بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
58- Hac İçin Tavaf Yapamadan Hayız Gören Ne Yapar?
2775- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber ifrad haccı için ihramlı olarak bulunuyorduk. Âişe ise umre için ihrama girmişti. Serif denilen yere gelince Âişe aybaşı olmuştu. Hep beraber Mekke’ye gelince Kâbe’yi tavaf ettik, Safa ile Merve arasında sa’y ettik. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Yanında kurbanı olmayanlar ihramdan çıksınlar) diye emir buyurdu. (Hangi ihramdan) dedik. O da:
(Hepsinden) buyurdu. Biz de bu emir üzerine kadınlarımızla beraber olduk, güzel kokular süründük, elbiselerimizi giydik. Arafat’a çıkılmaya sadece dört gece kalmıştı. Terviye günü (zilhiccenin 8. günü) tekrar ihrama girdik. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir ara Âişe’nin yanına girmişti. Onu ağlar vaziyette buldu ve:
(Ne oldu) diye sordu. O da:
(Aybaşı oldum herkes ihramdan çıktı ben çıkamadım, tavafımı yapamadım şu anda herkes hac yapmaya gidiyor…) diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Bu hayız olma hali Allah’ın Adem kızları için taktir ettiği bir özelliktir. Hemen guslet ve hac için ihrama gir.) Âişe aynen yaptı vakfelerde durdu temizlenince de Kâbe’yi tavaf etti. Safa ve Merve arasında da sa’y etti. Bütün bunlardan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:
(Haccın da umrende bitti) buyurdu. Âişe:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Hac yapıncaya kadar Kâbe’yi tavaf etmediğim için kendimde bir eksiklik duyuyorum) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de Ebu Abdurrahman’a:
(Mina’dan dönülen gece Tenim’den ihrama girdir ve umre yaptır) buyurdu. Bu olay Mina’dan inip muhassab denilen yerde geceledikleri zaman olmuştu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2776- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte veda haccı için yola çıkmıştık. Umre için ihrama girdik. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Kimin yanında kurbanlık hayvanı varsa umre ve hac için ihrama beraber girsin sonra ikisini de bitirinceye kadar ihramdan çıkmasın.) Mekke’ye geldiğimizde ben hayız olmuştum. Ne tavaf yapabildim ne de Safa ile Merve arasında sa’y edebildim. Durumu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şikayet ettim. Şöyle buyurdu:
(Saç örgülerini çöz tara hac için ihrama gir umreyi bırak.) Dediklerini yaptım, hac işini bitirdikten sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), beni Abdurrahman b. Ebu Bekir’le birlikte Ten’im denilen yere gönderdi. Ben oradan umre yaptım. Abdurrahman bana:
(Bu senin yapmadığın umre yerinedir) dedi. Daha sonra umre için ihrama girenler umre yapmak için Kâbe’yi tavaf ettiler, Safa ve Merve arasında da sa’yettiler sonra ihramdan çıktılar. Sonra Mina’dan dönünce hac için tavaf yaptılar, hac ve umre için birlikte ihrama girenler sadece bir tavaf yaptılar. (Müslim, Hac: 17; Ebû Dâvûd, Menasik: 23)
٥٨ - باب فِي الْمُهِلَّةِ بِالْعُمْرَةِ تَحِيضُ وَتَخَافُ فَوْتَ الْحَجِّ
٢٧٧٥ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ أَقْبَلْنَا مُهِلِّينَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِحَجٍّ مُفْرَدٍ وَأَقْبَلَتْ عَائِشَةُ مُهِلَّةً بِعُمْرَةٍ حَتَّى إِذَا كُنَّا بِسَرِفَ عَرَكَتْ حَتَّى إِذَا قَدِمْنَا طُفْنَا بِالْكَعْبَةِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَأَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يَحِلَّ مِنَّا مَنْ لَمْ يَكُنْ مَعَهُ هَدْىٌ قَالَ فَقُلْنَا حِلُّ مَاذَا قَالَ ( الْحِلُّ كُلُّهُ ) . فَوَاقَعْنَا النِّسَاءَ وَتَطَيَّبْنَا بِالطِّيبِ وَلَبِسْنَا ثِيَابَنَا وَلَيْسَ بَيْنَنَا وَبَيْنَ عَرَفَةَ إِلاَّ أَرْبَعُ لَيَالٍ ثُمَّ أَهْلَلْنَا يَوْمَ التَّرْوِيَةِ ثُمَّ دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى عَائِشَةَ فَوَجَدَهَا تَبْكِي فَقَالَ ( مَا شَأْنُكِ ) . فَقَالَتْ شَأْنِي أَنِّي قَدْ حِضْتُ وَقَدْ حَلَّ النَّاسُ وَلَمْ أُحْلِلْ وَلَمْ أَطُفْ بِالْبَيْتِ وَالنَّاسُ يَذْهَبُونَ إِلَى الْحَجِّ الآنَ . فَقَالَ ( إِنَّ هَذَا أَمْرٌ كَتَبَهُ اللَّهُ عَلَى بَنَاتِ آدَمَ فَاغْتَسِلِي ثُمَّ أَهِلِّي بِالْحَجِّ ) . فَفَعَلَتْ . وَوَقَفَتِ الْمَوِاقِفَ حَتَّى إِذَا طَهُرَتْ طَافَتْ بِالْكَعْبَةِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ قَالَ ( قَدْ حَلَلْتِ مِنْ حَجَّتِكِ وَعُمْرَتِكِ جَمِيعًا ) . فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي أَجِدُ فِي نَفْسِي أَنِّي لَمْ أَطُفْ بِالْبَيْتِ حَتَّى حَجَجْتُ . قَالَ ( فَاذْهَبْ بِهَا يَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ فَأَعْمِرْهَا مِنَ التَّنْعِيمِ ) . وَذَلِكَ لَيْلَةَ الْحَصْبَةِ .
٢٧٧٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ، قَالَ حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ فَأَهْلَلْنَا بِعُمْرَةٍ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَنْ كَانَ مَعَهُ هَدْىٌ فَلْيُهْلِلْ بِالْحَجِّ مَعَ الْعُمْرَةِ ثُمَّ لاَ يَحِلُّ حَتَّى يَحِلَّ مِنْهُمَا جَمِيعًا ) . فَقَدِمْتُ مَكَّةَ وَأَنَا حَائِضٌ فَلَمْ أَطُفْ بِالْبَيْتِ وَلاَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَشَكَوْتُ ذَلِكَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ( انْقُضِي رَأْسَكِ وَامْتَشِطِي وَأَهِلِّي بِالْحَجِّ وَدَعِي الْعُمْرَةَ ) . فَفَعَلْتُ فَلَمَّا قَضَيْتُ الْحَجَّ أَرْسَلَنِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَعَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ إِلَى التَّنْعِيمِ فَاعْتَمَرْتُ قَالَ ( هَذِهِ مَكَانُ عُمْرَتِكِ ) . فَطَافَ الَّذِينَ أَهَلُّوا بِالْعُمْرَةِ بِالْبَيْتِ وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ حَلُّوا ثُمَّ طَافُوا طَوَافًا آخَرَ بَعْدَ أَنْ رَجَعُوا مِنْ مِنًى لِحَجِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ جَمَعُوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ فَإِنَّمَا طَافُوا طَوَافًا وَاحِدًا .