بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
1- Boşama Vakti ve Hükmü
3402- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nafi’in haber verdiğine göre, İbn Ömer karısını hayızlı halinde iken boşamıştı. Babası Ömer, bunun fetvasını Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordu ve: Abdullah karısını hayızlı iken boşadı dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Oğlun Abdullah’a söyle karısına geri dönsün sonra karısı bu hayızdan temizlenip tekrar hayız oluncaya kadar beklesin ikinci hayızdan temizlendikten sonra dilerse onunla cinsel ilişki kurmadan boşasın dilerse aile hayatı devam etsin. İşte bu kadının iki defa adet görüp temizlenme zamanı erkeklerin kadınları boşamaları için Allah’ın emrettiği iddet süresidir.) (Buhârî, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3403- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında karısını hayızlı iken boşamıştı. Ömer b. Hattab ta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bunun hükmünü sorunca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Ona söyle karısına dönsün sonra kadın temizlenip tekrar hayız görüp tekrar temizleninceye kadar onunla birlikte yaşasın daha sonra dilerse hanımını yanında tutsun ve aile hayatını devam ettirsin dilerse bu müddet içersinde kadına cinsel ilişki yapmaksızın boşasın. İşte bu kadının iki hayız ve iki temizlik zamanı erkeklerin hanımlarını boşayabilmeleri için Allah’ın belirlediği bir zamandır.) (Buhârî, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3404- Zübeydî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zühri’ye, (İddet müddetine göre boşama nasıl olur?) Diye soruldu. O da:
(Sâlim b. Abdullah b. Ömer bu konuda şunları haber verdi) dedi. Abdullah b. Ömer dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken ben karımı hayızlı halindeyken boşamıştım. Babam bunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sorunca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim böyle yapmama kızmış ve şöyle buyurmuştu:
(Oğlun Abdullah karısına dönsün sonra tekrar hayız görüp temizleninceye kadar onunla birlikte yaşasın ikinci hayızdan temizlendikten sonra boşamak isterse temiz olduğu halde ve ona yaklaşmaksızın onu boşasın. İşte bu Allah’ın bildirdiği iddet müddetine göre boşamadır.) Abdullah b. Ömer diyor ki:
(Karıma geri döndüm ve vermiş olduğum talakı da bir talak olarak hesap ettim.) (Buhârî, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3405- Abdurrahman b. Eyman (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bizzat kendisi İbn Ömer’e:
(Karısını hayızlı iken boşayan adam hakkında ne dersin?) dedi. O da ona dedi ki:
(Abdullah b. Ömer karısını Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hayızlı iken boşamıştı, babası Ömer de bunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormuştu ve şöyle demişti: Oğlum karısını hayızlı iken boşamış ne yapmalıyız? Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Abdullah karısına dönsün.) Yaptığım talakı hoş bulmamıştı ve şöyle demişti:
(Karısı temizlenince isterse boşasın isterse beraber yaşasın.) İbn Ömer diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) daha sonra Talak sûresi 1. ayetini okudu:
(Ey Peygamber kadınları boşamaya niyetlendiğinizde onlar için belirlenmiş süreyi gözeterek boşayın.) (Buhârî, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3406- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Allah’ın Talak sûresi 1. ayeti hakkında:
(Onları iddetlerine doğru boşayınız) demektedir dedi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
١ - باب وَقْتِ الطَّلاَقِ لِلْعِدَّةِ الَّتِي أَمَرَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ أَنْ تُطَلَّقَ لَهَا النِّسَاءُ
٣٤٠٢ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ السَّرَخْسِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، قَالَ أَخْبَرَنِي نَافِعٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّهُ طَلَّقَ امْرَأَتَهُ وَهِيَ حَائِضٌ فَاسْتَفْتَى عُمَرُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ إِنَّ عَبْدَ اللَّهِ طَلَّقَ امْرَأَتَهُ وَهِيَ حَائِضٌ فَقَالَ ( مُرْ عَبْدَ اللَّهِ فَلْيُرَاجِعْهَا ثُمَّ يَدَعْهَا حَتَّى تَطْهُرَ مِنْ حَيْضَتِهَا هَذِهِ ثُمَّ تَحِيضَ حَيْضَةً أُخْرَى فَإِذَا طَهُرَتْ فَإِنْ شَاءَ فَلْيُفَارِقْهَا قَبْلَ أَنْ يُجَامِعَهَا وَإِنْ شَاءَ فَلْيُمْسِكْهَا فَإِنَّهَا الْعِدَّةُ الَّتِي أَمَرَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ أَنْ تُطَلَّقَ لَهَا النِّسَاءُ ) .
٣٤٠٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ الْقَاسِمِ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ طَلَّقَ امْرَأَتَهُ وَهِيَ حَائِضٌ فِي عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَسَأَلَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ رضى اللّه عنه رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مُرْهُ فَلْيُرَاجِعْهَا ثُمَّ لْيُمْسِكْهَا حَتَّى تَطْهُرَ ثُمَّ تَحِيضَ ثُمَّ تَطْهُرَ ثُمَّ إِنْ شَاءَ أَمْسَكَ بَعْدُ وَإِنْ شَاءَ طَلَّقَ قَبْلَ أَنْ يَمَسَّ فَتِلْكَ الْعِدَّةُ الَّتِي أَمَرَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ أَنْ تُطَلَّقَ لَهَا النِّسَاءُ ) .
٣٤٠٤ - أَخْبَرَنِي كَثِيرُ بْنُ عُبَيْدٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ حَرْبٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الزُّبَيْدِيُّ، قَالَ سُئِلَ الزُّهْرِيُّ كَيْفَ الطَّلاَقُ لِلْعِدَّةِ فَقَالَ أَخْبَرَنِي سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ طَلَّقْتُ امْرَأَتِي فِي حَيَاةِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهِيَ حَائِضٌ . فَذَكَرَ ذَلِكَ عُمَرُ لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَتَغَيَّظَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي ذَلِكَ فَقَالَ ( لِيُرَاجِعْهَا ثُمَّ يُمْسِكْهَا حَتَّى تَحِيضَ حَيْضَةً وَتَطْهُرَ فَإِنْ بَدَا لَهُ أَنْ يُطَلِّقَهَا طَاهِرًا قَبْلَ أَنْ يَمَسَّهَا فَذَاكَ الطَّلاَقُ لِلْعِدَّةِ كَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ) . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ فَرَاجَعْتُهَا وَحَسِبْتُ لَهَا التَّطْلِيقَةَ الَّتِي طَلَّقْتُهَا .
٣٤٠٥ - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ تَمِيمٍ، عَنْ حَجَّاجٍ، قَالَ قَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِي أَبُو الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ سَمِعَ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ أَيْمَنَ، يَسْأَلُ ابْنَ عُمَرَ وَأَبُو الزُّبَيْرِ يَسْمَعُ كَيْفَ تَرَى فِي رَجُلٍ طَلَّقَ امْرَأَتَهُ حَائِضًا فَقَالَ لَهُ طَلَّقَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ امْرَأَتَهُ وَهِيَ حَائِضٌ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَسَأَلَ عُمَرُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ إِنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ طَلَّقَ امْرَأَتَهُ وَ هِيَ حَائِضٌ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( لِيُرَاجِعْهَا ) . فَرَدَّهَا عَلَىَّ قَالَ ( إِذَا طَهُرَتْ فَلْيُطَلِّقْ أَوْ لِيُمْسِكْ ) . قَالَ ابْنُ عُمَرَ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم { يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ } فِي قُبُلِ عِدَّتِهِنَّ .
٣٤٠٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنِ الْحَكَمِ، قَالَ سَمِعْتُ مُجَاهِدًا، يُحَدِّثُهُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، فِي قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ { يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ } قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ رضى اللّه عنه قُبُلِ عِدَّتِهِنَّ .