Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3. Öfkesini Yenen Kimse

4777… Alil- (Sehl b. Muaz'ın) babasından (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur:

" Her kim (öfkesinin gereğini) yerine getirmeye gücü yettiği halde öfkesini yenerse Allah, kıyamet gününde onu bütün yaratıkların huzurunda çağıracak, hatta onu cennet hurilerinden dilediğini (almakta) muhayyer bırakacaktır."

Tirmizî, Birr 74, kıyâme 48; İbn Mâce, zühd 18; Ahmed b. Hanbel, III, 438, 440.

Ebû Dâvûd der ki: (Senette bulunan) Ebû Merhum'un adı Ahdurrahman b. Meymûn'dur.

4778- (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahabilerinden birinin) babasından da (Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir önceki hadisinin) aynısını söylediği rivâyet edilmiştir. Ancak şu farkla ki: Bir önceki hadiste Hazret-i Peygamber’in " onu bütün yaratıkların huzurunda çağıracaktır" dediği rivâyet edilmişken, sözü geçen râvi burada (Hazret-i Peygamber'in):

" Allah onu güven duygusu ve imanla doldurur" buyurduğunu (rivâyet etmiş fakat);

" Allah'ın onu çağıracağı" olayını rivâyet etmemiştir. (Buna karşılık Hazret-i Peygamber'in şöyle buyurduğunu da) ilave etmiştir:

" Kimde giymeye gücü yettiği halde güzel bir elbiseyi giymeyi terk ederse (Allah kıyamet gününde bütün yaratıkların huzurunda onu çağıracak..) Bişr de (şöyle) dedi:

" Öyle zannediyorum ki İbn Mansûr (bu hadisi bana şöyle) rivâyet etti: (Her kim de giymeye gücü yettiği halde) alçak gönüllülükten dolayı (onu giymeyi terk ederse) Allah ona (kıyamet günü keramet elbisesi giydirecektir.) Kim de (evlenmeye muhtaç olan birini) Allah için evlendirirse padişahlık elbisesi giydirecektir."

4779- Abdullah (b. Mesud) (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (sahabilerine) " Aranızda kime pehlivan dersiniz?" diye sormuş (onlar da):

" İnsanların yenemediği kimseye" demişler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber de:

" Hayır, (Öyle değil); hakiki pehlivan öfke anında kendisine sahip olabilen kimsedir" buyurmuştur.

Müslim, birr 107.

٣ - بَاب مَن كَظَم غَيْظَا

٤٧٧٧ - حَدَّثَنَا ابْن الْسَّرْح، ثَنَا ابْن وَهْب، عَن سَعِيْد يَعْنِي ابْن أَبِي أَيُّوْب عَن أَبِي مَرْحُوْم، عَن سَهْل بْن مُعَاذ، عَن أَبِيْه

أَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (مِن كَظْم غِيَظا وَهُو قَادِر عَلَى أَن يُنْفِذَه دَعَاه الْلَّه [عَزَّوَجَل] عَلَى رُءُوْس الْخَلَائِق يَوْم الْقِيَامَة حَتَّى يُخَيِّرَضه [الْلَّه] مِن أَي الْحُوْر [الْعَيْن] شَاء).

قَال أَبُو دَاوُد: إِسْم أَبِي مَرْحُوْم عَبْد الْرَّحْمَن بْن مَيْمُوْن.

٤٧٧٨ - حَدَّثَنَا عُقْبَة بْن مُكْرَم، ثَنَا عَبْد الْرَّحْمَن يَعْنِي ابْن مَهْدِي عَن بِشْر يَعْنِي ابْن مَنْصُوْر عَن مُحَمَّد بْن عَجْلَان، عَن سُوَيْد بْن وَهْب، عَن رَجُل مِن أَبْنَاء أَصْحَاب الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم، عَن أَبِيْه قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم نَحْوَه قَال: (مَلَأَه الْلَّه أَمْنَا وَإِيْمَانَا) لَم يَذْكُر قِصَّة (دَعَاه الْلَّه) زَاد: (وَمَن تَرَك لُبْس ثَوْب جَمَال وَهُو يَقْدِر عَلَيْه) قَال بِشْر: أَحْسِبُه قَال: (تَوَاضُعَا كَسَاه الْلَّه حُلَّة الْكَرَامَة، وَمَن زَوَّج لِلَّه تَعَالَى تَوَّجَه الْلَّه تَاج الْمُلْك).

٤٧٧٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْن أَبِي شَيْبَة، ثَنَا أَبُو مُعَاوِيَة، عَن الْأَعْمَش، عَن إِبْرَاهِيْم الْتَّيْمِي، عَن الْحَارِث بْن سُوَيْد، عَن عَبْد الْلَّه قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مَا تَعُدُّوْن الْصُّرَعَة فِيْكُم؟) قَالُوْا: الَّذِي لَا يَصْرَعُه الْرِّجَال، قَال: ( لَا، وَلَكِنَّه الَّذِي يَمْلِك نَفْسَه عِنْد الْغَضَب).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Vakar (Ağırbaşlılık)

4776- Hazret-i Abdullah b. Abbâs(ın) haber verdiğine göre) Allah'ın elçisi (Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Olumlu tutum ve davranış ve ölçülü olmak, Peygamberliğin yermibeşte biridir" buyurmuştur.

٢ - بَاب فِي الْوَقَار

٤٧٧٦ - حَدَّثَنَا الْنُّفَيْلِي، ثَنَا زُهَيْر، ثَنَا قَابُوْس بْن أَبِي ظَّبْيَان، أَن أَبَاه حَدَّثَه، قَال: حَدَّثَنَا عَبْد الْلَّه بِن عَبَّاس أَن نَبِي الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (إِن الْهَدْي الْصَّالِح وَالْسَّمْت الْصَّالِح وَالْاقْتِصَاد جُزْء مِن خَمْسَة وَعِشْرِيْن جُزْءا مِن الْنُّبُوَّة).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Yumuşak Huyluluk ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Huyları Hakkında

4773- Hazret-i Enes(in şöyle) dedi(ği rivâyet edilmiştir):

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâk yönünden insanların en güzeli idi. (Ben çocukluğumda kendisine hizmet ettiğim sıralarda) bir gün beni bir ihtiyâç (için bir yere) gönder(miş i)di. Ben de (o günkü çocukluğun verdiği bir sorumsuzlukla):

Vallahi ben (bu işe) gitmem; dedim, oysa içimde Allah'ın Peygamberinin emrettiği işe gitmek (niyyeti) vardı. Derken çıktım (bu iş için yola koyuldum). Sokakta oynaşan çocuklara tesadüf ettim (onlarla birlikte oyuna dalıp işimi unuttum. Bir süre sonra) bir de baktım ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arkamdan başımı tutmuş gülümseyip duruyor. (Bana):

Ey Enescik, sana dediğim yere gitsen ya" dedi. (Ben de):

Evet Ya Resûlallah (şimdi) gidiyorum, dedim. Hazret-i Enes (rivâyetine devam ederek) dedi ki:

" Allah'a yemin olsun, ben kendisine yedi ya da dokuz yıl hizmet ettim. Yaptığım bir işten dolayı -niye böyle yaptın- yapmadığım bir işten dolayı da -niye böyle yapmadın?- dediğini bilmiyorum.

Müslim, Fedâil 54.

4774- Hazret-i Enes'den demiştir ki: Ben çocukken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Medine'de on yıl hizmet ettim. Her işim efendimizin benden beklediği şekilde değildi. (Buna rağmen) bu süre içerisinde daha bana öf bile demediği gibi; bunu niçin yaptın, ya da bunu niçin yapmadın dahi demedi.

Müslim, fedâil 51; Dârimî, mukaddime 10.

4775- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) (şöyle) demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizimle bir mecliste oturup bizimle sohbet ederdi. (Meclisten) kalkınca biz de kalkardık, hanımlarından birinin evine girdiğini görünceye kadar (kendisini takib ederdik.)

Bir gün (yine böyle) bizimle sohbet etti. (Sohbet sona erip de) ayağa kalkınca (kendisiyle beraber) biz de kalktık. (Bizden ayrıldıktan) bir süre sonra, bir bedevinin kendisine yetişip kaftanını çekerek boynunu kızarttığını gördük. Hazret-i Ebû Hüreyre (sözlerine devam ederek şöyle) dedi: Kaftan sert idi. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber, kaftanına asılmakta olan bedeviye doğru) döndü; bedevi de kendisine: (Şu yükleri) benim için, şu iki devemin üzerine yükletiver. (Ne olacak) kendi malından ya da babanın malından yükletecek değilsin ya! dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

Hayır, estağfirüllah, hayır estağfirüllah hayır, estağfirüllah elbette kendi malımdan ya da babamın malından yükletecek değilim. Binaenaleyh, bu yükleri bu hayvanlara yükletmemde bir sakınca yoktur. Fakat sen bu kaftanımı çekmenden dolayı bana kısas cezası uygulatmadıkça ben (bu yükleri) senin için yükletivermeyeceğim" buyurdu. Bedevî ise, bütün bu sözlere karşılık, Hazret-i Peygamber'e:

" Vallahi ben sana bu çekişime karşılık kısas uygulatmam" cevabını verdi.

(Daha) sonra (Hazret-i Ebû Hüreyre) hadisi (sonuna kadar) rivâyet etti. (Hadis şu cümlelerle son buluyor):

Sonra, (Hazret-i Peygamber) bir adam çağırıp ona:

" Şu bedevinin iki devesinin birine arpayı diğerine de hurmayı yükletiver" buyurdu. Sonra da bize dönüp:

" Allah'ın bereketiyle (yerlerinize) gidiniz" buyurdu.

Buharî, libas 17-18, edeb 68; Müslim, zekât 128; Nesâî, kasâme 22; Ahmed b. Hanbel, II 153,310,224.

١ - بَاب فِي الْحِلْم وَأَخْلَاق الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم

٤٧٧٣ آ  حَدَّثَنَا مَخْلَد بْن خَالِد الْشَّعِيْرِي، ثَنَا عَمْرُو بْن يُوْنُس، ثَنَا عِكْرِمَة يَعْنِي ابْن عَمَّار قَال: حَدَّثَنِي إِسْحَاق يَعْنِي ابْن عَبْد الْلَّه بْن أَبِي طَلْحَة قَال: قَال أَنَس:

كَان رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم مَن أَحْسَن الْنَّاس خُلُقَا، فَأَرْسَلَنِي يَوْمَا لِحَاجَة فَقُلْت: وَاللَّه لَا أَذْهَب، وَفِي نَفْسِي أَن أَذْهَب لِمَا أَمَرَنِي بِه نَبِي الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: فَخَرَجْت، حَتَّى أَمُر عَلَى صِبْيَان وَهُم يَلْعَبُوْن فِي الْسُّوْق، فَإِذَا رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَابِض بِقَفَاي مِن وَرَائِي فَنَظَرْت إِلَيْه وَهُو يَضْحَك، فَقَال: (يَا أَنِيْس، اذْهَب حَيْث أَمَرْتُك) قُلْت: نَعَم، أَنَا أَذْهَب يَارَسُوْل الْلَّه، قَال أَنَس: وَالْلَّه لَقَد خَدَمْتُه سَبْع سِنِيْن أَو تِسْع سِنِيْن، مَا عَلِمْت قَال لِشَىْء صَنَعْت لِم فَعَلْت كَذَا وَكَذَا، وَلَا لِشَىْء تَرَكْت: هَلَا فَعَلْت كَذَا وَكَذَا.

٤٧٧٤ ب - حَدَّثَنَا عَبْد الْلَّه بْن مَسْلَمَة، ثَنَا سُلَيْمَان يَعْنِي ابْن الْمُغِيْرَة عَن ثَابِت، عَن أَنَس قَال:

خَدَمْت الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم عَشْر سِنِيْن بِالْمَدِيْنَة، وَأَنَا غُلَام لَيْس كُل أَمْرِي كَمَا يَشْتَهِي صَاحِبِي أَن أَكُوْن عَلَيْه، مَا قَال لِي فِيْهَا أُف قَط، وَمَا قَال لِي: لِم فَعَلْت هَذَا؟ أَو أَلَّا فَعَلْت هَذَا.

٤٧٧٥ - حَدَّثَنَا هَارُوْن بْن عَبْد الْلَّه، ثَنَا أَبُو عَامِر، ثَنَا مُحَمَّد بْن هِلَال، أَنَّه سَمِع أَبَاه يُحَدِّث قَال: قَال أَبُو هُرَيْرَة وَهُو يُحَدِّثُنَا:

كَان رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم يَجْلِس مَعَنَا فِي الْمَجْلِس يُحَدِّثُنَا، فَإِذَا قَام قُمْنَا قِيَامُا حَتَّى نَرَاه قَد دَخَل بَعْض بُيُوْت أَزْوَاجِه، فَحَدَّثَنَا يَوْمَا فَقُمْنَا حِيْن قَام، فَنَظَرْنَا إِلَى أَعْرَابِي قَد أَدْرَكَه فَجَبَذَه بِرِدَائِه فَحَمَّر رَقَبَتَه، قَال أَبُو هُرَيْرَة: وَكَان رِدَاء خَشِنَا، فَالْتَفَت فَقَال لَه الْأَعْرَابِي: احْمِل لِي عَلَى بَعِيْرَي هَذَيْن، فَإِنَّك لَا تَحْمِل لِي مِن مَالِك وَلَا مِن مَال أَبِيَك، فَقَال الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: ( لَا، وَأَسْتَغْفِر الْلَّه، وَأَسْتَغْفِر الْلَّه، لَا، وَأَسْتَغْفِر الْلَّه لَا أَحْمِل لَك حَتَّى تُقِيْدَنِي مِن جَبْذَتِك الَّتِي جَبَذْتَنِي) فَكُل ذَلِك يَقُوْل لَه الْأَعْرَابِي: وَالْلَّه لَا أُقِيدُكَهَا، فَذَكَر الْحَدِيْث قَال: ثُم دَعَا رَجُلا فَقَال لَه: (احْمِل لَه عَلَى بَعِيْرَيْه هَذَيْن: عَلَى بَعِيْر شَعِيْرَا وَعَلَى الْآَخَر تَمْرَا) ثُم الْتَفَت إِلَيْنَا فَقَال: (انْصَرَفُوْا عَلَى بَرَكَة الْلَّه [تَعَالَى]).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget