Yedi Rekat Olarak Vitir
42- Yedi Rekat Olarak Vitir
1729- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) yaşlanıp etlenince, vitir namazını yedi rekat olarak kılardı ve en son rekatta teşehhüd için otururdu. Yine oturduğu yerden iki rekat daha kılardı ve böylece dokuz rekat olmuş olurdu.) Yavrucuğum Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir namaza başladığı zaman onu devamlı kılmayı severdi. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123; Müslim, Salatül Müsafirin: 18)
1730- Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), vitir namazını dokuz rekat olarak kıldığında sekizinci rekatta otururdu ve Allah’a hamd edip O’nu zikredip, dua ettikten sonra selâm vermeden ayağa kalkar ve dokuzuncu rekatı da kılardı. Dokuzuncu rekatın teşehhüdüne oturunca Allah’ı zikreder, dua eder ve bize duyuracak şekilde selâm verirdi. Sonra da oturduğu yerden iki rekat daha kılardı. Yaşlanıp zayıf düştüğü zaman yedi rekat olarak vitir kılar sadece altıncı rekatta teşehhüde oturur, selâm vermeden kalkarak yedinci rekatı da kılar; sonra selâm verirdi. Sonra oturduğu yerde iki rekat daha kılardı.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123; Müslim, Salatül Müsafirin: 18)
٤٢ - باب كَيْفَ الْوِتْرُ بِسَبْعٍ
١٧٢٩ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى، عَنْ سَعْدِ بْنِ هِشَامٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ لَمَّا أَسَنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَخَذَ اللَّحْمَ صَلَّى سَبْعَ رَكَعَاتٍ لاَ يَقْعُدُ إِلاَّ فِي آخِرِهِنَّ وَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُوَ قَاعِدٌ بَعْدَ مَا يُسَلِّمُ فَتِلْكَ تِسْعٌ يَا بُنَىَّ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذَا صَلَّى صَلاَةً أَحَبَّ أَنْ يُدَاوِمَ عَلَيْهَا . مُخْتَصَرٌ . خَالَفَهُ هِشَامٌ الدَّسْتَوَائِيُّ .
١٧٣٠ - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى، عَنْ سَعْدِ بْنِ هِشَامٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذَا أَوْتَرَ بِتِسْعِ رَكَعَاتٍ لَمْ يَقْعُدْ إِلاَّ فِي الثَّامِنَةِ فَيَحْمَدُ اللَّهَ وَيَذْكُرُهُ وَيَدْعُو ثُمَّ يَنْهَضُ وَلاَ يُسَلِّمُ ثُمَّ يُصَلِّي التَّاسِعَةَ فَيَجْلِسُ فَيَذْكُرُ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ وَيَدْعُو ثُمَّ يُسَلِّمُ تَسْلِيمَةً يُسْمِعُنَا ثُمَّ يُصَلِّي رَكْعَتَيْنِ وَهُوَ جَالِسٌ فَلَمَّا كَبِرَ وَضَعُفَ أَوْتَرَ بِسَبْعِ رَكَعَاتٍ لاَ يَقْعُدُ إِلاَّ فِي السَّادِسَةِ ثُمَّ يَنْهَضُ وَلاَ يُسَلِّمُ فَيُصَلِّي السَّابِعَةَ ثُمَّ يُسَلِّمُ تَسْلِيمَةً ثُمَّ يُصَلِّي رَكْعَتَيْنِ وَهُوَ جَالِسٌ .