Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1- Orucun Farz Kılınması

2102- Talha b. Ubeydullah (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e saçı başı dağınık bir bedevi geldi ve: Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’ın bana farz kıldığı namazlar nedir, söyler misin?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Beş vakit namaz ama nafilede kılabilirsin) buyurdu. Bedevi:

(Allah’ın bana farz kıldığı oruç ne kadardır) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ramazan ayında oruç tutmak, ama nafile oruçta tutabilirsin. (Allah’ın farz kıldığı zekattan da haber ver) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İslâm’ın temel prensiplerini anlattı. O zaman o adam:

(Seni Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) olarak gönderen ve böylece sana ikramda bulunan Allah’a yemin olsun ki, bunlardan daha fazlasını yapmam farzlardan da eksiltmem) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Eğer doğru söylüyorsa kurtulmuştur, doğru ise Cennete girmiştir) buyurdu. (Buhârî, Savm: 1; Müslim, İman: 2)

2103- Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz Kur’an’daki bir ayetle Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bazı şeyleri sormaktan yasaklandık fakat çölde yaşayanlardan aklı başında birinin gelip bir şeyler sorması tuhafımıza giderdi. Yine böyle çölde yaşayanlardan bir adam gelip, (Ey Muhammed! Senin bize gönderdiğin bir adam, Senin, Allah tarafından gönderildiğini söyledi.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Doğru söylemiş) buyurdu. O adam:

(Peki öyleyse gökleri kim yarattı?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah yarattı) buyurdu. O adam:

(Yeri kim yarattı?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah) buyurdu. O adam:

(Peki yeryüzüne bu dağları kim dikti?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah) buyurdu. O adam:

(O yeryüzünde insanlara pek çok faydalı şeyleri yaratan kimdir?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah) buyurdu. O zaman adam yeri göğü yaratan, yeryüzüne dağları diken ve orada insanların faydasına pek çok şeyi yaratan Allah adına söyle, Seni Peygamber olarak Allah mı gönderdi?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Evet) buyurdu. O adam:

(Senin gönderdiğin adam her gece ve gündüz içersinde üzerimize beş vakit namaz kılmamız gerektiğini söyledi doğru mu?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Evet doğru söylemiş) buyurdu. Adam:

(Seni gönderen Allah adına bunları sana Allah mı emretti?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Evet) buyurdu. Adam:

(Senin gönderdiğin elçi bizim mallarımızdan zekat alınacağını söyledi) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Doğru söylemiş) buyurdu. Adam:

(Allah aşkına bunu sana Allah mı emretti?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Evet) dedi. Adam:

(Gönderdiğin kimse Ramazan ayında oruç tutmamızın gerektiğini söyledi) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Doğru söylemiş) buyurdu. Adam:

(Seni gönderen adına, bunu sana Allah mı emretti?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Evet) buyurdu. Adam:

(Senin gönderdiğin kimse gücü yeten kimsenin Hac yapması gerektiğini söyledi.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Doğru söylemiş) buyurdu. Adam:

(Seni gönderen Allah aşkına bunu sana Allah mı emretti? Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Evet) dedi. Bunun üzerine adam:

(Seni hak din ile gönderen Allah’a yemin yemin olsun ki ne bunlardan fazla yaparım ne de az) dedi. Adam dönüp gidince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Eğer doğru söylüyorsa bu adam mutlaka Cennete gider) buyurdu. (Buhârî, Savm: 1; Müslim, İman: 2)

2104- Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mescidde otururken, bir adam deve üzerinde geldi, devesini çöktürdü, bağladı ve oradakilere:

(Muhammed hanginizdir?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların arasında yaslanmış durumda oturuyordu. Biz de:

(Şu yaslanmış durumda oturan beyaz elbiseli kimsedir) dedik. O adam, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e:

(Ey Abdulmuttalib‘in torunu!) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Buyur, dinliyorum seni) buyurdu. Adam:

(Sana bazı şeyler soracağım sorularım çok çetin olacak, bana darılma!) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(İstediğini sor) buyurdu. Adam:

(Senin ve Senden öncekilerin Rabbi olan Allah adına doğru söyle; tüm insanlığa Peygamber olarak Seni Allah’mı? gönderdi.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah’ım şahiddir ki evet) dedi. Adam:

(Allah adına söyle, gündüz ve gecede beş vakit namaz kılmayı Allah mı? sana emretti?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah şahidimdir evet) buyurdu. Adam:

(Allah adına söyle bu Ramazan ayında oruç tutmanı Allah mı emretti?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah şahidimdir evet) buyurdu. Adam:

(Allah hakkı için söyle, zenginlerden zekatı alıp fakirlere dağıtmanı Allah mı sana emretti?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah şahidimdir evet) dedi. Bunun üzerine adam:

(Senin getirdiğin dine iman ettim. Ben kavmime bunları tebliğ edeceğim ben, Ben’i Sa’d b. Bekr’in kardeşi Dimam b. Sa’lebe’yim) dedi. (Müslim, İman: 3; Buhârî, Savm: 1)

2105- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte mescidde oturuyorduk. Deveye binmiş bir adam geldi. Mescidin içine deveyi çöktürdü, bağladı ve; Muhammed hanginiz? diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların arasında yaslanmış durumda oturuyordu. Biz ona:

(İşte şu yaslanan beyaz adamdır) dedik. O Adam: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e:

(Ey Abdulmuttalib‘in torunu!) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Buyur, dinliyorum seni) buyurdu. Adam:

(Sana bazı şeyler soracağım sorularım çok çetin olacak) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Sor, sorularına cevap bulacaksın) buyurdu. Adam:

(Senin ve Senden öncekilerin Rabbi olan Allah adına doğru söyle! Tüm insanlığa Peygamber olarak Allah’mı? Seni gönderdi.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah’ım gönderdi) dedi. Adam:

(Allah adına senenin bu ayı olan Ramazanda oruç tutmanı Allah mı emretti?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah şahidimdir evet) buyurdu. Adam:

(Allah hakkı için söyle, zenginlerden zekatı alıp fakirlere dağıtmanı Allah’mı sana emretti?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah şahid ki evet) buyurdu. Bu sefer adam:

(Senin getirdiğin hak dine ben iman ettim, Kavmimin insanlarına da bunları tebliğ edip duyuracağım. Ben, Ben’i Sa’d b. Bekr’in kardeşi Dimam b. Sa’lebe’yim) dedi. (Müslim, İman: 3; Buhârî, Savm: 1)

2106- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kere Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte otururken çölde yaşayanlardan bir adam geldi ve; (Abdulmuttalib‘in torunu! Hanginiz) diye sordu. Oradakiler:

(Şu kırmızı yanaklı dirseğine dayanmış kimsedir) dediler. (Hamza diyor ki: Emgar kelimesinin anlamı beyazımtırak kırmızı demektir.) Adam:

(Sana bazı şeyler soracağım sorularım çok çetin olacak) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(İstediğini sorabilirsin) buyurdu. Adam:

(Senin ve Senden öncekilerin Rabbi olan Allah adına doğru söyle! Tüm insanlığa Peygamber olarak Allah’mı Seni gönderdi?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah’ım gönderdi) dedi. Adam:

(Allah adına senenin bu ayı olan Ramazanda oruç tutmanı Allah mı emretti?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah şahidimdir evet) buyurdu. Adam:

(Allah hakkı için söyle zenginlerden zekatı alıp fakirlere dağıtmanı Allah’mı sana emretti?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah şahid ki evet) buyurdu. Bu sefer adam:

(Senin getirdiğin hak dine ben iman ettim, kavmimin insanlarına da bunları tebliğ edip duyuracağım. Ben Ben’i Sa’d b. Bekr’in kardeşi Dimam b. Sa’lebeyim) dedi. (Müslim, İman: 3; Buhârî, Savm: 1)

١ - باب وُجُوبِ الصِّيَامِ

٢١٠٢ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ، - وَهُوَ ابْنُ جَعْفَرٍ - قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو سُهَيْلٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ طَلْحَةَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ، أَنَّ أَعْرَابِيًّا، جَاءَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثَائِرَ الرَّأْسِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخْبِرْنِي مَاذَا فَرَضَ اللَّهُ عَلَىَّ مِنَ الصَّلاَةِ قَالَ ‏(‏ الصَّلَوَاتُ الْخَمْسُ إِلاَّ أَنْ تَطَوَّعَ شَيْئًا ‏)‏ ‏.‏ قَالَ أَخْبِرْنِي بِمَا افْتَرَضَ اللَّهُ عَلَىَّ مِنَ الصِّيَامِ قَالَ ‏(‏ صِيَامُ شَهْرِ رَمَضَانَ إِلاَّ أَنْ تَطَوَّعَ شَيْئًا ‏)‏ ‏.‏ قَالَ أَخْبِرْنِي بِمَا افْتَرَضَ اللَّهُ عَلَىَّ مِنَ الزَّكَاةِ فَأَخْبَرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِشَرَائِعِ الإِسْلاَمِ ‏.‏ فَقَالَ وَالَّذِي أَكْرَمَكَ لاَ أَتَطَوَّعُ شَيْئًا وَلاَ أَنْقُصُ مِمَّا فَرَضَ اللَّهُ عَلَىَّ شَيْئًا ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَفْلَحَ إِنْ صَدَقَ ‏)‏ ‏.‏ أَوْ ‏(‏ دَخَلَ الْجَنَّةَ إِنْ صَدَقَ ‏)‏ ‏.‏

٢١٠٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ، عَنْ ثَابِتٍ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ نُهِينَا فِي الْقُرْآنِ أَنْ نَسْأَلَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنْ شَىْءٍ فَكَانَ يُعْجِبُنَا أَنْ يَجِيءَ الرَّجُلُ الْعَاقِلُ مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ فَيَسْأَلَهُ فَجَاءَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ أَتَانَا رَسُولُكَ فَأَخْبَرَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ أَرْسَلَكَ قَالَ ‏(‏ صَدَقَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَمَنْ خَلَقَ السَّمَاءَ قَالَ ‏(‏ اللَّهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَمَنْ خَلَقَ الأَرْضَ قَالَ ‏(‏ اللَّهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَمَنْ نَصَبَ فِيهَا الْجِبَالَ قَالَ ‏(‏ اللَّهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَمَنْ جَعَلَ فِيهَا الْمَنَافِعَ قَالَ ‏(‏ اللَّهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَبِالَّذِي خَلَقَ السَّمَاءَ وَالأَرْضَ وَنَصَبَ فِيهَا الْجِبَالَ وَجَعَلَ فِيهَا الْمَنَافِعَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ قَالَ ‏(‏ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ وَزَعَمَ رَسُولُكَ أَنَّ عَلَيْنَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِي كُلِّ يَوْمٍ وَلَيْلَةٍ قَالَ ‏(‏ صَدَقَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَبِالَّذِي أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا قَالَ ‏(‏ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ وَزَعَمَ رَسُولُكَ أَنَّ عَلَيْنَا زَكَاةَ أَمْوَالِنَا قَالَ ‏(‏ صَدَقَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَبِالَّذِي أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا قَالَ ‏(‏ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ وَزَعَمَ رَسُولُكَ أَنَّ عَلَيْنَا صَوْمَ شَهْرِ رَمَضَانَ فِي كُلِّ سَنَةٍ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ صَدَقَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَبِالَّذِي أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا قَالَ ‏(‏ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ وَزَعَمَ رَسُولُكَ أَنَّ عَلَيْنَا الْحَجَّ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً ‏.‏ قَالَ ‏(‏ صَدَقَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَبِالَّذِي أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا قَالَ ‏(‏ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَوَالَّذِي بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لاَ أَزِيدَنَّ عَلَيْهِنَّ شَيْئًا وَلاَ أَنْقُصُ ‏.‏ فَلَمَّا وَلَّى قَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَئِنْ صَدَقَ لَيَدْخُلَنَّ الْجَنَّةَ ‏)‏ ‏.‏

٢١٠٤ - أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ حَمَّادٍ، عَنِ اللَّيْثِ، عَنْ سَعِيدٍ، عَنْ شَرِيكِ بْنِ أَبِي نَمِرٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، يَقُولُ بَيْنَا نَحْنُ جُلُوسٌ فِي الْمَسْجِدِ جَاءَ رَجُلٌ عَلَى جَمَلٍ فَأَنَاخَهُ فِي الْمَسْجِدِ ثُمَّ عَقَلَهُ فَقَالَ لَهُمْ أَيُّكُمْ مُحَمَّدٌ - وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مُتَّكِئٌ بَيْنَ ظَهْرَانَيْهِمْ - قُلْنَا لَهُ هَذَا الرَّجُلُ الأَبْيَضُ الْمُتَّكِئُ فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ يَا ابْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ‏.‏ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ قَدْ أَجَبْتُكَ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ الرَّجُلُ إِنِّي سَائِلُكَ يَا مُحَمَّدُ فَمُشَدِّدٌ عَلَيْكَ فِي الْمَسْأَلَةِ فَلاَ تَجِدَنَّ فِي نَفْسِكَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ سَلْ مَا بَدَا لَكَ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ الرَّجُلُ نَشَدْتُكَ بِرَبِّكَ وَرَبِّ مَنْ قَبْلَكَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ إِلَى النَّاسِ كُلِّهِمْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ اللَّهَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تُصَلِّيَ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ فِي الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ اللَّهَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تَصُومَ هَذَا الشَّهْرَ مِنَ السَّنَةِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ اللَّهَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تَأْخُذَ هَذِهِ الصَّدَقَةَ مِنْ أَغْنِيَائِنَا فَتَقْسِمَهَا عَلَى فُقَرَائِنَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ الرَّجُلُ آمَنْتُ بِمَا جِئْتَ بِهِ وَأَنَا رَسُولُ مَنْ وَرَائِي مِنْ قَوْمِي وَأَنَا ضِمَامُ بْنُ ثَعْلَبَةَ أَخُو بَنِي سَعْدِ بْنِ بَكْرٍ ‏.‏ خَالَفَهُ يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ ‏.‏

٢١٠٥ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، مِنْ كِتَابِهِ قَالَ حَدَّثَنَا عَمِّي، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ عَجْلاَنَ، وَغَيْرُهُ، مِنْ إِخْوَانِنَا عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ شَرِيكِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي نَمِرٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، يَقُولُ بَيْنَمَا نَحْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جُلُوسٌ فِي الْمَسْجِدِ دَخَلَ رَجُلٌ عَلَى جَمَلٍ فَأَنَاخَهُ فِي الْمَسْجِدِ ثُمَّ عَقَلَهُ ثُمَّ قَالَ أَيُّكُمْ مُحَمَّدٌ - وَهُوَ مُتَّكِئٌ بَيْنَ ظَهْرَانَيْهِمْ - فَقُلْنَا لَهُ هَذَا الرَّجُلُ الأَبْيَضُ الْمُتَّكِئُ فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ يَا ابْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ‏.‏ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ قَدْ أَجَبْتُكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ الرَّجُلُ يَا مُحَمَّدُ إِنِّي سَائِلُكَ فَمُشَدِّدٌ عَلَيْكَ فِي الْمَسْأَلَةِ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ سَلْ عَمَّا بَدَا لَكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ أَنْشُدُكَ بِرَبِّكَ وَرَبِّ مَنْ قَبْلَكَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ إِلَى النَّاسِ كُلِّهِمْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ اللَّهَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تَصُومَ هَذَا الشَّهْرَ مِنَ السَّنَةِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ اللَّهَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تَأْخُذَ هَذِهِ الصَّدَقَةَ مِنْ أَغْنِيَائِنَا فَتَقْسِمَهَا عَلَى فُقَرَائِنَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ الرَّجُلُ إِنِّي آمَنْتُ بِمَا جِئْتَ بِهِ وَأَنَا رَسُولُ مَنْ وَرَائِي مِنْ قَوْمِي وَأَنَا ضِمَامُ بْنُ ثَعْلَبَةَ أَخُو بَنِي سَعْدِ بْنِ بَكْرٍ ‏.‏ خَالَفَهُ عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ ‏.‏

٢١٠٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عُمَارَةَ، حَمْزَةُ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ عُمَيْرٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبِي يَذْكُرُ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ بَيْنَمَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم مَعَ أَصْحَابِهِ جَاءَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ قَالَ أَيُّكُمُ ابْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ قَالُوا هَذَا الأَمْغَرُ الْمُرْتَفِقُ - قَالَ حَمْزَةُ الأَمْغَرُ الأَبْيَضُ مُشْرَبٌ حُمْرَةً - فَقَالَ إِنِّي سَائِلُكَ فَمُشْتَدٌّ عَلَيْكَ فِي الْمَسْأَلَةِ قَالَ ‏(‏ سَلْ عَمَّا بَدَا لَكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ أَسْأَلُكَ بِرَبِّكَ وَرَبِّ مَنْ قَبْلَكَ وَرَبِّ مَنْ بَعْدَكَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ قَالَ ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ بِهِ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تُصَلِّيَ خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِي كُلِّ يَوْمٍ وَلَيْلَةٍ قَالَ ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ بِهِ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تَأْخُذَ مِنْ أَمْوَالِ أَغْنِيَائِنَا فَتَرُدَّهُ عَلَى فُقَرَائِنَا قَالَ ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ بِهِ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ تَصُومَ هَذَا الشَّهْرَ مِنَ اثْنَىْ عَشَرَ شَهْرًا قَالَ ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَأَنْشُدُكَ بِهِ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ يَحُجَّ هَذَا الْبَيْتَ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً قَالَ ‏(‏ اللَّهُمَّ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَإِنِّي آمَنْتُ وَصَدَّقْتُ وَأَنَا ضِمَامُ بْنُ ثَعْلَبَةَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 121- Mûsâ (aleyhisselâm) Ölmek İstememiş Miydi?

2101- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Ölüm meleği, Mûsâ (aleyhisselâm)’a gönderilmişti. Mûsâ, meleğe bir tokat attı ve gözünü çıkardı. Melek:

(Beni gönderdiğin bu kulun, ölmek istemiyor) dedi. Allah, Meleğe gözünü iade ederek, O’na:

(Tekrar git ve şöyle söyle:

(Elini bir öküzün sırtına koysun, elinin altındaki her bir kıl kadar sene olarak ömür verilecektir) buyurdu. Mûsâ dedi ki:

(Rabbim ondan sonra ne olacak?) Allah:

(Öleceksin) buyurdu. Mûsâ:

(Öyleyse ölüm şimdi gelsin) dedi ve Arzı Mukaddese bir taş atımı yaklaştırılarak ruhunun alınmasını istedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

(Eğer ben, Mûsâ’nın ölüp defnedildiği o yerde olsaydım, yolun kenarında ve kırmızı bir kum yığınının altındaki kabrini size gösterirdim.) (Buhârî, Cenaiz: 68; Müslim, Fedail: 42)

١٢١ - باب نَوْعٌ آخَرُ

٢١٠١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّزَّاقِ، قَالَ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ ابْنِ طَاوُسٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ أُرْسِلَ مَلَكُ الْمَوْتِ إِلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَلَمَّا جَاءَهُ صَكَّهُ فَفَقَأَ عَيْنَهُ فَرَجَعَ إِلَى رَبِّهِ فَقَالَ أَرْسَلْتَنِي إِلَى عَبْدٍ لاَ يُرِيدُ الْمَوْتَ ‏.‏ فَرَدَّ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ إِلَيْهِ عَيْنَهُ وَقَالَ ارْجِعْ إِلَيْهِ فَقُلْ لَهُ يَضَعُ يَدَهُ عَلَى مَتْنِ ثَوْرٍ فَلَهُ بِكُلِّ مَا غَطَّتْ يَدُهُ بِكُلِّ شَعْرَةٍ سَنَةٌ ‏.‏ قَالَ أَىْ رَبِّ ثُمَّ مَهْ قَالَ الْمَوْتُ ‏.‏ قَالَ فَالآنَ ‏.‏ فَسَأَلَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ أَنْ يُدْنِيَهُ مِنَ الأَرْضِ الْمُقَدَّسَةِ رَمْيَةً بِحَجَرٍ ‏.‏ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ فَلَوْ كُنْتُ ثَمَّ لأَرَيْتُكُمْ قَبْرَهُ إِلَى جَانِبِ الطَّرِيقِ تَحْتَ الْكَثِيبِ الأَحْمَرِ ‏)‏ ‏.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 120- Cenaze Sahiplerine Başsağlığı Dilemek

2100- Muaviye b. Kurre (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yerde bulunduğunda ashabından bir kısmı da orada bulunurdu. Onlar arasında bir adam vardı ki küçük çocuğunu sırtında getirir ve önüne oturturdu. Onun çocuğu öldü, çocuğun ölümünü hatırlayıp toplantının ahengini bozma korkusuyla bu adam sohbete gelmemeye başladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu göremeyince, falan kimseyi göremiyorum, ona ne oldu? diye sordu. Oradakiler:

(Ey Allah’ın Rasûlü! yanında getirdiğini gördüğün o çocuk öldü) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(O adamı buldu ve çocuğunu sordu, o da öldüğünü söyledi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona, başsağlığı diledi ve şöyle buyurdu:

(Ey falan kimse yaşadığın sürece ondan faydalanman mı? daha iyidir yoksa Cennet kapılarından birine geldiğinde çocuğunun senden önce koşup kapıyı sana açması mı? Hangisi daha çok hoşuna gider?) Adam: Ey Allah’ın Peygamberi, tabii ki onun benden önce koşup Cennet kapısını açmasını isterim. Deyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Öyleyse istediğin olacaktır) buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

١٢٠ - باب فِي التَّعْزِيَةِ

٢١٠٠ - أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ زَيْدٍ، - وَهُوَ ابْنُ أَبِي الزَّرْقَاءِ - قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَيْسَرَةَ، قَالَ سَمِعْتُ مُعَاوِيَةَ بْنَ قُرَّةَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كَانَ نَبِيُّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذَا جَلَسَ يَجْلِسُ إِلَيْهِ نَفَرٌ مِنْ أَصْحَابِهِ وَفِيهِمْ رَجُلٌ لَهُ ابْنٌ صَغِيرٌ يَأْتِيهِ مِنْ خَلْفِ ظَهْرِهِ فَيُقْعِدُهُ بَيْنَ يَدَيْهِ فَهَلَكَ فَامْتَنَعَ الرَّجُلُ أَنْ يَحْضُرَ الْحَلْقَةَ لِذِكْرِ ابْنِهِ فَحَزِنَ عَلَيْهِ فَفَقَدَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ مَا لِي لاَ أَرَى فُلاَنًا ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ بُنَيَّهُ الَّذِي رَأَيْتَهُ هَلَكَ ‏.‏ فَلَقِيَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَسَأَلَهُ عَنْ بُنَيِّهِ فَأَخْبَرَهُ أَنَّهُ هَلَكَ فَعَزَّاهُ عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ يَا فُلاَنُ أَيُّمَا كَانَ أَحَبُّ إِلَيْكَ أَنْ تَمَتَّعَ بِهِ عُمْرَكَ أَوْ لاَ تَأْتِي غَدًا إِلَى بَابٍ مِنْ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ إِلاَّ وَجَدْتَهُ قَدْ سَبَقَكَ إِلَيْهِ يَفْتَحُهُ لَكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ يَا نَبِيَّ اللَّهِ بَلْ يَسْبِقُنِي إِلَى بَابِ الْجَنَّةِ فَيَفْتَحُهَا لِي لَهُوَ أَحَبُّ إِلَىَّ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَذَاكَ لَكَ ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget