Kur’an’dan Bir Sûre Öğretmek Mehir Olur Mu?
62- Kur’an’dan Bir Sûre Öğretmek Mehir Olur Mu?
3352- Sehl b. Sa’d (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, bir kadın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve şöyle dedi:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Kendimi sana hibe ediyorum.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de tepeden tırnağa kadına bir baktı ve başını önüne eğdi. Kadın bu hususta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir cevap vermediğini görünce oturdu. Bunun üzerine orada bulunan sahabelerden biri kalktı ve:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Eğer bu kadına ihtiyacın yoksa onu bana nikahla) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Yanında mehir olarak vereceğin bir şey var mı?) buyurdu. Adam:
(Hayır vallahi mehir olarak vereceğim bir şey bulamadım) dedi. (Git, bak demir bir yüzük bile olsa getir bakalım) deyince; Adam gitti ve dönüp geldi ve şöyle söyledi:
(Hayır vallahi Ey Allah’ın Rasûlü! Demir bir yüzük bile olsa bulamadım.) Fakat üzerimdeki şu elbisem var, onun yarısını verebilirim dedi. Sehl diyor ki: O sahabenin belden yukarısı için giyeceği bir ridası dahi yoktu sadece belden aşağıyı örten bir izarı vardı. Onun da yarısını o kadına mihir olarak verecekti. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(İyi ama izarını kadına verirsen sen çıplak kalırsın, sen giyersen kadına bir şey vermemiş olursun) buyurdu. O zaman o adam oraya oturdu, oturma işi uzadı fakat çare bulunamayınca adam kalkıp gitti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun üzüntülü ayrılışını görünce çağrılmasını emretti. Adam gelince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Ezberinde Kur’an’dan bir şeyler var mı?) diye sordu. O adam da:
(Falan ve falan sûreler ezberimde vardır) diyerek saymaya başladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Onları ezbere okuyabilir misin?) dedi. O adam:
(Evet) deyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Ezberindeki bu bu sûreleri bu kadına öğretmek şartıyla seni bu kadınla evlendirdim) buyurdu. (Tirmizî, Nikah: 23; Müslim, Nikah: 13)
٦٢ - باب التَّزْوِيجِ عَلَى سُوَرٍ مِنَ الْقُرْآنِ
٣٣٥٢ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ، عَنْ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ، أَنَّ امْرَأَةً، جَاءَتْ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ جِئْتُ لأَهَبَ نَفْسِي لَكَ . فَنَظَرَ إِلَيْهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَصَعَّدَ النَّظَرَ إِلَيْهَا وَصَوَّبَهُ ثُمَّ طَأْطَأَ رَأْسَهُ فَلَمَّا رَأَتِ الْمَرْأَةُ أَنَّهُ لَمْ يَقْضِ فِيهَا شَيْئًا جَلَسَتْ فَقَامَ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِهِ فَقَالَ أَىْ رَسُولَ اللَّهِ إِنْ لَمْ يَكُنْ لَكَ بِهَا حَاجَةٌ فَزَوِّجْنِيهَا . قَالَ ( هَلْ عِنْدَكَ مِنْ شَىْءٍ ) . فَقَالَ لاَ وَاللَّهِ مَا وَجَدْتُ شَيْئًا . فَقَالَ ( انْظُرْ وَلَوْ خَاتَمًا مِنْ حَدِيدٍ ) . فَذَهَبَ ثُمَّ رَجَعَ فَقَالَ لاَ وَاللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَلاَ خَاتَمًا مِنْ حَدِيدٍ وَلَكِنْ هَذَا إِزَارِي - قَالَ سَهْلٌ مَا لَهُ رِدَاءٌ - فَلَهَا نِصْفُهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَا تَصْنَعُ بِإِزَارِكَ إِنْ لَبِسْتَهُ لَمْ يَكُنْ عَلَيْهَا مِنْهُ شَىْءٌ وَإِنْ لَبِسَتْهُ لَمْ يَكُنْ عَلَيْكَ مِنْهُ شَىْءٌ ) . فَجَلَسَ الرَّجُلُ حَتَّى طَالَ مَجْلِسُهُ ثُمَّ قَامَ فَرَآهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مُوَلِّيًا فَأَمَرَ بِهِ فَدُعِيَ فَلَمَّا جَاءَ قَالَ ( مَاذَا مَعَكَ مِنَ الْقُرْآنِ ) . قَالَ مَعِي سُورَةُ كَذَا وَسُورَةُ كَذَا . عَدَّدَهَا . فَقَالَ ( هَلْ تَقْرَؤُهُنَّ عَنْ ظَهْرِ قَلْبٍ ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( مَلَّكْتُكَهَا بِمَا مَعَكَ مِنَ الْقُرْآنِ ) .