Herkes Durumuna Göre İnfak Etmeli
49- Herkes Durumuna Göre İnfak Etmeli
2538- Abdullah b. Hubşî el Has’amî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hangi amelin daha değerli olduğu soruldu. O da şöyle buyurdu:
(İçersinde şüphe olmayan iman, ganimet malından çalmaksızın yapılan cihad, gereğine göre yapılan hactır) buyurdu. Bu sefer hangi namazın daha değerli olduğu soruldu. (Kunut’u uzun olan namazlardır) buyurdu. Hangi zekat daha değerlidir denilince de:
(Duruma göre verilen zekattır) buyurdu. Hangi hicret daha değerlidir diye soruldu; (Allah’ın haramlarından uzaklaşmaktır) buyurdu. Hangi cihad daha değerlidir diye soruldu. (Müşriklere karşı mal ve can ile yapılan cihaddır) buyurdu. Hangi şehidlik daha değerlidir denilince de:
(Kanı akarak ve atı kesilip öldürülen kimsenin şehidliğidir) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salat: 347; Dârimi, Salat: 135)
2539- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Durumuna göre bir dirhem yüz bin dirhemi geçebilir.) (Oradakiler bu nasıl olur?) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Bir adamın iki dirhemi olsa bir dirhemini tasadduk etse; diğer adamın da pek çok malı olmuş olsa da ondan alıp yüz bin dirhemini infak etse durum nasıl olur? Bir düşünün..!) (Buhârî, Tefsir 146; Müslim, Zekat: 21)
2540- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Bir dirhemin değeri sevapça yüzbin dirhemin değerini geçer.) Oradakiler:
(Ey Allah’ın Rasûlü! bu nasıl oluyor?) dediler. (Bir adam düşünün ki iki dirhemi vardır birini sadaka olarak verir, bir de çokca serveti olan ve ondan yüz bin dirhemi sadaka olarak vereni düşünün…!) buyurdu. (Buhârî, Tefsir 146; Müslim, Zekat: 21)
2541- Ebu Mes’ud (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) sadaka vermemizi emrederdi de pek çoğumuz sadaka verebilecek bir şeyler bulamazdı fakat pazara gider yaptığı hamallığın karşılığı olan bir müddü alır ve onu sadaka olarak Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e verirdik. Bakıyorum ki o gün bir dirhemi olmayanların bugün yüz binleri var.) (Buhârî, Tefsir 146; Müslim, Zekat: 21)
2542- Ebu Mes’ud (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize sadaka vermemizi emredince, Ebu Akîl yarım sa’ kadar sadaka verdi. Bir başkası da ondan biraz fazla getirince, Münafıklar:
(Aziz ve Celil olan Allah zengindir bu sadakaya ihtiyacı yoktur) dediler. Diğer çokça veren kimse de gösteriş için bunu vermiştir deyince; Tevbe Sûresi 79. ayeti nazil oldu:
(Bu münafıklar Allah yolunda vermekle yükümlü olduğundan fazlasını veren zengin mü’minlere ve hem de mevcut durumlarının elverdiği şekilde az veren mü’minlere dil uzatıp onlarla alay eden kimselerdir… Allah onların bu alay ve küçümsemelerini kendilerine geri çevirecek ve onları maskara edecektir. Onlar için çetin bir azâb vardır.) (Buhârî, Tefsir 146; Müslim, Zekat: 21)
٤٩ - باب جَهْدِ الْمُقِلِّ
٢٥٣٨ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ عَبْدِ الْحَكَمِ، عَنْ حَجَّاجٍ، قَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِي عُثْمَانُ بْنُ أَبِي سُلَيْمَانَ، عَنْ عَلِيٍّ الأَزْدِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حُبْشِيٍّ الْخَثْعَمِيِّ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم سُئِلَ أَىُّ الأَعْمَالِ أَفْضَلُ قَالَ ( إِيمَانٌ لاَ شَكَّ فِيهِ وَجِهَادٌ لاَ غُلُولَ فِيهِ وَحَجَّةٌ مَبْرُورَةٌ ) . قِيلَ فَأَىُّ الصَّلاَةِ أَفْضَلُ قَالَ ( طُولُ الْقُنُوتِ ) . قِيلَ فَأَىُّ الصَّدَقَةِ أَفْضَلُ قَالَ ( جَهْدُ الْمُقِلِّ ) . قِيلَ فَأَىُّ الْهِجْرَةِ أَفْضَلُ قَالَ ( مَنْ هَجَرَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ) . قِيلَ فَأَىُّ الْجِهَادِ أَفْضَلُ قَالَ ( مَنْ جَاهَدَ الْمُشْرِكِينَ بِمَالِهِ وَنَفْسِهِ ) . قِيلَ فَأَىُّ الْقَتْلِ أَشْرَفُ قَالَ ( مَنْ أُهْرِيقَ دَمُهُ وَعُقِرَ جَوَادُهُ ) .
٢٥٣٩ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ، وَالْقَعْقَاعِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( سَبَقَ دِرْهَمٌ مِائَةَ أَلْفِ دِرْهَمٍ ) . قَالُوا وَكَيْفَ قَالَ ( كَانَ لِرَجُلٍ دِرْهَمَانِ تَصَدَّقَ بِأَحَدِهِمَا وَانْطَلَقَ رَجُلٌ إِلَى عُرْضِ مَالِهِ فَأَخَذَ مِنْهُ مِائَةَ أَلْفِ دِرْهَمٍ فَتَصَدَّقَ بِهَا ) .
٢٥٤٠ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ عِيسَى، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ عَجْلاَنَ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( سَبَقَ دِرْهَمٌ مِائَةَ أَلْفٍ ) . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَكَيْفَ قَالَ ( رَجُلٌ لَهُ دِرْهَمَانِ فَأَخَذَ أَحَدَهُمَا فَتَصَدَّقَ بِهِ وَرَجُلٌ لَهُ مَالٌ كَثِيرٌ فَأَخَذَ مِنْ عُرْضِ مَالِهِ مِائَةَ أَلْفٍ فَتَصَدَّقَ بِهَا ) .
٢٥٤١ - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى، عَنِ الْحُسَيْنِ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ شَقِيقٍ، عَنْ أَبِي مَسْعُودٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَأْمُرُنَا بِالصَّدَقَةِ فَمَا يَجِدُ أَحَدُنَا شَيْئًا يَتَصَدَّقُ بِهِ حَتَّى يَنْطَلِقَ إِلَى السُّوقِ فَيَحْمِلَ عَلَى ظَهْرِهِ فَيَجِيءَ بِالْمُدِّ فَيُعْطِيَهُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِنِّي لأَعْرِفُ الْيَوْمَ رَجُلاً لَهُ مِائَةُ أَلْفٍ مَا كَانَ لَهُ يَوْمَئِذٍ دِرْهَمٌ .
٢٥٤٢ - أَخْبَرَنَا بِشْرُ بْنُ خَالِدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ سُلَيْمَانَ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنْ أَبِي مَسْعُودٍ، قَالَ لَمَّا أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِالصَّدَقَةِ فَتَصَدَّقَ أَبُو عَقِيلٍ بِنِصْفِ صَاعٍ وَجَاءَ إِنْسَانٌ بِشَىْءٍ أَكْثَرَ مِنْهُ فَقَالَ الْمُنَافِقُونَ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لَغَنِيٌّ عَنْ صَدَقَةِ هَذَا وَمَا فَعَلَ هَذَا الآخَرُ إِلاَّ رِيَاءً فَنَزَلَتِ { الَّذِينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّعِينَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فِي الصَّدَقَاتِ وَالَّذِينَ لاَ يَجِدُونَ إِلاَّ جُهْدَهُمْ } .