بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
34. İnsanların Zararlarından Sakınmak
4861- (Abdullah b. Amr İbn el-Feğvâ el Hıızaî'nin) babası şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Fetih'ten sonra (bir gün) beni çağırdı ve Mekke'de Kureyş arasında dağıtması için Ebû Süfyan'a benimle (bir mikdar) mal göndermek istedi ve:
" (Yolculuk için) kendine bir arkadaş ara" buyurdu. Bunun üzerine Amr b. Umeyye ed-Damrî yanıma gelip:
Senin (bir yolculuğa) çıkmak istediğin ve (bu yolculuk için de) bir arkadaş aradığın (haberi) bana erişti. (Bu haber doğru mudur?) dedi. Ben de:
Evet, dedim.
Öyleyse ben sana arkadaşım, cevabını verdi. Bunun üzerine (doğru) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldim ve: (Bu yolculuk için kendime) bir arkadaş buldum, dedim.
Kimdir? diye sordu.
Amr İbn Ümeyye e'd Damrî'dir, cevabını verdim.
" (Onunla birlikte): Onun memleketine vardığın zaman O'na karşı ihtiyatlı davran. Nitekim (vaktiyle) biri büyük biraderine bile güvenme? demiş" buyurdu. Kısa bir süre sonra (Amr ile birlikte yolculuğa) çıktık ve nihayet Ebvâ denilen yere varınca (arkadaşım) bana:
" Bir ihtiyaçtan dolayı Veddan'da bulunan kavmime (gitmek) istiyorum, beni (burada) bekle(yebilir) misin," dedi ben de:
" Selâmetle (git)" dedim. (Arkadaşım kavmine) dönüp gidince, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sözünü hatırladım ve hemen deveme yükümü yükletip onu koşturarak oradan ayrıldım.
Nihayet " Edâfir" denilen yere vardığımda bir de baktım ki (arkadaşım) beş on kişilik bir kalabalıkla önüme geçmeye çalışıyor. (Bunun üzerine) devemi (iyice) hızlandırıp onu geride bıraktım. Kendisini geçtiğimi görünce (etrafında bulunan kalabalık) dönüp gitti ve (Amr tek başına) yanıma geldi ve:
Kavmime ihtiyacım vardı da- dedi. Ben de:
Evet, cevabını verdim, (sonra yola) devam ettik.
Nihayet Mekke'ye doğru geldik de (bana emanet edilen) malı Ebû Süfyan'a ver(ebil)dim.
4862- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Akıllı bir müslüman bir delikten iki defa sokulmaz." buyurmuştur.
Buharî, edeb 83; Müslim zühd 63; İbn Mace, fiten 13; Darimî, rikak 65; Ahmed, II, 115, 379.
٣٤ - بَاب فِي الْحَذَر مِن الْنَّاس
٤٨٦١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن يَحْيَى بْن فَارِس، ثْنَا نُوْح بْن يَزِيْد بْن سَيَّار الْمُؤَدِّب، ثَنَا إِبْرَاهِيْم بْن سَعْد قَال: حَدَّثَنِيْه ابْن إِسْحَاق، عَن عِيْسَى بْن مَعْمَر، عَن عَبْد الْلَّه بْن عَمْرِو بْن الْفَغْوَاء الْخُزَاعِي، عَن أَبِيْه قَال:
( دَعَانِي رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم، وَقَد أَرَاد أَن يَبْعَثَنِي بِمَال إِلَى أَبِي سُفْيَان يَقْسِمُه فِي قُرَيْش بِمَكَّة بَعْد الْفَتْح فَقَال: "الْتَمَس صَاحِبّا" قَال: فَجَاءَنِي عَمْرُو بْن أُمَيّة الْضَّمْرِي فَقَال: بَلَغَنِي أَنَّك تُرِيْد الْخُرُوْج وَتَلْتَمِس صَاحِبّا قَال: قُلْت: أَجَل، قَال: فَأَنَا لَك صَاحِب قَال: فَجِئْت رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قُلْت: قَد وَجَدْت صَاحِبّا، قَال: فَقَال "مِن؟" قُلْت: عَمْرِو بْن أُمَيَّة الْضَّمْرِي قَال: "إِذَا هَبَطَت بِلَاد قَوْمِه فَاحْذَرْه؛ فَإِنَّه قَد قَال الْقَائِل: "أَخُوْك الْبَكْرِي وَلَا تَأْمَنْه" فَخَرَجْنَا حَتَّى إِذَا كُنْت بِالْأَبْوَاء قَال: إِنِّي أُرِيْد حَاجَة إِلَى قَوْمِي بِوَدَّان فَتَلَبَّث لِي، قُلْت: رَاشِدَا، فَلَمَّا وَلَّى ذَكَرْت قَوْل الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم، فَشَدَدْت عَلَى بَعِيْرِي حَتَّى خَرَجْت أُوْضِعُه ، حَتَّى إِذَا كُنْت بِالْأَصَافِر إِذَا هُو يُعَارِضُنِي فِي رَهْط قَال: وَأَوْضَعَت فَسَبَقْتُه، فَلَمَّا رَآَنِي أَن قَد فُتُّه انْصَرَفُوْا وَجَاءَنِي فَقَال: كَانَت لِي إِلَى قَوْمِي حَاجَة قَال: قُلْت: أَجَل، وَمَضَيْنَا حَتَّى قَدِمْنَا مَكَّة فَدَفَعْت الْمَال إِلَى أَبِي سُفْيَان. )
٤٨٦٢ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَة بْن سَعِيْد، ثَنَا لَيْث، عَن عُقَيْل، عَن الْزُّهْرِي، عَن سَعِيْد بْن الْمُسَيَّب، عَن أَبِي هُرَيْرَة،
عَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم أَنَّه قَال: (لَا يُلْدَغ الْمُؤْمِن مِن جُحْر وَاحِد مَرَّتَيْن).