Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1- Ramazan ve Kurban Bayramı

1567- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Cahiliyye döneminde senede iki gün vardı ki insanlar o günlerde oynar ve eğlenirlerdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine’ye geldiğinde sizin de eğlenip oynayacağınız iki gününüz vardır. Allah cahiliyedeki o günlerin yerine size daha hayırlısını (değiştirerek) verdi. Onlar Ramazan ve Kurban bayramı günleridir. (Ebû Dâvûd, Salat: 246; Müsned: 12985)

١ - باب

١٥٦٧ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا إِسْمَاعِيلُ، قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ كَانَ لأَهْلِ الْجَاهِلِيَّةِ يَوْمَانِ فِي كُلِّ سَنَةٍ يَلْعَبُونَ فِيهِمَا فَلَمَّا قَدِمَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم الْمَدِينَةَ قَالَ ‏(‏ كَانَ لَكُمْ يَوْمَانِ تَلْعَبُونَ فِيهِمَا وَقَدْ أَبْدَلَكُمُ اللَّهُ بِهِمَا خَيْرًا مِنْهُمَا يَوْمَ الْفِطْرِ وَيَوْمَ الأَضْحَى ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1- Korku Namazı Bölümleri

1540- Sa’lebe b. Zehdem (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Said b. el Âsîle Taberistanda idik, Huzeyfe b. Yeman’da yanımızda idi. (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hanginiz korku namazı kıldı, diye sordum. Huzeyfe:

(Ben kıldım) dedi ve şöyle anlattı:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında saf olan guruba bir rekat kıldırdı. Diğer gurup ise O’nunla düşman arasında çarpışıyordu, arkasındaki cemaate bir rekat kıldırdı, saf olan gurup yerlerinden ayrılıp düşmana karşı savaşanların yerlerini aldılar. Bu sefer onlar gelip Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında bir rekat kıldılar.) (Böylece imam durumunda olan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rekat, askerler de birer rekat kılmış oldular.) (Ebû Dâvûd, Salat: 287; Müsned: 22261)

1541- Sa’lebe b. Zehdem (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Said b. Âs ile Taberistan’da idik; "Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile hanginiz korku namazı kıldı?" diye sordum. Huzeyfe:

(Ben kıldım) dedi. Huzeyfe ayağa kalktı, insanlar da arkasına iki saf oldular, bir kısmı düşmana karşı dururken diğerleri imamın arkasına durarak namaza başladılar. Önce arkasındakilere bir rekat kıldırdı sonra onlar düşman karşısındakilerle yer değiştirdiler. Bu sefer cephedekiler Huzeyfe’nin arkasında saf oldular. Huzeyfe onlara da bir rekat namaz kıldırdı. Cemaatten hiç biri bu kılamadıkları birer rekatı kaza etmediler.

(Ebû Dâvûd, Salat: 287; Müsned: 22261)

1542-

1543- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Allah Peygamberinin diliyle normal zamandaki namazları dört rekat, yolculukta iki rekat, korkulu zamanlarda (savaş v.b.) tek rekat olarak farz kılmıştır.)

(Ebû Dâvûd, Salat: 288; Müslim, Salatül Müsafirin: 1)

1544- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Zü Kared savaşında namaz kıldırdı. Cemaat iki saf oldu, saflardan biri arkasına durdu diğeri de düşmana karşı durdu, arkasındakilere bir rekat kıldırdıktan sonra onlar diğerlerinin yerine geçtiler. Düşmana karşı duranlar da gelip Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında yer aldılar, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara da bir rekat kıldırdı. Cemaatten hiç biri de ileride kılamadıkları bu birer rekatı kaza etmediler. (Buhârî, Salatül Havf: 3; Müsned: 1959)

1545- Abdullah b. Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalktı cemaat de ayağa kalktı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbir aldı onlar da tekbir aldılar. Rasûlüllah rükû’a gitti onlardan bir bölümü de rükû’a gittiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye gitti onlar da gittiler sonra ikinci rekata kalktı. Bu sefer Peygamberle secde edenler diğer savaşan kardeşlerinin yerini aldılar. Diğerleri gelip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber secde edip rükû’ ettiler. Cemaatin hepsi aynı anda tekbir getiriyorlardı fakat bir kısmı diğer kısmını bekliyordu.) (Buhârî, Salatül Havf: 3; Müsned: 1959)

1546- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Korku namazı bu gün imamlarınızın arkasında muhafızlarınızın kıldığı iki secdeli namaz gibidir, tek farkı secdelerde birbirini takip etmeleridir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte cemaatle namaz kılarken bir grup kıyamda bekler diğer gurup Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte secdeye varır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkar ve onlarda hep birlikte kalkarlar. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rüku’a varır onlar da onunla birlikte rüku’a varırlar. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye varır, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte önceki sefer ayakta olanlar secdeye varırlar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve O’nunla birlikte secdeye varanlar namazın sonunda oturduğu zaman kıyamda bekleyenler kendi kendilerine secdeye varıp otururlar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de tüm cemaatin namazını selâmla tamamlar.) (Müsned: 1957)

1547- Sehl b. ebi Hasme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müslümanlara korku namazı kıldırırken onları iki kısma ayırdı, biri düşmanla savaşa devam ediyor diğeri de kendisi arkasında namaz için duruyorlardı. Arkasındakilere bir rekat kıldırdı, onlar diğerleriyle yer değiştirdiler, onlara da bir rekat namaz kıldırdı sonra her iki gurupta birer rekat namazlarını kaza yaptılar. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 151; Ebû Dâvûd, Salat: 281)

1548- Salih b. Havvat (radıyallahü anh)Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte korku namazı kılan birinden naklediyor:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), Zat-ür Rika savaşında korku namazı kılmıştı. Bir gurup Peygamber ile birlikte namaz için saf tutarken diğer gurup düşmana karşı idi, kendisiyle birlikte saf tutanlara bir rekat kıldırdı ve kıyama kalktı. Onlar kendi kendilerine namazlarını tamamladılar sonra düşman karşısındaki gurupla yer değiştirdiler. O gurupla da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalan bir rekatı kıldı ve oturdu. Onlar da kılmadıkları tek rekatı kendi başlarına kıldılar sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) selâm verdi.) (Ebû Dâvûd, Salat: 283; Muvatta', Salatül Havf: 1)

1549- Sâlim (radıyallahü anh)’in babasından naklettiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) guruplardan birine namazı kıldırırken diğer gurup düşmanın karşısında idi sonra, namaz kılanlarla düşman karşısında olanlar yer değiştirdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kalan bir rekatı da onlara kıldırdıktan sonra selâm verdi. Sonra guruplardan biri daha sonra da diğeri kılamadıkları birer rekatı kaza ettiler. (Buhârî, Salatül Havf: 1; Ebû Dâvûd, Salat: 283)

1550- Sâlim b. Abdullah (radıyallahü anh), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte necid taraflarında yapılan bir savaşta bulundum. Düşmanla karşılaşınca saf olduk, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize namaz kıldırdı. Bir gurup Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılarken diğer gurup düşman karşısında durdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), arkasındakilerle beraber rükû’ yaptı ve iki secde yaptıktan sonra onlar gitti, diğerleri onların yerlerine geldiler. Bu gelen guruba da bir rükû’ ve iki secde yaptırdıktan sonra selâm verdi. Sonradan askerlerin hepsi kılamadıkları tek rekatları kendi başlarına kıldılar. (Buhârî, Salatül Havf: 1; Ebû Dâvûd, Salat: 283)

1551- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) anlatıyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte korku namazı kıldım. Bizden bir gurubu arkasında saf yaptı, diğerlerini de düşman karşısına bıraktı, bizle bir rükû’ ve iki secde yaparak tek rekat kıldı sonra bizler dönüp diğerlerinin yerine çarpışmaya gittik. Onlar da bizim yerimize gelerek namaz kılacaklardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara da aynı şekilde bir rükû’ ve iki secde yaptırarak namaz kıldırdı sonra selâm verdi sonra her iki guruptaki kimseler kendi başlarına birer rükû’ ve ikişer secde yaparak namazlarını tamamladılar. (Muvatta', Salatül Havf: 1; İbn Mâce, İkmetü’s Salat: 151)

1552- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), korku namazı kıldırdı. Ayağa kalkıp tekbir aldı. arkasında bir gurup kendisiyle namaz kılarken diğer gurupta düşman karşısında idi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlarla bir rükû’ ve iki secde yaparak tek rekat kıldırdı. Sonra onlar namazı bıraktılar selâm vermemişlerdi. Bu gurup düşman tarafına yöneldiler, onların yerini aldılar. O gurup ta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında saf tutup bir rükû’ ve iki secde yaparak namazlarını kıldılar sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selâm vererek namazı iki rükû’ ve dört secde olarak tamamlamış oldu. Sonra her iki gurubun fertleri kalkıp birer rekat namaz olan tek rükû’ ve iki secde yaparak namazlarını tamamlamış oldular. (Muvatta', Salatül Havf: 1; Buhârî, Salatül Havf: 2)

1553- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yaptığı bazı savaşlarda korku namazı kıldırdı. Bir gurup O’nunla birlikte saf tutup namaz kılarken diğer gurup düşmanla karşı karşıyaydı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanındakilere bir rekat kıldırdı sonra onlar gidip diğerleri geldiler. Onlara da bir rekat kıldırdı sonra her iki gurup kendi başlarına birer rekat daha kıldılar. (Muvatta', Salatül Havf: 1; Buhârî, Salatül Havf: 2)

1554- Mervan b. Hakem (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Hüreyre’ye:

(Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte korku namazı kıldın mı?) diye sordum. (Evet) dedi. (Ne zaman) diye sordum, (Necid gazvesinde) dedi ve şöyle devam etti:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), ikindi namazını kıldırmak için kalktı, bir grupta kendisiyle birlikte kalktılar, diğer grupta düşmanla karşı karşıyaydı, düşman karşısındakilerin sırtları kıbleye karşı idi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbir aldı, her iki grup ta tekbir aldılar. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû’a giderek bir rükû’ yaptı arkasındakiler de bir rükû’ yaptılar sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir secde yaptı. Düşman karşısındakiler de ayakta duruyorlardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ikinci rekata kalktı. Kendisiyle birlikte olanlar düşman karşısına geçtiler, onlarda bu tarafa geldiler ve rükû’ yaptılar, secde yaptılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aynı şekilde ayakta duruyordu, onlar da kıyama kalktılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu guruba da bir rekat kıldırmış oldu, bunlar da rükû’ ve secdeleri yapmış oldular. Sonra düşman karşısında duranlar geldiler, rükû’ edip secde edip bir rekat daha kılmış oldular. Sonra tekrar düşman karşısında ki gurup gelerek rükû’ ve secde ettiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oturuyordu sonra hepsi birlikte selâm verdiler, böylece her iki gurup ta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ile ikişer rekat namaz kılmış oldular.) (Ebû Dâvûd, Salat: 284)

1555- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müşrikleri kuşatarak Dacnan ile Usfan arasında konakladı. Bunun üzerine müşrikler birbirlerine: Onların kız ve erkek çocuklarından daha çok sevdikleri namazları vardır. Onlar namaz kılarlarken hazır olun ve tek bir çırpıda üzerlerine saldırın. Bunun üzerine Cebrail gelip Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ashabını iki guruba ayırmasını ve birine namaz kıldırırken diğerlerinin düşman karşısında pür dikkat silahlarıyla karşılık vermelerini emretti. Böylece Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir guruba namaz kıldırdıktan sonra onlar gidip düşman karşısında olanlar geldiler, onlara da bir rekat kıldırdı. Böylece guruplar tek rekat kılmış oldular Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de iki rekat namaz kılmış oldu. (Ebû Dâvûd, Salat: 284)

1556- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müslümanlara korku namazı kıldırdı. Namaza kalktığında bir saf önünde diğeri de arkasında idi. Arkasında olan guruba iki secde ile bir rekat kıldırdı. Sonra bu kılanlarla düşman karşısında olanlar yer değiştirdiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara da iki secdeli bir rekat namaz kıldırdı sonra selâm verdi. Böylece Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rekat askerler ise birer rekat kılmış oldular. (Buhârî, Megazî: 32; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 151)

1557- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdik, namaz için kamet getirildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz için kalktı, kendisiyle beraber bir gurup ta kalkıp arkasına durdu, bir gurup ta düşmanla karşı karşıyaydı, arkasındakilere bir rekat kıldırıp iki secde yaptırdı. Sonra onlar gidip düşman karşısında yerlerini aldılar, onlar da gelip Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında saf tuttular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara da bir rekat kıldırıp iki secde yaptı sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunlarla birlikte selâm verdi, diğerleri de selâm verdiler. (Buhârî, Megazî: 32; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 151)

1558- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte korku namazı kılmıştım. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasına iki saf halinde durmuştuk, düşman da kıble ile bizim aramızda idi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbir aldı bizler de tekbir aldık, rükû’ yaptı biz de yaptık, rükû’dan doğruldu biz de doğrulduk, secde için eğilince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secde etti arkasında ki saftakiler de secdeye gitti en arka saftakiler ise ayakta beklediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber ilk saftakiler kalkınca bu sefer ikinci saftakiler secdeye gittiler. Daha sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasındakiler geri çekildi, geridekilerde ilk safa geçtiler. Bu sefer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tekrar rükû’ yaptı bizde rükû’ yaptık sonra rükû’dan başını kaldırdı bizler de kaldırdık, secdeye gidince ilk saftakiler de secdeye gitti, arka saftakiler ise ayakta beklediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk saftakilerle beraber secdeden kalkınca bu sefer diğerleri secdeye gittiler daha sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) selâm vererek namazı bitirmiş oldu. (Buhârî, Megazî: 32; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 151)

1559- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Nahl denilen yerdeydik. Düşman güçleri bizimle kıble arasında idi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz için tekbir aldı, tüm askerlerde birlikte tekbir aldılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû’a vardı, askerlerde hep birlikte rükû’a gittiler. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye gitti arkasındaki saf secdeye gitti, diğerleri ayakta onları beklediler. Birinci saftakiler secdeden kalkınca arka taraftakiler secdeye gittiler. Sonra ön saftakilerle arka saftakiler yer değiştirdiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû’ yapınca hepsi birlikte rükû’ yaptılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı hepsi birlikte kalktılar. Sonra, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye vardı arkasındaki saf secdeye vardı, diğerleri onları bekliyorlardı. Onlar secdeden kalkınca oturdular berikiler onların yerine secde ettiler sonra selâm verdiler. Câbir diyor ki şimdiki komutanlarınızın yaptığı gibi. (Buhârî, Megazî: 32; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 151)

1560- Ebu Ayyaş ez Züraki (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Şu’be bana mektup yazdı ben de onu okudum, zaten ondan onu işitmiştim, bahsetmişti fakat onu ezberledim. İbn Beşşar hadisinde diyor ki: Bunu mektuptan ezberledim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Üsfan denilen yerde düşmanla karşı karşıya gelmişti. Müşrik ordularının başında Halid b. velid vardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) orada ordusuna öğle namazını kıldırmıştı. Müşrikler kendi aralarında şöyle diyorlardı. Onların mallarından, çocuklarından çok sevdikleri namazları vardır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) askerlerine ikindi namazını kıldırdı ve orduyu arkasında iki saf haline getirdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlarla birlikte rükû’a gidiyordu. Rükû’dan başlarını kaldırınca arkasındaki saf kendisiyle birlikte secdeye gidiyor diğerleri ise ayakta bekliyorlardı, secdeden kalktıklarında ise diğer saf secdeye gidiyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte rekatı tamamlıyorlardı sonra önceki saf geriliyor gerideki saf ise öne geçiyordu. Böylece hepsi birbirinin yerine geçerek namazlarını ve savaşı devam ettiriyorlardı. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hepsiyle birlikte rükû’a vardı, hepsi rükû’dan başlarını kaldırınca arkadaki saf secde etti. Diğerleri ise ayakta beklediler. Onlar secdeden kalkınca bu berikiler secdeye varıyorlardı daha sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) selâm vererek namazlarını bitirmiş oldular. (Böylece her iki gurupta ikişer rekat kılmış oldu) (Ebû Dâvûd, Salat: 284)

1561- Ebu Ayyaş ez Züraki (radıyallahü anh)’den (radıyallahü anh) rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte ufsan savaşında bulundum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize öğle namazını kıldırdı. O gün müşrik ordusunun başında Halid b. velid vardı. Müşrikler kendi aralarında dediler ki: Onları gaflette yakaladık, onları dalgın yakaladık. Bu sözler üzerine öğle namazı ile ikindi namazı arasında korku namazıyla alakalı ayet nazil oldu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize ikindi namazını kıldırdı ve bizi iki guruba ayırdı. Bir gurup; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılıyor diğer gurup ise onları bekliyorlardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbir alınca her iki gurupta tekbir aldı sonra rükû’a gitti tüm guruplar da rükû’ yaptılar. Sonra arka saftakiler ayakta kalıp ön saftakiler secdeye gittiler. Onlar secdelerini yapıp ayağa kalkınca arka saftakiler de secdelerini yaptılar. Daha sonra hep birlikte ikinci rekata kalktılar, önce birinci saftakiler secdeye vardılar diğerleri onları beklediler sonra saflar birbiriyle yer değiştirdiler ve onlarda secdeye vardılar ve hep beraber selâm verdiler. Böylece her gurup imamları ile beraber ikişer rekat namaz kılmış oldular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir defasında, Benî Süleym yurdunda da böyle bir namaz kıldırmıştı. (Ebû Dâvûd, Salat: 284)

1562- Ebu Bekre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir topluluğa iki rekat korku namazı kıldırdıktan sonra selâm verdi sonra diğer bir topluluğa yine aynı şekilde iki rekat kıldırıp selâm verdi. Böylece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört rekat kılmış oldu. (Ebû Dâvûd, Salat: 284)

1563- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bir guruba iki rekat korku namazı kıldırıp selâm verdi. Sonra diğer guruba yine iki rekat kıldırıp selâm vermişti. (Buhârî, Megazi: 32)

1564- Sehl b. ebi Hasme (radıyallahü anh) korku namazı ile ilgili şöyle der: İmam kıbleye dönerek ayakta durur, bir gurup ta kendisi ile birlikte namaza durur, diğer gurupta düşmana karşı durur, herkesin yönü düşmana doğrudur. İmam arkasındakilere bir rekat kıldırır onlar kendi başlarına oldukları yerde bir rükû’ ve iki secde yaparlar sonra ikinci gurupta aynısını yapar, böylece guruplar tek rekat imam ise iki rekat kılmış olur. (Ebû Dâvûd, Salat: 284; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 151)

1565- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına korku namazını kıldırmıştı. Bir gurup O’nunla birlikte namaz kılıyor diğer gurup ise düşmanla karşı karşıya duruyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rekat bir guruba namaz kıldırıyor onlarla diğerleri yer değiştiriyor onlara da iki rekat namaz kıldırıyordu ve selâm veriyordu. (Buhârî, Megazî: 32)

1566- Ebu Bekre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasındakilere iki rekat korku namazı kıldırmıştı sonra diğerleri geldi, onlara da iki rekat namaz kıldırdı ve selâm verdi. Böylece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört, gurupla da ikişer rekat kılmış oldular. (Ebû Dâvûd, Salat: 287)

١ - باب

١٥٤٠ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الأَشْعَثِ بْنِ أَبِي الشَّعْثَاءِ، عَنِ الأَسْوَدِ بْنِ هِلاَلٍ، عَنْ ثَعْلَبَةَ بْنِ زَهْدَمٍ، قَالَ كُنَّا مَعَ سَعِيدِ بْنِ الْعَاصِي بِطَبَرِسْتَانَ وَمَعَنَا حُذَيْفَةُ بْنُ الْيَمَانِ فَقَالَ أَيُّكُمْ صَلَّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْخَوْفِ فَقَالَ حُذَيْفَةُ أَنَا فَوَصَفَ فَقَالَ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْخَوْفِ بِطَائِفَةٍ رَكْعَةً صَفٍّ خَلْفَهُ وَطَائِفَةٍ أُخْرَى بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْعَدُوِّ فَصَلَّى بِالطَّائِفَةِ الَّتِي تَلِيهِ رَكْعَةً ثُمَّ نَكَصَ هَؤُلاَءِ إِلَى مَصَافِّ أُولَئِكَ وَجَاءَ أُولَئِكَ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَةً ‏.‏

١٥٤١ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ حَدَّثَنِي أَشْعَثُ بْنُ سُلَيْمٍ، عَنِ الأَسْوَدِ بْنِ هِلاَلٍ، عَنْ ثَعْلَبَةَ بْنِ زَهْدَمٍ، قَالَ كُنَّا مَعَ سَعِيدِ بْنِ الْعَاصِي بِطَبَرِسْتَانَ فَقَالَ أَيُّكُمْ صَلَّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْخَوْفِ فَقَالَ حُذَيْفَةُ أَنَا ‏.‏ فَقَامَ حُذَيْفَةُ فَصَفَّ النَّاسُ خَلْفَهُ صَفَّيْنِ صَفًّا خَلْفَهُ وَصَفًّا مُوَازِيَ الْعَدُوِّ فَصَلَّى بِالَّذِي خَلْفَهُ رَكْعَةً ثُمَّ انْصَرَفَ هَؤُلاَءِ إِلَى مَكَانِ هَؤُلاَءِ وَجَاءَ أُولَئِكَ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَةً وَلَمْ يَقْضُوا ‏.‏

١٥٤٢ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ حَدَّثَنِي الرُّكَيْنُ بْنُ الرَّبِيعِ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ حَسَّانٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم مِثْلَ صَلاَةِ حُذَيْفَةَ ‏.‏

١٥٤٣ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ، عَنْ بُكَيْرِ بْنِ الأَخْنَسِ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ فَرَضَ اللَّهُ الصَّلاَةَ عَلَى لِسَانِ نَبِيِّكُمْ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي الْحَضَرِ أَرْبَعًا وَفِي السَّفَرِ رَكْعَتَيْنِ وَفِي الْخَوْفِ رَكْعَةً ‏.‏

١٥٤٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ سُفْيَانَ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي الْجَهْمِ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى بِذِي قَرَدٍ وَصَفَّ النَّاسُ خَلْفَهُ صَفَّيْنِ صَفًّا خَلْفَهُ وَصَفًّا مُوَازِيَ الْعَدُوِّ فَصَلَّى بِالَّذِينَ خَلْفَهُ رَكْعَةً ثُمَّ انْصَرَفَ هَؤُلاَءِ إِلَى مَكَانِ هَؤُلاَءِ وَجَاءَ أُولَئِكَ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَةً وَلَمْ يَقْضُوا ‏.‏

١٥٤٥ - أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ كَثِيرٍ، عَنْ مُحَمَّدٍ، عَنِ الزُّبَيْدِيِّ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ، قَالَ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَامَ النَّاسُ مَعَهُ فَكَبَّرَ وَكَبَّرُوا ثُمَّ رَكَعَ وَرَكَعَ أُنَاسٌ مِنْهُمْ ثُمَّ سَجَدَ وَسَجَدُوا ثُمَّ قَامَ إِلَى الرَّكْعَةِ الثَّانِيَةِ فَتَأَخَّرَ الَّذِينَ سَجَدُوا مَعَهُ وَحَرَسُوا إِخْوَانَهُمْ وَأَتَتِ الطَّائِفَةُ الأُخْرَى فَرَكَعُوا مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَسَجَدُوا وَالنَّاسُ كُلُّهُمْ فِي صَلاَةٍ يُكَبِّرُونَ وَلَكِنْ يَحْرُسُ بَعْضُهُمْ بَعْضًا ‏.‏

١٥٤٦ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَمِّي، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي، عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ، قَالَ حَدَّثَنِي دَاوُدُ بْنُ الْحُصَيْنِ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ مَا كَانَتْ صَلاَةُ الْخَوْفِ إِلاَّ سَجْدَتَيْنِ كَصَلاَةِ أَحْرَاسِكُمْ هَؤُلاَءِ الْيَوْمَ خَلْفَ أَئِمَّتِكُمْ هَؤُلاَءِ إِلاَّ أَنَّهَا كَانَتْ عُقَبًا قَامَتْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ وَهُمْ جَمِيعًا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَسَجَدَتْ مَعَهُ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ ثُمَّ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَامُوا مَعَهُ جَمِيعًا ثُمَّ رَكَعَ وَرَكَعُوا مَعَهُ جَمِيعًا ثُمَّ سَجَدَ فَسَجَدَ مَعَهُ الَّذِينَ كَانُوا قِيَامًا أَوَّلَ مَرَّةٍ فَلَمَّا جَلَسَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَالَّذِينَ سَجَدُوا مَعَهُ فِي آخِرِ صَلاَتِهِمْ سَجَدَ الَّذِينَ كَانُوا قِيَامًا لأَنْفُسِهِمْ ثُمَّ جَلَسُوا فَجَمَعَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِالتَّسْلِيمِ ‏.‏

١٥٤٧ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ صَالِحِ بْنِ خَوَّاتٍ، عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِي حَثْمَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى بِهِمْ صَلاَةَ الْخَوْفِ فَصَفَّ صَفًّا خَلْفَهُ وَصَفًّا مُصَافُّو الْعَدُوِّ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَةً ثُمَّ ذَهَبَ هَؤُلاَءِ وَجَاءَ أُولَئِكَ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَةً ثُمَّ قَامُوا فَقَضَوْا رَكْعَةً رَكْعَةً ‏.‏

١٥٤٨ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ رُومَانَ، عَنْ صَالِحِ بْنِ خَوَّاتٍ، عَمَّنْ صَلَّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمَ ذَاتِ الرِّقَاعِ صَلاَةَ الْخَوْفِ أَنَّ طَائِفَةً صَفَّتْ مَعَهُ وَطَائِفَةٌ وُجَاهَ الْعَدُوِّ فَصَلَّى بِالَّذِينَ مَعَهُ رَكْعَةً ثُمَّ ثَبَتَ قَائِمًا وَأَتَمُّوا لأَنْفُسَهِمْ ثُمَّ انْصَرَفُوا فَصَفُّوا وُجَاهَ الْعَدُوِّ وَجَاءَتِ الطَّائِفَةُ الأُخْرَى فَصَلَّى بِهِمُ الرَّكْعَةَ الَّتِي بَقِيَتْ مِنْ صَلاَتِهِ ثُمَّ ثَبَتَ جَالِسًا وَأَتَمُّوا لأَنْفُسِهِمْ ثُمَّ سَلَّمَ بِهِمْ ‏.‏

١٥٤٩ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ زُرَيْعٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَالِمٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى بِإِحْدَى الطَّائِفَتَيْنِ رَكْعَةً وَالطَّائِفَةُ الأُخْرَى مُوَاجِهَةُ الْعَدُوِّ ثُمَّ انْطَلَقُوا فَقَامُوا فِي مَقَامِ أُولَئِكَ وَجَاءَ أُولَئِكَ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَةً أُخْرَى ثُمَّ سَلَّمَ عَلَيْهِمْ فَقَامَ هَؤُلاَءِ فَقَضُوا رَكْعَتَهُمْ وَقَامَ هَؤُلاَءِ فَقَضُوا رَكْعَتَهُمْ ‏.‏

١٥٥٠ - أَخْبَرَنِي كَثِيرُ بْنُ عُبَيْدٍ، عَنْ بَقِيَّةَ، عَنْ شُعَيْبٍ، قَالَ حَدَّثَنِي الزُّهْرِيُّ، قَالَ حَدَّثَنِي سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ غَزَوْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قِبَلَ نَجْدٍ فَوَازَيْنَا الْعَدُوَّ وَصَافَفْنَاهُمْ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُصَلِّي بِنَا فَقَامَتْ طَائِفَةٌ مِنَّا مَعَهُ وَأَقْبَلَ طَائِفَةٌ عَلَى الْعَدُوِّ فَرَكَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَمَنْ مَعَهُ رَكْعَةً وَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ انْصَرَفُوا فَكَانُوا مَكَانَ أُولَئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُصَلُّوا وَجَاءَتِ الطَّائِفَةُ الَّتِي لَمْ تُصَلِّ فَرَكَعَ بِهِمْ رَكْعَةً وَسَجْدَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَامَ كُلُّ رَجُلٍ مِنَ الْمُسْلِمِينَ فَرَكَعَ لِنَفْسِهِ رَكْعَةً وَسَجْدَتَيْنِ ‏.‏

١٥٥١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحِيمِ الْبَرْقِيُّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُوسُفَ، قَالَ أَنْبَأَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قَالَ كَانَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ يُحَدِّثُ أَنَّهُ صَلَّى صَلاَةَ الْخَوْفِ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ كَبَّرَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَصَفَّ خَلْفَهُ طَائِفَةٌ مِنَّا وَأَقْبَلَتْ طَائِفَةٌ عَلَى الْعَدُوِّ فَرَكَعَ بِهِمُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَةً وَسَجْدَتَيْنِ ثُمَّ انْصَرَفُوا وَأَقْبَلُوا عَلَى الْعَدُوِّ وَجَاءَتِ الطَّائِفَةُ الأُخْرَى فَصَلُّوا مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَفَعَلَ مِثْلَ ذَلِكَ ثُمَّ سَلَّمَ ثُمَّ قَامَ كُلُّ رَجُلٍ مِنَ الطَّائِفَتَيْنِ فَصَلَّى لِنَفْسِهِ رَكْعَةً وَسَجْدَتَيْنِ ‏.‏

١٥٥٢ - أَخْبَرَنِي عِمْرَانُ بْنُ بَكَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ، قَالَ أَنْبَأَنَا الْهَيْثَمُ بْنُ حُمَيْدٍ، عَنِ الْعَلاَءِ، وَأَبِي، أَيُّوبَ عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، قَالَ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْخَوْفِ قَامَ فَكَبَّرَ فَصَلَّى خَلْفَهُ طَائِفَةٌ مِنَّا وَطَائِفَةٌ مُوَاجِهَةَ الْعَدُوِّ فَرَكَعَ بِهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَةً وَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ انْصَرَفُوا وَلَمْ يُسَلِّمُوا وَأَقْبَلُوا عَلَى الْعَدُوِّ فَصَفُّوا مَكَانَهُمْ وَجَاءَتِ الطَّائِفَةُ الأُخْرَى فَصَفُّوا خَلْفَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَةً وَسَجْدَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَدْ أَتَمَّ رَكْعَتَيْنِ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ ثُمَّ قَامَتِ الطَّائِفَتَانِ فَصَلَّى كُلُّ إِنْسَانٍ مِنْهُمْ لِنَفْسِهِ رَكْعَةً وَسَجْدَتَيْنِ ‏.‏ قَالَ أَبُو بَكْرِ بْنُ السُّنِّيِّ الزُّهْرِيُّ سَمِعَ مِنِ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثَيْنِ وَلَمْ يَسْمَعْ هَذَا مِنْهُ ‏.‏

١٥٥٣ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ وَاصِلِ بْنِ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْخَوْفِ فِي بَعْضِ أَيَّامِهِ فَقَامَتْ طَائِفَةٌ مَعَهُ وَطَائِفَةٌ بِإِزَاءِ الْعَدُوِّ فَصَلَّى بِالَّذِينَ مَعَهُ رَكْعَةً ثُمَّ ذَهَبُوا وَجَاءَ الآخَرُونَ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَةً ثُمَّ قَضَتِ الطَّائِفَتَانِ رَكْعَةً رَكْعَةً ‏.‏

١٥٥٤ - أَخْبَرَنِي عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ فَضَالَةَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ الْمُقْرِئُ، ح وَأَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ، حَدَّثَنَا حَيْوَةُ، وَذَكَرَ، آخَرَ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الأَسْوَدِ، أَنَّهُ سَمِعَ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ، يُحَدِّثُ عَنْ مَرْوَانَ بْنِ الْحَكَمِ، أَنَّهُ سَأَلَ أَبَا هُرَيْرَةَ هَلْ صَلَّيْتَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْخَوْفِ فَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ مَتَى قَالَ عَامَ غَزْوَةِ نَجْدٍ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِصَلاَةِ الْعَصْرِ وَقَامَتْ مَعَهُ طَائِفَةٌ وَطَائِفَةٌ أُخْرَى مُقَابِلَ الْعَدُوِّ وَظُهُورُهُمْ إِلَى الْقِبْلَةِ فَكَبَّرَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَكَبَّرُوا جَمِيعًا الَّذِينَ مَعَهُ وَالَّذِينَ يُقَابِلُونَ الْعَدُوَّ ثُمَّ رَكَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَةً وَاحِدَةً وَرَكَعَتْ مَعَهُ الطَّائِفَةُ الَّتِي تَلِيهِ ثُمَّ سَجَدَ وَسَجَدَتِ الطَّائِفَةُ الَّتِي تَلِيهِ وَالآخَرُونَ قِيَامٌ مُقَابِلَ الْعَدُوِّ ثُمَّ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَامَتِ الطَّائِفَةُ الَّتِي مَعَهُ فَذَهَبُوا إِلَى الْعَدُوِّ فَقَابَلُوهُمْ وَأَقْبَلَتِ الطَّائِفَةُ الَّتِي كَانَتْ مُقَابِلَ الْعَدُوِّ فَرَكَعُوا وَسَجَدُوا وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَائِمٌ كَمَا هُوَ ثُمَّ قَامُوا فَرَكَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَةً أُخْرَى وَرَكَعُوا مَعَهُ وَسَجَدَ وَسَجَدُوا مَعَهُ ثُمَّ أَقْبَلَتِ الطَّائِفَةُ الَّتِي كَانَتْ مُقَابِلَ الْعَدُوِّ فَرَكَعُوا وَسَجَدُوا وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَاعِدٌ وَمَنْ مَعَهُ ثُمَّ كَانَ السَّلاَمُ فَسَلَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَسَلَّمُوا جَمِيعًا فَكَانَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَتَانِ وَلِكُلِّ رَجُلٍ مِنَ الطَّائِفَتَيْنِ رَكْعَتَانِ رَكْعَتَانِ ‏.‏

١٥٥٥ - أَخْبَرَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ، قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ الصَّمَدِ بْنُ عَبْدِ الْوَارِثِ، قَالَ حَدَّثَنِي سَعِيدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْهُنَائِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ شَقِيقٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم نَازِلاً بَيْنَ ضَجْنَانَ وَعُسْفَانَ مُحَاصِرَ الْمُشْرِكِينَ فَقَالَ الْمُشْرِكُونَ إِنَّ لِهَؤُلاَءِ صَلاَةً هِيَ أَحَبُّ إِلَيْهِمْ مِنْ أَبْنَائِهِمْ وَأَبْكَارِهِمْ أَجْمِعُوا أَمْرَكُمْ ثُمَّ مِيلُوا عَلَيْهِمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً فَجَاءَ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَأَمَرَهُ أَنْ يَقْسِمَ أَصْحَابَهُ نِصْفَيْنِ فَيُصَلِّيَ بِطَائِفَةٍ مِنْهُمْ وَطَائِفَةٌ مُقْبِلُونَ عَلَى عَدُوِّهِمْ قَدْ أَخَذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ فَيُصَلِّيَ بِهِمْ رَكْعَةً ثُمَّ يَتَأَخَّرَ هَؤُلاَءِ وَيَتَقَدَّمَ أُولَئِكَ فَيُصَلِّيَ بِهِمْ رَكْعَةً تَكُونُ لَهُمْ مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَةً رَكْعَةً وَلِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَتَانِ ‏.‏

١٥٥٦ - أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْحَسَنِ، عَنْ حَجَّاجِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ يَزِيدَ الْفَقِيرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى بِهِمْ صَلاَةَ الْخَوْفِ فَقَامَ صَفٌّ بَيْنَ يَدَيْهِ وَصَفٌّ خَلْفَهُ صَلَّى بِالَّذِينَ خَلْفَهُ رَكْعَةً وَسَجْدَتَيْنِ ثُمَّ تَقَدَّمَ هَؤُلاَءِ حَتَّى قَامُوا فِي مَقَامِ أَصْحَابِهِمْ وَجَاءَ أُولَئِكَ فَقَامُوا مَقَامَ هَؤُلاَءِ وَصَلَّى بِهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَةً وَسَجْدَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ فَكَانَتْ لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَتَانِ وَلَهُمْ رَكْعَةٌ ‏.‏

١٥٥٧ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ الْمِقْدَامِ، قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْمَسْعُودِيُّ، قَالَ أَنْبَأَنِي يَزِيدُ الْفَقِيرُ، أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأُقِيمَتِ الصَّلاَةُ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَامَتْ خَلْفَهُ طَائِفَةٌ وَطَائِفَةٌ مُوَاجِهَةَ الْعَدُوِّ فَصَلَّى بِالَّذِينَ خَلْفَهُ رَكْعَةً وَسَجَدَ بِهِمْ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ إِنَّهُمُ انْطَلَقُوا فَقَامُوا مَقَامَ أُولَئِكَ الَّذِينَ كَانُوا فِي وَجْهِ الْعَدُوِّ وَجَاءَتْ تِلْكَ الطَّائِفَةُ فَصَلَّى بِهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَكْعَةً وَسَجَدَ بِهِمْ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم سَلَّمَ فَسَلَّمَ الَّذِينَ خَلْفَهُ وَسَلَّمَ أُولَئِكَ ‏.‏

١٥٥٨ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ الدِّرْهَمِيُّ، وَإِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ أَبِي سُلَيْمَانَ، عَنْ عَطَاءٍ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ شَهِدْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْخَوْفِ فَقُمْنَا خَلْفَهُ صَفَّيْنِ وَالْعَدُوُّ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقِبْلَةِ فَكَبَّرَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَكَبَّرْنَا وَرَكَعَ وَرَكَعْنَا وَرَفَعَ وَرَفَعْنَا فَلَمَّا انْحَدَرَ لِلسُّجُودِ سَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَالَّذِينَ يَلُونَهُ وَقَامَ الصَّفُّ الثَّانِي حِينَ رَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَالصَّفُّ الَّذِينَ يَلُونَهُ ثُمَّ سَجَدَ الصَّفُّ الثَّانِي حِينَ رَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي أَمْكِنَتِهِمْ ثُمَّ تَأَخَّرَ الصَّفُّ الَّذِينَ كَانُوا يَلُونَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَتَقَدَّمَ الصَّفُّ الآخَرُ فَقَامَ فِي مَقَامِهِمْ وَقَامَ هَؤُلاَءِ فِي مَقَامِ الآخَرِينَ قِيَامًا وَرَكَعَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَرَكَعْنَا ثُمَّ رَفَعَ وَرَفَعْنَا فَلَمَّا انْحَدَرَ لِلسُّجُودِ سَجَدَ الَّذِينَ يَلُونَهُ وَالآخَرُونَ قِيَامٌ فَلَمَّا رَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَالَّذِينَ يَلُونَهُ سَجَدَ الآخَرُونَ ثُمَّ سَلَّمَ ‏.‏

١٥٥٩ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِنَخْلٍ وَالْعَدُوُّ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقِبْلَةِ فَكَبَّرَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَكَبَّرُوا جَمِيعًا ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعُوا جَمِيعًا ثُمَّ سَجَدَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَالصَّفُّ الَّذِي يَلِيهِ وَالآخَرُونَ قِيَامٌ يَحْرُسُونَهُمْ فَلَمَّا قَامُوا سَجَدَ الآخَرُونَ مَكَانَهُمُ الَّذِينَ كَانُوا فِيهِ ثُمَّ تَقَدَّمَ هَؤُلاَءِ إِلَى مَصَافِّ هَؤُلاَءِ فَرَكَعَ فَرَكَعُوا جَمِيعًا ثُمَّ رَفَعَ فَرَفَعُوا جَمِيعًا ثُمَّ سَجَدَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَالصَّفُّ الَّذِينَ يَلُونَهُ وَالآخَرُونَ قِيَامٌ يَحْرُسُونَهُمْ فَلَمَّا سَجَدُوا وَجَلَسُوا سَجَدَ الآخَرُونَ مَكَانَهُمْ ثُمَّ سَلَّمَ ‏.‏ قَالَ جَابِرٌ كَمَا يَفْعَلُ أُمَرَاؤُكُمْ ‏.‏

١٥٦٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، عَنْ مُحَمَّدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ مَنْصُورٍ، قَالَ سَمِعْتُ مُجَاهِدًا، يُحَدِّثُ عَنْ أَبِي عَيَّاشٍ الزُّرَقِيِّ، قَالَ شُعْبَةُ كَتَبَ بِهِ إِلَىَّ وَقَرَأْتُهُ عَلَيْهِ وَسَمِعْتُهُ مِنْهُ يُحَدِّثُ وَلَكِنِّي حَفِظْتُهُ قَالَ ابْنُ بَشَّارٍ فِي حَدِيثِهِ حِفْظِي مِنَ الْكِتَابِ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ مُصَافَّ الْعَدُوِّ بِعُسْفَانَ وَعَلَى الْمُشْرِكِينَ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ فَصَلَّى بِهِمُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم الظُّهْرَ قَالَ الْمُشْرِكُونَ إِنَّ لَهُمْ صَلاَةً بَعْدَ هَذِهِ هِيَ أَحَبُّ إِلَيْهِمْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ وَأَبْنَائِهِمْ فَصَلَّى بِهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الْعَصْرَ فَصَفَّهُمْ صَفَّيْنِ خَلْفَهُ فَرَكَعَ بِهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَمِيعًا فَلَمَّا رَفَعُوا رُءُوسَهُمْ سَجَدَ بِالصَّفِّ الَّذِي يَلِيهِ وَقَامَ الآخَرُونَ فَلَمَّا رَفَعُوا رُءُوسَهُمْ مِنَ السُّجُودِ سَجَدَ الصَّفُّ الْمُؤَخَّرُ بِرُكُوعِهِمْ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ تَأَخَّرَ الصَّفُّ الْمُقَدَّمُ وَتَقَدَّمَ الصَّفُّ الْمُؤَخَّرُ فَقَامَ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمْ فِي مَقَامِ صَاحِبِهِ ثُمَّ رَكَعَ بِهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَمِيعًا فَلَمَّا رَفَعُوا رُءُوسَهُمْ مِنَ الرُّكُوعِ سَجَدَ الصَّفُّ الَّذِي يَلِيهِ وَقَامَ الآخَرُونَ فَلَمَّا فَرَغُوا مِنْ سُجُودِهِمْ سَجَدَ الآخَرُونَ ثُمَّ سَلَّمَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَيْهِمْ ‏.‏

١٥٦١ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ الصَّمَدِ، قَالَ حَدَّثَنَا مَنْصُورٌ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنْ أَبِي عَيَّاشٍ الزُّرَقِيِّ، قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِعُسْفَانَ فَصَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الظُّهْرِ وَعَلَى الْمُشْرِكِينَ يَوْمَئِذٍ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ فَقَالَ الْمُشْرِكُونَ لَقَدْ أَصَبْنَا مِنْهُمْ غِرَّةً وَلَقَدْ أَصَبْنَا مِنْهُمْ غَفْلَةً ‏.‏ فَنَزَلَتْ - يَعْنِي صَلاَةَ الْخَوْفِ - بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ فَصَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْعَصْرِ فَفَرَّقَنَا فِرْقَتَيْنِ فِرْقَةً تُصَلِّي مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَفِرْقَةً يَحْرُسُونَهُ فَكَبَّرَ بِالَّذِينَ يَلُونَهُ وَالَّذِينَ يَحْرُسُونَهُمْ ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ هَؤُلاَءِ وَأُولَئِكَ جَمِيعًا ثُمَّ سَجَدَ الَّذِينَ يَلُونَهُ وَتَأَخَّرَ هَؤُلاَءِ وَالَّذِينَ يَلُونَهُ وَتَقَدَّمَ الآخَرُونَ فَسَجَدُوا ثُمَّ قَامَ فَرَكَعَ بِهِمْ جَمِيعًا الثَّانِيَةَ بِالَّذِينَ يَلُونَهُ وَبِالَّذِينَ يَحْرُسُونَهُ ثُمَّ سَجَدَ بِالَّذِينَ يَلُونَهُ ثُمَّ تَأَخَّرُوا فَقَامُوا فِي مَصَافِّ أَصْحَابِهِمْ وَتَقَدَّمَ الآخَرُونَ فَسَجَدُوا ثُمَّ سَلَّمَ عَلَيْهِمْ فَكَانَتْ لِكُلِّهِمْ رَكْعَتَانِ رَكْعَتَانِ مَعَ إِمَامِهِمْ وَصَلَّى مَرَّةً بِأَرْضِ بَنِي سُلَيْمٍ ‏.‏

١٥٦٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، وَإِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالاَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، عَنْ أَشْعَثَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ أَبِي بَكْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى بِالْقَوْمِ فِي الْخَوْفِ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ ثُمَّ صَلَّى بِالْقَوْمِ الآخَرِينَ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ فَصَلَّى النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَرْبَعًا ‏.‏

١٥٦٣ - أَخْبَرَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ يَعْقُوبَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَاصِمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى بِطَائِفَةٍ مِنْ أَصْحَابِهِ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ ثُمَّ صَلَّى بِآخَرِينَ أَيْضًا رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ ‏.‏

١٥٦٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو حَفْصٍ، عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ صَالِحِ بْنِ خَوَّاتٍ، عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِي حَثْمَةَ، فِي صَلاَةِ الْخَوْفِ قَالَ يَقُومُ الإِمَامُ مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ وَتَقُومُ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَهُ وَطَائِفَةٌ قِبَلَ الْعَدُوِّ وَوُجُوهُهُمْ إِلَى الْعَدُوِّ فَيَرْكَعُ بِهِمْ رَكْعَةً وَيَرْكَعُونَ لأَنْفُسِهِمْ وَيَسْجُدُونَ سَجْدَتَيْنِ فِي مَكَانِهِمْ وَيَذْهَبُونَ إِلَى مَقَامِ أُولَئِكَ وَيَجِيءُ أُولَئِكَ فَيَرْكَعُ بِهِمْ وَيَسْجُدُ بِهِمْ سَجْدَتَيْنِ فَهِيَ لَهُ ثِنْتَانِ وَلَهُمْ وَاحِدَةٌ ثُمَّ يَرْكَعُونَ رَكْعَةً رَكْعَةً وَيَسْجُدُونَ سَجْدَتَيْنِ ‏.‏

١٥٦٥ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا يُونُسُ، عَنِ الْحَسَنِ، قَالَ حَدَّثَ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى بِأَصْحَابِهِ صَلاَةَ الْخَوْفِ فَصَلَّتْ طَائِفَةٌ مَعَهُ وَطَائِفَةٌ وُجُوهُهُمْ قِبَلَ الْعَدُوِّ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ قَامُوا مَقَامَ الآخَرِينَ وَجَاءَ الآخَرُونَ فَصَلَّى بِهِمْ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ ‏.‏

١٥٦٦ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الأَشْعَثُ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ أَبِي بَكْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ صَلَّى صَلاَةَ الْخَوْفِ بِالَّذِينَ خَلْفَهُ رَكْعَتَيْنِ وَالَّذِينَ جَاءُوا بَعْدُ رَكْعَتَيْنِ فَكَانَتْ لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ وَلِهَؤُلاَءِ رَكْعَتَيْنِ رَكْعَتَيْنِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 18- Yağmurların Kesilmesi İçin Dua Ederken De Eller Kaldırılır Mı?

1539- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir sene kuraklık olmuştu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Cuma günü minberde hutbe okurken bir bedevi kalkarak:

(Ey Allah’ın Rasûlü! mallarımız helak oldu, çoluk çocuk aç kaldılar. Allah’a dua et de yağmur yağdırsın.) Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ellerine kaldırdı, gök yüzünde hiçbir bulut yoktu. Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki daha Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ellerini indirmeden dağlar gibi bulutlar ortaya çıkıverdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minberden inmeden sakalından yağmur damlalarının aktığını gördüm. O gün, ertesi gün ve ertesi Cumaya kadar yağmur yağmaya devam etti. Ertesi Cuma aynı bedevi -veya bir başkası- tekrar ayağa kalkarak:

(Ey Allah’ın Rasûlü! binalar yıkıldı, mallarımız sular altında kaldı, bizim için Allah’a dua et de yağmur kesilsin) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ellerini kaldırarak şöyle dua etti:

(Allah’ım, bize değil çevremize…) eliyle ne tarafı işaret ediyorsa o tarafın bulutları açılıyordu. öyle oldu ki Medine bir torba gibi ortada kaldı, yağmur çevreye yağdı, vadiler sellerle dolup taştı. Etraftan gelenler bol yağmur ve bereket haberleriyle geldiler. (Buhârî, İstiska: 21; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 154)

١٨ - باب رَفْعِ الإِمَامِ يَدَيْهِ عِنْدَ مَسْأَلَةِ إِمْسَاكِ الْمَطَرِ

١٥٣٩ - أَخْبَرَنَا مَحْمُودُ بْنُ خَالِدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا أَبُو عَمْرٍو الأَوْزَاعِيُّ، عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ أَصَابَ النَّاسُ سَنَةٌ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَبَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَخْطُبُ عَلَى الْمِنْبَرِ يَوْمَ الْجُمُعَةِ فَقَامَ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكَ الْمَالُ وَجَاعَ الْعِيَالُ فَادْعُ اللَّهَ لَنَا ‏.‏ فَرَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَدَيْهِ وَمَا نَرَى فِي السَّمَاءِ قَزَعَةً وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ مَا وَضَعَهَا حَتَّى ثَارَ سَحَابٌ أَمْثَالُ الْجِبَالِ ثُمَّ لَمْ يَنْزِلْ عَنْ مِنْبَرِهِ حَتَّى رَأَيْتُ الْمَطَرَ يَتَحَادَرُ عَلَى لِحْيَتِهِ فَمُطِرْنَا يَوْمَنَا ذَلِكَ وَمِنَ الْغَدِ وَالَّذِي يَلِيهِ حَتَّى الْجُمُعَةِ الأُخْرَى فَقَامَ ذَلِكَ الأَعْرَابِيُّ أَوْ قَالَ غَيْرَهُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ تَهَدَّمَ الْبِنَاءُ وَغَرِقَ الْمَالُ فَادْعُ اللَّهَ لَنَا ‏.‏ فَرَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَدَيْهِ فَقَالَ ‏(‏ اللَّهُمَّ حَوَالَيْنَا وَلاَ عَلَيْنَا ‏)‏ ‏.‏ فَمَا يُشِيرُ بِيَدِهِ إِلَى نَاحِيَةٍ مِنَ السَّحَابِ إِلاَّ انْفَرَجَتْ حَتَّى صَارَتِ الْمَدِينَةُ مِثْلَ الْجَوْبَةِ وَسَالَ الْوَادِي وَلَمْ يَجِئْ أَحَدٌ مِنْ نَاحِيَةٍ إِلاَّ أَخْبَرَ بِالْجَوْدِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget