بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
11. Bal Şerbeti(ni İçmenin Hükmü)
3716- Ubeyd b. Umeyr dedi ki:
Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hanımı Âişe (radıyallahü anhâ)'yı şöyle derken işittim:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (bazan hanımı) Zeyneb binti Cahş'ın yanında kalır, orada bal (şerbeti) içerdi. Ben, Hazret-i Peygamber (hanımlarından) hangisinin yanına gelirse o Peygamberce " Senin ağzında megâfir kokusu buluyorum" desin diye Hafsa ile anlaştım. (Gerçekten de Hazret-i Peygamber) hanımlarından birinin yanına girmiş o da (Hazret-i) Peygamber'e bu sözü söylemiş, (Hazret-i Peygamber de):
" Hayır! Ben Zeyneb binti Cahş'ın yanında bal (şerbeti) içtim ve bir daha bunu asla içmeyeceğim" dedi.
Bunun üzerine, " (Ey Peygamber!) Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?" Tahrîm, (66), 1. (âyet-i kerimesi); Hazret-i Âişe ve Hafsa (r. anhüma)'ya (hitab eden);
" - Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz..." Tahrîm, (66), 4. âyetine kadar (indi). " Peygamber eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti" Tahrîm, (66), 3. âyet-i kerimesi de " Hayır, bal şerbeti içtim" sözü için indi.
Buharî, talâk 8, eymân 25, tefsir sûre (66) 1; Müslim, talâk 20, 21; Nesâî, talâk 17, eymân 20, nisa 4; Ahmed b. Hanbel, VI, 221.
3717- Hazret-i Âişe'den rivâyet olunmuştur; dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) helvayı ve balı severdi-
(Ravi Hişâm burada) şu (bir önceki) hadisin bir kısmım rivâyet etti. (Bu rivâyetinde bir önceki hadisin metninden fazla olarak şu cümle de yer almaktadır):
" Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerinde (çirkin) koku bulunmasını sevmezdi." (Urve'nin rivâyet ettiği bu hadiste (ayrıca şu cümleler de bulunmaktadır:) Hazret-i Şevde:
" Hayır, sen megâfir yemişsin" dedi. (Hazret-i Peygamber de):
" Hayır! Ben bal (şerbeti) içtim. (Onu da) bana Hafsa içirdi" cevabını verdi.
(Hazret-i Âişe rivâyetine devamla) dedi ki: (Ben de Hazret-i Peygamber'e: Herhalde senin yediğin bu balın) arısı Urfut (denilen bitkiden) yemiş (de senin ağzın ondan böyle kokuyor)" dedim.
Ebû Dâvûd dedi ki: Megâfîr, (Amman taraflarında çokça biten bir ağaçtan çıkan çirkin kokulu) bir zamktır. " Cereset" (kelimesi) yedi anlamına gelir. " el-Urfut" kelimesi de hurmagillerden bir ağaçtır.
Buharı, talâk 8; eymân 25, tefsir (66) 1, et'ime 32, eşribe 10, 15, tıb 4, hayl 12; Müslim, talâk 20-21; Tirmizî, et'ime 29; İbn Mace, et'ime 36; Dârimî, et'ime 34; Ahmed b. Hanbel, VI, 59, 221.
١١ - باب فِي شَرَابِ الْعَسَلِ
٣٧١٦ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ حَنْبَلٍ، حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالَ قَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ، أَنَّهُ سَمِعَ عُبَيْدَ بْنَ عُمَيْرٍ، قَالَ سَمِعْتُ عَائِشَةَ، - رضى اللّه عنها - زَوْجَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم تُخْبِرُ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَمْكُثُ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ فَيَشْرَبُ عِنْدَهَا عَسَلاً فَتَوَاصَيْتُ أَنَا وَحَفْصَةُ أَيَّتُنَا مَا دَخَلَ عَلَيْهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلْتَقُلْ إِنِّي أَجِدُ مِنْكَ رِيحَ مَغَافِيرَ فَدَخَلَ عَلَى إِحْدَاهُنَّ فَقَالَتْ لَهُ ذَلِكَ فَقَالَ ( بَلْ شَرِبْتُ عَسَلاً عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ وَلَنْ أَعُودَ لَهُ ) . فَنَزَلَتْ { لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ تَبْتَغِي } إِلَى { إِنْ تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ } لِعَائِشَةَ وَحَفْصَةَ رضى اللّه عنهما { وَإِذْ أَسَرَّ النَّبِيُّ إِلَى بَعْضِ أَزْوَاجِهِ حَدِيثًا } لِقَوْلِهِ ( بَلْ شَرِبْتُ عَسَلاً ) .
٣٧١٧ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ هِشَامٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُحِبُّ الْحَلْوَاءَ وَالْعَسَلَ . فَذَكَرَ بَعْضَ هَذَا الْخَبَرِ . وَكَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَشْتَدُّ عَلَيْهِ أَنْ تُوجَدَ مِنْهُ الرِّيحُ . وَفِي الْحَدِيثِ قَالَتْ سَوْدَةُ بَلْ أَكَلْتَ مَغَافِيرَ . قَالَ ( بَلْ شَرِبْتُ عَسَلاً سَقَتْنِي حَفْصَةُ ) . فَقُلْتُ جَرَسَتْ نَحْلُهُ الْعُرْفُطَ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ الْمَغَافِيرُ مُقْلَةٌ وَهِيَ صَمْغَةٌ . وَجَرَسَتْ رَعَتْ . وَالْعُرْفُطُ نَبْتٌ مِنْ نَبْتِ النَّحْلِ .