Gece Namazına Başlanmadan Ne Okunur?
9- Gece Namazına Başlanmadan Ne Okunur?
1628- Asım b. Humeyd (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe’ye; (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazından önce neleri okurdu?) diye sordum. O da şöyle cevap verdi:
(Daha önce hiç kimsenin sormadığı bir şeyi sordun. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), on defa tekbir getirir, on defa elhamdülillah der, on defa sübhanellah der, on defa da lâ ilâhe illallah der, on defa da istiğfar edip, şöyle derdi:
(Allah’ım! Beni affet, Beni doğru yolunda kıl, Beni rızıklandır, Bana afiyet ver, kıyamet günü yerimin dar olmasından Sana sığınırım Allah’ım.) (Ebû Dâvûd, Salat: 316; Müsned: 23950)
1629- Rabia b. Ka’b el Eslemi (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in odasında geceledim, gece namazı için kalktığında; Uzun uzun (Sübhanellahi Rabbil âlemîn ve Sübhanellahi ve Bihamdihî) dediğini duyuyordum.) (İbn Mâce, Dua: 16; Müsned: 15979)
1630- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) teheccüd için kalktığında şöyle dua ederdi:
(Allah’ım! Hamd Sana mahsustur. Göklerin, yerin ve ikisinde bulunan her şeyin nûru Sensin, Hamd senin içindir. Göklerde ve yeryüzünde bulunan her şeyin idaresi senin elindedir. Hamd Sana mahsustur. Göklerin, yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin sahibi sensin. Yine eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Sen haksın, va’din haktır. Cennet haktır, Cehennem haktır, kıyamet haktır. Peygamberlerin hepsi hak ve doğru yoldadır. Muhammed’de hak yoldadır. Sana boyun eğdim, Sana güvenip dayandım, Sana iman ettim.) Kuteybe sözünü şöyle devam ettirdi diyor:
(Senin gönderdiğin delillerle mücadele ettim, hakkı ve gerçekleri inkar edenleri Sana havale ettim. Yaptığım ve yapacağım gizli ve açık günahlarımı affet. Öne geçiren de Sensin. Geri bırakan da Sensin. Senden başka ilâh yoktur. Güç ve kuvvetimiz ancak senin yardımınladır.) (Buhârî, Teheccüd: 1; Müslim, Salatül Müsafirin: 26)
1631- Abdullah b. Abbâs (radıyallahü anh) anlatıyor:
(Bir gece mü’minlerin annesi teyzem Meymune’nin yanında kalmıştım. Ben, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve teyzem bir yastıkta yatmıştık. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece yarısına kadar uyudu, gece yarısından biraz önce miydi sonra mıydı pek bilemiyorum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyandı, oturur vaziyete geldi, elleri ile yüzünü ovuşturdu ve Âl-i İmrân sûresinin son on ayetini okuduktan sonra kalktı, asılı duran su tulumundan güzelce bir abdest aldı ve namaza durdu. Abdullah b. Abbâs diyor ki: Ben de kalkıp aynı şeyleri yaptıktan sonra gidip yanına durdum. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sağ elini başıma koyarak sağ kulağımı büker gibi yaptı ve iki rekat sonra tekrar iki rekat sonra tekrar iki rekat sonra yine iki rekat yine iki rekat sonra iki rekat daha kılıp vitri kıldı. Sonra biraz uzandı, müezzin gelip sabah namazı için çağırdığında ise hafif iki rekat daha kıldı.) (Buhârî, Teheccüd: 10; Muvatta', Teheccüd: 2)
٩ - باب ذِكْرِ مَا يُسْتَفْتَحُ بِهِ الْقِيَامُ
١٦٢٨ - أَخْبَرَنَا عِصْمَةُ بْنُ الْفَضْلِ، قَالَ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الأَزْهَرُ بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ حُمَيْدٍ، قَالَ سَأَلْتُ عَائِشَةَ بِمَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَسْتَفْتِحُ قِيَامَ اللَّيْلِ قَالَتْ لَقَدْ سَأَلْتَنِي عَنْ شَىْءٍ مَا سَأَلَنِي عَنْهُ أَحَدٌ قَبْلَكَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُكَبِّرُ عَشْرًا وَيَحْمَدُ عَشْرًا وَيُسَبِّحُ عَشْرًا وَيُهَلِّلُ عَشْرًا وَيَسْتَغْفِرُ عَشْرًا وَيَقُولُ ( اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَاهْدِنِي وَارْزُقْنِي وَعَافِنِي أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ ضِيقِ الْمَقَامِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ) .
١٦٢٩ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ، عَنْ مَعْمَرٍ، وَالأَوْزَاعِيِّ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ كَعْبٍ الأَسْلَمِيِّ، قَالَ كُنْتُ أَبِيتُ عِنْدَ حُجْرَةِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَكُنْتُ أَسْمَعُهُ إِذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ يَقُولُ ( سُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ) . الْهَوِيَّ ثُمَّ يَقُولُ ( سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ ) . الْهَوِيَّ .
١٦٣٠ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الأَحْوَلِ، - يَعْنِي سُلَيْمَانَ بْنَ أَبِي مُسْلِمٍ - عَنْ طَاوُسٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ يَتَهَجَّدُ قَالَ ( اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ نُورُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ قَيَّامُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ مَلِكُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ حَقٌّ وَوَعْدُكَ حَقٌّ وَالْجَنَّةُ حَقٌّ وَالنَّارُ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ حَقٌّ وَالنَّبِيُّونَ حَقٌّ وَمُحَمَّدٌ حَقٌّ لَكَ أَسْلَمْتُ وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَبِكَ آمَنْتُ ) . ثُمَّ ذَكَرَ قُتَيْبَةُ كَلِمَةً مَعْنَاهَا ( وَبِكَ خَاصَمْتُ وَإِلَيْكَ حَاكَمْتُ اغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ وَمَا أَخَّرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ أَنْتَ الْمُقَدِّمُ وَأَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ ) .
١٦٣١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ الْقَاسِمِ، عَنْ مَالِكٍ، قَالَ حَدَّثَنِي مَخْرَمَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ كُرَيْبٍ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ، أَخْبَرَهُ أَنَّهُ، بَاتَ عِنْدَ مَيْمُونَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ - وَهِيَ خَالَتُهُ - فَاضْطَجَعَ فِي عَرْضِ الْوِسَادَةِ وَاضْطَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَهْلُهُ فِي طُولِهَا فَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حَتَّى إِذَا انْتَصَفَ اللَّيْلُ أَوْ قَبْلَهُ قَلِيلاً أَوْ بَعْدَهُ قَلِيلاً اسْتَيْقَظَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَجَلَسَ يَمْسَحُ النَّوْمَ عَنْ وَجْهِهِ بِيَدِهِ ثُمَّ قَرَأَ الْعَشْرَ الآيَاتِ الْخَوَاتِيمَ مِنْ سُورَةِ آلِ عِمْرَانَ ثُمَّ قَامَ إِلَى شَنٍّ مُعَلَّقَةٍ فَتَوَضَّأَ مِنْهَا فَأَحْسَنَ وُضُوءَهُ ثُمَّ قَامَ يُصَلِّي قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ فَقُمْتُ فَصَنَعْتُ مِثْلَ مَا صَنَعَ ثُمَّ ذَهَبْتُ فَقُمْتُ إِلَى جَنْبِهِ فَوَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى رَأْسِي وَأَخَذَ بِأُذُنِي الْيُمْنَى يَفْتِلُهَا فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ أَوْتَرَ ثُمَّ اضْطَجَعَ حَتَّى جَاءَهُ الْمُؤَذِّنُ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ .