بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
7- Üç Talakın Bir Seferde Verildiği Olur Mu?
3415- Sehl b. Sa’d es Saîdî (radıyallahü anh)’nin haber verdiğine göre Uveymir el Aclanî Asım b. Adiy’e gelerek:
(Ey Asım ne dersin? Bir adam karısını başka bir adamla zina ederken yakalasa o adamı öldürürse Müslümanlar da onu kısas olarak öldürürler mi? yoksa o adam ne yapmalı) diye sordu ve Ey Asım ne olur bu soruyu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir soruver dedi. Bunun üzerine Asım bu meseleyi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu tür sorulardan hoşlanmaz ve ayıp sayardı. Bu sebeple Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittikleri Asım’a çok ağır geldi. Asım evine dönünce Uveymir gelerek:
(Ey Asım bu konuda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne buyurdu) dedi. Asım, Uveymir’e bana hayırlı bir iş yaptırmadı senin sorduğun o sorudan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) pek hoşlanmadı dedi. Bunun üzerine Uveymir dedi ki: Vallahi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bizzat kendim gidip sormadıkça bu işin peşini bırakmam dedi. ve sonunda Uveymir Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gitti Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanların arasında oturuyordu ve:
(Ey Allah’ın Rasûlü! bir kimse karısını başka biriyle zina ederken yakalasa o adamı öldürür mü? Siz de kısas olmak üzere onu öldürür müsünüz? Yoksa o adam ne yapmalı?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:
(Seninle karın hakkında ayet nazil olmuştur, git karını getir) buyurdu. Sehl diyor ki:
(Ben insanlarla birlikte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında iken bu karı koca bir birleriyle mülaane yaptılar. Mülaaneyi bitirdikleri zaman Uveymir dedi ki:
(Ey Allah’ın Rasûlü! eğer ben bu kadını nikahımda tutarsam ona karşı yalan söylemiş iftira etmiş olurum) dedi ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine emretmeden o anda bir defa da karısını üç talakla boşayıverdi. (İbn Mâce, Talak: 4; Buhârî, Talak: 3)
3416- Fatıma binti Kays (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim ve: Ben Halid oğullarının kızıyım, kocam falan bana boş olduğumun haberini gönderdi. Ben de onun ailesinden nafaka ve kalacak yer istedim, onlar bunu kabul etmediler ve onun kocası üç talakla boşamıştır dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Nafaka ve oturacak yer bir ve ikinci talakla boşandığında olur dolayısıyla senin için bunlar yoktur) buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 4; Buhârî, Talak: 3)
3417- Fatıma binti Kays (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Üç talakla boşanmış kadın için nafaka ve oturacak yer temin edilmez.) (İbn Mâce, Talak: 4; Buhârî, Talak: 3)
3418- Yine Fatıma binti Kays (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Ebu Amr b. Hafs el Mahzumî onu üç talakla boşamıştı. Bunun üzerine Halid b. velid, beni Mahzum’dan birkaç kişi ile beraber Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Ebu Amr b. Hafs, Fatıma’yı üç talak ile boşadı, ona nafaka vermesi gerekir mi?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:
(Onun için nafaka ve kalacak yer verilmez) buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 4; Buhârî, Talak: 3)
٧ - باب الرُّخْصَةِ فِي ذَلِكَ
٣٤١٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ الْقَاسِمِ، عَنْ مَالِكٍ، قَالَ حَدَّثَنِي ابْنُ شِهَابٍ، أَنَّ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ السَّاعِدِيَّ، أَخْبَرَهُ أَنَّ عُوَيْمِرًا الْعَجْلاَنِيَّ جَاءَ إِلَى عَاصِمِ بْنِ عَدِيٍّ فَقَالَ أَرَأَيْتَ يَا عَاصِمُ لَوْ أَنَّ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَيَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ سَلْ لِي يَا عَاصِمُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنْ ذَلِكَ . فَسَأَلَ عَاصِمٌ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَكَرِهَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الْمَسَائِلَ وَعَابَهَا حَتَّى كَبُرَ عَلَى عَاصِمٍ مَا سَمِعَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا رَجَعَ عَاصِمٌ إِلَى أَهْلِهِ جَاءَهُ عُوَيْمِرٌ فَقَالَ يَا عَاصِمُ مَاذَا قَالَ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ عَاصِمٌ لِعُوَيْمِرٍ لَمْ تَأْتِنِي بِخَيْرٍ قَدْ كَرِهَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الْمَسْأَلَةَ الَّتِي سَأَلْتَ عَنْهَا . فَقَالَ عُوَيْمِرٌ وَاللَّهِ لاَ أَنْتَهِي حَتَّى أَسْأَلَ عَنْهَا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم . فَأَقْبَلَ عُوَيْمِرٌ حَتَّى أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَسَطَ النَّاسِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَتَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( قَدْ نَزَلَ فِيكَ وَفِي صَاحِبَتِكَ فَاذْهَبْ فَائْتِ بِهَا ) . قَالَ سَهْلٌ فَتَلاَعَنَا وَأَنَا مَعَ النَّاسِ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا فَرَغَ عُوَيْمِرٌ قَالَ كَذَبْتُ عَلَيْهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَمْسَكْتُهَا . فَطَلَّقَهَا ثَلاَثًا قَبْلَ أَنْ يَأْمُرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم .
٣٤١٦ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ يَزِيدَ الأَحْمَسِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا الشَّعْبِيُّ، قَالَ حَدَّثَتْنِي فَاطِمَةُ بِنْتُ قَيْسٍ، قَالَتْ أَتَيْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُلْتُ أَنَا بِنْتُ آلِ خَالِدٍ وَإِنَّ زَوْجِي فُلاَنًا أَرْسَلَ إِلَىَّ بِطَلاَقِي وَإِنِّي سَأَلْتُ أَهْلَهُ النَّفَقَةَ وَالسُّكْنَى فَأَبَوْا عَلَىَّ . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهُ قَدْ أَرْسَلَ إِلَيْهَا بِثَلاَثِ تَطْلِيقَاتٍ . قَالَتْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( إِنَّمَا النَّفَقَةُ وَالسُّكْنَى لِلْمَرْأَةِ إِذَا كَانَ لِزَوْجِهَا عَلَيْهَا الرَّجْعَةُ ) .
٣٤١٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ سَلَمَةَ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( الْمُطَلَّقَةُ ثَلاَثًا لَيْسَ لَهَا سُكْنَى وَلاَ نَفَقَةٌ ) .
٣٤١٨ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ، عَنْ أَبِي عَمْرٍو، - وَهُوَ الأَوْزَاعِيُّ - قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو سَلَمَةَ، قَالَ حَدَّثَتْنِي فَاطِمَةُ بِنْتُ قَيْسٍ، أَنَّ أَبَا عَمْرِو بْنَ حَفْصٍ الْمَخْزُومِيَّ، طَلَّقَهَا ثَلاَثًا فَانْطَلَقَ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ فِي نَفَرٍ مِنْ بَنِي مَخْزُومٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا عَمْرِو بْنَ حَفْصٍ طَلَّقَ فَاطِمَةَ ثَلاَثًا فَهَلْ لَهَا نَفَقَةٌ فَقَالَ ( لَيْسَ لَهَا نَفَقَةٌ وَلاَ سُكْنَى ) .