بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
13- Kafiri Öldüren Müslümana Kısas Yapılır Mı?
4760- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Üç şey dışında hiç bir şey Müslüman’ın kanını helâl kılmaz. Evli kimse zina ederse taşlanarak öldürülür. Bilerek Müslüman öldüren kimse kısas yapılarak öldürülür. İslâm’dan çıkıp mürted olan, Allah’a ve elçisine savaş açan kimse de ya öldürülür veya asılır veya sürgün edilir.) (Müsned: 24518)
4761- Şa’bî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Cuheyfe’den işittim şöyle diyordu: Ali’ye:
(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’den Kur’an’dan başka duyduğun bir şey var mı?) diye sorduğumuzda şöyle dedi:
(Tohumu çatlatan, canlıyı yaratan Allah’a yemin ederim ki hayır bir şey yoktur ancak Allah’ın kuluna Kitab’ını anlama kabiliyetini vermesi ve bir de şu sahifeden yazılı olanlar vardır. Sahife de neler var) dedim şöyle dedi:
(Diyet, esirlerin kurtarılması ve kafire karşılık Müslüman’ın öldürülmemesi konuları vardır.) (Müsned: 24518)
4762- Ebu Hassan (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali dedi ki:
(Kılıcımın kınındaki sahifeden başka Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana başkalarına söylemediği bir vasiyet yapmadı dedi. Oradakiler ısrarla onu görmek isteyince sahifeyi çıkardı. Orada şunlar yazılı idi:
(Mü’minlerin kanları eşittir. Mü’minlerden en aşağı da olan biri bile düşmana emân verebilir, onlar düşmanlara karşı tek vücut gibidirler. Bir kafiri öldüren Müslüman kısas yapılarak öldürülmez, anlaşma yapılan kimseler de anlaşmalarına sadık kaldıkları sürece onlar da öldürülmez.) (Müsned: 24518)
4763- Eşter (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Ali’ye şöyle demiştir:
(Senden duyulan şeyler insanlar arasında yayılıyor eğer Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sana bir vasiyeti varsa bize söyle) deyince, Ali:
(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in bana insanlara söylemediği bir vasiyeti yoktur sadece kılıcımın kınındaki sahifede yazılı olanlar vardır) dedi. Orada şunlar yazılıydı:
(Mü’minlerin kanları eşittir. En aşağı görülen biri bile düşmana eman verebilir, kafire karşılık Mü’min öldürülmez. Anlaşma yapılan kimse de ahdine vefa gösterdiği sürece öldürülmez.) (İbn Mâce, Diyet: 21)
١٣ - باب سُقُوطِ الْقَوَدِ مِنَ الْمُسْلِمِ لِلْكَافِرِ
٤٧٦٠ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَفْصِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ، عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ رُفَيْعٍ، عَنْ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ، عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ قَالَ ( لاَ يَحِلُّ قَتْلُ مُسْلِمٍ إِلاَّ فِي إِحْدَى ثَلاَثِ خِصَالٍ زَانٍ مُحْصَنٍ فَيُرْجَمُ وَرَجُلٌ يَقْتُلُ مُسْلِمًا مُتَعَمِّدًا وَرَجُلٌ يَخْرُجُ مِنَ الإِسْلاَمِ فَيُحَارِبُ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ وَرَسُولَهُ فَيُقْتَلُ أَوْ يُصَلَّبُ أَوْ يُنْفَى مِنَ الأَرْضِ ) .
٤٧٦١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ مُطَرِّفِ بْنِ طَرِيفٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا جُحَيْفَةَ، يَقُولُ سَأَلْنَا عَلِيًّا فَقُلْنَا هَلْ عِنْدَكُمْ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم شَىْءٌ سِوَى الْقُرْآنِ فَقَالَ لاَ وَالَّذِي فَلَقَ الْحَبَّةَ وَبَرَأَ النَّسَمَةَ إِلاَّ أَنْ يُعْطِيَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَبْدًا فَهْمًا فِي كِتَابِهِ أَوْ مَا فِي هَذِهِ الصَّحِيفَةِ . قُلْتُ وَمَا فِي الصَّحِيفَةِ قَالَ فِيهَا ( الْعَقْلُ وَفِكَاكُ الأَسِيرِ وَأَنْ لاَ يُقْتَلَ مُسْلِمٌ بِكَافِرٍ ) .
٤٧٦٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ، قَالَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَبِي حَسَّانَ، قَالَ قَالَ عَلِيٌّ مَا عَهِدَ إِلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِشَىْءٍ دُونَ النَّاسِ إِلاَّ فِي صَحِيفَةٍ فِي قِرَابِ سَيْفِي . فَلَمْ يَزَالُوا بِهِ حَتَّى أَخْرَجَ الصَّحِيفَةَ فَإِذَا فِيهَا ( الْمُؤْمِنُونَ تَكَافَأُ دِمَاؤُهُمْ يَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أَدْنَاهُمْ وَهُمْ يَدٌ عَلَى مَنْ سِوَاهُمْ لاَ يُقْتَلُ مُؤْمِنٌ بِكَافِرٍ وَلاَ ذُو عَهْدٍ فِي عَهْدِهِ ) .
٤٧٦٣ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَفْصٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ، عَنِ الْحَجَّاجِ بْنِ الْحَجَّاجِ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَبِي حَسَّانَ الأَعْرَجِ، عَنِ الأَشْتَرِ، أَنَّهُ قَالَ لِعَلِيٍّ إِنَّ النَّاسَ قَدْ تَفَشَّغَ بِهِمْ مَا يَسْمَعُونَ فَإِنْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَهِدَ إِلَيْكَ عَهْدًا فَحَدِّثْنَا بِهِ . قَالَ مَا عَهِدَ إِلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَهْدًا لَمْ يَعْهَدْهُ إِلَى النَّاسِ غَيْرَ أَنَّ فِي قِرَابِ سَيْفِي صَحِيفَةً فَإِذَا فِيهَا ( الْمُؤْمِنُونَ تَتَكَافَأُ دِمَاؤُهُمْ يَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أَدْنَاهُمْ لاَ يُقْتَلُ مُؤْمِنٌ بِكَافِرٍ وَلاَ ذُو عَهْدٍ فِي عَهْدِهِ ) . مُخْتَصَرٌ .