بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
4- Savaşa Katılanların Katılmayanlara Üstünlükleri
3112- Sehl b. Sa’d (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Mervan b. Hakem’in bir cemaatle birlikte oturduğunu görünce ben de varıp yanına oturdum. Mervan bize Zeyd b. Sabitin anlattığı şu hadisi aktardı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Nisâ sûresi 95. ayeti:
(Bir mazeretleri olmaksızın mücadeleden kaçınan mü’minler ile Allah yolunda mallarıyla canlarıyla çaba gösterenler bir olamazlar…) nazil olup onu bana yazdırırken gözleri görmeyen a’ma ümmü Mektum çıkageldi ve:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Gücüm yetseydi ben de cihada çıkardım) dedi. Bunun üzerine tekrar vahiy geldi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dizi benim dizime dokunuyordu vahiy gelmesiyle öyle bir ağırlık çöktü ki dizlerim kırılacak sandım sonra vahiy bitti ve her şey eski duruma döndü. ve:
(Bir mazeretleri olmaksızın) bölümü nazil oldu. (Buhârî, Tefsir: 91; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 5)
3113- Sehl b. Sa’d (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Mervan’ın mescidde oturduğunu gördüm, vardım yanına ben de oturdum. Mervan bize Zeyd b. Sabit’in aktardığı şu olayı anlattı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Zeyd b. Sabit’e yeni nazil olan Nisâ sûresi 95. ayetini yazdırıyordu. Bu arada Ümmü Mektum geldi. Ben ayeti yazıyordum ve şöyle dedi:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Cihad yapmaya gücüm yetse mutlaka cihad ederdim. Kendisi gözleri görmeyen a’ma birisiydi. Bu esnada Allah, Rasûlüne tekrar vahyetti. O sırada dizi benim dizimin üstündeydi, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dizi o derece ağırlaştı ki dizim kırılacak sandım sonra bu durum geçti, vahiy gelmesi bitmişti. Allah bu anda:
(Bir mazeretleri olmaksızın) bölümünü indirmişti. (Buhârî, Tefsir: 91; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 5)
3114- Bera (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mâna olarak şöyle söyledi:
(Bir levha ve kürek kemiği getirin nazil olan şu ayeti yazın:
(Nisâ 95) O anda; Amr b. Ümmü Mektum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasındaydı ve:
(Benim için izin var mı?) Diye sordu. Bunun üzerine ayetin (Bir mazeretleri olmaksızın) bölümü indirildi. (Buhârî, Tefsir: 91; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 5)
3115- Bera (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Nisâ sûresi 95. ayeti nazil olduğunda a’ma olan Ümmü Mektum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelmişti. ve:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Benim durumum ne olacak? Ben a’mayım) demişti. Çok geçmeden (Bir mazeretleri olmaksızın) bölümü nazil oldu. (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 5; Buhârî, Tefsir: 91)
٤ - باب فَضْلِ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ
٣١١٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بَزِيعٍ، قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ، - يَعْنِي ابْنَ الْمُفَضَّلِ - قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِسْحَاقَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ، قَالَ رَأَيْتُ مَرْوَانَ بْنَ الْحَكَمِ جَالِسًا فَجِئْتُ حَتَّى جَلَسْتُ إِلَيْهِ فَحَدَّثَنَا أَنَّ زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ حَدَّثَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أُنْزِلَ عَلَيْهِ لاَ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ . فَجَاءَ ابْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ وَهُوَ يُمِلُّهَا عَلَىَّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوْ أَسْتَطِيعُ الْجِهَادَ لَجَاهَدْتُ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ وَفَخِذُهُ عَلَى فَخِذِي فَثَقُلَتْ عَلَىَّ حَتَّى ظَنَنْتُ أَنْ سَتُرَضُّ فَخِذِي ثُمَّ سُرِّيَ عَنْهُ { غَيْرُ أُولِي الضَّرَرِ } قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِسْحَاقَ هَذَا لَيْسَ بِهِ بَأْسٌ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِسْحَاقَ يَرْوِي عَنْهُ عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ وَأَبُو مُعَاوِيَةَ وَعَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ سَعْدٍ لَيْسَ بِثِقَةٍ .
٣١١٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي، عَنْ صَالِحٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ حَدَّثَنِي سَهْلُ بْنُ سَعْدٍ، قَالَ رَأَيْتُ مَرْوَانَ جَالِسًا فِي الْمَسْجِدِ فَأَقْبَلْتُ حَتَّى جَلَسْتُ إِلَى جَنْبِهِ فَأَخْبَرَنَا أَنَّ زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَمْلَى عَلَيْهِ لاَ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ . قَالَ فَجَاءَهُ ابْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ وَهُوَ يُمِلُّهَا عَلَىَّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوْ أَسْتَطِيعُ الْجِهَادَ لَجَاهَدْتُ . وَكَانَ رَجُلاً أَعْمَى فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَفَخِذُهُ عَلَى فَخِذِي حَتَّى هَمَّتْ تَرُضُّ فَخِذِي ثُمَّ سُرِّيَ عَنْهُ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ { غَيْرُ أُولِي الضَّرَرِ } .
٣١١٤ - أَخْبَرَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنِ الْبَرَاءِ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ ذَكَرَ كَلِمَةً مَعْنَاهَا قَالَ ( ائْتُونِي بِالْكَتِفِ وَاللَّوْحِ ) . فَكَتَبَ { لاَ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ } وَعَمْرُو بْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ خَلْفَهُ فَقَالَ هَلْ لِي رُخْصَةٌ فَنَزَلَتْ { غَيْرُ أُولِي الضَّرَرِ } .
٣١١٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنِ الْبَرَاءِ، قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ { لاَ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ } جَاءَ ابْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ وَكَانَ أَعْمَى فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَكَيْفَ فِيَّ وَأَنَا أَعْمَى قَالَ فَمَا بَرِحَ حَتَّى نَزَلَتْ { غَيْرُ أُولِي الضَّرَرِ } .