Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 8- Allah ve Rasûlüne Karşı Gelip Dinden Çıkanların Cezası

4045- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Ureyne’den bazı kimseler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldiler. Medine’nin havası onlara ağır geldi ve rahatsız oldular. (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) onları deve ağıllarının bulunduğu Medine dışındaki bir yere gönderdi. Onlar orada develerin idrarlarından ve sütlerinden içerek sıhhat buldular ve İslâm’ı terk edip mürted oldular. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Mü’min çobanını öldürüp develeri alıp kaçtılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların arkasından adamlarını gönderip onları getirtti ve ellerini ayaklarını çaprazvari kestirip gözlerini oydurdu ve çarmıha gerdi.) (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Buhârî, Tefsir: 104)

4046- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Ureyne kabilesinden bir gurup insan geldi ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında kaldılar. Medine havasından rahatsız olduklarında (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara Medine dışındaki develerin bulundukları yayla bölgesine çıkmalarını ve develerin sütlerinden içerek sıhhat bulmalarını önerdi. Böylece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Medine dışındaki develerin ağıllarına gittiler. Orada sıhhat bulunca İslâm’dan dönüp irtidat ettiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in çobanını öldürüp develeri alıp kaçtılar. Müslümanlara savaş açmak üzere muharib toplumlara iltica ettiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onların getirilmesini emretti ve gelince ellerini, ayaklarını kestirip gözlerini oydurdu.) (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Buhârî, Tefsir: 104)

4047- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Ureyne’den bir gurup insan gelmişti. Medine’nin havası onlara iyi gelmediği için rahatsız oldular. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları Medine dışında yayla durumunda olan develerin yanına çıkmalarına ve orada develerin sütlerinden içmelerini (Katade idrarlarından da içmelerini ilavesini yapmıştır) onlar da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Medine dışındaki deve ağıllarının bulunduğu yere çıktılar, sıhhat bulunca İslâm’dan döndüler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mü’min çobanını öldürüp Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in develerini alıp götürdüler ve Müslümanlarla savaşmak üzere düşman güçlerine iltica ettiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların getirilmesini emretti. Getirildiklerinde elleri, ayakları kesildi ve gözleri de oyuldu. (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Buhârî, Tefsir: 104)

4048- Yine Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ureyneden bir gurup insan gelip Müslüman oldular. Fakat Medine’nin havası onlara ağır geldi ve hastalandılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara:

(Deve ağıllarımızın bulunduğu bölgeye çıksanız ve deve sütlerinden (Humeyd, Katade’den ve Enes’ten rivâyetinde idrarlarından da ilavesini yapar) içseniz sıhhat bulursunuz) dedi. Onlarda aynen yaptılar. Sıhhat bulunca İslâm’dan çıkıp küfre döndüler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mü’min çobanını öldürerek, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in develerini alıp götürdüler. İslâm’a savaş açan düşman güçlerine iltica ettiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onların getirilmelerini emretti, onlar getirilince elleri, ayakları kesildi, gözleri oyuldu Harre denilen yere terk edildiler ve orada ölüp gittiler. (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Buhârî, Tefsir: 104)

4049- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle anlatmıştır:

(Ureyne kabilesinden bir gurup insan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelip Medine’de biraz kalınca, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e biz deve sütüne alışık insanlarız şehir yemeklerine alışık değiliz. Medine’nin havası bize ağır geldi, hastalandık dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara develerin çobanının yanına gitmelerini ve orada deve sütü ve idrarından içmelerini önerdi. Onlar da oraya gittiler sıhhat bulunca, Harre bölgesinde İslâm’dan çıkıp Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in çobanını öldürdüler ve develeri de sürüp götürdüler. Hemen onların arkasından Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adam gönderip onları yakalattı. Getirildiklerinde gözleri oyuldu, elleri ayakları kesildi. O halde Harre denilen yerde bırakıldılar ve ölüp gittiler.) (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Buhârî, Tefsir: 104)

4050-

4051- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre:

(Ureyne’den bir gurup insan geldi ve Harre denilen yere indiler sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara iyi gelmediği için rahatsız oldular da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları zekat develerinin bulunduğu yere gitmelerini ve orada o develerin sütlerinden ve idrarlarından içmelerini emretti. Onlar da oraya gidip sıhhat bulunca çobanı öldürdüler, İslâm dininden döndüler ve develeri de alıp götürdüler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların arkasından adamlarını gönderip onları yakalatıp getirtti. Elleri ayakları çaprazvari kesilip gözleri oyuldu ve Harre denilen yerde bırakıldılar ve ölüp gittiler.) Enes diyor ki güneşin altında bırakıldıklarından onlar susuzluktan ağızlarını yere sürüyorlardı böylece ölüp gittiler. (Ebû Dâvûd, Hudud: 3; Buhârî, Tefsir: 104)

٨ - باب ذِكْرِ اخْتِلاَفِ النَّاقِلِينَ لِخَبَرِ حُمَيْدٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ فِيهِ

٤٠٤٥ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، قَالَ أَخْبَرَنِي ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ، وَغَيْرُهُ، عَنْ حُمَيْدٍ الطَّوِيلِ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ نَاسًا، مِنْ عُرَيْنَةَ قَدِمُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَبَعَثَهُمُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى ذَوْدٍ لَهُ فَشَرِبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا فَلَمَّا صَحُّوا ارْتَدُّوا عَنِ الإِسْلاَمِ وَقَتَلُوا رَاعِيَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مُؤْمِنًا وَاسْتَاقُوا الإِبِلَ فَبَعَثَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي آثَارِهِمْ فَأُخِذُوا فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ وَصَلَبَهُمْ ‏.‏

٤٠٤٦ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا إِسْمَاعِيلُ، عَنْ حُمَيْدٍ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ قَدِمَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أُنَاسٌ مِنْ عُرَيْنَةَ فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَوْ خَرَجْتُمْ إِلَى ذَوْدِنَا فَكُنْتُمْ فِيهَا فَشَرِبْتُمْ مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا ‏)‏ ‏.‏ فَفَعَلُوا فَلَمَّا صَحُّوا قَامُوا إِلَى رَاعِي رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَتَلُوهُ وَرَجَعُوا كُفَّارًا وَاسْتَاقُوا ذَوْدَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَرْسَلَ فِي طَلَبِهِمْ فَأُتِيَ بِهِمْ فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏

٤٠٤٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ قَدِمَ نَاسٌ مِنْ عُرَيْنَةَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَقَالَ لَهُمُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَوْ خَرَجْتُمْ إِلَى ذَوْدِنَا فَشَرِبْتُمْ مِنْ أَلْبَانِهَا ‏)‏ ‏.‏ قَالَ وَقَالَ قَتَادَةُ ‏(‏ وَأَبْوَالِهَا ‏)‏ ‏.‏ فَخَرَجُوا إِلَى ذَوْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا صَحُّوا كَفَرُوا بَعْدَ إِسْلاَمِهِمْ وَقَتَلُوا رَاعِيَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مُؤْمِنًا وَاسْتَاقُوا ذَوْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَانْطَلَقُوا مُحَارِبِينَ فَأَرْسَلَ فِي طَلَبِهِمْ فَأُخِذُوا فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَّرَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏

٤٠٤٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي عَدِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ أَسْلَمَ أُنَاسٌ مِنْ عُرَيْنَةَ فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَوْ خَرَجْتُمْ إِلَى ذَوْدٍ لَنَا فَشَرِبْتُمْ مِنْ أَلْبَانِهَا ‏)‏ ‏.‏ قَالَ حُمَيْدٌ وَقَالَ قَتَادَةُ عَنْ أَنَسٍ ‏(‏ وَأَبْوَالِهَا ‏)‏ ‏.‏ فَفَعَلُوا فَلَمَّا صَحُّوا كَفَرُوا بَعْدَ إِسْلاَمِهِمْ وَقَتَلُوا رَاعِيَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مُؤْمِنًا وَاسْتَاقُوا ذَوْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهَرَبُوا مُحَارِبِينَ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَنْ أَتَى بِهِمْ فَأُخِذُوا فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَّرَ أَعْيُنَهُمْ وَتَرَكَهُمْ فِي الْحَرَّةِ حَتَّى مَاتُوا ‏.‏

٤٠٤٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ، - وَهُوَ ابْنُ زُرَيْعٍ - قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، أَنَّ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، حَدَّثَهُمْ أَنَّ نَاسًا أَوْ رِجَالاً مِنْ عُكْلٍ أَوْ عُرَيْنَةَ قَدِمُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا أَهْلُ ضَرْعٍ وَلَمْ نَكُنْ أَهْلَ رِيفٍ ‏.‏ فَاسْتَوْخَمُوا الْمَدِينَةَ فَأَمَرَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِذَوْدٍ وَرَاعٍ وَأَمَرَهُمْ أَنْ يَخْرُجُوا فِيهَا فَيَشْرَبُوا مِنْ لَبَنِهَا وَأَبْوَالِهَا فَلَمَّا صَحُّوا - وَكَانُوا بِنَاحِيَةِ الْحَرَّةِ - كَفَرُوا بَعْدَ إِسْلاَمِهِمْ وَقَتَلُوا رَاعِيَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَاسْتَاقُوا الذَّوْدَ فَبَعَثَ الطَّلَبَ فِي آثَارِهِمْ فَأُتِيَ بِهِمْ فَسَمَّرَ أَعْيُنَهُمْ وَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ ثُمَّ تَرَكَهُمْ فِي الْحَرَّةِ عَلَى حَالِهِمْ حَتَّى مَاتُوا ‏.‏

٤٠٥٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، عَنْ عَبْدِ الأَعْلَى، نَحْوَهُ ‏.‏

٤٠٥١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ نَافِعٍ أَبُو بَكْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا بَهْزٌ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، قَالَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، وَثَابِتٌ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ نَفَرًا، مِنْ عُرَيْنَةَ نَزَلُوا فِي الْحَرَّةِ فَأَتَوُا النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَأَمَرَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يَكُونُوا فِي إِبِلِ الصَّدَقَةِ وَأَنْ يَشْرَبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا فَقَتَلُوا الرَّاعِيَ وَارْتَدُّوا عَنِ الإِسْلاَمِ وَاسْتَاقُوا الإِبِلَ فَبَعَثَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي آثَارِهِمْ فَجِيءَ بِهِمْ فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَّرَ أَعْيُنَهُمْ وَأَلْقَاهُمْ فِي الْحَرَّةِ ‏.‏ قَالَ أَنَسٌ فَلَقَدْ رَأَيْتُ أَحَدَهُمْ يَكْدُمُ الأَرْضَ بِفِيهِ عَطَشًا حَتَّى مَاتُوا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7- Mâide 33. Ayetinin Tefsiri Ve Kim İçin Nazil Olduğu Hakkında

4041- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Ukl kabilesinden sekiz kişi geldiler. Medine’nin havasına dayanamayıp hasta oldular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bunu şikayet ettiklerinde şöyle buyurdu:

(Çobanımız ve develerimizle Medine dışında yaylalara çıkıp orada develerin sütünden ve idrarlarından içer misiniz?) Onlar da:

(Evet) dediler ve çıkıp gittiler. Develerin sütünden ve idrarından içtiler, hastalıktan kurtulup sıhhat bulunca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in çobanını öldürdüler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), adam gönderip onları yakalattı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirildiklerinde ellerini, ayaklarını kestirdi, gözlerine mil çektirdi ve güneşin altında öylece bıraktırdı ve bu şekilde ölüp gittiler. (Buhârî, Tefsir: 104; Ebû Dâvûd, Hudud: 3)

4042- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Ukl kabilesinden bir gurup Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldiler. Medine’nin havası onlara ağır geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de Medine dışındaki zekat develerin bulunduğu yere gitmelerini orada develerin sütlerinden ve idrarlarından içerek orada eyleşmelerini emir buyurdu. Öylece yaptılar sıhhat bulunca, çobanı öldürüp develeri alıp götürdüler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onların yakalanıp getirilmelerini emretti. Enes diyor ki: O adamlar getirildi elleri ayakları kesildi, gözlerine mil çekildi, kesilen yerleri dağlanmadı ve öylece bırakılarak ölüp gittiler. Bunun üzerine Allah, Mâide sûresi 33. ayetini indirdi:

(Allah’a ve elçisine karşı savaş açanların ve yeryüzünde hak düzeni bozmaya çalışanların döneklik ve sapıklıkları yüzünden cezaları; öldürülmeleri, asılmaları veya ellerinin ayaklarının çaprazvari kesilmesi ve sürgün edilmeleridir. Bu onların bu dünyadaki uğradıkları zillettir. Öteki dünyada da korkunç bir azap bekler onları.) (Buhârî, Tefsir: 104; Ebû Dâvûd, Hudud: 3)

4043-

4044- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Ukl veya Ureyne kabilesinden bir gurup insan gelmişti. Onlar Medine’nin havasından rahatsız onunca, (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları Medine dışındaki zekat develerinin sağmal olanlarının sütlerinden ve idrarlarından içmelerini emretti. Onlar da sıhhat bulunca çobanı öldürüp develeri alıp kaçtılar. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onların getirilmesini emretti ve ellerini ayaklarını kestirip gözlerini oydurdu.) (Buhârî, Tefsir: 104; Ebû Dâvûd, Hudud: 3)

٧ - باب تَأْوِيلِ قَوْلِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ ‏{‏ إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلاَفٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الأَرْضِ ‏}‏ وَفِيمَنْ نَزَلَتْ وَذِكْرِ اخْتِلاَفِ أَلْفَاظِ النَّاقِلِينَ لِخَبَرِ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ فِيهِ

٤٠٤١ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، عَنْ حَجَّاجٍ الصَّوَّافِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو رَجَاءٍ، مَوْلَى أَبِي قِلاَبَةَ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو قِلاَبَةَ، قَالَ حَدَّثَنِي أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ، أَنَّ نَفَرًا، مِنْ عُكْلٍ ثَمَانِيَةً قَدِمُوا عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاسْتَوْخَمُوا الْمَدِينَةَ وَسَقِمَتْ أَجْسَامُهُمْ فَشَكَوْا ذَلِكَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ أَلاَ تَخْرُجُونَ مَعَ رَاعِينَا فِي إِبِلِهِ فَتُصِيبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا بَلَى ‏.‏ فَخَرَجُوا فَشَرِبُوا مِنْ أَلْبَانِهَا وَأَبْوَالِهَا فَصَحُّوا فَقَتَلُوا رَاعِيَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَبَعَثَ فَأَخَذُوهُمْ فَأُتِيَ بِهِمْ فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَّرَ أَعْيُنَهُمْ وَنَبَذَهُمْ فِي الشَّمْسِ حَتَّى مَاتُوا ‏.‏

٤٠٤٢ - أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ كَثِيرِ بْنِ دِينَارٍ، عَنِ الْوَلِيدِ، عَنِ الأَوْزَاعِيِّ، عَنْ يَحْيَى، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ نَفَرًا، مِنْ عُكْلٍ قَدِمُوا عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ فَأَمَرَهُمُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يَأْتُوا إِبِلَ الصَّدَقَةِ فَيَشْرَبُوا مِنْ أَبْوَالِهَا وَأَلْبَانِهَا فَفَعَلُوا فَقَتَلُوا رَاعِيَهَا وَاسْتَاقُوهَا فَبَعَثَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي طَلَبِهِمْ - قَالَ - فَأُتِيَ بِهِمْ فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَّرَ أَعْيُنَهُمْ وَلَمْ يَحْسِمْهُمْ وَتَرَكَهُمْ حَتَّى مَاتُوا فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ‏{‏ إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ‏}‏ الآيَةَ ‏.‏

٤٠٤٣ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ، قَالَ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، قَالَ حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو قِلاَبَةَ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ قَدِمَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثَمَانِيَةُ نَفَرٍ مِنْ عُكْلٍ فَذَكَرَ نَحْوَهُ إِلَى قَوْلِهِ لَمْ يَحْسِمْهُمْ وَقَالَ قَتَلُوا الرَّاعِيَ ‏.‏

٤٠٤٤ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سُلَيْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ أَتَى النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم نَفَرٌ مِنْ عُكْلٍ أَوْ عُرَيْنَةَ فَأَمَرَ لَهُمْ - وَاجْتَوَوُا الْمَدِينَةَ - بِذَوْدٍ أَوْ لِقَاحٍ يَشْرَبُونَ أَلْبَانَهَا وَأَبْوَالَهَا فَقَتَلُوا الرَّاعِيَ وَاسْتَاقُوا الإِبِلَ فَبَعَثَ فِي طَلَبِهِمْ فَقَطَّعَ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَسَمَلَ أَعْيُنَهُمْ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6- İslâm Cemaatini Bozmaya Çalışanlar Öldürülür

4037- Arfece b. Şüreyh el Eşcaî (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i minberde cemaate hitab ederken gördüm şöyle diyordu:

(Benden sonra fesat çıkacak, kötülükler olacaktır. Kimin cemaatten ayrıldığını (İslâm cemaatine karşı geldiğini) veya Muhammed ümmetinin düzenini bozmak istediğini görürseniz kim olursa olsun öldürün. Zira Allah’ın yardımı cemaat üzerinedir. Şeytan, İslâm cemaatinden ayrılanla beraberdir.) (Müslim, İmara: 14; Ebû Dâvûd, Sünnet: 30)

4038- Arfece b. Şüreyh (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Benden sonra fitne, fesat ve kötülükler olacaktır.) Ellerini kaldırarak:

(Kimin, bir gaye uğrunda birleşen Muhammed ümmetini parçalamak ve düzenini bozmak istediğini görürseniz. Bu kişi kim olursa olsun onu mutlaka öldürünüz.) (Ebû Dâvûd, Sünnet: 30; Müslim, Imara: 14)

4039- Arfece (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu. (Benden sonra fitneler ve bozgunculuklar ortaya çıkacaktır. Kim bir gaye uğrunda birleşen Muhammed ümmetini parçalamak ve düzenini bozmak isterse onun boynunu kılıçla vurun.) (Ebû Dâvûd, Sünnet: 30; Müslim, Imara: 14)

4040- Üsâme b. Şerik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Herhangi bir kimse çıkarda ümmetimin arasını açmak isterse onun boynunu vurun.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٦ - باب قَتْلِ مَنْ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ وَذِكْرِ الاِخْتِلاَفِ عَلَى زِيَادِ بْنِ عِلاَقَةَ عَنْ عَرْفَجَةَ فِيهِ

٤٠٣٧ - أَخْبَرَنِي أَحْمَدُ بْنُ يَحْيَى الصُّوفِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ مَرْدَانْبَهْ، عَنْ زِيَادِ بْنِ عِلاَقَةَ، عَنْ عَرْفَجَةَ بْنِ شُرَيْحٍ الأَشْجَعِيِّ، قَالَ رَأَيْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى الْمِنْبَرِ يَخْطُبُ النَّاسَ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّهُ سَيَكُونُ بَعْدِي هَنَاتٌ وَهَنَاتٌ فَمَنْ رَأَيْتُمُوهُ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ أَوْ يُرِيدُ تَفْرِيقَ أَمْرِ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ صلّى اللّه عليه وسلّم كَائِنًا مَنْ كَانَ فَاقْتُلُوهُ فَإِنَّ يَدَ اللَّهِ عَلَى الْجَمَاعَةِ فَإِنَّ الشَّيْطَانَ مَعَ مَنْ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ يَرْكُضُ ‏)‏ ‏.‏

٤٠٣٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِيٍّ، مُحَمَّدُ بْنُ عَلِيٍّ الْمَرْوَزِيُّ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنِ عُثْمَانَ، عَنْ أَبِي حَمْزَةَ، عَنْ زِيَادِ بْنِ عِلاَقَةَ، عَنْ عَرْفَجَةَ بْنِ شُرَيْحٍ، قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِنَّهَا سَتَكُونُ بَعْدِي هَنَاتٌ وَهَنَاتٌ وَهَنَاتٌ - وَرَفَعَ يَدَيْهِ - فَمَنْ رَأَيْتُمُوهُ يُرِيدُ تَفْرِيقَ أَمْرِ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهُمْ جَمِيعٌ فَاقْتُلُوهُ كَائِنًا مَنْ كَانَ مِنَ النَّاسِ ‏)‏ ‏.‏

٤٠٣٩ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا زِيَادُ بْنُ عِلاَقَةَ، عَنْ عَرْفَجَةَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ سَتَكُونُ بَعْدِي هَنَاتٌ وَهَنَاتٌ فَمَنْ أَرَادَ أَنْ يُفَرِّقَ أَمْرَ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهُمْ جَمْعٌ فَاضْرِبُوهُ بِالسَّيْفِ ‏)‏ ‏.‏

٤٠٤٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ زَيْدِ بْنِ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ، عَنْ زِيَادِ بْنِ عِلاَقَةَ، عَنْ أُسَامَةَ بْنِ شَرِيكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَيُّمَا رَجُلٍ خَرَجَ يُفَرِّقُ بَيْنَ أُمَّتِي فَاضْرِبُوا عُنُقَهُ ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget