Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 40- Oturarak Namaz Kılan İmama Nasıl Uyulur?

840- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ata binmişti ve attan düşmüştü, sağ tarafı incinmişti, namazlarından birini oturarak kıldı. Biz de arkasında namazımızı oturarak kıldık. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince şöyle buyurdu:

(İmam kendisine uyulandır. O ayakta kılarsa siz de ayakta kılın, rükû’a gittiğinde siz de rükû’ edin. (Semiallahü limen hamideh) deyince siz de (Rabbena lekel hamd) deyin. İmam oturarak namaz kılarsa siz de oturarak namazınızı kılın.) (Dârimi, Salat: 44; Buhârî, Ezan: 51)

841- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) son hastalığında iyice ağırlaşmıştı Bilal namaz vaktini bildirmek için gelmişti de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Ebû Bekir’e söyleyin insanlara namazı kıldırsın) demişti. Ben:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Ebû Bekir yufka yüreklidir. Senin makamına geçtiğinde sesini cemaate duyuramaz. Ömer’e emretsen de o kıldırsa) dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Ebû Bekir’e söyleyin namazı kıldırsın) buyurdu. Bunun üzerine Hafsa’ya bir de sen söyle dedim o da söyledi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Sizler Yusuf zamanındaki kadınlar gibisiniz, Ebû Bekir’e söyleyin cemaata namazı kıldırsın) buyurdu.

Ebû Bekir’e söylendi. Ebû Bekir namaza başladığında, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisinde biraz hafiflik hissetti, iki kişiyle birlikte yürümeye başladı, ayakları yerde sürünüyordu. Mescide gelince Ebû Bekir, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in geldiğini hissetti ve geri çekilmek istedi fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) olduğun yerde dur diye işaret etti sonra gelip Ebû Bekir’in sol tarafına oturdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), oturarak insanlara namaz kıldırıyordu. Ebû Bekir ise; ayaktaydı ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e uyuyordu cemaat de Ebû Bekir’e uyuyordu. (Dârimi, Salat: 44; Buhârî, Ezan: 67)

842- Ubeydullah b. Abdullah (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe’nin yanına vardım. (Bana, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hastalığından bahsetmeyecek misin?) dedim. O da şunları anlattı:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in hastalığı ağırlaşınca:

(Cemaat namaz kıldı mı?) diye sordu. Biz:

(Hayır, Ey Allah’ın Rasûlü! Seni bekliyorlar dedik. O zaman, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

(Leğen içerisinde su hazırlayın) dedi. Biz de hazırladık gusletti, kalkmaya davranırken tekrar bayıldı sonra ayılınca:

(Cemaat namazı kıldı mı?) buyurdu. Bizde hayır seni bekliyorlar dedik. Bana leğende biraz su getirin buyurdu. Getirdik tekrar yıkandı kalkmaya davranırken tekrar bayıldı. Üçüncü defa aynı şeyler oldu. Cemaat ise mescidde yatsı namazı için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bekliyorlardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemaate namaz kıldırması için Ebû Bekir’e haber gönderdi. Haberci Ebû Bekir’e gelip: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sana cemaate namaz kıldırmanı emrediyor dedi. Ebû Bekir yufka yürekliydi. Ömer’e cemaate namazı sen kıldır dedi. Ömer cevaben: Sen bu işe benden daha layıksın dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hastalık günlerinde cemaate namazı Ebû Bekir kıldırdı. Sonradan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), vücüdunda hafiflik hissetti ve iki adam arasında -ki biri Abbâs idi- öğle namazı için çıktı. Ebû Bekir Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i görünce geri çekilmek istedi. Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geri çekilmemesi için işaret etti ve yanındaki iki kişiye de Ebû Bekir’in yanına oturtmalarını emretti. Ebû Bekir ayakta namaz kıldırıyor insanlarda ona uyuyorlardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de oturduğu yerde namaz kılıyordu. Ravi diyor ki: İbn Abbâs’ın yanına girdim; (Âişe’nin, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hastalığına dair anlattıklarını sana da anlatayım mı?) dedim. (Peki anlat) dedi. Ona anlattığında hepsini doğruladı sadece (Âişe, Abbâs’la birlikte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yürümesine yardım eden diğer kimsenin ismini söyledi mi?) dedi.

Hayır dedim. (O, Ali (radıyallahü anh)’dir) dedi. (Dârimi, Salat: 44; Buhârî, Ezan: 67)

٤٠ - باب الاِئْتِمَامِ بِالإِمَامِ يُصَلِّي قَاعِدًا

٨٤٠ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكِبَ فَرَسًا فَصُرِعَ عَنْهُ فَجُحِشَ شِقُّهُ الأَيْمَنُ فَصَلَّى صَلاَةً مِنَ الصَّلَوَاتِ وَهُوَ قَاعِدٌ فَصَلَّيْنَا وَرَاءَهُ قُعُودًا فَلَمَّا انْصَرَفَ قَالَ ‏(‏ إِنَّمَا جُعِلَ الإِمَامُ لِيُؤْتَمَّ بِهِ فَإِذَا صَلَّى قَائِمًا فَصَلُّوا قِيَامًا وَإِذَا رَكَعَ فَارْكَعُوا وَإِذَا قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ فَقُولُوا رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ وَإِذَا صَلَّى جَالِسًا فَصَلُّوا جُلُوسًا أَجْمَعُونَ ‏)‏ ‏.‏

٨٤١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ لَمَّا ثَقُلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَاءَ بِلاَلٌ يُؤْذِنُهُ بِالصَّلاَةِ فَقَالَ ‏(‏ مُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا بَكْرٍ رَجُلٌ أَسِيفٌ وَإِنَّهُ مَتَى يَقُومُ فِي مَقَامِكَ لاَ يُسْمِعُ النَّاسَ فَلَوْ أَمَرْتَ عُمَرَ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ مُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ ‏)‏ ‏.‏ فَقُلْتُ لِحَفْصَةَ قُولِي لَهُ فَقَالَتْ لَهُ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّكُنَّ لأَنْتُنَّ صَوَاحِبَاتُ يُوسُفَ مُرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَتْ فَأَمَرُوا أَبَا بَكْرٍ فَلَمَّا دَخَلَ فِي الصَّلاَةِ وَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنْ نَفْسِهِ خِفَّةً - قَالَتْ - فَقَامَ يُهَادَى بَيْنَ رَجُلَيْنِ وَرِجْلاَهُ تَخُطَّانِ فِي الأَرْضِ فَلَمَّا دَخَلَ الْمَسْجِدَ سَمِعَ أَبُو بَكْرٍ حِسَّهُ فَذَهَبَ لِيَتَأَخَّرَ فَأَوْمَأَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ قُمْ كَمَا أَنْتَ قَالَتْ فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حَتَّى قَامَ عَنْ يَسَارِ أَبِي بَكْرٍ جَالِسًا فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُصَلِّي بِالنَّاسِ جَالِسًا وَأَبُو بَكْرٍ قَائِمًا يَقْتَدِي أَبُو بَكْرٍ بِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَالنَّاسُ يَقْتَدُونَ بِصَلاَةِ أَبِي بَكْرٍ رضى اللّه عنه ‏.‏

٨٤٢ - أَخْبَرَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ الْعَنْبَرِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا زَائِدَةُ، عَنْ مُوسَى بْنِ أَبِي عَائِشَةَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ دَخَلْتُ عَلَى عَائِشَةَ فَقُلْتُ أَلاَ تُحَدِّثِينِي عَنْ مَرَضِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ قَالَتْ لَمَّا ثَقُلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ أَصَلَّى النَّاسُ ‏)‏ ‏.‏ فَقُلْنَا لاَ وَهُمْ يَنْتَظِرُونَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ ضَعُوا لِي مَاءً فِي الْمِخْضَبِ ‏)‏ ‏.‏ فَفَعَلْنَا فَاغْتَسَلَ ثُمَّ ذَهَبَ لِيَنُوءَ فَأُغْمِيَ عَلَيْهِ ثُمَّ أَفَاقَ فَقَالَ ‏(‏ أَصَلَّى النَّاسُ ‏)‏ ‏.‏ قُلْنَا لاَ هُمْ يَنْتَظِرُونَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ ضَعُوا لِي مَاءً فِي الْمِخْضَبِ ‏)‏ ‏.‏ فَفَعَلْنَا فَاغْتَسَلَ ثُمَّ ذَهَبَ لِيَنُوءَ ثُمَّ أُغْمِيَ عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ فِي الثَّالِثَةِ مِثْلَ قَوْلِهِ قَالَتْ وَالنَّاسُ عُكُوفٌ فِي الْمَسْجِدِ يَنْتَظِرُونَ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِصَلاَةِ الْعِشَاءِ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى أَبِي بَكْرٍ ‏(‏ أَنْ صَلِّ بِالنَّاسِ ‏)‏ ‏.‏ فَجَاءَهُ الرَّسُولُ فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَأْمُرُكَ أَنْ تُصَلِّيَ بِالنَّاسِ وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ رَجُلاً رَقِيقًا فَقَالَ يَا عُمَرُ صَلِّ بِالنَّاسِ ‏.‏ فَقَالَ أَنْتَ أَحَقُّ بِذَلِكَ ‏.‏ فَصَلَّى بِهِمْ أَبُو بَكْرٍ تِلْكَ الأَيَّامَ ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَجَدَ مِنْ نَفْسِهِ خِفَّةً فَجَاءَ يُهَادَى بَيْنَ رَجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا الْعَبَّاسُ لِصَلاَةِ الظُّهْرِ فَلَمَّا رَآهُ أَبُو بَكْرٍ ذَهَبَ لِيَتَأَخَّرَ فَأَوْمَأَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ لاَ يَتَأَخَّرَ وَأَمَرَهُمَا فَأَجْلَسَاهُ إِلَى جَنْبِهِ فَجَعَلَ أَبُو بَكْرٍ يُصَلِّي قَائِمًا وَالنَّاسُ يُصَلُّونَ بِصَلاَةِ أَبِي بَكْرٍ وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُصَلِّي قَاعِدًا ‏.‏ فَدَخَلْتُ عَلَى ابْنِ عَبَّاسٍ فَقُلْتُ أَلاَ أَعْرِضُ عَلَيْكَ مَا حَدَّثَتْنِي عَائِشَةُ عَنْ مَرَضِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ نَعَمْ ‏.‏ فَحَدَّثْتُهُ فَمَا أَنْكَرَ مِنْهُ شَيْئًا غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ أَسَمَّتْ لَكَ الرَّجُلَ الَّذِي كَانَ مَعَ الْعَبَّاسِ قُلْتُ لاَ ‏.‏ قَالَ هُوَ عَلِيٌّ كَرَّمَ اللَّهُ وَجْهَهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 39- İmam Cemaati Namazdan Nefret Ettirir Mi?

839- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ensardan bir adam geldi, namaza başlamıştı. Mescide girdi Muaz’ın arkasına namaza durdu. Muaz namazı uzattı bunun üzerine o adam cemaati terk ederek mescidin bir köşesin de tek başına namazı kıldı ve çekip gitti. Muaz namazı bitirince kendisine: Falan adam böyle yaptı denildi. Bunun üzerine Muaz; Eğer sabaha çıkarsam bunu mutlaka Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e anlatacağım dedi. Sabahleyin, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve meseleyi anlattı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o adama haber gönderip çağırttı ve:

(Niçin böyle yaptın) diye sordu. Adam da şöyle dedi:

(Ey Allah’ın Rasûlü! gündüz boyu devamlı çalıştım geldim. Namaza başlanmıştı, mescide girip cemaate katıldım, imam şu şu sûreleri okudu ve namazı uzattı. Ben de cemaatten ayrılıp mescidin bir köşesinde tek başıma namazımı kıldım.) Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Ey Muaz! Cemaat arasında fitne mi çıkarıyorsun? Ey Muaz cemaat arasında fitne mi çıkarıyorsun? Ey Muaz cemaat arasında fitne mi çıkarıyorsun?) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 48; Darimi: Salat: 46)

٣٩ - باب خُرُوجِ الرَّجُلِ مِنْ صَلاَةِ الإِمَامِ وَفَرَاغِهِ مِنْ صَلاَتِهِ فِي نَاحِيَةِ الْمَسْجِدِ

٨٣٩ - أَخْبَرَنَا وَاصِلُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ مُحَارِبِ بْنِ دِثَارٍ، وَأَبِي، صَالِحٍ عَنْ جَابِرٍ، قَالَ جَاءَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ وَقَدْ أُقِيمَتِ الصَّلاَةُ فَدَخَلَ الْمَسْجِدَ فَصَلَّى خَلْفَ مُعَاذٍ فَطَوَّلَ بِهِمْ فَانْصَرَفَ الرَّجُلُ فَصَلَّى فِي نَاحِيَةِ الْمَسْجِدِ ثُمَّ انْطَلَقَ فَلَمَّا قَضَى مُعَاذٌ الصَّلاَةَ قِيلَ لَهُ إِنَّ فُلاَنًا فَعَلَ كَذَا وَكَذَا ‏.‏ فَقَالَ مُعَاذٌ لَئِنْ أَصْبَحْتُ لأَذْكُرَنَّ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ فَأَتَى مُعَاذٌ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَيْهِ فَقَالَ ‏(‏ مَا حَمَلَكَ عَلَى الَّذِي صَنَعْتَ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ عَمِلْتُ عَلَى نَاضِحِي مِنَ النَّهَارِ فَجِئْتُ وَقَدْ أُقِيمَتِ الصَّلاَةُ فَدَخَلْتُ الْمَسْجِدَ فَدَخَلْتُ مَعَهُ فِي الصَّلاَةِ فَقَرَأَ سُورَةَ كَذَا وَكَذَا فَطَوَّلَ فَانْصَرَفْتُ فَصَلَّيْتُ فِي نَاحِيَةِ الْمَسْجِدِ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَفَتَّانٌ يَا مُعَاذُ أَفَتَّانٌ يَا مُعَاذُ أَفَتَّانٌ يَا مُعَاذُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 38- Cemaat İmamdan Önce Hareket Etmez

836- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(İmamdan önce başını kaldıran kimse Allah tarafından başının eşek başına çevrilmesinden korkmuyor mu?) (Ebû Dâvûd, Salat: 76; Buhârî, Ezan: 53)

837- Ebû İshak (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Yezid’ten işittim şöyle diyordu:

(Bera’nın anlattığına göre, ki o yalan söylemeyen biridir. Onlar Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kıldıklarında, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başını rükû’dan kaldırınca doğrulurlar, secde ettiğini gördükten sonra da secdeye varırlarmış.) (Ebû Dâvûd, Salat: 76; Buhârî, Ezan: 53)

838- Hıttan b. Abdullah (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Mûsâ bize namaz kıldırmıştı. Teşehhüde oturulduğunda o toplumdan birisi içeri girip:

(Namaz iyilik, doğruluk ve zekatla birlikte zikredildi) dedi. Ebû Mûsâ selâm verince cemaate karşı döndü ve o sözü hanginiz söyledi diye sordu. Oradakiler susup cevap vermediler. Ebû Mûsâ:

(Ey Hıttan, yoksa sen mi söyledin?) dedi. O da:

(Hayır! Fakat beni azarlamandan korktum) deyince, Ebû Mûsâ şöyle dedi:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), bize namazımızı ve gideceğimiz yolu, öğretir ve şöyle buyururdu:

(İmam kendisine uyulandır. O tekbir aldığında sizde alın. (O ğayril mağdûbi âleyhim ve la’d dâllîn) dediğinde amin deyin ki, Allah dua’larınızı kabul etsin. İmam rükû’a vardığında siz de rükû’a varın, rükû’dan kalkıp ta (semiallahü limen hamideh) deyince, siz de (Rabbena lekel hamd) deyin ki Allah sizin böyle söylediğinizi duysun. Secde ettiğinde siz de secde edin. Secdeden kalktığında siz de kalkın. Çünkü imam sizden önce secde eder ve sizden önce secdeden kalkar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de diğerleri de aynen böyledir) buyurdu. (Buhârî, Ezan: 53; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 48)

٣٨ - باب مُبَادَرَةِ الإِمَامِ

٨٣٦ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زِيَادٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ مُحَمَّدٌ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَلاَ يَخْشَى الَّذِي يَرْفَعُ رَأْسَهُ قَبْلَ الإِمَامِ أَنْ يُحَوِّلَ اللَّهُ رَأْسَهُ رَأْسَ حِمَارٍ ‏)‏ ‏.‏

٨٣٧ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ عُلَيَّةَ، قَالَ أَنْبَأَنَا شُعْبَةُ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ يَزِيدَ، يَخْطُبُ قَالَ حَدَّثَنَا الْبَرَاءُ، وَكَانَ، غَيْرَ كَذُوبٍ أَنَّهُمْ كَانُوا إِذَا صَلَّوْا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَرَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ الرُّكُوعِ قَامُوا قِيَامًا حَتَّى يَرَوْهُ سَاجِدًا ثُمَّ سَجَدُوا ‏.‏

٨٣٨ - أَخْبَرَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ هِشَامٍ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ سَعِيدٍ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ يُونُسَ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنْ حِطَّانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ صَلَّى بِنَا أَبُو مُوسَى فَلَمَّا كَانَ فِي الْقَعْدَةِ دَخَلَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ فَقَالَ أُقِرَّتِ الصَّلاَةُ بِالْبِرِّ وَالزَّكَاةِ ‏.‏ فَلَمَّا سَلَّمَ أَبُو مُوسَى أَقْبَلَ عَلَى الْقَوْمِ فَقَالَ أَيُّكُمُ الْقَائِلُ هَذِهِ الْكَلِمَةَ فَأَرَمَّ الْقَوْمُ ‏.‏ قَالَ يَا حِطَّانُ لَعَلَّكَ قُلْتَهَا قَالَ لاَ وَقَدْ خَشِيتُ أَنْ تَبْكَعَنِي بِهَا فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يُعَلِّمُنَا صَلاَتَنَا وَسُنَّتَنَا فَقَالَ ‏(‏ إِنَّمَا الإِمَامُ لِيُؤْتَمَّ بِهِ فَإِذَا كَبَّرَ فَكَبِّرُوا وَإِذَا قَالَ ‏{‏ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ ‏}‏ فَقُولُوا آمِينَ يُجِبْكُمُ اللَّهُ وَإِذَا رَكَعَ فَارْكَعُوا وَإِذَا رَفَعَ فَقَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ فَقُولُوا رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ يَسْمَعِ اللَّهُ لَكُمْ وَإِذَا سَجَدَ فَاسْجُدُوا وَإِذَا رَفَعَ فَارْفَعُوا فَإِنَّ الإِمَامَ يَسْجُدُ قَبْلَكُمْ وَيَرْفَعُ قَبْلَكُمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ فَتِلْكَ بِتِلْكَ ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget