Gece Namazı —Özellikle Teheccüd Namazı—
1. Gece Namazı —Özellikle Teheccüd Namazı—
309. Said b. Cübeyr yanındaki itimat ettiği bir adamdan, o da Resulü Ekrem'in zevcesi Hazret-i Aişe'den şu hadisi Rivâyet eder: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: «Gece namaz kılmayı âdet edinen kimse uyuyakalır da teheccüd namazına kalkamazsa, Allah ona teheccüd sevabını yazar, uyuması da sadaka sayılır.» Ebu Davud, Tatavvu, 5/20; Nesaî, Kıyâmu’l-Leyl, 20/61. Ayrıca bkz. Şeybanî, 167.
Teheccüd namazı; gece uykudan kalkıp kılman bir namazdır. Diğer nafile namazlardan daha faziletlidir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) teheccüd namazını, en çok sekiz, enaz iki rekat olarak kılmıştır.
310. Âişe (radıyallahü anha) anlatıyor: Resulü Ekrem geceleri teheccüd namazı kıldığında, önünde yatıyordum, ayaklarım secde yerine uzanırdı. Secde yaparken eliyle bana dokunur ayağımı çeker, secdeden kalkınca uzatırdım. O zamanlar evlerde kandil yanmazdı. Buharî, Salat, 8/22; Müslim, Salât, 4/272.
311. Resûlüllah’ın zevcesi Âişe (radıyallahü anha) Rivâyet eder; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Namazda uyuklayanınız yatsın uykusunu aldıktan sonra namazını kılsın. Zira uyuklayarak namaz kılan belki de farkında olmadan istiğfar edeceği yerde kendine küfreder.» Yani dua ederken farkında olmadan beddua eder. Buharî, Vudû, 4/53; Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/222.
312. İsmail b. Ebi Hâkim'e şöyle Rivâyet edildi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazı kılan bir kadını işitince:
«Bu kimdir?» dedi. Ona:
«Tüveyt'in kızı Havlâ'dır. Geceleri uyumaz,» dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün gece namaz kılmasını hoş görmedi. Hatta kızdığı yüzünden okundu. Daha sonra şöyle buyurdu: «Siz ibadetten usanıp ayrılmadıkça, Allahü Teâlâ ecir ve sevabınızı kesmez. Kendinizi yorup usandırmadan devam edebileceğiniz şekilde amel edin.» İbn Abdilber der ki: Bu ismail Rivâyetiyle, munkatı'dır.
Buharî (îman, 2/32), Hazret-i Aişe'den mevsul olarak Rivâyet eder. Ayrıca bkz. Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/220.
313. Eslem'den: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) geceleri dilediği kadar namaz kılar, sabaha karşı: «Namaza kalkın, namaza kalkın,» diye ev halkını namaza kaldırır, daha sonra şu âyeti okurdu: «Ehline (Ev halkına) namaz kılmalarını emret, sen de namaza devam et. Senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırıyoruz. Mutlu son, takva sahiplerinindir.» Taha sûresi 132.
314. Said b. el-Müseyyeb: «Yatsı namazını kılmadan önce uyumak ve yatsı namazından sonra konuşmak mekruhtur.» Zira, yatsıyı kılmadan uyuyan kimse belki uyanamaz, yatsı namazı kazaya kalır. Yatsı namazından sonra sohbete dalınca da gece, yani teheccüt namazına kalkamaz. derdi. Buharî, Mevakît, 9/3; Müslim, Mesâcid, 5/236.
315. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) der ki: Gece ve gündüz (Nafile) namazlar ikişer ikişerdir. Her iki rekâtta bir selâm verilir.
İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre de böyledir. (Yani sünnet ve nafile namazlarda iki rekâtta bir selâm verilir.)
١ - باب مَا جَاءَ فِي صَلاَةِ اللَّيْلِ
٣٠٩ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنْ رَجُلٍ عِنْدَهُ رِضًا، أَنَّهُ أَخْبَرَهُ، أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم أَخْبَرَتْهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( مَا مِنِ امْرِئٍ تَكُونُ لَهُ صَلاَةٌ بِلَيْلٍ، يَغْلِبُهُ عَلَيْهَا نَوْمٌ، إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ أَجْرَ صَلاَتِهِ، وَكَانَ نَوْمُهُ عَلَيْهِ صَدَقَةً )(١٩١).
٣١٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي النَّضْرِ مَوْلَى عُمَرَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ،’ عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّهَا قَالَتْ : كُنْتُ أَنَامُ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم وَرِجْلاَيَ فِي قِبْلَتِهِ، فَإِذَا سَجَدَ غَمَزَنِى فَقَبَضْتُ رِجْلَيَّ، فَإِذَا قَامَ بَسَطْتُهُمَا. قَالَتْ : وَالْبُيُوتُ يَوْمَئِذٍ لَيْسَ فِيهَا مَصَابِيحُ(١٩٢).
٣١١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( إِذَا نَعَسَ أَحَدُكُمْ فِي صَلاَتِهِ، فَلْيَرْقُدْ حَتَّى يَذْهَبَ عَنْهُ النَّوْمُ، فَإِنَّ أَحَدَكُمْ إِذَا صَلَّى وَهُوَ نَاعِسٌ لاَ يَدْرِي، لَعَلَّهُ يَذْهَبُ يَسْتَغْفِرُ فَيَسُبُّ نَفْسَهُ )(١٩٣).
٣١٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أبِي حَكِيمٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم سَمِعَ امْرَأَةً مِنَ اللَّيْلِ تُصَلِّى فَقَالَ : ( مَنْ هَذِهِ ؟ ). فَقِيلَ لَهُ : هَذِهِ الْحَوْلاَءُ بِنْتُ تُوَيْتٍ، لاَ تَنَامُ اللَّيْلَ، فَكَرِهَ ذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، حَتَّى عُرِفَتِ الْكَرَاهِيَةُ فِي وَجْهِهِ، ثُمَّ قَالَ : ( إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى لاَ يَمَلُّ حَتَّى تَمَلُّوا، اكْلَفُوا مِنَ الْعَمَلِ مَا لَكُمْ بِهِ طَاقَةٌ )(١٩٤).
٣١٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ كَانَ يُصَلِّي مِنَ اللَّيْلِ مَا شَاءَ اللَّهُ، حَتَّى إِذَا كَانَ مِنْ آخِرِ اللَّيْلِ أَيْقَظَ أَهْلَهُ لِلصَّلاَةِ، يَقُولُ لَهُمُ الصَّلاَةَ الصَّلاَةَ، ثُمَّ يَتْلُو هَذِهِ الآيَةَ : ( وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلاَةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لاَ نَسْأَلُكَ رِزْقاً نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَى ) (طه : ١٣٢).
٣١٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ كَانَ يَقُولُ : يُكْرَهُ النَّوْمُ قَبْلَ الْعِشَاءِ وَالْحَدِيثُ بَعْدَهَا(١٩٥).
٣١٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ : صَلاَةُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ مَثْنَى مَثْنَى، يُسَلِّمُ مِنْ كُلِّ رَكْعَتَيْنِ(١٩٦).
قَالَ مَالِكٌ : وَهُوَ الأَمْرُ عِنْدَنَا.