Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 41- İhramlı Kimse Nasıl Kefenlenir?

1915- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(İhramlı olarak vefat eden kimseyi giydiği iki parça elbise içersinde su ve sidr ile yıkayınız ve o iki elbiseyle kefenleyiniz ona koku sürmeyiniz, başını da örtmeyiniz. O kıyamet günü ihramlı olarak diriltilecektir.) (Buhârî, Cenaiz: 21; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 84)

٤١ - باب كَيْفَ يُكَفَّنُ الْمُحْرِمُ إِذَا مَاتَ

١٩١٥ - أَخْبَرَنَا عُتْبَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ نَافِعٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اغْسِلُوا الْمُحْرِمَ فِي ثَوْبَيْهِ اللَّذَيْنِ أَحْرَمَ فِيهِمَا وَاغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ وَكَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْهِ وَلاَ تُمِسُّوهُ بِطِيبٍ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ فَإِنَّهُ يُبْعَثُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُحْرِمًا ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 40- Gömlek Kefen Olarak Kullanılır Mı?

1911- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Übey ölünce, oğlu Abdullah; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve:

(Gömleğini bana versen de babamı onunla kefenlesem siz de onun namazını kılıp onun için bağışlanma dileseniz) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Gömleğini ona verdi ve şöyle dedi:

(Kefenleyip hazırladığınızda haber verin, namazını kıldırayım.) Bunun üzerine Ömer. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elbisesini çekti ve şöyle dedi:

(Allah, sizi, münafıkların namazını kılmaktan yasaklamadı mı?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Ben, muhayyerim. (Allah onlara ister istiğfar et istersen etme müsavidir) (Tevbe 80) buyurmaktadır.) dedi ve Abdullah b. Übey’in cenaze namazını kıldı. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu. (Tevbe 84) (Ey Peygamber! O Münafıklardan ölen kimsenin asla namazını kılma! Mezarı başında da ne maksatla olursa olsun durma, sakın! Çünkü onlar, Allah’ı ve onun elçisini inkar ettiler ve ilâhi buyrukları hiçe sayarak çiğneyip can verdiler.) Bundan sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), münafıkların cenaze namazı kıldırmadı. (İbn Mâce, Cenaiz: 31; Buhârî, Tefsir: 147)

1912- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdullah b. Übey defn olunduktan sonra kabrinin başına geldi. Kabre konulmuştu, orada durdu. Çıkarılmasını emretti, ölü çıkarıldı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu dizleri üzerine koydu, ona gömleğini giydirdi ve ona tükrüğünden üfledi.) (Buhârî, Cenaiz: 77; Müslim, Sıfatü-il Münafıkîn: 1)

1913- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abbâs, Medine’ye gelmişti. Ensar, O’na; giydirmek için bir elbise aradılar. Abdullah b. Übey’in gömleğinden başka ona uyan elbise bulamadılar ve (gömleği) ona giydirdiler. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 141)

1914- Habbab (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz, sadece Allah rızası için Peygamberle beraber Medine’ye hicret ettik. Ecrimizi Allah’ın vermesi gerekir. Bizimle hicret edenlerden bazısı sonraki fetihlere ve ganimetlere yetişemeyip dünyalık bir şeyler elde edemediler. Mus’ab b. Umeyr bunlardan biri olup Uhud savaşında şehid düşmüştü. Kendisini kefenleyecek bir kaftandan başka bir şey bulamamıştık. Bu kaftanla başını örtsek ayakları açılıyordu, ayağına örtsek başı açıkta kalıyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onu baş tarafına örtmemizi emretti, ayaklarını da izhir otu ile kapatın dedi. Hicret edenler arasında böyle kimseler olduğu gibi, hicretin meyvesini elde edenler de vardır. (Buhârî, Cenaiz: 27; Müslim, Cenaiz: 13)

٤٠ - باب الْقَمِيصِ فِي الْكَفَنِ

١٩١١ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنَا نَافِعٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، قَالَ لَمَّا مَاتَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُبَىٍّ جَاءَ ابْنُهُ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ أَعْطِنِي قَمِيصَكَ حَتَّى أُكَفِّنَهُ فِيهِ وَصَلِّ عَلَيْهِ وَاسْتَغْفِرْ لَهُ ‏.‏ فَأَعْطَاهُ قَمِيصَهُ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ إِذَا فَرَغْتُمْ فَآذِنُونِي أُصَلِّي عَلَيْهِ ‏)‏ ‏.‏ فَجَذَبَهُ عُمَرُ وَقَالَ قَدْ نَهَاكَ اللَّهُ أَنْ تُصَلِّيَ عَلَى الْمُنَافِقِينَ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ أَنَا بَيْنَ خِيرَتَيْنِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ ‏{‏ اسْتَغْفِرْ لَهُمْ أَوْ لاَ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ ‏}‏ فَصَلَّى عَلَيْهِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى ‏{‏ وَلاَ تُصَلِّ عَلَى أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَدًا وَلاَ تَقُمْ عَلَى قَبْرِهِ ‏}‏ فَتَرَكَ الصَّلاَةَ عَلَيْهِمْ ‏.‏

١٩١٢ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْجَبَّارِ بْنُ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الْجَبَّارِ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ عَمْرٍو، قَالَ سَمِعْتُ جَابِرًا، يَقُولُ أَتَى النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَبْرَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُبَىٍّ وَقَدْ وُضِعَ فِي حُفْرَتِهِ فَوَقَفَ عَلَيْهِ فَأَمَرَ بِهِ فَأُخْرِجَ لَهُ فَوَضَعَهُ عَلَى رُكْبَتَيْهِ وَأَلْبَسَهُ قَمِيصَهُ وَنَفَثَ عَلَيْهِ مِنْ رِيقِهِ وَاللَّهُ تَعَالَى أَعْلَمُ ‏.‏

١٩١٣ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الزُّهْرِيُّ الْبَصْرِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ عَمْرٍو، سَمِعَ جَابِرًا، يَقُولُ وَكَانَ الْعَبَّاسُ بِالْمَدِينَةِ فَطَلَبَتِ الأَنْصَارُ ثَوْبًا يَكْسُونَهُ فَلَمْ يَجِدُوا قَمِيصًا يَصْلُحُ عَلَيْهِ إِلاَّ قَمِيصَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُبَىٍّ فَكَسَوْهُ إِيَّاهُ ‏.‏

١٩١٤ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنِ الأَعْمَشِ، ح وَأَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ، قَالَ سَمِعْتُ الأَعْمَشَ، قَالَ سَمِعْتُ شَقِيقًا، قَالَ حَدَّثَنَا خَبَّابٌ، قَالَ هَاجَرْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم نَبْتَغِي وَجْهَ اللَّهِ تَعَالَى فَوَجَبَ أَجْرُنَا عَلَى اللَّهِ فَمِنَّا مَنْ مَاتَ لَمْ يَأْكُلْ مِنْ أَجْرِهِ شَيْئًا مِنْهُمْ مُصْعَبُ بْنُ عُمَيْرٍ قُتِلَ يَوْمَ أُحُدٍ فَلَمْ نَجِدْ شَيْئًا نُكَفِّنُهُ فِيهِ إِلاَّ نَمِرَةً كُنَّا إِذَا غَطَّيْنَا رَأْسَهُ خَرَجَتْ رِجْلاَهُ وَإِذَا غَطَّيْنَا بِهَا رِجْلَيْهِ خَرَجَتْ رَأْسُهُ فَأَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ نُغَطِّيَ بِهَا رَأْسَهُ وَنَجْعَلَ عَلَى رِجْلَيْهِ إِذْخِرًا وَمِنَّا مَنْ أَيْنَعَتْ لَهُ ثَمَرَتُهُ فَهُوَ يَهْدِبُهَا ‏.‏ وَاللَّفْظُ لإِسْمَاعِيلَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 39- Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Kefeni Nasıldı?

1908- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) üç parça sehûliyye denilen beyaz kumaş ile kefenlendi.) (İbn Mâce, Cenaiz: 11; Muvatta', Cenaiz: 2)

1909- Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), üç parça beyaz sehûliyye kumaşı ile kefenlendi, bunların arasında gömlek ve sarık yoktu.) (İbn Mâce, Cenaiz: 11; Muvatta', Cenaiz: 2)

1910- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), üç parça beyaz yemen kumaşından Kürsuf denilen bir bezle kefenlenmişti. Bunlar arasında ne gömlek ne de sarık vardı. Âişe’ye:

(İki elbise ve bir bürde-i hıbre konulduğuna dair rivâyet hakkında sorulduğunda şöyle dedi:

(Gerçekten bürde-i hıbre getirilmişti fakat ashab onu reddetti ve onunla kefenlemediler.) (Muvatta', Cenaiz: 2; Buhârî, Cenaiz: 8)

٣٩ - باب كَفَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم

١٩٠٨ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، قَالَ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كُفِّنَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي ثَلاَثَةِ أَثْوَابٍ سُحُولِيَّةٍ بِيضٍ ‏.‏

١٩٠٩ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كُفِّنَ فِي ثَلاَثَةِ أَثْوَابٍ بِيضٍ سُحُولِيَّةٍ لَيْسَ فِيهَا قَمِيصٌ وَلاَ عِمَامَةٌ ‏.‏

١٩١٠ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا حَفْصٌ، عَنْ هِشَامٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كُفِّنَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي ثَلاَثَةِ أَثْوَابٍ بِيضٍ يَمَانِيَةٍ كُرْسُفٍ لَيْسَ فِيهَا قَمِيصٌ وَلاَ عِمَامَةٌ فَذُكِرَ لِعَائِشَةَ قَوْلُهُمْ فِي ثَوْبَيْنِ وَبُرْدٍ مِنْ حِبَرَةٍ فَقَالَتْ قَدْ أُتِيَ بِالْبُرْدِ وَلَكِنَّهُمْ رَدُّوهُ وَلَمْ يُكَفِّنُوهُ فِيهِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget