بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
38- Meşrubat Konulmasına İzin Verilen Kaplar
5664- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdi Kays oğullarından gelen heyete:
(Kabak, ağaçtan oyulmuş fıçı, ziftlenmiş kaplar ve ağzı kesilmiş dağarcıkları meşrubat saklamakta yasak kılmıştır ve meşrubatı su kabında yap ağzını iyi bağla ekşimeden tatlı iken iç) buyurdular. Heyettekilerden bir kısmı Ey Allah'ın Rasûlü bu tür kaplarda meşrubat yapmama bana izin ver dediğinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öyleyse bu tarif ettiğim gibi yaparsın dedi ve eliyle işaret etti. (Ebû Dâvûd, Eşribe: 7; Müslim, Eşribe: 6)
5665- Ebu’z Zübeyr (radıyallahü anh) diyor ki: Câbir’den işittim şöyle diyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) testi, ziftlenmiş kaplar, kabak ve ağaç fıçılarında meşrubat yapmayı ve saklamayı yasak etti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) için şerbet yapılacak bir kap bulunamaz ise taştan oyulmuş büyükçe bir kapta yapılırdı. (Müslim, Eşribe: 6; Dârimi, Eşribe: 13)
5666- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e meşrubat su kaplarında yapılırdı. Su kabı bulunamaz ise taştan bir kap içersinde yapılırdı. Câbir diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabak, ağaç fıçı ve ziftlenmiş kaplarda meşrubat muhafazasını yasakladı. (Müslim, Eşribe: 6; Dârimi, Eşribe: 13)
5667- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabak, ağaç fıçı, testi ve ziftlenmiş kaplarda meşrubat yapılmasını ve saklanmasını yasakladı. (Müslim, Eşribe: 6; Dârimi, Eşribe: 13)
٣٨ - باب الإِذْنِ فِي الاِنْتِبَاذِ الَّتِي خَصَّهَا بَعْضُ الرِّوَايَاتِ الَّتِي أَتَيْنَا عَلَى ذِكْرِهَا الإِذْنِ فِيمَا كَانَ فِي الأَسْقِيَةِ مِنْهَا
٥٦٦٤ - أَخْبَرَنَا سَوَّارُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَوَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ، عَنْ هِشَامٍ، عَنْ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَفْدَ عَبْدِ الْقَيْسِ حِينَ قَدِمُوا عَلَيْهِ عَنِ الدُّبَّاءِ وَعَنِ النَّقِيرِ وَعَنِ الْمُزَفَّتِ وَالْمَزَادَةِ الْمَجْبُوبَةِ وَقَالَ ( انْتَبِذْ فِي سِقَائِكَ وَأَوْكِهِ وَاشْرَبْهُ حُلْوًا ) . قَالَ بَعْضُهُمُ ائْذَنْ لِي يَا رَسُولَ اللَّهِ فِي مِثْلِ هَذَا . قَالَ ( إِذًا تَجْعَلَهَا مِثْلَ هَذِهِ ) . وَأَشَارَ بِيَدِهِ يَصِفُ ذَلِكَ .
٥٦٦٥ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدٌ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قِرَاءَةً قَالَ وَقَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ سَمِعْتُ جَابِرًا، يَقُولُ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنِ الْجَرِّ الْمُزَفَّتِ وَالدُّبَّاءِ وَالنَّقِيرِ وَكَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذَا لَمْ يَجِدْ سِقَاءً يُنْبَذْ لَهُ فِيهِ نُبِذَ لَهُ فِي تَوْرٍ مِنْ حِجَارَةٍ .
٥٦٦٦ - أَخْبَرَنِي أَحْمَدُ بْنُ خَالِدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ، - يَعْنِي الأَزْرَقَ - قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ أَبِي سُلَيْمَانَ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُنْبَذُ لَهُ فِي سِقَاءٍ فَإِذَا لَمْ يَكُنْ لَهُ سِقَاءٌ نَنْبِذُ لَهُ فِي تَوْرِ بِرَامٍ . قَالَ وَنَهَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنِ الدُّبَّاءِ وَالنَّقِيرِ وَالْمُزَفَّتِ .
٥٦٦٧ - أَخْبَرَنَا سَوَّارُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَوَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، رضى اللّه عنه أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم نَهَى عَنِ الدُّبَّاءِ وَالنَّقِيرِ وَالْجَرِّ وَالْمُزَفَّتِ .