Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 51. Azgınlık (Haddini Aşmak) Yasaklanmıştır

4901- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" İsrail oğullarının içinde biri hayra diğeri de şerre yönelmiş iki kişi vardı. Birisi günah işlemekle, diğeri de ibadetle meşguldü. İbadetle meşgul olan devamlı olarak diğerini günah işlerken görür ve (her tefasında da ona):

" Vazgeç" derdi. (Yine) birgün (onu böyle) günah üzerinde bulup ona " vazgeç" dedi o da:

Benim karşımdan çekil, benim Rabbim seni benim üzerime bir gözetleyici olarak mı gönderdi? diye cevap verdi. Bunun üzerine (beriki):

Allah'a yemin olsun ki (böyle devam edersen) Allah seni affetmez yahutta seni cennete sokmaz, dedi. Bir süre sonra ikisi de vefat ettiler ve alemlerin rabbi huzurunda bir araya geldiler. (Yüce Allah) şu ibadete düşkün olana:

Sen beni (m kullarıma nasıl muamele yapacağımı kesinlikle) biliyor muydun, yahut benim elimde olan (tasarruf imkanın)a sahip miydin, (de kulum hakkında benim adıma böyle kesin bir hüküm verebildin) dedi.

Günahkâr olana:

Git rahmetimle cennet(im)e gir, buyurdu. Diğeri için de:

" Bunu cehenneme götürün" emrini verdi.

Hazret-i Ebû Hüreyre dedi ki:

" Varlığım elinde olana zata yemin olsun ki (sözü geçen âbid adam diğeri için böyle kesin bir hüküm vermekle) öyle bir söz söylemiş oldu ki, (bu kelime) (kendi) dünyasını da âhiretini de helak etti."

4902- Ebû Bekre'den (şöyle dediği rivâyet edilmiştir)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

" Ahirete ertelenecek cezası ile beraber, sahibi için zulüm ve akrabayı ziyareti terk kadar, Allah'ın cezalandırmayı çabuklandırmasına layık olan bir günah yoktur."

İbn Mâce. zühd 23; Tirmizî. kıyame 57.

٥١ - بَاب فِي الْنَّهْي عَن الْبَغْي

٤٩٠١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن الصَّبَّاح بْن سُفْيَان، ثَنَا عَلِي بْن ثَابِت، عَن عِكْرِمَة بْن عَمَّار قَال: حَدَّثَنِي ضَمْضَم بْن جَوْس قَال: قَال أَبُو هُرَيْرَة: سُمِعَت رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم يَقُوْل: ( كَان رَجُلَان فِي بَنِي إِسْرَائِيْل مُتَوَاخِيَيْن، فَكَان أَحَدُهُمَا يُذْنِب وَالْآخَر مُجْتَهِد فِي الْعِبَادَة فَكَان لَا يَزَال الْمُجْتَهِد يَرَى الْآَخَر عَلَى الْذَّنْب فَيَقُوْل: أَقْصِر، فَوَجَدَه يَوّمَا عَلَى ذَنْب فَقَال لَه: أَقْصِر، فَقَال: خَلِّنِي وَرَبِّي، أَبُعِثْت عَلَي رَقِيْبا؟ فَقَال: وَاللَّه لَا يَغْفِر الْلَّه لَك أَو لَا يُدْخِلُك الْلَّه الْجَنَّة فَقَبَض أَرْوَاحَهُمَا، فَاجْتَمَعَا عِنْد رَب الْعَالَمِيْن، فَقَال لِهَذَا الْمُجْتَهِد: أَكُنْت بِي عَالِمَا؟ أَو كُنْت عَلَى مَا فِي يَدِي قَادِرَا؟ وَقَال لِلْمُذْنِب: اذْهَب فَادْخُل الْجَنَّة بِرَحْمَتِي، وَقَال لِلْآَخَر: اذْهَبُوْا بِه إِلَى الْنَّار: قَال أَبُو هُرَيْرَة: وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِه لَتَكَلَّم بِكَلِمَة أَوْبَقَت دُنْيَاه وَآَخِرَتَه. )

٤٩٠٢ - حَدَّثَنَا عُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة، ثَنَا ابْن عُلَيَّة، عَن عُيَيْنَة بْن عَبْد الْرَّحْمَن، عَن أَبِيْه، عَن أَبِي بَكْرَة قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مَا مِن ذَنْب أَجْدَر أَن يُعَجِّل الْلَّه تَعَالَى لِصَاحِبِه الْعُقُوْبَة فِي الْدُّنْيَا، مَع مَا يَدَّخِر لَه فِي الْآَخِرَة مِثْل الْبَغْي وَقَطِيْعَة الْرَّحِم).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 50. Ölüler Aleyhinde Konuşmak Yasaklanmıştır

4899- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Kendisiyle sohbet ettiğiniz mü'min) bir arkadaşınız vefat ettiği zaman onu bırakınız. Hakkında kötü sözler söylemeyiniz."

Buharî, cenâiz 97. rikâk 42, fedâilü, sâhabinnebiyy 5; Müslim. Fedâilussahabe 221-222; Ebû Dâvûd, şiirine 10; Tirmizî Birr 5l; menâkıb 58; Nesâî. cenâiz 52, kasâme 23:; Darimî, siyer 67; Ahmed b. Hanbel, 1-300-111-11,54, IV-252, IV-I80.

4900- Hazret-i İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Ölülerinizin iyiliklerini anınız kötülüklerin (i zikretmek)den kaçınınız" buyurmuştur.

Tirmizî. cenâiz 34.

٥٠ - بَاب فِي الْنَّهْي عَن سَب الْمَوْتَى

٤٨٩٩ - حَدَّثَنَا زُهَيْر بْن حَرْب، ثَنَا وَكِيْع، ثَنَا هِشَام بْن عُرْوَة، عَن أَبِيْه، عَن عَائِشَة رَضِي الْلَّه عَنْهَا، قَالَت:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِذَا مَات صَاحِبُكُم فَدَعُوْه. [و] لَا تَقَعُوْا فِيْه).

٤٩٠٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن الْعَلَاء، أَخْبَرَنَا مُعَاوِيَة بْن هِشَام، عَن عِمْرَان بْن أَنَس الْمَكِّي، عَن عَطَاء، عَن ابْن عُمَر قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (اذْكُرُوْا مَحَاسِن مَوْتَاكُم، وَكُفُّوا عَن مَسَاوِيْهِم).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 49. İntikam Almanın Hükmü

4896- Said İbn el-Müseyyeb'den demiştir ki:

(Birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sahabilerile birlikte otururken bir adam Hazret-i Ebû Bekire diliyle sataştı ve onu incitti. Hazret-i Ebû Bekirse ona karşılık vermedi. Biraz sonra (adam) onu ikinci defa incitti. Hazret-i Ebû Bekir (yine) sessiz kaldı. Sonra adam Hazret-i Ebû Bekir'i üçüncü kez rahatsız etti. Bunun üzerine Hazret-i Ebû Bekir de (ona gereken cevabı vermek suretiyle) ondan intikam aldı.

Hazret-i Ebû Bekir intikam alma yoluna gidince Resûlüllah (gitmek üzere) ayağa kalktı. Bunun üzerine Hazret-i Ebû Bekir:

Ey Allah'ın Rasûlü, yoksa bana kızdın mı? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

(O adam sana atıp tutmaya başlayınca senin adına ona cevap vermek üzere) gökten bir melek inip onun sana karşı söylediği sözleri yalanlamaya başladı. Sen ona karşılık vermeye başlayınca (araya) bir şeytan çıkıp geldi. Bense şeytanın bulunduğu yerde oturmam" buyurdu.

4897- (Said b. Ebi Said'in) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (naklettiğine göre);

" Bir adam, Hazret-i Ebû Bekir'e sövmüş..." (Hadisin kalan kısmında Said b. Ebi Said bir önceki hadisin) bir benzerini rivâyet etti.

Ebû Dâvûd der ki; Bu hadisi (aynen) Süfyan gibi Sapan İbni Isa da İbn Adan’dan rivâyet etmiştir.

4898- (Abdullah) İbn Avn dedi ki:

Ben (ilmine güvendiğim kimselere):

" Kim, kendisine edilen zulümden sonra hakkını alırsa artık böyleleri üzerine (ceza için) bir yol yoktur" Şûra (42), 41. (âyet-i kerimesinde sözü geçen) intikam almanın hükmünü sorardım. Bana Ali İbn Zeyd İbn Cud'ân, babasının hanımı olan Ümmü Muhammed'den (bir hadis naklederek bu soruma cevap verdi)

İbn Avn dedi ki (bana bu hadisi başkaları da rivâyet etti. Ravilerin hepsi de şöyle) rivâyet ettiler:

" Ümmü Muhammed, Müminlerin annesi (Hazret-i Âişe)’nin yanına girer (çıkar)dı. (Birgün) mü'minlerin annesi (Hazret-i Âişe ona şöyle) demiş:

Bir defasında yanımda Zeyneb bint Cahş varken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma gelmişti. (Hazret-i Zeyneb'i görmeden) eliyle (karı-koca arasında geçen bir hareket) yaptı. Ben de kendisine bir işarette bulunarak kendisini Zeyneb'in varlığından haberdar ettim. Resûlüllah da (bu hareketi) bıraktı ve (Hazret-i Âişe'nin verdiği bu habere göre) Hazret-i Zeyneb de Hazret-i Âişe'ye (dönüp O'na) dili ile sataşmış, Hazret-i Peygamber onu (bundan) nehyetmiş ise de Hazret-i Zeyneb sataşmasından vazgeçmemiş. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber, Hazret-i Âişe'ye:

Sen de ona dil uzat, demiş o zaman Hazret-i Âişe de Hazret-i Zeyneb'e dil uzatmış ve Hazret-i Zeyneb'in hakkından gelmiş. Bunun üzerine Hazret-i Zeynep, Ali (radıyallahü anh)'e (şikayete gitmiş) ve:

" Muhakkak ki Âişe (radıyallahü anhâ) (bana hakaret etmekle Haşimoğullarından olan) size (de) hakaret etmiş oldu" demiş. (Aynı şekilde varıp Haşimoğullarına şikayet) etmiş, derken Hazret-i Fatma (durumu arzetmek ve Hazret-i Zeyneb'in hakkını aramak üzere Hazret-i Peygamber'in huzuruna) gelmiş (Hazret-i Peygamber de) O'na:

" Ka'be'nin sahibine yemin olsun ki o, (Âişe) senin babanın sevgili eşidir. (O Haşimoğullarına dil uzatmış bile olsa sakın onun aleyhinde birşeyler söyleme)" buyurmuş. Hazret-i Fatma da dönüp gitmiş Haşimoğullarına varıp:

Gerçekten ben Hazret-i Peygamber(varıp) şöyle şöyle dedim; o da bana şunları şunları söyledi, demiş; ayrıca Ali (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp O da bu mevzuda kendisiyle konuşmuş.

٤٩ - بَاب فِي الِانْتِصَار

٤٨٩٦ - حَدَّثَنَا عِيْسَى بْن حَمَّاد، أَخْبَرَنَا الْلَّيْث، عَن سَعِيْد الْمَقْبُرِي، عَن بَشِيْر بْن الْمُحَرَّر، عَن سَعِيْد بْن الْمُسَيِّب أَنَّه قَال:

بَيْنَمَا رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم جَالِس وَمَعَه أَصْحَابُه وَقَع رَجُل بِأَبِي بَكْر فَآْذَاه، فَصَمَت عَنْه أَبُو بَكْر، ثُم آَذَاه الْثَّانِيَة، فَصَمَت عَنْه أَبُو بَكْر، ثُم آَذَاه الثَّالِثَة، فَانْتَصِر مِنْه أَبُو بَكْر، فَقَام رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم حِيْن انْتَصَر أَبُو بَكْر، فَقَال أَبُو بَكْر: أَوْجَدَت عَلِي يَا رَسُوْل الْلَّه؟ فَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (نَزَل مَلَك مِن الْسَّمَاء يُكَذِّبُه بِمَا قَال لَك، فَلَمَّا انْتَصَرْت وَقَع الْشَّيْطَان، فَلَم أَكُن لِأَجْلِس إِذ وَقَع الْشَّيْطَان).

٤٨٩٧ - حَدَّثَنَا عَبْد الْأَعْلَى بْن حَمَّاد، ثَنَا سُفْيَان، عَن ابْن عَجْلَان، عَن سَعِيْد بْن أَبِي سَعِيْد، عَن أَبِي هُرَيْرَة أَن رَجُلا كَان يَسُب أَبَا بَكْر وَسَاق نَحْوَه.

قَال أَبُو دَاوُد: وَكَذَلِك رَوَاه صَفْوَان بْن عِيْسَى، عَن ابْن عَجْلَان كَمَا قَال سُفْيَان.

٤٨٩٨ - حَدَّثَنَا عُبَيْد الْلَّه بْن مُعَاذ، ثَنَا أَبِي، ح وَثَنَا عُبَيْد الَلَّه بْن عُمَر بْن مَيْسَرَة، ثَنَا مُعَاذ بْن مُعَاذ، الْمَعْنَى وَاحِد قَال: ثَنَا ابْن عَوْن قَال:

كُنْت أَسْأَل عَن الِانْتِصَار {وَلَمَن انْتَصَر بَعْد ظُلْمِه فَأُوْلَئِك مَا عَلَيْهِم مِّن سَبِيِل} فَحَدَّثَنِي عَلِي بْن زَيْد بْن جُدْعَان، عَن أُم مُحَمَّد امْرَأَة أَبِيْه، قَال ابْن عَوْن: وَزَعَمُوْا أَنَّهَا كَانَت تَدْخُل عَلَى أُم الْمُؤْمِنِيْن، قَالَت: قَالَت أُم الْمُؤْمِنِيْن: دَخَل عَلَي رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم وَعِنْدَنَا زَيْنَب بِنْت جَحْش، فَجَعَل يَصْنَع شَيْئا بِيَدِه فَقُلْت بِيَدِه حَتَّى فَطِنْتَه لَهَا فَأَمْسَك، وَأَقْبَلَت زَيْنَب تَقَحَّم لِعَائِشَة رَضِي الْلَّه عَنْهَا فَنَهَاهَا فَأَبَت أَن تَنْتَهِي، فَقَال لِعَائِشَة: (سُبِّيهَا) فَسَبَّتْهَا فَغَلَبَتْهَا، فَانْطَلَقَت زَيْنَب إِلَى عَلِي رَضِي الْلَّه عَنْه فَقَالَت: إِن عَائِشَة [رَضِي الْلَّه عَنْهَا] وَقَعَت بِكُم وَفَعَلَت، فَجَاءَت فَاطِمَة فَقَال لَهَا: (إِنَّهَا حِبَّة أَبِيْك وَرَب الْكَعْبَة) فَانْصَرَفَت فَقَالَت لَهُم: إِنِّي قُلْت لَه كَذَا وَكَذَا، فَقَال لِي كَذَا وَكَذَا قَال: وَجَاء عَلِي رَضِي الْلَّه عَنْه إِلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَكَلَّمَه فِي ذَلِك.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget