بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
29. Bir Kimseyi Borçtan Veya Diğer Haklarından Dolayı Hapsetmenin Hükmü
3630- Amr b. eş-Şerîd'in babasından, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
" Varlıklı bir kimsenin borcununu ödemeyi geciktirmesi (alacaklıya ondan) şikâyetçi olmayı ve (hâkime de) onu (hapis cezasıyle) cezalandırmayı meşru kılar."
İbnü'l-Mübârek dedi ki; (Metinde geçen) " Yuhillu ırzahû" (cümlesi) " Ona sertçe çıkışabilir" analamına gelir, " Ve ukûbetehu" cümlesi de, " hapsedilebilir' anlamına gelir.
Buharî, istikraz 13; Nesâî, büyü 100; İbn Mâce, sadakat 18; Ahmed b. Hanbel, V, 388, 389.
3631- Bedevilerden birisi olan Hirmâs b. Habib'in dedesinin şöyle dediği rivâyet olunmuştur:
Bana borçlu olan bir kimseyi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirmiştim. Bana;" Borçlunun peşini bırakma" buyurdu. (Bir süre) sonra da, " Ey Temîm oğullarının kardeşi, esirine ne yapmak istiyorsun?" dedi.
İbn Mâce, sadakat 18.
3632- Behz b. Hâkim'in dedesinden rivâyet olduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamı, bir suçlamadan dolayı hapsetmiştir.
Tirmizi, diyât 20; Nesâî, sarık 2; Ahmed b. Hanbel, V, 2.
3633- İbn Kudâme'nin dedi(ğine göre, Behz b. Hakim b. Muâviye'nin dedesi olan. Muâviye İbn Hayde'nin) kardeşi ya da amcası :Müemmel'in söyledi (ğine göre ise Muâviye'nin bizzat) kendisi kalkıp hutbe okumakta olan Hazret-i Peygamber'e varmış ve iki defa:
Komşularım niçin tutuklandılar? diye sormuş. Sonra cevap alamayınca bir şeyler daha söylemiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Onun komşularım serbest bırakınız" buyurmuş.
(Ancak) Müemmel, (İbn Kudâme'nin rivâyetinde geçen) " hutbe okumakta olan" sözünü rivâyet etmemiştir.
Ahmed b. Hanbel, V, 2, 4.
٢٩ - باب فِي الْحَبْسِ فِي الدَّيْنِ وَغَيْرِهِ
٣٦٣٠ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنْ وَبْرِ بْنِ أَبِي دُلَيْلَةَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ مَيْمُونٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ الشَّرِيدِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( لَىُّ الْوَاجِدِ يُحِلُّ عِرْضَهُ وَعُقُوبَتَهُ ) . قَالَ ابْنُ الْمُبَارَكِ يُحِلُّ عِرْضَهُ يُغَلَّظُ لَهُ وَعُقُوبَتَهُ يُحْبَسُ لَهُ .
٣٦٣١ - حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ أَسَدٍ، حَدَّثَنَا النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ، أَخْبَرَنَا هِرْمَاسُ بْنُ حَبِيبٍ، - رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ - عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، قَالَ أَتَيْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِغَرِيمٍ لِي فَقَالَ لِي ( الْزَمْهُ ) . ثُمَّ قَالَ لِي ( يَا أَخَا بَنِي تَمِيمٍ مَا تُرِيدُ أَنْ تَفْعَلَ بِأَسِيرِكَ ) .
٣٦٣٢ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى الرَّازِيُّ، أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ بَهْزِ بْنِ حَكِيمٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم حَبَسَ رَجُلاً فِي تُهْمَةٍ .
٣٦٣٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ، وَمُؤَمَّلُ بْنُ هِشَامٍ، - قَالَ ابْنُ قُدَامَةَ - حَدَّثَنِي إِسْمَاعِيلُ، عَنْ بَهْزِ بْنِ حَكِيمٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، - قَالَ ابْنُ قُدَامَةَ - إِنَّ أَخَاهُ أَوْ عَمَّهُ وَقَالَ مُؤَمَّلٌ - إِنَّهُ قَامَ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهُوَ يَخْطُبُ فَقَالَ جِيرَانِي بِمَا أَخَذُوا . فَأَعْرَضَ عَنْهُ مَرَّتَيْنِ ثُمَّ ذَكَرَ شَيْئًا فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( خَلُّوا لَهُ عَنْ جِيرَانِهِ ) . لَمْ يَذْكُرْ مُؤَمَّلٌ وَهُوَ يَخْطُبُ .