Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Birinin Malını Almak İçin Yemin Etmek

3245- Abdullah (b. Mes'ûd) (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:

" Bir kimse, müslüman bir kimsenin malım almak için yalan yere yemin ederse; Allah kendisine gazaplı olduğu halde Allah'a ulaşır." Eş'as (radıyallahü anh) dedi ki:

Vallahi bu hadis benim hakkımdadır. Benimle bir yahudinin arasında (nizâlı) bir arazi vardı. Yahudi benim hakkımı inkâr etti. Durumu Hazret-i Peygamber'e arzettim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

" Delilin var mı?" diye sordu.

Hayır, dedim. O zaman yahudiye:

" Yemin et!" dedi.

Ya Resûlallah! Öyleyse yemin eder, malımı alır götürür, dedim. Bunun üzerine Allah, " Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere değişenlerin," âyetini indirdi.

Âl-i İmran, (3) 77. Buharî, eymân 18, ahkâm 30; Müslim, îman 220, 221; Tirmizî, büyü 42; İbn Mâce, ahkâm 7; Ahmed b. Hanbel, I, 379, 442, V, 211, 212.

3246- Eş'as b. Kays (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Kinde ve Hadramevt'den olan iki adam, Yemen'deki bir arazi konusunda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda davalaştılar.Hadramlı:

Ya Resûlallah! Benim arazimi bunun babası gasbetti. O, (şu anda) bunun elindedir, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Delilin var mı?" buyurdu.

Hayır, fakat onun; o arazinin benini olup, babasının benden gasbettiğini bilmediğine, Allah adına yemin etmesini istiyorum.

Kindî, yemin etmeye hazırlandı. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Yemin ederek bir mala sahip olan kimse, Allah (celle celâluhu)'a ancak elleri ayakları kesik olarak varır." buyurdu. -Bunun üzerine Kindeli: ;- Arazi onundur, dedi.

Dârimî, fadâilu'l-Kur'an 3; Ahmed b. Hanbel, V, 212, 213, 284, 285.

3247- Alkame b. Vâil b. Hucr el-Hadramî, babasın(Vâil)'dan şu haberi nakletmiştir:

Hadramevt ve Kinde'den birer adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldiler. Hadramlı olan:

Ya Resûlallah! Bu adam, benim babamdan kalan arazime zorla sahip oldu. Kindeli:

O, benim elimde (sahip olduğum) arazimdir. Orayı ekiyorum. Bunun orada hakkı yok.

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hadramlıya;

" Delilin var mı?" diye sordu. Hadramlı:

Hayır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Senin için ancak onun (Kindelinin) yemini var (ona yemin ettirme hakkın var)." Hadramlı:

Ya Resûlallah! Bu facir birisi, yemin ettiği şeye aldırmaz, hiçbir günahdan sakınmaz. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Senin bundan başka hakkın yok."

Kindeli yemin etmek için (minberin yanına doğru) gitti. Arkasını dönünce Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Dikkat edin! Vallahi eğer haksız yere yemek için bir mal üzerine yemin ederse şüphesiz Allahü Teâlâ'ya, o kendisinden yüz çevirmiş olduğu halde varacaktır." buyurdu.

Müslim, îmân 223; Tirmizî, ahkâm 12.

٢ - باب فِيمَنْ حَلَفَ يَمِينًا لِيَقْتَطِعَ بِهَا مَالاً لأَحَدٍ

٣٢٤٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى، وَهَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ شَقِيقٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَنْ حَلَفَ عَلَى يَمِينٍ هُوَ فِيهَا فَاجِرٌ لِيَقْتَطِعَ بِهَا مَالَ امْرِئٍ مُسْلِمٍ لَقِيَ اللَّهَ وَهُوَ عَلَيْهِ غَضْبَانُ ‏) . فَقَالَ الأَشْعَثُ فِيَّ وَاللَّهِ كَانَ ذَلِكَ كَانَ بَيْنِي وَبَيْنَ رَجُلٍ مِنَ الْيَهُودِ أَرْضٌ فَجَحَدَنِي فَقَدَّمْتُهُ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ لِيَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَلَكَ بَيِّنَةٌ ‏) . قُلْتُ لاَ . قَالَ لِلْيَهُودِيِّ ‏(‏ احْلِفْ ‏) . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذًا يَحْلِفُ وَيَذْهَبُ بِمَالِي فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ‏{‏ إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلاً ‏}‏ إِلَى آخِرِ الآيَةِ ‏.‏

٣٢٤٦ - حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ خَالِدٍ، حَدَّثَنَا الْفِرْيَابِيُّ، حَدَّثَنَا الْحَارِثُ بْنُ سُلَيْمَانَ، حَدَّثَنِي كُرْدُوسٌ، عَنِ الأَشْعَثِ بْنِ قَيْسٍ، أَنَّ رَجُلاً، مِنْ كِنْدَةَ وَرَجُلاً مِنْ حَضْرَمَوْتَ اخْتَصَمَا إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي أَرْضٍ مِنَ الْيَمَنِ فَقَالَ الْحَضْرَمِيُّ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَرْضِي اغْتَصَبَنِيهَا أَبُو هَذَا وَهِيَ فِي يَدِهِ . قَالَ ‏(‏ هَلْ لَكَ بَيِّنَةٌ ‏) . قَالَ لاَ وَلَكِنْ أُحَلِّفُهُ وَاللَّهِ مَا يَعْلَمُ أَنَّهَا أَرْضِي اغْتَصَبَنِيهَا أَبُوهُ فَتَهَيَّأَ الْكِنْدِيُّ لِلْيَمِينِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لاَ يَقْتَطِعُ أَحَدٌ مَالاً بِيَمِينٍ إِلاَّ لَقِيَ اللَّهَ وَهُوَ أَجْذَمُ ‏) . فَقَالَ الْكِنْدِيُّ هِيَ أَرْضُهُ ‏.‏

٣٢٤٧ - حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ الْحَضْرَمِيِّ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ جَاءَ رَجُلٌ مِنْ حَضْرَمَوْتَ وَرَجُلٌ مِنْ كِنْدَةَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ الْحَضْرَمِيُّ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ هَذَا غَلَبَنِي عَلَى أَرْضٍ كَانَتْ لأَبِي . فَقَالَ الْكِنْدِيُّ هِيَ أَرْضِي فِي يَدِي أَزْرَعُهَا لَيْسَ لَهُ فِيهَا حَقٌّ . قَالَ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم لِلْحَضْرَمِيِّ ‏(‏ أَلَكَ بَيِّنَةٌ ‏) . قَالَ لاَ . قَالَ ‏(‏ فَلَكَ يَمِينُهُ ‏) . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهُ فَاجِرٌ لاَ يُبَالِي مَا حَلَفَ عَلَيْهِ لَيْسَ يَتَوَرَّعُ مِنْ شَىْءٍ . فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَيْسَ لَكَ مِنْهُ إِلاَّ ذَاكَ ‏) . فَانْطَلَقَ لِيَحْلِفَ لَهُ فَلَمَّا أَدْبَرَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَمَا لَئِنْ حَلَفَ عَلَى مَالٍ لِيَأْكُلَهُ ظَالِمًا لَيَلْقَيَنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ وَهُوَ عَنْهُ مُعْرِضٌ ‏)‏ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Yalan Yere Edilen Yeminler Hakkında Sert Tutum

3244- İmrân b. Husayn (radıyallahü anh)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:

" Yalan yere;

" masbûra" yemini üzerine yemin eden kişi cehennemdeki yüz üstü kalacağı yerine hazırlansın."

Ahmed b. Hanbel, IV, 436, 441.

١ - باب التَّغْلِيظِ فِي الأَيْمَانِ الْفَاجِرَةِ

٣٢٤٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ الْبَزَّازُ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ حَسَّانَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ، عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ، قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَنْ حَلَفَ عَلَى يَمِينٍ مَصْبُورَةٍ كَاذِبًا فَلْيَتَبَوَّأْ بِوَجْهِهِ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ ‏)‏ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 84. İhramlı İken Ölen Bir Kimseye Nasıl Bir İşlem Yapılır?

3240- İbn Abbâs'dan; dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, hayvanının yere çarpmasıyla ihramlı iken boynu kırılıp ölen bir adam getirdiler. Bunun üzerine (Resûlüllah) şöyle buyurdu:

" Onu (omuzunda ve eteğinde bulunan) iki elbisesi içerisinde kefenleyiniz, su ve sidrle yıkayınız. (Sakın) başını örtmeyiniz. Çünkü Allah, kıyamet gününde onu lebbeyk duası okuduğu halde diriltecektir."

Ebû Dâvûd dedi ki: Ben Ahmed b. Hanbel’i (şöyle) derken işittim:

" Bu hadiste beş sünnet vardır: (Birincisi):

" Onu iki elbisesi içerisinde kefenleyiniz. " Yani ölünün iki elbisesi içerisinde iken kefenlenmesi. (İkincisi):

" Onu su ve sidrle yıkayınız-" Yani (suyla) her yıkayışta mutlaka sidrle (deyıkanması)(Üçüncüsü):

" Başını örtmeyiniz" . (Dördüncüsü):

" Ona koku yaklaştırmayınız. " (Beşincisi de): Kefenin (ölünün geride bıraktığı) malların tümünden (yapılacak harcamayla temin edilir) olmasıdır. "

Buharî, sayd 20, 21, cenâiz 19-21; Müslim, hacc 93, 94, 96, 98, 100; Tirmizî, hac 103; Nesâî, cenâîz 41, hac 47, 97-99, 101; İbn Mâce, menâsik 89; Dârimî, menâsik 35; Ahmed b. Hanbel, I, 215, 221, 286, 328, 333, 346.

3241- (Şu bir önceki hadisin) bir benzen, (bir de Hammâd b. Zeyd, Amr b. Dînâr ile Eyyûb es-Sahtiyanî, Saîd b. Cübeyr, vasıtasıyla yine) İbn Abbâs'dan (rivâyet olunmuştur. Bu hadisi Hammâd şöyle) rivâyet etti:

" Onu (yani ihramlıyken ölen kimseyi) iki (parça) elbise ile kefenleyiniz."

Ebû Dâvûd dedi ki: Eyyûb (es-Sahtiyanî ise bu hadisi, onu ihram olarak giydiği) " İki (parçadan oluşan) elbisesiyle kefenleyiniz" şeklinde; Amr (b. Dînâr ise), " İki (parçadan oluşan) elbise ile (kefenleyiniz)" şeklinde rivâyet etti. İbn Ubeyd (ise bu hadisi), Eyyûb’un da " İki (parça) elbise ile (kefenleyiniz)" diye rivâyet etti (ğini); Amr' (in ise, onu ihram olarak giydiği) " İki (parça) elbisesiyle (kefenleyiniz)" diye rivâyet ettiğini söyledi. Sadece Süleyman (b. Harb bu hadise şu cümleyi) eklemiştir:

" Onu hannût denilen kokuyla kokulamayınız."

3242- (Bir önceki, ihramlı iken öleni) iki kat elbise içerisinde (kefenleyiniz mealindeki) Süleyman (b. Harb hadisinin) manasını (Mûsânnif Ebû Dâvûd'a) bir de Müsedded rivâyet etmiştir. (Müsedded'e bu hadisi) Hammâd; Eyyûb (es-Sahtiyanî)'den, (Eyyûb) Saîd b. Cübeyr'den, (Saîd b. Cübeyr de) İbn Abbâs'tan (rivâyet etmiştir).

Müsedded'in Hammâd'dan naklettiği bu hadiste " sevbeyn = iki kat elbise" kelimesi, bir önceki hadiste geçen Muhammed b. Ubeyd'in, Eyyûb es-Sahtiyanî'den yaptığı rivâyete uygun olarak nekre olarak zikredilmiştir. Bilindiği gibi, " sevbeyn" kelimesinin bu şekilde nekre olarak zikredilmesiyle ihramlıya muzaf olarak " sevbeyhi" şeklinde zikredilmesi arasında önemli fark vardır. Bu kelimeyi nekre olarak zikreden rivâyete itibar edildiği takdirde, ihramlı olarak ölen kimsenin herhangi bir iki kat elbise ile kefenlenebileceği hükmü ortaya çıkar. Fakat bu kelimenin ihramlıya muzaf olarak zikredildiği rivâyete itibar edildiği takdirde; ihramlı iken ölen bir kimsenin sadece ihram olarak giydiği iki kat peştemal ile kefenlenebileceği, bunun yerini hiçbir elbisenin veya kumaşın tutamayacağı hükmü ortaya çıkar. Biz fıkıh âlimlerinin, ihramlı iken ölen bir kimsenin nasıl kefenleneceği konusundaki görüşlerini 3238 numaralı hadisin şerhinde açıkladığımızdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.

3243- İbn Abbâs'dan; dedi ki: İhramlı bir adamı devesi yere atıp boynunu kırarak öldürmüştü. Onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a getirdiler. Bunun üzerine (Resûlüllah şöyle) buyurdu;

" Onu yıkayınız ve başını örtmeden ve kendisini güzel koku ile kokulmadan kefenleyiniz. Çünkü o (kıyamet gününde) telbiye getirirken diriltilecektir."

٨٤ - باب الْمُحْرِمِ يَمُوتُ كَيْفَ يُصْنَعُ بِهِ

٣٢٤٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ، أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ، حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ أُتِيَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِرَجُلٍ وَقَصَتْهُ رَاحِلَتُهُ فَمَاتَ وَهُوَ مُحْرِمٌ فَقَالَ ‏(‏ كَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْهِ وَاغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُلَبِّي ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ سَمِعْتُ أَحْمَدَ بْنَ حَنْبَلٍ يَقُولُ فِي هَذَا الْحَدِيثِ خَمْسُ سُنَنٍ ‏(‏ كَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْهِ ‏) . أَىْ يُكَفَّنُ الْمَيِّتُ فِي ثَوْبَيْنِ ‏(‏ وَاغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ‏) . أَىْ إِنَّ فِي الْغَسَلاَتِ كُلِّهَا سِدْرًا ‏(‏ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ‏) . وَلاَ تُقَرِّبُوهُ طِيبًا وَكَانَ الْكَفَنُ مِنْ جَمِيعِ الْمَالِ ‏.‏

٣٢٤١ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ، - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ عَمْرٍو، وَأَيُّوبَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، نَحْوَهُ قَالَ ‏(‏ وَكَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْنِ ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ سُلَيْمَانُ قَالَ أَيُّوبُ ‏(‏ ثَوْبَيْهِ ‏) . وَقَالَ عَمْرٌو ‏(‏ ثَوْبَيْنِ ‏) . وَقَالَ ابْنُ عُبَيْدٍ قَالَ أَيُّوبُ ‏(‏ فِي ثَوْبَيْنِ ‏) . وَقَالَ عَمْرٌو ‏(‏ فِي ثَوْبَيْهِ ‏) . زَادَ سُلَيْمَانُ وَحْدَهُ ‏(‏ وَلاَ تُحَنِّطُوهُ ‏)‏ ‏.‏

٣٢٤٢ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، نَحْوَهُ بِمَعْنَى سُلَيْمَانَ ‏(‏ فِي ثَوْبَيْنِ ‏)‏ ‏.‏

٣٢٤٣ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ وَقَصَتْ بِرَجُلٍ مُحْرِمٍ نَاقَتُهُ فَقَتَلَتْهُ فَأُتِيَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ اغْسِلُوهُ وَكَفِّنُوهُ وَلاَ تُغَطُّوا رَأْسَهُ وَلاَ تُقَرِّبُوهُ طِيبًا فَإِنَّهُ يُبْعَثُ يُهِلُّ ‏)‏ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget