Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15- Küsûf Namazı Kılma Şekli - 7

1495- Semure b. Cündüp (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve bir genç Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir hedefe atış yaparak atış öğrenimi yapıyorduk, Güneş ufukta iki veya üç mızrak boyu görünürken hemen kararıverdi. Birimiz diğerimize haydi mescide gidelim, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bununla ilgili olarak ümmetine bir şeyler söyler dedik. Mescide geldik, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de mescide geliyordu. Öne geçip namaz kıldırdı. Kıyamı o kadar uzattı ki bize kıldırdığı namazlarda kıyamı o derece uzatmamıştı. Namazda ne okuduğunu da duymadık sonra rükû’a gitti, böyle uzunca bir rükû’ hiçbir namazda yapmamıştı, yine rükû’da ne söylediğini de işitmiyorduk. Yine secdeye vardı, o güne kadar hiçbir namazda secdeyi böyle uzatmamıştı, secdede ne söylediğini de duymuyorduk, ikinci rekatı da aynen böyle kıldırmıştı, ikinci rekatın oturuşunda Güneş açılmıştı. Selâm verip Allah’a hamdetti ve O’nu övdü ve Allah’tan başka gerçek bir ilâh olmadığına ve kendisinin de Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğuna şahadet etti. (Ebû Dâvûd, Salat: 262)

١٥ - باب نَوْعٌ آخَرُ

١٤٩٥ - أَخْبَرَنَا هِلاَلُ بْنُ الْعَلاَءِ بْنِ هِلاَلٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ عَيَّاشٍ، قَالَ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ، قَالَ حَدَّثَنَا الأَسْوَدُ بْنُ قَيْسٍ، قَالَ حَدَّثَنِي ثَعْلَبَةُ بْنُ عِبَادٍ الْعَبْدِيُّ، مِنْ أَهْلِ الْبَصْرَةِ أَنَّهُ شَهِدَ خُطْبَةً يَوْمًا لِسَمُرَةَ بْنِ جُنْدُبٍ فَذَكَرَ فِي خُطْبَتِهِ حَدِيثًا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ سَمُرَةُ بْنُ جُنْدُبٍ بَيْنَا أَنَا يَوْمًا وَغُلاَمٌ مِنَ الأَنْصَارِ نَرْمِي غَرَضَيْنِ لَنَا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حَتَّى إِذَا كَانَتِ الشَّمْسُ قِيدَ رُمْحَيْنِ أَوْ ثَلاَثَةٍ فِي عَيْنِ النَّاظِرِ مِنَ الأُفُقِ اسْوَدَّتْ فَقَالَ أَحَدُنَا لِصَاحِبِهِ انْطَلِقْ بِنَا إِلَى الْمَسْجِدِ فَوَاللَّهِ لَيُحْدِثَنَّ شَأْنُ هَذِهِ الشَّمْسِ لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي أُمَّتِهِ حَدَثًا - قَالَ - فَدَفَعْنَا إِلَى الْمَسْجِدِ - قَالَ - فَوَافَيْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ خَرَجَ إِلَى النَّاسِ - قَالَ - فَاسْتَقْدَمَ فَصَلَّى فَقَامَ كَأَطْوَلِ قِيَامٍ قَامَ بِنَا فِي صَلاَةٍ قَطُّ مَا نَسْمَعُ لَهُ صَوْتًا ثُمَّ رَكَعَ بِنَا كَأَطْوَلِ رُكُوعٍ مَا رَكَعَ بِنَا فِي صَلاَةٍ قَطُّ مَا نَسْمَعُ لَهُ صَوْتًا ثُمَّ سَجَدَ بِنَا كَأَطْوَلِ سُجُودٍ مَا سَجَدَ بِنَا فِي صَلاَةٍ قَطُّ لاَ نَسْمَعُ لَهُ صَوْتًا ثُمَّ فَعَلَ ذَلِكَ فِي الرَّكْعَةِ الثَّانِيَةِ مِثْلَ ذَلِكَ - قَالَ - فَوَافَقَ تَجَلِّي الشَّمْسِ جُلُوسَهُ فِي الرَّكْعَةِ الثَّانِيَةِ فَسَلَّمَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ وَشَهِدَ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَشَهِدَ أَنَّهُ عَبْدُ اللَّهِ وَرَسُولُهُ ‏.‏ مُخْتَصَرٌ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 14- Küsûf Namazı Kılma Şekli - 6

1493- Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Güneş tutulmuştu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılmak için kalktı, orada bulunanlar da kalkıp namaza durdular. Namazda kıyamda duruşunu uzattı. Sonra rükû’a gitti, rükû’sunu da uzattı sonra rükû’dan başını kaldırdı ve secdeye vardı, secdesini de uzattı sonra secdeden başını kaldırdı ve oturdu, oturuşunu da uzattı sonra secdeye vardı, secdesini de yine uzattı sonra başını kaldırdı ve ikinci rekatta da yine birinci rekattaki yaptığı gibi kıyamı, rükû’u, secdeyi ve iki secde arasındaki oturuşunu uzattı, ikinci rekatın secdesinde derinden nefes alıyordu ve ağlıyordu ve şöyle diyordu:

(Ben aralarında iken bunu vaad etmemiştin ve bizler bağışlanmamızı isterken bunu vaad etmemiştin.) Sonra başını kaldırdı ve Güneş açılmıştı. Namazdan sonra kalkarak cemaate hitap etti; Allah’a hamdedip O’nu övdükten sonra şöyle buyurdu:

(Güneş ve Ay, Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren alametlerden bir alamettirler Ay ve Güneşten birinin tutulduğunu görürseniz Allah’ı zikre (namaza) koşunuz. Canım kudret elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki, Cennet bana o derece yaklaştırıldı ki üzüm salkımlarından bile koparabilecektim. Cehennemde o derece yaklaştırıldı ki sizi çepeçevre kuşatmasından korkup Allah’a sığındım. Cehennem de Himyerli bir kadını gördüm ki o kadın bir kediyi hapsetmiş, ona yiyecek ve içecek vermediği gibi kendisi bulup karnını doyurması içinde onu bırakmamıştı ve böylece o kedi ölmüştü. Kedinin gelip gidip o kadının uyluklarını tırmaladığını da görmüştüm. Hatta o Cehennemde Da’da oğullarından, benim Kâbe’ye adadığım develeri çalan bir kimseyi de gördüm. Ateş içersinde çatallı bir değnekle kovalanıyordu. Yine o Cehennem de bastonu ile hacıları soyan bir hırsızı da gördüm, o da bastonuna dayanıp:

(Ben bastonla hırsızlık yapan kimseyim) diye bağırıyordu. (Müslim, Küsûf: 3; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 152)

1494- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında güneş tutulmuştu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkıp insanlara namaz kıldırmıştı. Namazında kıyamda durmayı uzattı sonra rükû’a gitti, rükû’unu da uzattı, tekrar kalkıp kıyamı yine uzattı ki önceki kıyamından biraz kısa idi. Sonra tekrar rükû’a gitti, rükû’unu da uzattı fakat önceki rükû’undan kısa idi. Sonra secdeye vardı, secdesini uzattı sonra kalktı tekrar secdeye gitti, secdelerini de uzunca yaptı, ikinci secde birinciden kısa idi. Sonra ikinci rekata kalktı aynen birinci rekatta yaptığı gibi yaparak iki secde yaptı. Namazını bitirince şöyle dedi:

(Güneş ve Ay Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren delillerinden bir delildir. Onlar bir kimsenin doğumu ve ölümü için tutulmazlar. Tutulduklarını gördüğünüz zaman hemen zikir ve namaza koşun.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

١٤ - باب نَوْعٌ آخَرُ

١٤٩٣ - أَخْبَرَنَا هِلاَلُ بْنُ بِشْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ الصَّمَدِ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي السَّائِبُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو، حَدَّثَهُ قَالَ انْكَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى الصَّلاَةِ وَقَامَ الَّذِينَ مَعَهُ فَقَامَ قِيَامًا فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ وَسَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ وَجَلَسَ فَأَطَالَ الْجُلُوسَ ثُمَّ سَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ وَقَامَ فَصَنَعَ فِي الرَّكْعَةِ الثَّانِيَةِ مِثْلَ مَا صَنَعَ فِي الرَّكْعَةِ الأُولَى مِنَ الْقِيَامِ وَالرُّكُوعِ وَالسُّجُودِ وَالْجُلُوسِ فَجَعَلَ يَنْفُخُ فِي آخِرِ سُجُودِهِ مِنَ الرَّكْعَةِ الثَّانِيَةِ وَيَبْكِي وَيَقُولُ ‏(‏ لَمْ تَعِدْنِي هَذَا وَأَنَا فِيهِمْ لَمْ تَعِدْنِي هَذَا وَنَحْنُ نَسْتَغْفِرُكَ ‏)‏ ‏.‏ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ وَانْجَلَتِ الشَّمْسُ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ فَإِذَا رَأَيْتُمْ كُسُوفَ أَحَدِهِمَا فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لَقَدْ أُدْنِيَتِ الْجَنَّةُ مِنِّي حَتَّى لَوْ بَسَطْتُ يَدِي لَتَعَاطَيْتُ مِنْ قُطُوفِهَا وَلَقَدْ أُدْنِيَتِ النَّارُ مِنِّي حَتَّى لَقَدْ جَعَلْتُ أَتَّقِيهَا خَشْيَةَ أَنْ تَغْشَاكُمْ حَتَّى رَأَيْتُ فِيهَا امْرَأَةً مِنْ حِمْيَرَ تُعَذَّبُ فِي هِرَّةٍ رَبَطَتْهَا فَلَمْ تَدَعْهَا تَأْكُلُ مِنْ خَشَاشِ الأَرْضِ فَلاَ هِيَ أَطْعَمَتْهَا وَلاَ هِيَ سَقَتْهَا حَتَّى مَاتَتْ فَلَقَدْ رَأَيْتُهَا تَنْهَشُهَا إِذَا أَقْبَلَتْ وَإِذَا وَلَّتْ تَنْهَشُ أَلْيَتَهَا وَحَتَّى رَأَيْتُ فِيهَا صَاحِبَ السِّبْتِيَّتَيْنِ أَخَا بَنِي الدَّعْدَاعِ يُدْفَعُ بِعَصًا ذَاتِ شُعْبَتَيْنِ فِي النَّارِ وَحَتَّى رَأَيْتُ فِيهَا صَاحِبَ الْمِحْجَنِ الَّذِي كَانَ يَسْرِقُ الْحَاجَّ بِمِحْجَنِهِ مُتَّكِئًا عَلَى مِحْجَنِهِ فِي النَّارِ يَقُولُ أَنَا سَارِقُ الْمِحْجَنِ ‏)‏ ‏.‏

١٤٩٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْعَظِيمِ، قَالَ حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ، سَبَلاَنُ قَالَ حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ عَبَّادٍ الْمُهَلَّبِيُّ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَامَ فَصَلَّى لِلنَّاسِ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ قَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ سَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ وَهُوَ دُونَ السُّجُودِ الأَوَّلِ ثُمَّ قَامَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَفَعَلَ فِيهِمَا مِثْلَ ذَلِكَ ثُمَّ سَجَدَ سَجْدَتَيْنِ يَفْعَلُ فِيهِمَا مِثْلَ ذَلِكَ حَتَّى فَرَغَ مِنْ صَلاَتِهِ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ وَإِنَّهُمَا لاَ يَنْكَسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ فَإِذَا رَأَيْتُمْ ذَلِكَ فَافْزَعُوا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَإِلَى الصَّلاَةِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 13- Küsûf Namazı Kılma Şekli - 5

1490- Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Güneş tutulmuştu (Namaz toplayıcıdır) diye anons edilmesini emretti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanlara iki rükû’ ve bir secdeli namaz kıldırdı sonra kalktı sonraki rekatı da yine iki rükû’ ve bir secdeyle kıldırdı. Âişe bu namazla ilgili şöyle der:

(Bu kadar uzun ne rükû’ ne de secde yapmıştım.) (Ebû Dâvûd, Salat: 264; Buhârî, Küsûf: 8)

1491- Abdullah b. Amr (radıyallahü anh) anlatıyor: Güneş tutulmuştu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rükû’ ve iki secde yaparak bir rekat kıldırdı sonra kalktı, ikinci rekatta da yine iki rükû’ ve iki secde yapmıştı sonra güneş açıldı. Âişe diyor ki:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) bunlardan daha uzun rükû’ ve secde hiç yapmamıştı.) (Buhârî, Küsûf: 8; Müslim, Küsûf: 2)

1492- Âişe (radıyallahü anha)’nın azatlı kölesi Hafsa anlatıyor. Bana Âişe anlattı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Güneş tutulmuştu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest aldı cemaate namaz toplayıcıdır diye anons ettirdi ve cemaate namaz kıldırdı Namazında kıyamı o kadar uzattı ki -Âişe şöyle diyor herhalde Bakara sûresini okuduğunu zannediyorum- sonra rükû’ yaptı, rükû’unu da uzunca yaptı ve semiallahü limen hamideh dedi. Sonra kalktı, önce ki kıyamı gibi kıyamda uzunca durdu, secdeye gitmedi sonra tekrar rükû’ etti ve arkasından da secdeye vardı. Sonra ikinci rekata kalktı, önceki yaptığı gibi ikinci rekatı da tamamladı sonra oturdu bu esnada güneş de açılmıştı. (Buhârî, Küsûf: 8; Ebû Dâvûd, Salat: 263)

١٣ - باب نَوْعٌ آخَرُ

١٤٩٠ - أَخْبَرَنِي مَحْمُودُ بْنُ خَالِدٍ، عَنْ مَرْوَانَ، قَالَ حَدَّثَنِي مُعَاوِيَةُ بْنُ سَلاَّمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ خَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَمَرَ فَنُودِيَ الصَّلاَةُ جَامِعَةٌ فَصَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِالنَّاسِ رَكْعَتَيْنِ وَسَجْدَةً ثُمَّ قَامَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَسَجْدَةً ‏.‏ قَالَتْ عَائِشَةُ مَا رَكَعْتُ رُكُوعًا قَطُّ وَلاَ سَجَدْتُ سُجُودًا قَطُّ كَانَ أَطْوَلَ مِنْهُ ‏.‏ خَالَفَهُ مُحَمَّدُ بْنُ حِمْيَرٍ ‏.‏

١٤٩١ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ عُثْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ حِمْيَرٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ سَلاَّمٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ أَبِي طُعْمَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ كَسَفَتِ الشَّمْسُ فَرَكَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَتَيْنِ وَسَجْدَتَيْنِ ثُمَّ قَامَ فَرَكَعَ رَكْعَتَيْنِ وَسَجْدَتَيْنِ ثُمَّ جُلِّيَ عَنِ الشَّمْسِ ‏.‏ وَكَانَتْ عَائِشَةُ تَقُولُ مَا سَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم سُجُودًا وَلاَ رَكَعَ رُكُوعًا أَطْوَلَ مِنْهُ ‏.‏ خَالَفَهُ عَلِيُّ بْنُ الْمُبَارَكِ ‏.‏

١٤٩٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ إِسْحَاقَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو زَيْدٍ، سَعِيدُ بْنُ الرَّبِيعِ قَالَ حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو حَفْصَةَ، مَوْلَى عَائِشَةَ أَنَّ عَائِشَةَ، أَخْبَرَتْهُ أَنَّهُ، لَمَّا كَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم تَوَضَّأَ وَأَمَرَ فَنُودِيَ أَنَّ الصَّلاَةَ جَامِعَةٌ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ فِي صَلاَتِهِ ‏.‏ قَالَتْ عَائِشَةُ فَحَسِبْتُ قَرَأَ سُورَةَ الْبَقَرَةِ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ ‏)‏ ‏.‏ ثُمَّ قَامَ مِثْلَ مَا قَامَ وَلَمْ يَسْجُدْ ثُمَّ رَكَعَ فَسَجَدَ ثُمَّ قَامَ فَصَنَعَ مِثْلَ مَا صَنَعَ رَكْعَتَيْنِ وَسَجْدَةً ثُمَّ جَلَسَ وَجُلِّيَ عَنِ الشَّمْسِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget