Bir Erkek Hanımlarından Birini Daha Fazla Sevebilir Mi?
3- Bir Erkek Hanımlarından Birini Daha Fazla Sevebilir Mi?
3961- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımları, kızı Fatıma’yı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gönderdiler. O da girmek için izin istedi. O anda elbisem üzerimde olduğu halde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim yanımda uzanmış yatıyordu, ona izin verdi. O da içeri girdi ve:
(Ey Allah'ın Rasûlü! Hanımların beni sana göndererek; Ebu Kuhafe’nin (Ebu Bekir’in kızı) torunu hakkında adil davranmanı ve aralarında ayırım yapmamanı istediler) dedi. Ben susuyordum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona dedi ki:
(Kızım benim sevdiğim kimseyi sen de sevmek ister misin?) Fatıma da:
(Evet sevmek isterim) deyince, (O halde bu yanımdaki hanımım olan Âişe’yi sev) buyurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bunu duyan Fatıma, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in diğer hanımlarının yanına giderek; olup biteni haber verince: Onlar bu yaptığından bir fayda görmedik, bize bir faydası olmadı tekrar git Ebu Kuhafe’nin torunu (Ebu Bekir’in kızı) hakkında adil davranması gerektiğini söyle dediler. Fatıma:
(Hayır vallahi Ona, Âişe hakkında hiç birşey diyemem) dedi. Âişe diyor ki: Bu sefer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in diğer hanımları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Cahş’ın kızı Zeyneb’i gönderdiler. Onunda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında benim kadar değeri ve kıymeti vardı. Ben Zeyneb kadar dindar bir kadın görmedim. Allah’a karşı sorumluluk bilincinde en önde idi, çok doğru sözlü idi, akrabalarına çok bağlı, hayır yapmayı çok seven ve fedakar biriydi. Doğrulukta ve Allah’a yaklaştırıcı amellerde benzersizdi. Çabucak hiddetlenir ve hemen sakinleşirdi. Zeyneb geldi, odama girmek için izin istedi. Fatıma’nın geldiğinde durum nasılsa yine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe ile beraberdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) izin verdi, yanına girdi ve şöyle dedi:
(Ey Allah'ın Rasûlü! Hanımların beni Sana göndererek Ebu Kuhafe’nin torunu (Ebu Bekir’in kızı) hakkında adaletli olmanı istediler) dedi ve bana olmadık şeyler söyleyerek lafı uzattı. Ben cevap vermem için izin verir mi diye Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gözüne bakıyorum. Zeyneb yerinden ayrılmadıkça Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızmayacağını anladım. Zeyneb’in sözlerine karşılık vererek onu susturdum. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb’e:
(O, Ebu Bekir’in kızıdır) buyurdu. (Buhârî, Hibe: 6; Müslim, Fedailü’s Sahabe: 13)
3962-
3963- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımları toplandılar ve Fatıma’yı, hanımların Ebu Kuhafe’nin torunu hakkında adil olmanı istiyorlar demesi için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gönderdiler. Ben dış elbisemi giymiştim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımdayken Fatıma geldi ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şöyle dedi:
(Hanımları beni göndererek Ebu Kuhafe’nin torunu hakkında adil davranmanı istiyor) deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Beni seviyor musun?) buyurdu. Fatıma:
(Evet) deyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(O halde Âişe’yi de sev) buyurdu. Fatıma diyor ki:
(Onların yanına vardım ve olup biteni anlattım. Onlar bana bu gidişin faydası olmadı tekrar git ve tekrar söyle dediler. Ben de vallahi bir daha asla bir şey diyemem dedim. Bunun üzerine Cahş’ın kızı Zeyneb’i gönderdiler. Âişe diyor ki:
(Onun da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında benim kadar itibarı vardı. O da geldi ve şöyle dedi:
(Hanımların Senden Ebu Kuhafe’nin kızı hakkında adil olmanı istiyorlar) dedi ve bana olmadık şeyleri söyledi. Ben cevap vermeme izin verir mi diye Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gözünün içine bakıyordum. Âişe şöyle diyor: Zeyneb, beni diliyle epey hırpaladı, ben de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ona cevap vermemden hoşlanmayacağını zannettim ve ona karşılık verdim. Çok geçmeden Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona dedi ki:
(O Ebu Bekir’in kızıdır.) Âişe diyor ki: Ben ondan daha hayırlı bir kadın görmedim çok sadaka veren biriydi. Akrabalarına bağlı idi. Her konuda hayır yapmayı seven ve Allah’a yaklaşmayı isteyen fedakar biriydi. Fakat çabuk hiddetlenip hemen sakinleşirdi. (Buhârî, Hibe: 6; Müslim, Fedailü’s Sahabe: 13)
3964- Ebu Mûsâ (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Âişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.) (Müslim, Fedailü’s Sahabe: 13; Tirmizî, Et’ıme: 31)
3965- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
(Âişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.) (Müsned: 24099)
3966- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
(Ey Ümmü Seleme Âişe’yi kıskanarak beni üzme, vallahi ondan başka hiçbirimizin yatağında bana vahiy gelmedi.) (Tirmizî, Menakıb: 63; Müslim, Fedailü’s Sahabe: 13)
3967- Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımları, tüm insanlar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Âişe’nin yanına geldiğinde hediyelerini vermek üzere o günü bekliyorlar. Âişe gibi biz de hayırseveriz dememi teklif ettiler. Bende aynısını Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e aktardım fakat cevap vermedi. Benim sıram gelip yanıma geldiğinde tekrar söyledim fakat yine cevap vermedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımları:
(Ne cevap aldın?) diye sorduklarında. Bir şey söylemedim dedim. Onlar da cevap alıncaya kadar söylemeğe devam et dediler. Sıra bana gelince tekrar söyledim bu sefer Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Âişe’yi kıskanarak beni üzme çünkü Âişe’den başka hiçbirinizin yatağında bana vahiy gelmedi) buyurdu. (Müsned: 25304)
3968- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Müslümanlar Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hoşnutluğunu kazanmak maksadıyla hediyelerini getirmek için benim günümü beklerlerdi. (Buhârî, Hibe: 6; Müslim, Fedailü’s Sahabe: 13)
3969- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben yanındayken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e vahiy geldi. Ben de kalkıp O’nunla benim aramdaki kapıyı kapattım. Vahiyden sonra kendine gelince bana:
(Ey Âişe! Cebrail sana selâm söylüyor) dedi. (Tirmizî, Menakıb: 63; Müslim, Fedailü’s Sahabe: 13)
3970- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:
(Cibril sana selâm söylüyor) dedi. O da: Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi O’na da olsun. Senin gördüğünü biz göremiyoruz dedim. (Tirmizî, Menakıb: 63; Müslim, Fedailü’s Sahabe: 13)
3971- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:
(Ey Âişe! Bu Cibrildir sana selâm söylüyor) dedi. Ben de: Aynısını söyledim. (Tirmizî, Menakıb: 63; Müslim, Fedailü’s Sahabe: 13)
٣ - باب حُبِّ الرَّجُلِ بَعْضَ نِسَائِهِ أَكْثَرَ مِنْ بَعْضٍ
٣٩٦١ - أَخْبَرَنِي عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَمِّي، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي، عَنْ صَالِحٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ هِشَامٍ، أَنَّ عَائِشَةَ، قَالَتْ أَرْسَلَ أَزْوَاجُ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاطِمَةَ بِنْتَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاسْتَأْذَنَتْ عَلَيْهِ وَهُوَ مُضْطَجِعٌ مَعِي فِي مِرْطِي فَأَذِنَ لَهَا فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَزْوَاجَكَ أَرْسَلْنَنِي إِلَيْكَ يَسْأَلْنَكَ الْعَدْلَ فِي ابْنَةِ أَبِي قُحَافَةَ . وَأَنَا سَاكِتَةٌ فَقَالَ لَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَىْ بُنَيَّةُ أَلَسْتِ تُحِبِّينَ مَنْ أُحِبُّ ) . قَالَتْ بَلَى . قَالَ ( فَأَحِبِّي هَذِهِ ) . فَقَامَتْ فَاطِمَةُ حِينَ سَمِعَتْ ذَلِكَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَرَجَعَتْ إِلَى أَزْوَاجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَخْبَرَتْهُنَّ بِالَّذِي قَالَتْ وَالَّذِي قَالَ لَهَا فَقُلْنَ لَهَا مَا نَرَاكِ أَغْنَيْتِ عَنَّا مِنْ شَىْءٍ فَارْجِعِي إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُولِي لَهُ إِنَّ أَزْوَاجَكَ يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِي ابْنَةِ أَبِي قُحَافَةَ . قَالَتْ فَاطِمَةُ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُكَلِّمُهُ فِيهَا أَبَدًا . قَالَتْ عَائِشَةُ فَأَرْسَلَ أَزْوَاجُ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم زَيْنَبَ بِنْتَ جَحْشٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهِيَ الَّتِي كَانَتْ تُسَامِينِي مِنْ أَزْوَاجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي الْمَنْزِلَةِ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَلَمْ أَرَ امْرَأَةً قَطُّ خَيْرًا فِي الدِّينِ مِنْ زَيْنَبَ وَأَتْقَى لِلَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَأَصْدَقَ حَدِيثًا وَأَوْصَلَ لِلرَّحِمِ وَأَعْظَمَ صَدَقَةً وَأَشَدَّ ابْتِذَالاً لِنَفْسِهَا فِي الْعَمَلِ الَّذِي تَصَدَّقُ بِهِ وَتَقَرَّبُ بِهِ مَا عَدَا سَوْرَةً مِنْ حِدَّةٍ كَانَتْ فِيهَا تُسْرِعُ مِنْهَا الْفَيْأَةَ فَاسْتَأْذَنَتْ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَعَ عَائِشَةَ فِي مِرْطِهَا عَلَى الْحَالِ الَّتِي كَانَتْ دَخَلَتْ فَاطِمَةُ عَلَيْهَا فَأَذِنَ لَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَزْوَاجَكَ أَرْسَلْنَنِي يَسْأَلْنَكَ الْعَدْلَ فِي ابْنَةِ أَبِي قُحَافَةَ وَوَقَعَتْ بِي فَاسْتَطَالَتْ وَأَنَا أَرْقُبُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَرْقُبُ طَرْفَهُ هَلْ أَذِنَ لِي فِيهَا فَلَمْ تَبْرَحْ زَيْنَبُ حَتَّى عَرَفْتُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لاَ يَكْرَهُ أَنْ أَنْتَصِرَ فَلَمَّا وَقَعْتُ بِهَا لَمْ أَنْشَبْهَا بِشَىْءٍ حَتَّى أَنْحَيْتُ عَلَيْهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( إِنَّهَا ابْنَةُ أَبِي بَكْرٍ ) .
٣٩٦٢ - أَخْبَرَنِي عِمْرَانُ بْنُ بَكَّارٍ الْحِمْصِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ، قَالَ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قَالَ أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ هِشَامٍ، أَنَّ عَائِشَةَ، قَالَتْ فَذَكَرَتْ نَحْوَهُ وَقَالَتْ أَرْسَلَ أَزْوَاجُ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم زَيْنَبَ فَاسْتَأْذَنَتْ فَأَذِنَ لَهَا فَدَخَلَتْ فَقَالَتْ نَحْوَهُ . خَالَفَهُمَا مَعْمَرٌ رَوَاهُ عَنِ الزُّهْرِيِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ .
٣٩٦٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ النَّيْسَابُورِيُّ الثِّقَةُ الْمَأْمُونُ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتِ اجْتَمَعْنَ أَزْوَاجُ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَرْسَلْنَ فَاطِمَةَ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُلْنَ لَهَا إِنَّ نِسَاءَكَ وَذَكَرَ كَلِمَةً مَعْنَاهَا يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِي ابْنَةِ أَبِي قُحَافَةَ . قَالَتْ فَدَخَلَتْ عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهُوَ مَعَ عَائِشَةَ فِي مِرْطِهَا فَقَالَتْ لَهُ إِنَّ نِسَاءَكَ أَرْسَلْنَنِي وَهُنَّ يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِي ابْنَةِ أَبِي قُحَافَةَ . فَقَالَ لَهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَتُحِبِّينِي ) . قَالَتْ نَعَمْ قَالَ ( فَأَحِبِّيهَا ) . قَالَتْ فَرَجَعَتْ إِلَيْهِنَّ فَأَخْبَرَتْهُنَّ مَا قَالَ فَقُلْنَ لَهَا إِنَّكِ لَمْ تَصْنَعِي شَيْئًا فَارْجِعِي إِلَيْهِ . فَقَالَتْ وَاللَّهِ لاَ أَرْجِعُ إِلَيْهِ فِيهَا أَبَدًا . وَكَانَتِ ابْنَةَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حَقًّا فَأَرْسَلْنَ زَيْنَبَ بِنْتَ جَحْشٍ قَالَتْ عَائِشَةُ وَهِيَ الَّتِي كَانَتْ تُسَامِينِي مِنْ أَزْوَاجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ أَزْوَاجُكَ أَرْسَلْنَنِي وَهُنَّ يَنْشُدْنَكَ الْعَدْلَ فِي ابْنَةِ أَبِي قُحَافَةَ . ثُمَّ أَقْبَلَتْ عَلَىَّ تَشْتِمُنِي فَجَعَلْتُ أُرَاقِبُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَنْظُرُ طَرْفَهُ هَلْ يَأْذَنُ لِي مِنْ أَنْ أَنْتَصِرَ مِنْهَا - قَالَتْ - فَشَتَمَتْنِي حَتَّى ظَنَنْتُ أَنَّهُ لاَ يَكْرَهُ أَنْ أَنْتَصِرَ مِنْهَا فَاسْتَقْبَلْتُهَا فَلَمْ أَلْبَثْ أَنْ أَفْحَمْتُهَا فَقَالَ لَهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( إِنَّهَا ابْنَةُ أَبِي بَكْرٍ ) . قَالَتْ عَائِشَةُ فَلَمْ أَرَ امْرَأَةً خَيْرًا وَلاَ أَكْثَرَ صَدَقَةً وَلاَ أَوْصَلَ لِلرَّحِمِ وَأَبْذَلَ لِنَفْسِهَا فِي كُلِّ شَىْءٍ يُتَقَرَّبُ بِهِ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى مِنْ زَيْنَبَ مَا عَدَا سَوْرَةً مِنْ حِدَّةٍ كَانَتْ فِيهَا تُوشِكُ مِنْهَا الْفَيأَةَ . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَا خَطَأٌ وَالصَّوَابُ الَّذِي قَبْلَهُ .
٣٩٦٤ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ، - يَعْنِي ابْنَ الْمُفَضَّلِ - قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ، { عَنْ مُرَّةَ، } عَنْ أَبِي مُوسَى، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( فَضْلُ عَائِشَةَ عَلَى النِّسَاءِ كَفَضْلِ الثَّرِيدِ عَلَى سَائِرِ الطَّعَامِ ) .
٣٩٦٥ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ خَشْرَمٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ، عَنِ ابْنِ أَبِي ذِئْبٍ، عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( فَضْلُ عَائِشَةَ عَلَى النِّسَاءِ كَفَضْلِ الثَّرِيدِ عَلَى سَائِرِ الطَّعَامِ ) .
٣٩٦٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ إِسْحَاقَ الصَّغَانِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا شَاذَانُ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( يَا أُمَّ سَلَمَةَ لاَ تُؤْذِينِي فِي عَائِشَةَ فَإِنَّهُ وَاللَّهِ مَا أَتَانِي الْوَحْىُ فِي لِحَافِ امْرَأَةٍ مِنْكُنَّ إِلاَّ هِيَ ) .
٣٩٦٧ - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ آدَمَ، عَنْ عَبْدَةَ، عَنْ هِشَامٍ، عَنْ عَوْفِ بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ رُمَيْثَةَ، عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، أَنَّ نِسَاءَ النَّبِيِّ، صلّى اللّه عليه وسلّم كَلَّمْنَهَا أَنْ تُكَلِّمَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّ النَّاسَ كَانُوا يَتَحَرَّوْنَ بِهَدَايَاهُمْ يَوْمَ عَائِشَةَ وَتَقُولُ لَهُ إِنَّا نُحِبُّ الْخَيْرَ كَمَا تُحِبُّ عَائِشَةَ فَكَلَّمَتْهُ فَلَمْ يُجِبْهَا فَلَمَّا دَارَ عَلَيْهَا كَلَّمَتْهُ أَيْضًا فَلَمْ يُجِبْهَا وَقُلْنَ مَا رَدَّ عَلَيْكِ قَالَتْ لَمْ يُجِبْنِي . قُلْنَ لاَ تَدَعِيهِ حَتَّى يَرُدَّ عَلَيْكِ أَوْ تَنْظُرِينَ مَا يَقُولُ . فَلَمَّا دَارَ عَلَيْهَا كَلَّمَتْهُ فَقَالَ ( لاَ تُؤْذِينِي فِي عَائِشَةَ فَإِنَّهُ لَمْ يَنْزِلْ عَلَىَّ الْوَحْىُ وَأَنَا فِي لِحَافِ امْرَأَةٍ مِنْكُنَّ إِلاَّ فِي لِحَافِ عَائِشَةَ ) . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَانِ الْحَدِيثَانِ صَحِيحَانِ عَنْ عَبْدَةَ .
٣٩٦٨ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَانَ النَّاسُ يَتَحَرَّوْنَ بِهَدَايَاهُمْ يَوْمَ عَائِشَةَ يَبْتَغُونَ بِذَلِكَ مَرْضَاةَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم .
٣٩٦٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ آدَمَ، عَنْ عَبْدَةَ، عَنْ هِشَامٍ، عَنْ صَالِحِ بْنِ رَبِيعَةَ بْنِ هُدَيْرٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ أَوْحَى اللَّهُ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَنَا مَعَهُ فَقُمْتُ فَأَجَفْتُ الْبَابَ بَيْنِي وَبَيْنَهُ فَلَمَّا رُفِّهَ عَنْهُ قَالَ لِي ( يَا عَائِشَةُ إِنَّ جِبْرِيلَ يُقْرِئُكِ السَّلاَمَ ) .
٣٩٧٠ - أَخْبَرَنَا نُوحُ بْنُ حَبِيبٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، قَالَ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ لَهَا ( إِنَّ جِبْرِيلَ يَقْرَأُ عَلَيْكِ السَّلاَمَ ) . قَالَتْ وَعَلَيْهِ السَّلاَمُ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ تَرَى مَا لاَ نَرَى .
٣٩٧١ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قَالَ أَخْبَرَنِي أَبُو سَلَمَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( يَا عَائِشَةُ هَذَا جِبْرِيلُ وَهُوَ يَقْرَأُ عَلَيْكِ السَّلاَمَ ) . مِثْلَهُ سَوَاءٌ . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَا الصَّوَابُ وَالَّذِي قَبْلَهُ خَطَأٌ .