Hâkim Hüküm Vermeden Önce Nasihat Edebilir
36- Hâkim Hüküm Vermeden Önce Nasihat Edebilir
5442- Ebu Müleyke (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Taifte iki cariye boncuk yapıyorlardı. Onlardan biri eli kanayarak geldi ve arkadaşının vurduğunu iddia etti. Öbürü ise inkar etti. Ben de bu davanın halledilebilmesini temin için İbn Abbâs’a mektup yazdım. O da bana şu cevabı verdi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), davalarda iddiada bulunan kimselere yemin teklif ederdi. Eğer her iddia eden davacıya istediği verilse herkes insanların kanları ve malları hakkında hak iddia eder hale gelirdi. (Dolayısıyla delil getirmek iddia edip dava edene yemin de, inkar edene düşer) İnkar eden ve yemin teklif edeceğin o cariyeyi çağır ve ona şu ayeti oku:
(Doğrusu Allah’a verdikleri sözü ve yeminleri az bir menfaat karşılığında değiştirenler var ya işte onlar öteki dünyanın nimetlerinden faydalanamayacaklardır. Allah kıyamet günü onlarla ne konuşacak ne yüzlerine bakacak ne de onları günahlarından arındıracaktır ve onlar için acıklı bir azâb vardır.) (Ali İmran 72.) Onu çağırdım ve kendisine ayeti okudum. Ayeti dinleyince suçunu itiraf etti ve bu hal beni sevindirdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
٣٦ - باب عِظَةِ الْحَاكِمِ عَلَى الْيَمِينِ
٥٤٤٢ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي زَائِدَةَ، عَنْ نَافِعِ بْنِ عُمَرَ، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، قَالَ كَانَتْ جَارِيَتَانِ تَخْرُزَانِ بِالطَّائِفِ فَخَرَجَتْ إِحْدَاهُمَا وَيَدُهَا تَدْمَى فَزَعَمَتْ أَنَّ صَاحِبَتَهَا أَصَابَتْهَا وَأَنْكَرَتِ الأُخْرَى فَكَتَبْتُ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ فِي ذَلِكَ فَكَتَبَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَضَى أَنَّ الْيَمِينَ عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ وَلَوْ أَنَّ النَّاسَ أُعْطُوا بِدَعْوَاهُمْ لاَدَّعَى نَاسٌ أَمْوَالَ نَاسٍ وَدِمَاءَهُمْ فَادْعُهَا وَاتْلُ عَلَيْهَا هَذِهِ الآيَةَ { إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلاً أُولَئِكَ لاَ خَلاَقَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ } حَتَّى خَتَمَ الآيَةَ فَدَعَوْتُهَا فَتَلَوْتُ عَلَيْهَا فَاعْتَرَفَتْ بِذَلِكَ فَسَرَّهُ .