Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 20. Sustuktan Sonra Yeminde İstisna

Bu babın İsmi bazı nüshalarda " Yemin eden kişinin konuştuktan sonra istisna etmesi" şeklindedir.

3287- İkrime (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Vallahi Kureyş'le savaşacağım, vallahi Kureyş'le savaşacağım, vallahi Kureyş'le savaşacağım" buyurdu. Sonra " İnşaallah" dedi. Ebû Dâvûd dedi ki: Çokları bu hadisi, Şerik, Simâk ve İkrime kanalıyla İbn Abbâs'a, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a isnad etmiştir.

Velid b. Müslim, Serik'ten naklen;

" Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlarla savaşmadı" demiştir.

3288- İkrime'den merfu olarak rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Vallahi Kureyş'le savaşacağım" buyurmuş, sonra" İnşallah" demiştir. Daha sonra, " İnşaallah, vallahi Kureyş'le savaşacağım" buyurmuştur. Yine, " Vallahi Kureyş'le savaşacağını" deyip susmuş, daha sonra da " İnşaallah" demiştir.Ebû Dâvûd dedi ki:

Velid b. Müslim bu hadiste Serik'ten, " Sonra onlarla savaşmadı" dediğini ilâve etmiştir.

٢٠ - باب الاِسْتِثْنَاءِ فِي الْيَمِينِ بَعْدَ السُّكُوتِ

٣٢٨٧ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏:‏ ‏(‏ وَاللَّهِ لأَغْزُوَنَّ قُرَيْشًا، وَاللَّهِ لأَغْزُوَنَّ قُرَيْشًا، وَاللَّهِ لأَغْزُوَنَّ قُرَيْشًا ‏) . ثُمَّ قَالَ ‏:‏ ‏(‏ إِنْ شَاءَ اللَّهُ ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ ‏:‏ وَقَدْ أَسْنَدَ هَذَا الْحَدِيثَ غَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ شَرِيكٍ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَسْنَدَهُ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَالَ الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنْ شَرِيكٍ ‏:‏ ثُمَّ لَمْ يَغْزُهُمْ ‏.‏

٣٢٨٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ، أَخْبَرَنَا ابْنُ بِشْرٍ، عَنْ مِسْعَرٍ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، يَرْفَعُهُ قَالَ ‏:‏ ‏(‏ وَاللَّهِ لأَغْزُوَنَّ قُرَيْشًا ‏) . ثُمَّ قَالَ ‏:‏ ‏(‏ إِنْ شَاءَ اللَّهُ ‏) . ثُمَّ قَالَ ‏:‏ ‏(‏ وَاللَّهِ لأَغْزُوَنَّ قُرَيْشًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ ‏) . ثُمَّ قَالَ ‏:‏ ‏(‏ وَاللَّهِ لأَغْزُوَنَّ قُرَيْشًا ‏) . ثُمَّ سَكَتَ ثُمَّ قَالَ ‏:‏ ‏(‏ إِنْ شَاءَ اللَّهُ ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ ‏:‏ زَادَ فِيهِ الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنْ شَرِيكٍ قَالَ ‏:‏ ثُمَّ لَمْ يَغْزُهُمْ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 19. (Yemin Keffaretinde) Mü'min Köle Azad Etmek

3284- Muâviye b. Hakem es-Sülemî'den, şöyle dediği rivâyet edilmiştir:

Ya Resûlallah! Benim bir cariyem var, ona bir tokat attım, dedim. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu bana çok gördü, (yakıştırmadı). Ben de:

Onu azad edeyim mi? (Hürriyetine kavuşturayım mı?) diye sordum.

" O cariyeyi bana bîr getir." buyurdu.

Ben de onu Resûlüllah'a getirdim, Efendimiz (kadına):.

" Allah nerede?" diye sordu.

Gökyüzünde. " Ben kimim?"

Sen Allah'ın elçisisin. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana):

" Onu azad et, şüphesiz o mü'mindir" buyurdu.

Müslim, mesâcid 33, 35; Nesâî, sehv 20; Muvatta, ıtk 8; Dârimî, nüzûr 10; Ahmed b. Hanbel, V, 447, 448, 449.

3285- Şerîd (b. Süveyd es-Sakafî)'den rivâyet edildiğine göre;

Annesi ona kendisi adına bir mü'min köle azad etmesini vasiyet iti. Şerîd, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelip:

Ya Resûlallahî Annem bana kendisi adına bir mü'min köle azad etmemi vasiyet etti. Benimse, Nûbiyeli siyah bir cariyem var (onu azad edebilir miyim?), dedi.

(Bundan sonra) ravi, önceki hadisin benzerini zikretti.

Ebû Dâvûd dedi ki:

Halid b. Abdillah, hadisi mürsel olarak rivâyet etti, Şerîd'i anmadı.

Nesâî, vesâya 8; Ahmed b. Hanbel, IV, 222, 388, 399.

3286- Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a siyah bir cariye getirip:

Ya Resûlallah! Benim mü'min bir köle azad etme borcum var (bu olur mu?), dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), cariyeye;

" Allah nerede?" dedi. Cariye parmağı ile gökyüzünü gösterdi; Hazret-i Peygamber bu sefer:

" Ben kimim?" diye sordu. Cariye, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ve gökyüzünü işaret etti; yani, "Sen Allah'ın elçisisin" (demek istedi). Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Onu azad et, o mü'mindir" buyurdu.

١٩ - باب فِي الرَّقَبَةِ الْمُؤْمِنَةِ

٣٢٨٤ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنِ الْحَجَّاجِ الصَّوَّافِ، حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ هِلاَلِ بْنِ أَبِي مَيْمُونَةَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ الْحَكَمِ السُّلَمِيِّ، قَالَ قُلْتُ ‏:‏ يَا رَسُولَ اللَّهِ جَارِيَةٌ لِي صَكَكْتُهَا صَكَّةً . فَعَظَّمَ ذَلِكَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُلْتُ أَفَلاَ أُعْتِقُهَا قَالَ ‏:‏ ‏(‏ ائْتِنِي بِهَا ‏) . قَالَ ‏:‏ فَجِئْتُ بِهَا قَالَ ‏:‏ ‏(‏ أَيْنَ اللَّهُ ‏) . قَالَتْ ‏:‏ فِي السَّمَاءِ . قَالَ ‏:‏ ‏(‏ مَنْ أَنَا ‏) . قَالَتْ ‏:‏ أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ . قَالَ ‏:‏ ‏(‏ أَعْتِقْهَا فَإِنَّهَا مُؤْمِنَةٌ ‏)‏ ‏.‏

٣٢٨٥ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنِ الشَّرِيدِ، ‏:‏ أَنَّ أُمَّهُ، أَوْصَتْهُ أَنْ يُعْتِقَ، عَنْهَا رَقَبَةً مُؤْمِنَةً فَأَتَى النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏:‏ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أُمِّي أَوْصَتْ أَنْ أُعْتِقَ عَنْهَا رَقَبَةً مُؤْمِنَةً وَعِنْدِي جَارِيَةٌ سَوْدَاءُ نُوبِيَّةٌ فَذَكَرَ نَحْوَهُ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ ‏:‏ خَالِدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَرْسَلَهُ لَمْ يَذْكُرِ الشَّرِيدَ ‏.‏

٣٢٨٦ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ يَعْقُوبَ الْجُوزَجَانِيُّ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، قَالَ أَخْبَرَنِي الْمَسْعُودِيُّ، عَنْ عَوْنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، ‏:‏ أَنَّ رَجُلاً، أَتَى النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِجَارِيَةٍ سَوْدَاءَ فَقَالَ ‏:‏ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ عَلَىَّ رَقَبَةً مُؤْمِنَةً . فَقَالَ لَهَا ‏:‏ ‏(‏ أَيْنَ اللَّهُ ‏) . فَأَشَارَتْ إِلَى السَّمَاءِ بِأُصْبُعِهَا . فَقَالَ لَهَا ‏:‏ ‏(‏ فَمَنْ أَنَا ‏) . فَأَشَارَتْ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَإِلَى السَّمَاءِ، يَعْنِي أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ . فَقَالَ ‏:‏ ‏(‏ أَعْتِقْهَا فَإِنَّهَا مُؤْمِنَةٌ ‏)‏ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 18. Keffarette Kaç Sa' Verilir?

3281- İbn Harmele dedi ki:

Ümmü Habib bize bir sa' hibe etti ve Safiyye (radıyallahü anhâ)'nin kardeşinin oğlu vasıtasıyla Safiyye (radıyallahü anhâ)'dan, onun Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın sa'ı olduğunu haber verdi. Enes (radıyallahü anh) der ki:

" O sa'ı ölçtüm

Bir nüshada;

" ölçtüm" yerine, " tahmin ettim" denilmektedir. , Hişâm'ın

Hişâm; Hişâm b. Abdilmelik b. Mervân'dır. müddü ile iki buçuk müd buldum."

3282- Muhammed b. Muhammed b. Hallâd Ebû Ömer şöyle der: Bizde Halid'in mekkûku denilen bir mekkûk vardı. O Harun'un ölçeği ile iki ölçekti.

Halid'in sa'ı da, Hişâm'ın yani Hişâm b. Abdilmelik'in sa'ı idi.

3283- Müsedded, Ümeyye b. Halid'in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Halid el-Kasrî vali olunca sa'ı büyüttü ve bir sa' on altı ntıl oldu. Ebû Dâvûd dedi ki: Muhammed b. Muhammed b. Hallâd'ı zenciler (harpte ve hataen değil) kasden öldürdüler.

Ebû Dâvûd elini şöyle uzattı, avuçlarının içini yere doğru tuttu ve şöyle dedi:

Halid'i rüyamda gördüm " Allah sana nasıl muamele etti? diye sordum. " Cennete koydu" dedi. " Senin (Zencilerin önünde) durman demek sana zarar vermedi" dedim.

١٨ - باب كَمِ الصَّاعُ فِي الْكَفَّارَةِ

٣٢٨١ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ، قَالَ قَرَأْتُ عَلَى أَنَسِ بْنِ عِيَاضٍ حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ حَرْمَلَةَ، عَنْ أُمِّ حَبِيبٍ بِنْتِ ذُؤَيْبِ بْنِ قَيْسٍ الْمُزَنِيَّةِ، - وَكَانَتْ تَحْتَ رَجُلٍ مِنْهُمْ مِنْ أَسْلَمَ ثُمَّ كَانَتْ تَحْتَ ابْنِ أَخٍ لِصَفِيَّةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ابْنُ حَرْمَلَةَ ‏:‏ فَوَهَبَتْ لَنَا أُمُّ حَبِيبٍ صَاعًا - حَدَّثَتْنَا عَنِ ابْنِ أَخِي صَفِيَّةَ عَنْ صَفِيَّةَ أَنَّهُ صَاعُ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم . قَالَ أَنَسٌ ‏:‏ فَجَرَّبْتُهُ، أَوْ قَالَ فَحَزَرْتُهُ فَوَجَدْتُهُ مُدَّيْنِ وَنِصْفًا بِمُدِّ هِشَامٍ ‏.‏

٣٢٨٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ خَلاَّدٍ أَبُو عُمَرَ، قَالَ ‏:‏ كَانَ عِنْدَنَا مَكُّوكٌ يُقَالُ لَهُ مَكُّوكُ خَالِدٍ وَكَانَ كَيْلَجَتَيْنِ بِكَيْلَجَةِ هَارُونَ، قَالَ مُحَمَّدٌ ‏:‏ صَاعُ خَالِدٍ صَاعُ هِشَامٍ يَعْنِي ابْنَ عَبْدِ الْمَلِكِ ‏.‏

٣٢٨٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ خَلاَّدٍ أَبُو عُمَرَ، حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، عَنْ أُمَيَّةَ بْنِ خَالِدٍ، قَالَ ‏:‏ لَمَّا وُلِّيَ خَالِدٌ الْقَسْرِيُّ أَضْعَفَ الصَّاعَ فَصَارَ الصَّاعُ سِتَّةَ عَشَرَ رَطْلاً . قَالَ أَبُو دَاوُدَ ‏:‏ مُحَمَّدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ خَلاَّدٍ قَتَلَهُ الزِّنْجُ صَبْرًا، فَقَالَ بِيَدِهِ هَكَذَا وَمَدَّ أَبُو دَاوُدَ يَدَهُ وَجَعَلَ بُطُونَ كَفَّيْهِ إِلَى الأَرْضِ، قَالَ ‏:‏ وَرَأَيْتُهُ فِي النَّوْمِ فَقُلْتُ ‏:‏ مَا فَعَلَ اللَّهُ بِكَ قَالَ ‏:‏ أَدْخَلَنِي الْجَنَّةَ . فَقُلْتُ ‏:‏ فَلَمْ يَضُرَّكَ الْوَقْفُ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget