Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 27- Bakara 178. Ayetinin Yorumu

(BUNUNLA BERABER KİM ÖLDÜRÜLENİN KARDEŞİ VEYA VELİLERİ TARAFINDAN AFFEDİLİRSE O ZAMAN AFFEDENİN DİNİN ÖNGÖRDÜĞÜ DİYETİ İSTEMESİ AFFEDİLENİN DE ONU GÜZELCE ÖDEMESİ GEREKİR…)

4798- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: İsrailoğulları zamanında kısas vardı, diyet vermek yoktu. Bu konuda Allah, Bakara 178. ayetini indirdi:

(Ey iman edenler, öldürme olaylarında adil karşılık olan kısas size farz kılındı. Hüre karşı hür, köle kadın için köle kadın öldürülür. Bununla beraber kim öldürülenin kardeşi veya velileri tarafından affedilirse o zaman affedenin dinin öngördüğü diyeti istemesi affedilenin de onu güzelce ödemesi gerekir…) Affetmek bilerek öldürmede diyeti kabul etmek demektir. Allah’ın istediği şekilde ödemeye uymak demektir. Karşı tarafta güzellikle diyeti ödemelidir. Bu Rabbinizden size bir rahmet ve hafifletme demektir. ve sizden öncekilere farz kılınanlardan daha kolaydır, onlara farz kılınan sadece kısastı o zaman diyet yoktu. (Buhârî, Tefsir: 19)

4799- Mücahid (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Öldürme olaylarında adil karşılık olan kısas size farz kılındı, hüre karşı hür…) (Bakara 178.) İsrailoğullarında diyet yoktu onlara sadece kısas farz kılınmıştı. Allah bu ümmete kolaylık olsun için İsrailoğullarında olmayan diyet hükmünü indirdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٢٧ - باب تَأْوِيلِ قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ ‏{‏ فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ أَخِيهِ شَىْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاءٌ إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ ‏}‏

٤٧٩٨ - قَالَ الْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ عَمْرٍو، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَ فِي بَنِي إِسْرَائِيلَ الْقِصَاصُ وَلَمْ تَكُنْ فِيهِمُ الدِّيَةُ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ‏{‏ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى الْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالأُنْثَى بِالأُنْثَى ‏}‏ إِلَى قَوْلِهِ ‏{‏ فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ أَخِيهِ شَىْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاءٌ إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ ‏}‏ فَالْعَفْوُ أَنْ يَقْبَلَ الدِّيَةَ فِي الْعَمْدِ وَاتِّبَاعٌ بِمَعْرُوفٍ يَقُولُ يَتَّبِعُ هَذَا بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاءٌ بِإِحْسَانٍ وَيُؤَدِّي هَذَا بِإِحْسَانٍ ‏{‏ ذَلِكَ تَخْفِيفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ ‏}‏ مِمَّا كُتِبَ عَلَى مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ إِنَّمَا هُوَ الْقِصَاصُ لَيْسَ الدِّيَةَ ‏.‏

٤٧٩٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ حَفْصٍ، قَالَ حَدَّثَنَا وَرْقَاءُ، عَنْ عَمْرٍو، عَنْ مُجَاهِدٍ، قَالَ ‏{‏ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى الْحُرُّ بِالْحُرِّ ‏}‏ قَالَ كَانَ بَنُو إِسْرَائِيلَ عَلَيْهِمُ الْقِصَاصُ وَلَيْسَ عَلَيْهِمُ الدِّيَةَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْهِمُ الدِّيَةَ فَجَعَلَهَا عَلَى هَذِهِ الأُمَّةِ تَخْفِيفًا عَلَى مَا كَانَ عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 26- Kılıç Dışında Kısas Uygulaması Olur Mu?

4796- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Bir Yahudi, üzerinde ziynet eşyası bulunan bir kızı görüyor ve onu taşla öldürerek ziynetlerini alıyor, ölmek üzere olan kızın yanına Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) götürülüyor ve ona şöyle soruyor:

(Seni falan kimse mi öldürdü?) -hadisin ravilerinden Şu’be başıyla işaret ederek kızın hareketini aktarıyordu- Kız, hayır diye işaret etti. (Peki falan mı öldürdü?) dediklerinde -yine Şu’be başıyla anlatıyordu- Kız yine:

(Hayır) dedi. (Falan mı öldürdü denildiğinde -Şube yine başıyla anlattı- Kız:

(Evet) işareti yaptı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Yahudi’yi getirtip kafasını iki taş arasında ezdirerek öldürülmesini emretti. (Ebû Dâvûd, Diyat: 13; İbn Mâce, Diyet: 10)

4797- Kays (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Has’am kabilesinden bir guruba karşı bir müfreze göndermişti. Oradakilerden bir kısmı secde ederken Müslüman olduklarını belirterek öldürülmemelerini isteseler de çarpışma sırasında öldürüldüler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların diyetlerinin yarısını ödemelerini Müslümanlara emretti ve:

(Ben müşrikler arasında yaşayan Müslümanlardan uzağım. Müslümanlarla müşriklerin ateşleri birbirlerine görülmeyecek kadar uzak olsunlar) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Diyat: 17; Tirmizî, Siyer: 42)

٢٦ - باب الْقَوَدِ بِغَيْرِ حَدِيدَةٍ

٤٧٩٦ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ هِشَامِ بْنِ زَيْدٍ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ يَهُودِيًّا، رَأَى عَلَى جَارِيَةٍ أَوْضَاحًا فَقَتَلَهَا بِحَجَرٍ فَأُتِيَ بِهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَبِهَا رَمَقٌ فَقَالَ ‏(‏ أَقَتَلَكِ فُلاَنٌ ‏)‏ ‏.‏ فَأَشَارَ شُعْبَةُ بِرَأْسِهِ يَحْكِيهَا أَنْ لاَ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ أَقَتَلَكِ فُلاَنٌ ‏)‏ ‏.‏ فَأَشَارَ شُعْبَةُ بِرَأْسِهِ يَحْكِيهَا أَنْ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ أَقَتَلَكِ فُلاَنٌ ‏)‏ ‏.‏ فَأَشَارَ شُعْبَةُ بِرَأْسِهِ يَحْكِيهَا أَنْ نَعَمْ ‏.‏ فَدَعَا بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَتَلَهُ بَيْنَ حَجَرَيْنِ ‏.‏

٤٧٩٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ، عَنْ قَيْسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعَثَ سَرِيَّةً إِلَى قَوْمٍ مِنْ خَثْعَمٍ فَاسْتَعْصَمُوا بِالسُّجُودِ فَقُتِلُوا فَقَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِنِصْفِ الْعَقْلِ وَقَالَ ‏(‏ إِنِّي بَرِيءٌ مِنْ كُلِّ مُسْلِمٍ مَعَ مُشْرِكٍ ‏)‏ ‏.‏ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ أَلاَ لاَ تَرَاءَى نَارَاهُمَا ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 25- Devlet İzni Olmadan Kısas Yapılamaz

4795- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ebu Cehm b. Huzeyfe’yi zekat toplama göreviyle göndermişti. Ebu Cehm gittiği yerde zekat konusunda münakaşa eden birine vurmuştu. Bunun üzerine o adam arkadaşlarıyla birlikte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldiler ve kısas isteriz Ey Allah'ın Rasûlü! dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de (Kısas yerine şunu veya şunu alın) buyurdu. Razı olmadılar tekrar:

(Şunu ve bunu da alın) buyurunca kabul ettiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara:

(Bu meseleyi insanlara duyuracağım) buyurdu. Onlar da:

(Olur) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle konuştu:

(Bu adamlar bana geldiler kısas istediler. Ben de onlara şunları alın dedim razı oldular.) Demesi üzerine onlar:

(Hayır kabul etmiyoruz) dediler. Muhacirler o adamların üzerine yürüyeceklerdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) muhacirlere:

(Ellerini onlardan çekmelerini emretti onlar da ellerini çektiler, onları çağırdı ve razı mısınız?) buyurdu. Onlar da:

(Evet) dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Bu durumu insanlara duyuracağım) buyurdu. Onlar da:

(Konuş ve bildir) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine insanlara konuşup anlattı ve o kimselere tekrar sordu:

(Aldıklarınıza razı mısınız?) Onlar da:

(Evet) dediler. (Ebû Dâvûd, Diyat: 13; İbn Mâce, Diyet: 10)

٢٥ - باب السُّلْطَانُ يُصَابُ عَلَى يَدِهِ

٤٧٩٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعَثَ أَبَا جَهْمِ بْنَ حُذَيْفَةَ مُصَدِّقًا فَلاَحَّهُ رَجُلٌ فِي صَدَقَتِهِ فَضَرَبَهُ أَبُو جَهْمٍ فَأَتَوُا النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ الْقَوَدُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ ‏(‏ لَكُمْ كَذَا وَكَذَا ‏)‏ ‏.‏ فَلَمْ يَرْضَوْا بِهِ فَقَالَ ‏(‏ لَكُمْ كَذَا وَكَذَا ‏)‏ ‏.‏ فَرَضُوا بِهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِنِّي خَاطِبٌ عَلَى النَّاسِ وَمُخْبِرُهُمْ بِرِضَاكُمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا نَعَمْ ‏.‏ فَخَطَبَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ إِنَّ هَؤُلاَءِ أَتَوْنِي يُرِيدُونَ الْقَوَدَ فَعَرَضْتُ عَلَيْهِمْ كَذَا وَكَذَا فَرَضُوا ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا لاَ ‏.‏ فَهَمَّ الْمُهَاجِرُونَ بِهِمْ فَأَمَرَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يَكُفُّوا فَكَفُّوا ثُمَّ دَعَاهُمْ قَالَ ‏(‏ أَرَضِيتُمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَإِنِّي خَاطِبٌ عَلَى النَّاسِ وَمُخْبِرُهُمْ بِرِضَاكُمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا نَعَمْ ‏.‏ فَخَطَبَ النَّاسَ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ أَرَضِيتُمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا نَعَمْ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget