيَةُ . فَأَرْسَلَهَا مَعَهُمْ .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget