بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
17. Aziz Ve Celil Olan Allah Yolunda Nöbet Tutmanın Fazileti
2503- Sehl b. el-Hanzaliyye şöyle anlatmıştır: (Hazret-i Peygamberin sahabilerinden) bir cemaat Huneyn (savaşı) günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'la birlikte yürüdüler. Yürüyüşü uzattılar. Nihayet akşam üstü oldu. Ben de Resûlüllah'ın yanında (ikindi) namaz(ın)da hazır bulundum. O anda atlı bir adam geldi ve;
Ey Allah'ın Rasûlü, ben sizin önünüzden gitmiştim şöyle bir dağa çıktım. Bir de baktım ki Havazin kabilesi develerine binili kadınları, develeri ve koyunlarıyla birlikte hiç kimse geri kalmamak kaydıyla Huneyn'de toplanmışlar, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de gülümsedi ve;
" İnşallah onlar yarın müslümanların ganimeti olacaktır" buyurdu. Sonra,
" Bu gece bizi kim bekleyecek?" diye sordu. Enes b. Ebû Mersed el-Ganevi;
Ben (bekleyeceğim) Ya Resûlallah cevabını verdi. (Hazret-i Peygamber ona);
" Bin!" dedi. O da kendisine ait bîr ata binip Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldi. Resûlüllah da ona (şöyle) emretti:
" Şu boğaza git tepesine çık. Bu gece senin tarafından (gelecek) bir pusuya düşmeyelim" . Sabahladığımız vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazlarını) kıldığı yere çıkıp iki rekat naımaz kıldı. Sonra;
" Atlınızı gördünüz mü?" dedi.
Görmedik Ya Resûlallah, diye karşılık verdiler. Namaz için kamet getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza durdu ve boğaza da bakıyordu. Nihayet namazı bitirip de selâm verince:
" Müjde size (işte) atlınız geldi!" buyurdu. Biz ağaçların arasından boğaza (doğru) bakmaya başladık. Bir de ne görelim (atlı) gelip Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın huzuruna durdu. Selâm verdi ve (şöyle) dedi:
Ben gittim şu boğazın tepesine, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in emir buyurduğu yere kadar çıktım. Sabah olunca boğazın iki yanındaki tepelere çıkıp (etrafı) gözetledim kimseyi göremedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona;
" Bu gece (atından hiç) indin mi?" diye sordu. (O da);
Hayır. Ancak namaz kılmak veya abdest bozmak için inmem hariç diye cevap verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona;
" Sana (cenneti) kazandıran bir amel işledin. Bundan sonra (başka) bir amel işlemesen de zararı yok." buyurdu.
Sadece Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.
١٧ - باب فِي فَضْلِ الْحَرْسِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ تَعَالَى
٢٥٠٣ - حَدَّثَنَا أَبُو تَوْبَةَ، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ، - يَعْنِي ابْنَ سَلاَّمٍ - عَنْ زَيْدٍ، - يَعْنِي ابْنَ سَلاَّمٍ - أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَلاَّمٍ، قَالَ حَدَّثَنِي السَّلُولِيُّ أَبُو كَبْشَةَ، أَنَّهُ حَدَّثَهُ سَهْلُ ابْنُ الْحَنْظَلِيَّةِ، أَنَّهُمْ سَارُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمَ حُنَيْنٍ فَأَطْنَبُوا السَّيْرَ حَتَّى كَانَتْ عَشِيَّةً، فَحَضَرْتُ الصَّلاَةَ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَجَاءَ رَجُلٌ فَارِسٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي انْطَلَقْتُ بَيْنَ أَيْدِيكُمْ حَتَّى طَلَعْتُ جَبَلَ كَذَا وَكَذَا فَإِذَا أَنَا بِهَوَازِنَ عَلَى بَكْرَةِ آبَائِهِمْ بِظُعُنِهِمْ وَنَعَمِهِمْ وَشَائِهِمُ اجْتَمَعُوا إِلَى حُنَيْنٍ . فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَالَ : ( تِلْكَ غَنِيمَةُ الْمُسْلِمِينَ غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ ) . ثُمَّ قَالَ : ( مَنْ يَحْرُسُنَا اللَّيْلَةَ ) . قَالَ أَنَسُ بْنُ أَبِي مَرْثَدٍ الْغَنَوِيُّ : أَنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ : ( فَارْكَبْ ) . فَرَكِبَ فَرَسًا لَهُ فَجَاءَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( اسْتَقْبِلْ هَذَا الشِّعْبَ حَتَّى تَكُونَ فِي أَعْلاَهُ وَلاَ نُغَرَّنَّ مِنْ قِبَلِكَ اللَّيْلَةَ ) . فَلَمَّا أَصْبَحْنَا خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى مُصَلاَّهُ فَرَكَعَ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ قَالَ : ( هَلْ أَحْسَسْتُمْ فَارِسَكُمْ ) . قَالُوا : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَحْسَسْنَاهُ . فَثُوِّبَ بِالصَّلاَةِ فَجَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُصَلِّي وَهُوَ يَلْتَفِتُ إِلَى الشِّعْبِ حَتَّى إِذَا قَضَى صَلاَتَهُ وَسَلَّمَ قَالَ : ( أَبْشِرُوا فَقَدْ جَاءَكُمْ فَارِسُكُمْ ) . فَجَعَلْنَا نَنْظُرُ إِلَى خِلاَلِ الشَّجَرِ فِي الشِّعْبِ فَإِذَا هُوَ قَدْ جَاءَ حَتَّى وَقَفَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَسَلَّمَ فَقَالَ : إِنِّي انْطَلَقْتُ حَتَّى كُنْتُ فِي أَعْلَى هَذَا الشِّعْبِ حَيْثُ أَمَرَنِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا أَصْبَحْتُ اطَّلَعْتُ الشِّعْبَيْنِ كِلَيْهِمَا فَنَظَرْتُ فَلَمْ أَرَ أَحَدًا . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( هَلْ نَزَلْتَ اللَّيْلَةَ ) . قَالَ : لاَ إِلاَّ مُصَلِّيًا أَوْ قَاضِيًا حَاجَةً . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( قَدْ أَوْجَبْتَ فَلاَ عَلَيْكَ أَنْ لاَ تَعْمَلَ بَعْدَهَا ) .