Kabirler Arasında Ayakkabıyla Yürümenin Hükmü
78. Kabirler Arasında Ayakkabıyla Yürümenin Hükmü
3232- Cahiliyye devrinde ismi Zalim b. Ma'bed iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (in bulunduğu Medine')ye hicret edince (Resûlüllah'ın kendisine) " İsmin nedir?" diye sorması üzerine " Zalim" cevabını veren (Bunun üzerine Rasûl-i Ekremden) " Hayır sen Beşîr'sin" cevabını alan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın azatlı kölesinden (rivâyet olunmuştur). Dedi ki:
Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yürürken (bir ara Rasûl-i Ekrem) müşriklerin kabirleri üzerine uğradı da üç defa " Bunlar daha önce çok hayır(lar)la karşılaştılar (da ondan yüz çevirdiler)" buyurdu. Sonra müslümanlarm kabirlerine uğradı ve " Bunlar da çok hayırlara eriştiler" buyurdu. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan (bir) bakış (onlara doğru) bir süre devam etti. Bir de baktık ki ayağında ayakkabıları ile kabirler arasında gezinen bir adam karşımıza çıkıverdi. Bunun üzerine (Resûlüllah ona) " Ey, sibt (denilen tabaklanmış sığır köselesin)den yapılmış ayakkabı giyen kimse, yazık sana (çabuk) ayakkabılarını (ayağından çıkarıp) at." buyurdu. Adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tanıyınca (hemen) onları çıkarıp attı.
Nesaî, cenâiz 107; İbn Mâce, cenâiz 46; Ahmed b. Hanbel V, 83, 84, 224.
3233- Enes İbn Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur:
" Gerçekten kul kabre konulup da arkadaşları kendisinden uzaklaşıp gittikleri sırada onların ayakkabılarının seslerini işitir."
Buhârî, cenâiz 68, 87; Müslim, cenâiz 70; Ebû Dâvud, sünne 24; Nesaî, cenâiz 108, 110; Ahmed b. Hanbel III, 126.
٧٨ - باب الْمَشْىِ فِي النَّعْلِ بَيْنَ الْقُبُورِ
٣٢٣٢ - حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ بَكَّارٍ، حَدَّثَنَا الأَسْوَدُ بْنُ شَيْبَانَ، عَنْ خَالِدِ بْنِ سُمَيْرٍ السَّدُوسِيِّ، عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ، عَنْ بَشِيرٍ، مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَكَانَ اسْمُهُ فِي الْجَاهِلِيَّةِ زَحْمُ بْنُ مَعْبَدٍ فَهَاجَرَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ( مَا اسْمُكَ ) . قَالَ زَحْمٌ . قَالَ ( بَلْ أَنْتَ بَشِيرٌ ) . قَالَ بَيْنَمَا أَنَا أُمَاشِي رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَرَّ بِقُبُورِ الْمُشْرِكِينَ فَقَالَ ( لَقَدْ سَبَقَ هَؤُلاَءِ خَيْرًا كَثِيرًا ) . ثَلاَثًا ثُمَّ مَرَّ بِقُبُورِ الْمُسْلِمِينَ فَقَالَ ( لَقَدْ أَدْرَكَ هَؤُلاَءِ خَيْرًا كَثِيرًا ) . وَحَانَتْ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم نَظْرَةٌ فَإِذَا رَجُلٌ يَمْشِي فِي الْقُبُورِ عَلَيْهِ نَعْلاَنِ فَقَالَ ( يَا صَاحِبَ السِّبْتِيَّتَيْنِ وَيْحَكَ أَلْقِ سِبْتِيَّتَيْكَ ) . فَنَظَرَ الرَّجُلُ فَلَمَّا عَرَفَ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم خَلَعَهُمَا فَرَمَى بِهِمَا .
٣٢٣٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الأَنْبَارِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ، - يَعْنِي ابْنَ عَطَاءٍ - عَنْ سَعِيدٍ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسٍ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ قَالَ ( إِنَّ الْعَبْدَ إِذَا وُضِعَ فِي قَبْرِهِ وَتَوَلَّى عَنْهُ أَصْحَابُهُ إِنَّهُ لَيَسْمَعُ قَرْعَ نِعَالِهِمْ ) .