Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 197- Yolculukta Teyemmüm

316- Ammar (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yanında hanımı Âişe olduğu halde Ula’t-ül Ceyş (Zat-ül Ceyş) denilen yerde konaklamıştı. Yemen bölgesinin zıfar akikinden yapılmış gerdanlığı kopmuştu. Bunun üzerine insanlar gerdanlığı aramak için orada konaklamış oldular. Tan yeri ağarıncaya kadar aradılar fakat bulamadılar. İnsanların yanında su da yoktu. Bunun üzerine Ebû Bekir Âişe’ye kızdı ve insanları yolundan alıkoydun, yanlarında suları da yok, dedi. İşte o zaman Allah (celle celâluhu), toprakla teyemmüm ederek abdest alma kolaylığını ayet olarak indirdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Müslümanlar kalkıp ellerini toprağa vurdular. Sonra ellerini kaldırdılar, ellerine bulaşan topraktan hiçbir şeyi ne üflemek ne de silkelemek sûretiyle atmadılar o elleriyle yüzlerini ve omuzlarına kadar kollarını ve ellerin altından başlayarak koltuk altlarına kadar meshettiler. (Buhârî, Teyemmüm.: 3; Müslim, Hayz: 28)

١٩٧ - باب التَّيَمُّمِ فِي السَّفَرِ

٣١٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي، عَنْ صَالِحٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ حَدَّثَنِي عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، عَنْ عَمَّارٍ، قَالَ عَرَّسَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِأُولاَتِ الْجَيْشِ وَمَعَهُ عَائِشَةُ زَوْجَتُهُ فَانْقَطَعَ عِقْدُهَا مِنْ جَزْعِ ظِفَارِ فَحُبِسَ النَّاسُ ابْتِغَاءَ عِقْدِهَا ذَلِكَ حَتَّى أَضَاءَ الْفَجْرُ وَلَيْسَ مَعَ النَّاسِ مَاءٌ فَتَغَيَّظَ عَلَيْهَا أَبُو بَكْرٍ فَقَالَ حَبَسْتِ النَّاسَ وَلَيْسَ مَعَهُمْ مَاءٌ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ رُخْصَةَ التَّيَمُّمِ بِالصَّعِيدِ قَالَ فَقَامَ الْمُسْلِمُونَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَضَرَبُوا بِأَيْدِيهِمُ الأَرْضَ ثُمَّ رَفَعُوا أَيْدِيَهُمْ وَلَمْ يَنْفُضُوا مِنَ التُّرَابِ شَيْئًا فَمَسَحُوا بِهَا وُجُوهَهُمْ وَأَيْدِيَهُمْ إِلَى الْمَنَاكِبِ وَمِنْ بُطُونِ أَيْدِيهِمْ إِلَى الآبَاطِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 196- Cünüp Olan Kimsenin Teyemmüm Yapması

314- İbn Abdurrahman b. Ebza (radıyallahü anh) babasından naklederek şöyle diyor: Bir adam Ömer’e gelerek: Cünüp oldum su da bulamadım dedi. Ömer de namaz kılma dedi. Bunun üzerine Ammar b. Yasir: Ey Mü’minlerin emiri! Hatırlamaz mısın? Sen ve biz bir seriyyede idik, cünüp olmuştuk ve su da bulamamıştık, o zaman sen namaz kılmıştın fakat ben her tarafıma toprağın değmesi için toprakta yuvarlanmış ve namazlarımı kılmıştım. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip bu durumu söyleyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Şöyle yapman yeterliydi) buyurarak:

(Ellerini yere vurdu sonra iki eline üfledi ve yüzüyle iki elini meshetti.) Ravi, Seleme burada şüphe edip ellerini dirseklere kadar mı yoksa bileklere kadar mı olduğunu bilemiyor. Ammar’ın bu sözü üzerine Ömer: Seni layık olduğun göreve getiriyoruz diyor. (Müslim, Hayz: 28; Buhârî, Teyemmüm: 2)

315- Ammar b. Yasir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Develere çobanlık yaptığım anda cünüp olmuştum ve su bulamamıştım. Hayvanın toprakta yuvarlanması gibi toprakta yuvarlandım. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip yaptığımı haber verdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

(Sadece Teyemmüm yapman yeterliydi) buyurdular. (Buhârî, Teyemmüm: 3; Müslim, Hayz: 28)

١٩٦ - باب التَّيَمُّمِ فِي الْحَضَرِ

٣١٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ سَلَمَةَ، عَنْ ذَرٍّ، عَنِ ابْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَجُلاً، أَتَى عُمَرَ فَقَالَ إِنِّي أَجْنَبْتُ فَلَمْ أَجِدِ الْمَاءَ ‏.‏ قَالَ عُمَرُ لاَ تُصَلِّ ‏.‏ فَقَالَ عَمَّارُ بْنُ يَاسِرٍ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ أَمَا تَذْكُرُ إِذْ أَنَا وَأَنْتَ فِي سَرِيَّةٍ فَأَجْنَبْنَا فَلَمْ نَجِدِ الْمَاءَ فَأَمَّا أَنْتَ فَلَمْ تُصَلِّ وَأَمَّا أَنَا فَتَمَعَّكْتُ فِي التُّرَابِ فَصَلَّيْتُ فَأَتَيْنَا النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرْنَا ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّمَا كَانَ يَكْفِيكَ ‏)‏ ‏.‏ فَضَرَبَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَدَيْهِ إِلَى الأَرْضِ ثُمَّ نَفَخَ فِيهِمَا ثُمَّ مَسَحَ بِهِمَا وَجْهَهُ وَكَفَّيْهِ - وَسَلَمَةُ شَكَّ لاَ يَدْرِي فِيهِ الْمِرْفَقَيْنِ أَوْ إِلَى الْكَفَّيْنِ - فَقَالَ عُمَرُ نُوَلِّيكَ مَا تَوَلَّيْتَ ‏.‏

٣١٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ بْنِ مُحَمَّدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ نَاجِيَةَ بْنِ خُفَافٍ، عَنْ عَمَّارِ بْنِ يَاسِرٍ، قَالَ أَجْنَبْتُ وَأَنَا فِي الإِبِلِ، فَلَمْ أَجِدْ مَاءً فَتَمَعَّكْتُ فِي التُّرَابِ تَمَعُّكَ الدَّابَّةِ فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَخْبَرْتُهُ بِذَلِكَ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّمَا كَانَ يَجْزِيكَ مِنْ ذَلِكَ التَّيَمُّمُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 195- Yolculuk Dışında Da Teyemmüm Olur Mu?

313- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’ın kölesi Umeyr, İbni Abbâs’tan şöyle söylediğini işitmiştir: Meymune’nin kölesi Abdullah b. Yesar ile birlikte yürürdük ve Ebû Cuheym b. Haris b. Samme el Ensarî’nin yanına girdik. Ebû Cüheym şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Cemel Kuyusunun etrafında dolaşıp duruyordu. Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile karşılaştı ve O’na selâm verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kimsenin selâmını almadan önce duvara dönüp yüzünü ve ellerini duvara vurduğu elleriyle meshetti sonra da o kimsenin selâmını aldı. (Müslim, Hayz: 28; Buhârî, Teyemmüm: 2)

١٩٥ - باب التَّيَمُّمِ فِي الْحَضَرِ

٣١٣ - أَخْبَرَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ اللَّيْثِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ رَبِيعَةَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ هُرْمُزَ، عَنْ عُمَيْرٍ، مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّهُ سَمِعَهُ يَقُولُ أَقْبَلْتُ أَنَا وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَسَارٍ، مَوْلَى مَيْمُونَةَ حَتَّى دَخَلْنَا عَلَى أَبِي جُهَيْمِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ الصِّمَّةِ الأَنْصَارِيِّ فَقَالَ أَبُو جُهَيْمٍ أَقْبَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنْ نَحْوِ بِئْرِ الْجَمَلِ وَلَقِيَهُ رَجُلٌ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ فَلَمْ يَرُدَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حَتَّى أَقْبَلَ عَلَى الْجِدَارِ فَمَسَحَ بِوَجْهِهِ وَيَدَيْهِ ثُمَّ رَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget