بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
49. Çocuklarının Bir Kısmına Diğerlerinden Daha Çok Mal Bağışlayanın Durumu
3544- Nu'man b. Beşîr (radıyallahü anh)'in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Babam bana bir mal bağışladı. -Ravilerden İsmail b. Salim:
" Bir kölesini bağışladı" der.-
Annem, Ravâha’nın kızı (Amra):
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a git, onu bu bağışa şahit tut, dedi. Babam, Resûlüllah'a gidip (onu şahit tuttu), hâdiseyi ona anlatıp dedi ki:
Ben oğlum Nu'man'a bir mal bağışladım. Ama Amra, (Nu'manın annesi) buna, seni şahit tutmamı istedi.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Senin başka çocuğun var mi?"
Evet, var.
" Hepsine Nu'man'a verdiğin gibi mal verdin mi?"
Hayır, vermedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
Bazı râvilerin dediğine göre- " Bu zulümdür" ; -bazılarının dediğine göre- " Bu teldedir, Telcie: Kâmus'ta " İkrah = zorlama" diye manalandınlır. Nihâye'de: İçi dışına zıt olan bir şeyi yapmaya zorlamak şeklinde izah edilir. Fıkıhta telcie: Bir kimsenin, malını satmadığı halde, satmış gibi davranmasıdır. Buna " beyu'l-telcie" denir. buna başkasını şahit tut" buyurdu.
Mağîre'nin rivâyetinde, (Resûlüllah):
" İyilik ve lütufta hepsinin eşit olmaları seni sevindirmez mi?" (buyurdu).
Adam:
Evet, dedi. Resûlüllah:
" Buna benden başkasını şahit tut" buyurdu. Mücâhid'in rivâyetine göre ise Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Sana iyilik yapmaları, senin onlar üzerindeki hakkın olduğu gibi aralarında adaletli davranman da onların senin üzerindeki haklarıdır" buyurdu.
Ebû Dâvûd, Zührî'nin rivâyeti hakkında der ki:
Bazdan, " Bütün oğullarına (verdin) mi?" ; bazıları, " bütün çocuklarına (verdin) mi?" dedi.
Bu konuda İbn Ebî Hâlid, Şa'bî'den rivâyetle:
" Senin ondan başka oğulların var mı?" dedi.
Ebû'd-Duha da Nu'man b. Beşîr'den rivâyetle:
" Senin ondan başka çocuğun var mı?" dedi.
Buharî, hibe 12; Müslim, hibât 8, 9, 10, 17; Nesâî, nuhl 1; İbn Mâce, hibât 1; Tirmizî, ahkâm 30; Mâlik, akdıye 39; Ahmed b. Hanbel, IV, 268, 269, 271, 273.
3545- Nu'man b. Beşîr'in haber yerdiğine göre; Babası ona bir köle verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine:
" Bu köle nedir?" diye sordu. Nu'man:
Benim kölem, onu bana babam verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Sana verdiği gibi bütün kardeşlerine de verdi mi?"
Hayır.
" Onu geri ver."
Müslim, hibât 12; Nesâî, nuhl 1.
3546- Nu'man b. Beşîr (radıyallahü anh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:
" Çocuklarınız arasında adaletli davranınız, oğullarınız arasında adaletli davranınız."
Nesâî, nuhl 1.
3547- Câbir (radıyallahü anh)'den rivâyet edilmiştir. Der ki: Beşîr'in karısı:
Oğluma köleni hibe et ve bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şahit tut, dedi. Beşîr, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip dedi ki:
Falanın kızı, benden oğluna bir köle hibe etmemi istedi ve (benim için) Resûlüllah'ı şahit tut, dedi.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Onun kardeşleri var mı?"
Evet.
" Bu doğru olmaz; ben haktan başka bir şeye şahitlik etmem."
Müslim, hibât 8, 9, 10, 17.
٤٩ - باب فِي الرَّجُلِ يُفَضِّلُ بَعْضَ وَلَدِهِ فِي النُّحْلِ
٣٥٤٤ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، أَخْبَرَنَا سَيَّارٌ، وَأَخْبَرَنَا مُغِيرَةُ، وَأَخْبَرَنَا دَاوُدُ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، وَأَنْبَأَنَا مُجَالِدٌ، وَإِسْمَاعِيلُ بْنُ سَالِمٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ، قَالَ أَنْحَلَنِي أَبِي نُحْلاً - قَالَ إِسْمَاعِيلُ بْنُ سَالِمٍ مِنْ بَيْنِ الْقَوْمِ نِحْلَةً غُلاَمًا لَهُ - قَالَ فَقَالَتْ لَهُ أُمِّي عَمْرَةُ بِنْتُ رَوَاحَةَ إِيتِ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَشْهِدْهُ فَأَتَى النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَشْهَدَهُ فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ إِنِّي نَحَلْتُ ابْنِي النُّعْمَانَ نُحْلاً وَإِنَّ عَمْرَةَ سَأَلَتْنِي أَنْ أُشْهِدَكَ عَلَى ذَلِكَ قَالَ فَقَالَ ( أَلَكَ وَلَدٌ سِوَاهُ ) . قَالَ قُلْتُ نَعَمْ . قَالَ ( فَكُلَّهُمْ أَعْطَيْتَ مِثْلَ مَا أَعْطَيْتَ النُّعْمَانَ ) . قَالَ لاَ قَالَ فَقَالَ بَعْضُ هَؤُلاَءِ الْمُحَدِّثِينَ ( هَذَا جَوْرٌ ) . وَقَالَ بَعْضُهُمْ ( هَذَا تَلْجِئَةٌ فَأَشْهِدْ عَلَى هَذَا غَيْرِي ) . قَالَ مُغِيرَةُ فِي حَدِيثِهِ ( أَلَيْسَ يَسُرُّكَ أَنْ يَكُونُوا لَكَ فِي الْبِرِّ وَاللُّطْفِ سَوَاءً ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( فَأَشْهِدْ عَلَى هَذَا غَيْرِي ) . وَذَكَرَ مُجَالِدٌ فِي حَدِيثِهِ ( إِنَّ لَهُمْ عَلَيْكَ مِنَ الْحَقِّ أَنْ تَعْدِلَ بَيْنَهُمْ كَمَا أَنَّ لَكَ عَلَيْهِمْ مِنَ الْحَقِّ أَنْ يَبَرُّوكَ ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ فِي حَدِيثِ الزُّهْرِيِّ قَالَ بَعْضُهُمْ ( أَكُلَّ بَنِيكَ ) . وَقَالَ بَعْضُهُمْ ( وَلَدِكَ ) . وَقَالَ ابْنُ أَبِي خَالِدٍ عَنِ الشَّعْبِيِّ فِيهِ ( أَلَكَ بَنُونَ سِوَاهُ ) . وَقَالَ أَبُو الضُّحَى عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ ( أَلَكَ وَلَدٌ غَيْرُهُ ) .
٣٥٤٥ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، حَدَّثَنِي النُّعْمَانُ بْنُ بَشِيرٍ، قَالَ أَعْطَاهُ أَبُوهُ غُلاَمًا فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَا هَذَا الْغُلاَمُ ) . قَالَ غُلاَمِي أَعْطَانِيهِ أَبِي . قَالَ ( فَكُلَّ إِخْوَتِكَ أَعْطَى كَمَا أَعْطَاكَ ) . قَالَ لاَ . قَالَ ( فَارْدُدْهُ ) .
٣٥٤٦ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ حَاجِبِ بْنِ الْمُفَضَّلِ بْنِ الْمُهَلَّبِ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ سَمِعْتُ النُّعْمَانَ بْنَ بَشِيرٍ، يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( اعْدِلُوا بَيْنَ أَوْلاَدِكُمْ اعْدِلُوا بَيْنَ أَبْنَائِكُمْ ) .
٣٥٤٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ، حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ قَالَتِ امْرَأَةُ بَشِيرٍ انْحَلِ ابْنِي غُلاَمَكَ وَأَشْهِدْ لِي رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ إِنَّ ابْنَةَ فُلاَنٍ سَأَلَتْنِي أَنْ أَنْحَلَ ابْنَهَا غُلاَمًا وَقَالَتْ لِي أَشْهِدْ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم . فَقَالَ ( لَهُ إِخْوَةٌ ) . فَقَالَ نَعَمْ . قَالَ ( فَكُلَّهُمْ أَعْطَيْتَ مِثْلَ مَا أَعْطَيْتَهُ ) . قَالَ لاَ . قَالَ ( فَلَيْسَ يَصْلُحُ هَذَا وَإِنِّي لاَ أَشْهَدُ إِلاَّ عَلَى حَقٍّ ) .