Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54. Zalime Beddua Etmek

4909- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan (rivâyet edildiğine göre birgün); kendisinin bir şeyi çalınmış da çalan kimseye beddua etmeye başlamış. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Böyle beddua ederek) onun günahını hafifletme" buyurmuş.

Ebû Dâvûd, vitr 23; Ahmed b. Hanbel. VI, 45, 136, 215.

٥٤ - بَاب فِيْمَن دَعَا عَلَى مَن ظَلَمَه

٤٩٠٩ - حَدَّثَنَا ابْن مُعَاذ، ثَنَا أَبِي، ثَنَا سُفْيَان، عَن حَبِيْب، عَن عَطَاء، عَن عَائِشَة رَضِي الْلَّه عَنْهَا قَالَت:

سَرَق لَهَا شَىْء فَجَعَلَت تَدْعُو عَلَيْه، فَقَال لَهَا رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (لَا تُسَبِّخِي عَنْه).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53. La'net Etmenin Hükmü

4905- Hazret-i Ebû'd-Derdâ, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemiştin

" Kul bir şeye lanet ettiği zaman o lanet semaya yükselir. Fakat (lanet çok korkunç bir hadise olduğundan) gök kapıları (korkularından onu kabul etmek istemezler de) hemen onun önünde kapanıverirler. Sonra yere iner; (fakat) onun önünde yer kapıları da kapanır. Sonra (gidecek bir yer bulamadığından) sağa-sola meyletmeye başlar. (Sağa ya da sola gitmek için de) bir izin bulamayınca (gerçekten lanet edilmeye lâyık) ise lanet edilen kimseye döner. (Lâyık) değilse lanet edene döner."

Ebû Dâvûd der ki, Mervan, Muhammed, senedinde bulunan Velid b. Rebah'ın aslında Rebah b. Velid olduğunu ve bu hadisi Nemraridan işittiğini söyledi. Yahya İbn Hassan (ondan Velid İbn Rebah diye) bahsetmekle yanılmıştır.

Tirmizî, birr 48.

4906- Semure İbn Cündeb'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Birbirinize Allah'ın lânetiyie, gazabıyla ve cehennem ateşiyle lanet etmeyin"

Tirmizî, birr 48; Ahmed b. Hanbel, V, 15.

4907- Ebû'd Derdâ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

" Lânetçiler, kıyamet gününde ne şefaatçi olabilirler, ne şâhid olabilirler"

Müslim, birr 84.

4908- İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre); Bir adam rüzgâra lanet etti- (Bu hadisi Mûsânnif Ebû Dâvûd'a rivâyet eden diğer râvi) Müslim (ise bu hadisi) şöyle rivâyet etti:

" Hazret-i Peygamber zamanında rüzgâr bir adamın etekliğini vücudundan çekip aldı. Adam da rüzgâra lanet etti." Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Ona, lanet etme! Çünkü o emirle hareket eder ve bir kimse lânete ehil olmayan bir şeye lanet edecek olursa o lanet kendisine döner" buyurdu.

Tirmizî, birr 48.

٥٣ - بَاب فِي الْلَّعْن

٤٩٠٥ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن صَالِح، ثَنَا يَحْيَى بْن حَسَّان، ثَنَا الْوَلِيِّد بْن رَبَاح قَال: سُمِعَت نِمْرَان يَذْكُر عَن أُم الْدَّرْدَاء قَالَت: سُمِعَت أَبَا الْدَّرْدَاء يَقُوْل:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِن الْعَبْد إِذَا لَعَن شَيْئا صَعِدَت الْلَّعْنَة إِلَى الْسَّمَاء فَتُغْلَق أَبْوَاب الْسَّمَاء دُوْنَهَا، ثُم تَهْبِط إِلَى الْأَرْض فَتُغْلَق أَبْوَابُهَا دُوْنَهَا، ثُم تَأْخُذ يَمِيْنَا وَشَمَالا فَإِذَا لَم تَجِد مَسَاغا رَجَعَت إِلَى الَّذِي لُعِن، فَإِن كَان لِذَلِك أَهْلَا وَإِلَّا رَجَعَت إِلَى قَائِلِهَا).

قَال أَبُو دَاوُد: قَال مَرْوَان بْن مُحَمَّد: هُو رَبَاح بْن الْوَلِيّد سَمِع مِنْه، وَذَكَر أَن يَحْيَى بْن حَسَّان وَهِم فِيْه.

٤٩٠٦ - حَدَّثَنَا مُسْلِم بْن إِبْرَاهِيْم، ثَنَا هِشَام، ثَنَا قَتَادَة، عَن الْحَسَن، عَن سَمُرَة بْن جُنْدُب،

عَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (لَا تَلَاعَنُوا بِلَعْنَة الْلَّه وَلَا بِغَضَب الْلَّه وَلَا بِالْنَّار).

٤٩٠٧ - حَدَّثَنَا هَارُوْن بْن زَيْد بْن أَبِي الزَّرْقَاء، ثَنَا أَبِي، ثَنَا هِشَام بْن سَعْد، عَن أَبِي حَازِم وَزَيْد بْن أَسْلَم، أَن أَم الْدَّرْدَاء قَالَت: سُمِعَت أَبَا الْدَّرْدَاء قَال:

سُمِعَت رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم يَقُوْل: (لَا يَكُوْن اللَّعَّانُون شُفَعَاء وَلَا شُهَدَاء).

٤٩٠٨ - حَدَّثَنَا مُسْلِم بْن إِبْرَاهِيْم، ثَنَا أَبَان، ح وَثَنا زَيْد بْن أَخْزَم الْطَّائِي، ثَنَا بِشْر بْن عُمَر، ثَنَا أَبَان بْن يَزِيْد الْعَطَّار، ثَنَا قَتَادَة، عَن أَبِي الْعَالِيَة، قَال زَيْد:

عَن ابْن عَبَّاس أَن رَجَلَا لَعَن الرِّيَح، وَقَال مُسْلِم: أَن رَجُلَا نَازَعَتْه الرِّيَح رِدَاءَه عَلَى عَهْد الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَلَعَنَهَا، فَقَال الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (لَا تَلْعَنْهَا فَإِنَّهَا مَأْمُوْرَة، وَإِنَّه مَن لَعَن شَيْئا لَيْس لَه بِأَهْل رَجَعَت الْلَّعْنَة عَلَيْه).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52. Hased (Kıskançlık)

4903- Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Hasedden (kıskançlıktan) sakınınız. Çünkü ateşin odunu yediği gibi kıskançlık da iyi amelleri yer bitirir." Yahutta: (" odunu" lafzı yerine) " otu" (diye) buyurmuştur.

4904- Sehl İbn Ebi Umame şöyle demiştir:

(Birgün) babamla birlikte, Ömer İbn Abdulaziz'in Medine Valiliği zamanında, Medine'de Enes İbn Mâlik'in yanına girdim. Bir de baktık ki Hazret-i Enes yolcu namazı gibi ya da ona benzer (kısa) bir namaz kılıyor. Selâm verince babam (O'na):

Allah sana rahmet etsin, söyle bakalım bu (kıldığın) farz bir namaz mıdır yoksa kıla geldiğin nafile bir namaz mıdır? dedi (O da:)

Bu farz namazdır ve Resûlüllah'ın namazıdır. (Ben) unutarak yanıldığım birşey dışında (bunda bile bile) hiçbir yanlışlık yapmadım. Muhakkak ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kendiliğinden) nefislerinize zorluk çıkarmayınız. Sonra size (Allah tarafından) zorluk çıkartılır. Nitekim (geçmiş ümmetlerden) bir kavim kendilerini zora koştular da Allah da onlara zorluk çıkardı. İşte kiliselerde ve mabetlerde kalıntıları bulunan " ruhbanlığı da onlar uydurmuşlardır."

Hadid (57), 27. Sonra ertesi günü (Ebû Umame) sabahleyin (Hazret-i Enes'e) varıp:

 (Bizimle beraber çöl yolculuğuna katılman ve oradaki ibretli eserleri) görmen ve ibret alman için (sen de hayvanına) binmez misin? dedi. (Hazret-i Enes de:)

Evet, cevabını verdi. Bunun üzerine hepsi de (vasıtalarına) bindiler ve halkı helak olmuş, yıkılmış ve yok olmuş, tavanları çökmüş bir diyara geldiler. (Ebû Umame Hazret-i Enes'e:)

Bu diyarı tanıyor musun? diye sordu, (Hazret-i Enes de:)

Burayı ve halkını hem de nasıl tanıyorum. Burası öyle bir kavmin diyarıdır ki, onları azgınlık ve kıskançlık helak etti. Çünkü haset iyiliklerin nurunu söndürül-, azgınlık ise bunu ya doğrular, ya da yalanlar. (Yanı azgınlık hasedin yapılmasını istediği kötü fiilleri ya yerine getirip onun hükmünü icra eder. Ya da onun hükmünü icra etmesine imkân vermez). Göz zina eder, Avuç, ayak, beden, dil ve mahrem yer de bunu ya doğrular, ya da yalanlar.

٥٢ - بَاب فِي الْحَسَد

٤٩٠٣ - حَدَّثَنَا عُثْمَان بْن صَالِح الْبَغْدَادِي، ثَنَا أَبُو عَامِر يَعْنِي عَبْد الْمَلِك بْن عَمْرِو ثَنَا سُلَيْمَان بْن بِلَال، عَن إِبْرَاهِيْم بْن أَبِي أُسَيْد، عَن جَدِّه، عَن أَبِي هُرَيْرَة،

أَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (إِيَّاكُم وَالْحَسَد؛ فَإِن الْحَسَد يَأْكُل الْحَسَنَات كَمَا تَأْكُل الْنَّار الْحَطَب) أَو قَال: (الْعُشْب).

٤٩٠٤ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن صَالِح، ثَنَا عَبْد الْلَّه بْن وَهْب قَال: أَخْبَرَنِي سَعِيْد بْن عَبْد الْرَّحْمَن بْن أَبِي الْعَمْيَاء، أَن سَهْل بْن أَبِي أُمَامَة حَدَّثَه

أَنَّه دَخَل هُو وَأَبُوْه عَلَى أَنَس بْن مَالِك بِالْمَدِيْنَة فِي زَمَان عُمَر بْن عَبْد الْعَزِيْز وَهُو أَمِيْر الْمَدِيْنَة، فَإِذَا هُو يُصَلِّي صَلَاة خَفِيّفَة دَقِيْقَة كَأَنَّهَا صَلَاة مُسَافِر أَو قَرَيْبَا مِنْهَا، فَلَمَّا سَلَّم قَال أَبِي: يَرْحَمُك الْلَّه! أَرَأَيْت هَذِه الصَّلَاة الْمَكْتُوْبَة أَو شَىْء تَنَفَّلْتَه قَال: إِنَّهَا الْمَكْتُوْبَة، وَإِنَّهَا لَصَلَاة رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم، مَا أَخْطَأْت إِلَّا شَيْئا سَهَوْت عَنْه فَقَال: إِن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم كَان يَقُوْل: (لَا تُشَدِّدُوْا عَلَى أَنْفُسِكُم فَيُشَدَّد عَلَيْكُم، فَإِن قَوْما شَدَّدُوْا عَلَى أَنْفُسِهِم فَشَدَّد الْلَّه عَلَيْهِم؛ فَتِلْك بَقَايَاهُم فِي الْصَّوَامِع وَالْدِّيَار {رَهْبَانِيَّة ابْتَدَعُوْهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِم}) [ثُم غَدَا مِن الْغَد فَقَال: أَلَا تَرْكَب لِتَنْظُر وَلِتَعْتَبِر؟ قَال: نَنْعَم، فَرَكِبُوا جَمِيْعَا فَإِذَا هُم بِدِيَار بَاد أَهْلُهَا وَانْقَضَوْا وَفَنُوا خَاوِيَة عَلَى عُرُوْشِهَا فَقَال: أَتَعْرِف هَذِه الْدِّيَار؟ فَقُلْت: مَا أَعْرَفَنِي بِهَا وَبِأَهْلِهَا، هَذِه دِيَار قَوْم أَهْلَكَهُم الْبَغْي وَالْحَسَد؛ إِن الْحَسَد يُطْفِىْء نُوْر الْحَسَنَات، وَالْبَغْي يَصْدُق ذَلِك أَو يُكَذِّبُه. وَالْعَيْن تَزْنِي وَالْكَف وَالْقَدَم وَالْجَسَد وَالْلِّسَان، وَالْفَرْج يُصَدِّق ذَلِك أَو يُكَذِّبُه].



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget