Hicret Ve Bâdiye (Çöl)de Yerleşim
1. Hicret Ve Bâdiye (Çöl)de Yerleşim
2479- Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, bir bedevi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hicreti sormuş da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem);
" Yazık sana, hicret zor iştir. Senin develerin var mı?" buyurmuş. (O kimse de)
Evet diye cevap vermiş. (Bunun üzerine Hazret-i Peygamber);
" Peki onların zekatını veriyor musun?" buyurmuş. (O şahıs da);
Evet diye karşılık vermiş. (Resûl-i Ekrem de).
" Sen şehirlerden uzakta (Allah'ın emirlerini yerine getirmeye) çalış. Allah senin amelin(in sevabın)dan hiçbir şeyi zayi etmeyecektir." buyurmuştur.
Buhârî, zekât 36, hibe 35, menakıb'ül-ensar 45, edeb 95; Müslim, imâre 87; Nesâî bey'at 11; Ahmed b. Hanbel, III, 14.
2480- Mikdam b. Şureyh'ın babası (Şureyh)'den; demiştir ki: Ben Âişe (radıyallahü anhâ)'ya kırlara geziye çıkmayı sordum. (Şöyle) Cevap verdi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şu kırlardaki sel yataklarına geziye çıkardı. Bir defasında kır gezisine çıkmak istedi de bana (binilmesi) yasak olan bir zekat devesi verip;
" Ey Âişe! (Buna) yumuşak davran. Şüphesiz ki, yumuşak davranmak hangi işte bulunursa, mutlaka onu süsler. Birşeyden de alınırsa kesinlikle onu lekeler" buyurdu.
Müslim, el-birr 78; Ahmed b. Hahbel, VI, 58, 222.
١ - باب مَا جَاءَ فِي الْهِجْرَةِ وَسُكْنَى الْبَدْوِ
٢٤٧٩ - حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ الْفَضْلِ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، - يَعْنِي ابْنَ مُسْلِمٍ - عَنِ الأَوْزَاعِيِّ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، أَنَّ أَعْرَابِيًّا، سَأَلَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنِ الْهِجْرَةِ فَقَالَ ( وَيْحَكَ إِنَّ شَأْنَ الْهِجْرَةِ شَدِيدٌ فَهَلْ لَكَ مِنْ إِبِلٍ ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( فَهَلْ تُؤَدِّي صَدَقَتَهَا ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( فَاعْمَلْ مِنْ وَرَاءِ الْبِحَارِ فَإِنَّ اللَّهَ لَنْ يَتِرَكَ مِنْ عَمَلِكَ شَيْئًا ) .
٢٤٨٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، وَعُثْمَانُ، ابْنَا أَبِي شَيْبَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنِ الْمِقْدَامِ بْنِ شُرَيْحٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ سَأَلْتُ عَائِشَةَ - رضى اللّه عنها - عَنِ الْبَدَاوَةِ، فَقَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَبْدُو إِلَى هَذِهِ التِّلاَعِ وَإِنَّهُ أَرَادَ الْبَدَاوَةَ مَرَّةً فَأَرْسَلَ إِلَىَّ نَاقَةً مُحَرَّمَةً مِنْ إِبِلِ الصَّدَقَةِ فَقَالَ لِي ( يَا عَائِشَةُ ارْفُقِي فَإِنَّ الرِّفْقَ لَمْ يَكُنْ فِي شَىْءٍ قَطُّ إِلاَّ زَانَهُ وَلاَ نُزِعَ مِنْ شَىْءٍ قَطُّ إِلاَّ شَانَهُ ) .