Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Resulü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Vitir Namazı

316. Resûlüllah’ın zevcesi Âişe (radıyallahü anha)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece onbir rekât namaz kılardı, birini tek kılardı. Namazı bitirince sağ tarafına yatardı. Müslim salatul musafirin 6/121. ayrıca bkz şeybani 165

317. Abdurrahman b. Avf’ın oğlu Ebû Seleme'den: Resûlüllah’ın zevcesi Aişe'ye:

« Ramazan'da Resûlüllah'ın namazı nasıldı?» diye sordum, O da:

« Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ne Ramazanda ne de başka zaman (gece namazında) onbir rekâttan fazla kılmazdı, dört rekât kılar, güzelliğini ve uzunluğunu sorma. Sonra dört rekât kılar, güzelliğini ve uzunluğunu sorma. Daha sonra üç rekât (vitir namazı) kılardı.» diye cevap verdi.

Aişe (radıyallahü anh) der ki: Hazret-i Peygamber'e:

« Ya Resûlallah vitiri kılmadan mı uyuyorsun?» dedim.

« Ya Aişe (radıyallahü anh) gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz.» buyurdu, Buhârî, Salâtu't-Teravîh, 31/1; Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/125. Kalbin manevî canlılığı güçlenince, beden uyuduğunda da uyanık kalır. Bu, peygamberlere özgü bir durumdur.

318. Mü’minlerin annesi Âişe (radıyallahü anha)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece onüç rekât namaz kılardı. Daha sonra sabah namazı ezanım duyunca kıyamlarında kısa okuyarak iki rekât (sabah namazının sünnetini) kılardı. Müslim, Salâtu'l-Musafîrîn, 6/123.

Bu 13 rekâtın onu teheccüt, üçü vitir namazıdır. Resulü Ekrem teheccüt namazını çoğu zaman sekiz rekât, bazen de on rekât kıln-Mı

319. Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh) anlatıyor: Bir gece Resulü Ekrem'in zevcesi teyzem Meymune'nin yanında kaldım, başımı Resûlüllah’ın yastığının kenarına koyarak yattım. Hazret-i Peygamber uyudu, Gece yarısı olunca veya biraz önce, yahut biraz sonra uyanıp oturdu. Eliyle gözlerini sildikten sonra Âli İmran sûresinin son on âyetini okudu. Daha sonra kalktı, asılı kırbadaki su ile abdest aldı. Kırba: Sakaların (evvelce) kullandığı ince köseleden veya deriden yapılmış su kabı, saka tulumu. Öyle güzel abdest aldı ki! Sonra (teheccüd) namazını kıldı.

İbni Abbas der ki: Ben de kalktım, onun yaptığı gibi yaptım. Sonra gidip yanına durdum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sağ elini başıma koydu, sağ kulağımı ovdu. İki rekât namaz kıldı. Sonra iki rekât, sonra iki rekât, sonra iki rekât, sonra iki rekât, sonra yine iki rekât kıldı. Daha sonra bir rekât kıldı ve yattı. Müezzin gelince kalkıp kıyamında kısa okuyarak iki rekât (sabah namazının sünnetini) kıldıktan sonra çıktı, sabah namazını kıldırdı. Buhârî, Vudû, 4/36; Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/182.

320. Zeyd b. Hâlid el-Cühenî anlatıyor: Bir gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (teheccüd) namazını gözetlemek kastıyla gittim. Kapısının eşiğine dayandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (gece yarısı) kalktı, uzun uzun okuyarak iki rekât namaz kıldı. Sonra onlardan biraz daha kısa iki rekât kıldı, sonra biraz daha az okuyarak iki rekât kıldı, sonra biraz daha az okuyarak iki rekât kıldı, sonra biraz daha az okuyarak iki rekât kıldı, sonra biraz daha az okuyarak iki rekât kıldı, daha sonra bir rekât kıldı. Tamamı, onüç rekâttır. Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/195. Ayrıca bkz. Şeybanî, 166.

Hazret-i Peygamber; bu hadislerden de anlaşıldığı gibi, Vitir namazını kılarken iki rekâtta selâm verir, bir rekâtı tek kılardı. İmâm-ı Mâlik ve İmam Şafiî bu hadislere göre amel etmişlerdir. Bazen de üç rekât vitir namazını bir selâmla kılardı. Ebû Hanife de buna göre amel etmiştir.

٢ - باب صَلاَةِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فِي الْوِتْرِ

٣١٦ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم كَانَ يُصَلِّى مِنَ اللَّيْلِ إِحْدَى عَشْرَةَ رَكْعَةً، يُوتِرُ مِنْهَا بِوَاحِدَةٍ، فَإِذَا فَرَغَ اضْطَجَعَ عَلَى شِقِّهِ الأَيْمَنِ(١٩٧).

٣١٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أبِي سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ، أَنَّهُ سَأَلَ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، كَيْفَ كَانَتْ صَلاَةُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فِي رَمَضَانَ، فَقَالَتْ : مَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَزِيدُ فِي رَمَضَانَ, وَلاَ فِي غَيْرِهِ، عَلَى إِحْدَى عَشْرَةَ رَكْعَةً، يُصَلِّي أَرْبَعاً، فَلاَ تَسْأَلْ عَنْ حُسْنِهِنَّ وَطُولِهِنَّ، ثُمَّ يُصَلِّي أَرْبَعاً، فَلاَ تَسْأَلْ عَنْ حُسْنِهِنَّ وَطُولِهِنَّ، ثُمَّ يُصَلِّي ثَلاَثاً، فَقَالَتْ عَائِشَةُ : فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَنَامُ قَبْلَ أَنْ تُوتِرَ ؟ فَقَالَ : ( يَا عَائِشَةُ إِنَّ عَيْنَيَّ تَنَامَانِ وَلاَ يَنَامُ قَلْبِي )(١٩٨).

٣١٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يُصَلِّي بِاللَّيْلِ ثَلاَثَ عَشْرَةَ رَكْعَةً، ثُمَّ يُصَلِّي إِذَا سَمِعَ النِّدَاءَ بِالصُّبْحِ رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ(١٩٩).

٣١٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مَخْرَمَةَ بْنِ سُلَيْمَانَ، عَنْ كُرَيْبٍ مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ أَخْبَرَهُ : أَنَّهُ بَاتَ لَيْلَةً عِنْدَ مَيْمُونَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، وَهِيَ خَالَتُهُ، قَالَ : فَاضْطَجَعْتُ فِي عَرْضِ الْوِسَادَةِ، وَاضْطَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم وَأَهْلُهُ فِي طُولِهَا، فَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم حَتَّى إِذَا انْتَصَفَ اللَّيْلُ، أَوْ قَبْلَهُ بِقَلِيلٍ، أَوْ بَعْدَهُ بِقَلِيلٍ، اسْتَيْقَظَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، فَجَلَسَ يَمْسَحُ النَّوْمَ عَنْ وَجْهِهِ بِيَدِهِ، ثُمَّ قَرَأَ الْعَشْرَ الآيَاتِ الْخَوَاتِمَ مِنْ سُورَةِ آلِ عِمْرَانَ، ثُمَّ قَامَ إِلَى شَنٍّ مُعَلَّقٍ، فَتَوَضَّأَ مِنْهُ فَأَحْسَنَ وُضُوءَهُ، ثُمَّ قَامَ يُصَلِّى، قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ : فَقُمْتُ فَصَنَعْتُ مِثْلَ مَا صَنَعَ، ثُمَّ ذَهَبْتُ فَقُمْتُ إِلَى جَنْبِهِ، فَوَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى رَأْسِي، وَأَخَذَ بِأُذُنِي الْيُمْنَى يَفْتِلُهَا، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ أَوْتَرَ، ثُمَّ اضْطَجَعَ حَتَّى أَتَاهُ الْمُؤَذِّنُ، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ، ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الصُّبْحَ(٢٠٠).

٣٢٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي بَكْرٍ، عَنْ أَبِيهِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ، أَخْبَرَهُ، عَنْ زَيْدِ بْنِ خَالِدٍ الْجُهَنِىِّ، أَنَّهُ قَالَ : لأَرْمُقَنَّ اللَّيْلَةَ صَلاَةَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، قَالَ : فَتَوَسَّدْتُ عَتَبَتَهُ، أَوْ فُسْطَاطَهُ، فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ طَوِيلَتَيْنِ طَوِيلَتَيْنِ، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ أَوْتَرَ فَتِلْكَ ثَلاَثَ عَشْرَةَ رَكْعَةً(٢٠١).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Gece Namazı —Özellikle Teheccüd Namazı—

309. Said b. Cübeyr yanındaki itimat ettiği bir adamdan, o da Resulü Ekrem'in zevcesi Hazret-i Aişe'den şu hadisi Rivâyet eder: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: «Gece namaz kılmayı âdet edinen kimse uyuyakalır da teheccüd namazına kalkamazsa, Allah ona teheccüd sevabını yazar, uyuması da sadaka sayılır.» Ebu Davud, Tatavvu, 5/20; Nesaî, Kıyâmu’l-Leyl, 20/61. Ayrıca bkz. Şeybanî, 167.

Teheccüd namazı; gece uykudan kalkıp kılman bir namazdır. Diğer nafile namazlardan daha faziletlidir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) teheccüd namazını, en çok sekiz, enaz iki rekat olarak kılmıştır.

310. Âişe (radıyallahü anha) anlatıyor: Resulü Ekrem geceleri teheccüd namazı kıldığında, önünde yatıyordum, ayaklarım secde yerine uzanırdı. Secde yaparken eliyle bana dokunur ayağımı çeker, secdeden kalkınca uzatırdım. O zamanlar evlerde kandil yanmazdı. Buharî, Salat, 8/22; Müslim, Salât, 4/272.

311. Resûlüllah’ın zevcesi Âişe (radıyallahü anha) Rivâyet eder; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Namazda uyuklayanınız yatsın uykusunu aldıktan sonra namazını kılsın. Zira uyuklayarak namaz kılan belki de farkında olmadan istiğfar edeceği yerde kendine küfreder.» Yani dua ederken farkında olmadan beddua eder. Buharî, Vudû, 4/53; Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/222.

312. İsmail b. Ebi Hâkim'e şöyle Rivâyet edildi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazı kılan bir kadını işitince:

«Bu kimdir?» dedi. Ona:

«Tüveyt'in kızı Havlâ'dır. Geceleri uyumaz,» dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün gece namaz kılmasını hoş görmedi. Hatta kızdığı yüzünden okundu. Daha sonra şöyle buyurdu: «Siz ibadetten usanıp ayrılmadıkça, Allahü Teâlâ ecir ve sevabınızı kesmez. Kendinizi yorup usandırmadan devam edebileceğiniz şekilde amel edin.» İbn Abdilber der ki: Bu ismail Rivâyetiyle, munkatı'dır.

Buharî (îman, 2/32), Hazret-i Aişe'den mevsul olarak Rivâyet eder. Ayrıca bkz. Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/220.

313. Eslem'den: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) geceleri dilediği kadar namaz kılar, sabaha karşı: «Namaza kalkın, namaza kalkın,» diye ev halkını namaza kaldırır, daha sonra şu âyeti okurdu: «Ehline (Ev halkına) namaz kılmalarını emret, sen de namaza devam et. Senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırıyoruz. Mutlu son, takva sahiplerinindir.» Taha sûresi 132.

314. Said b. el-Müseyyeb: «Yatsı namazını kılmadan önce uyumak ve yatsı namazından sonra konuşmak mekruhtur.» Zira, yatsıyı kılmadan uyuyan kimse belki uyanamaz, yatsı namazı kazaya kalır. Yatsı namazından sonra sohbete dalınca da gece, yani teheccüt namazına kalkamaz. derdi. Buharî, Mevakît, 9/3; Müslim, Mesâcid, 5/236.

315. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) der ki: Gece ve gündüz (Nafile) namazlar ikişer ikişerdir. Her iki rekâtta bir selâm verilir.

İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre de böyledir. (Yani sünnet ve nafile namazlarda iki rekâtta bir selâm verilir.)

١ - باب مَا جَاءَ فِي صَلاَةِ اللَّيْلِ

٣٠٩ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنْ رَجُلٍ عِنْدَهُ رِضًا، أَنَّهُ أَخْبَرَهُ، أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم أَخْبَرَتْهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( مَا مِنِ امْرِئٍ تَكُونُ لَهُ صَلاَةٌ بِلَيْلٍ، يَغْلِبُهُ عَلَيْهَا نَوْمٌ، إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ أَجْرَ صَلاَتِهِ، وَكَانَ نَوْمُهُ عَلَيْهِ صَدَقَةً )(١٩١).

٣١٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي النَّضْرِ مَوْلَى عُمَرَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ،’ عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّهَا قَالَتْ : كُنْتُ أَنَامُ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم وَرِجْلاَيَ فِي قِبْلَتِهِ، فَإِذَا سَجَدَ غَمَزَنِى فَقَبَضْتُ رِجْلَيَّ، فَإِذَا قَامَ بَسَطْتُهُمَا. قَالَتْ : وَالْبُيُوتُ يَوْمَئِذٍ لَيْسَ فِيهَا مَصَابِيحُ(١٩٢).

٣١١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( إِذَا نَعَسَ أَحَدُكُمْ فِي صَلاَتِهِ، فَلْيَرْقُدْ حَتَّى يَذْهَبَ عَنْهُ النَّوْمُ، فَإِنَّ أَحَدَكُمْ إِذَا صَلَّى وَهُوَ نَاعِسٌ لاَ يَدْرِي، لَعَلَّهُ يَذْهَبُ يَسْتَغْفِرُ فَيَسُبُّ نَفْسَهُ )(١٩٣).

٣١٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أبِي حَكِيمٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم سَمِعَ امْرَأَةً مِنَ اللَّيْلِ تُصَلِّى فَقَالَ : ( مَنْ هَذِهِ ؟ ). فَقِيلَ لَهُ : هَذِهِ الْحَوْلاَءُ بِنْتُ تُوَيْتٍ، لاَ تَنَامُ اللَّيْلَ، فَكَرِهَ ذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، حَتَّى عُرِفَتِ الْكَرَاهِيَةُ فِي وَجْهِهِ، ثُمَّ قَالَ : ( إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى لاَ يَمَلُّ حَتَّى تَمَلُّوا، اكْلَفُوا مِنَ الْعَمَلِ مَا لَكُمْ بِهِ طَاقَةٌ )(١٩٤).

٣١٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ كَانَ يُصَلِّي مِنَ اللَّيْلِ مَا شَاءَ اللَّهُ، حَتَّى إِذَا كَانَ مِنْ آخِرِ اللَّيْلِ أَيْقَظَ أَهْلَهُ لِلصَّلاَةِ، يَقُولُ لَهُمُ الصَّلاَةَ الصَّلاَةَ، ثُمَّ يَتْلُو هَذِهِ الآيَةَ : ( وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلاَةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لاَ نَسْأَلُكَ رِزْقاً نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَى ) (طه : ١٣٢).

٣١٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ كَانَ يَقُولُ : يُكْرَهُ النَّوْمُ قَبْلَ الْعِشَاءِ وَالْحَدِيثُ بَعْدَهَا(١٩٥).

٣١٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ : صَلاَةُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ مَثْنَى مَثْنَى، يُسَلِّمُ مِنْ كُلِّ رَكْعَتَيْنِ(١٩٦).

قَالَ مَالِكٌ : وَهُوَ الأَمْرُ عِنْدَنَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Teravihi Cemaatle Kılmak

303. Abdurrahman b. Abdülkâri anlatır: Ramazan'da Hazret-i Ömer'le beraber mescide gittik. Cemaat dağınık vaziyette, kimi kendi başına, kimi birkaç kişilik cemaate imam olarak teravih kılıyorlardı. Bu vaziyeti gören Ömer (radıyallahü anh) «Vallahi bunları bir imamın arkasında toplasam, daha iyi olur» dedi. Hemen Übey b. Kâ'b’ı imam yaparak cemaatle kılmalarını emretti. Daha sonra başka bir gece onunla mescide gittim, teravihi cemaatle kılıyorlardı. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh) «Bu ne güzel bid'attir. Sabaha karşı uyuyakalıp teheccüdü kaçırmanız, akşam geç vakte kadar uyanık kalıp sabah namazını kaçırmanızdan daha hayırlıdır,» dedi, insanlar akşam ibadetini uzatarak sabah erken kalkamıyorlardı. Buhârî, Salâtu't-Teravîh, 31/1, Ayrıca bkz. Şeybanî, 241

304. Saib b. Yezid'den: Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), Übey b. K'âb ve Temimu'd-Dari'ye (Ramazan geceleri) cemaate imam olarak onbir rekat namaz kıldırmalarını emretti, imam namazda ayet sayısı yüzü geçen sûrelerden okuyor, hatta uzun süre ayakta durmaya mecalimiz kalmıyor, bastonlara dayanıyorduk. Namazdan ancak şafak yaklaşınca dönüyorduk. Bu hadisteki 11 rekât namazın 8'i teravih, 3'ü vitir namazıdır. Bundan sonraki hadiste 23 rekâtin 20'si teravih, 3'ü vitir namazıdır. Bu hadisler ve diğer hadisler toplu olarak bir arada mütalâa edildiğinde ashabı kiramın teravih namazını çok zaman 20 rekât, bazan da 8 rekât kıldıkları sonucuna varılır.

305. Yezid b. Rûmân Rivâyet eder: Müslümanlar Hazret-i Ömer'in (radıyallahü anh) hilafeti zamanında, Ramazan'da 23 rekât teravih namazı kılıyorlardı.

306. A’rac Rivâyet eder: Ramazan da müslümanlar (Kunut dualarında) kâfirlere beddua ediyorlardı. İmam, Bakara sûresini 8 rekât teravih namazında okuyordu. Geri kalan 12 rekâtta bu sureyi okuduğu vakit, cemaat: "İmam az okudu", diye düşünüyorlardı.

307. Abdullah b. Ebî Bekir'den: Babam: «Ramazanda teravih namazından dönünce, şafak atar korkusuyla hizmetçilere sahur yemeğini çabuk hazırlamalarını söylüyorduk,» derdi.

308. Urve'den: Hazret-i Aişe'nin azatlısı Zekvan, Ramazan'da ona Kur'an okurdu. Yani Âişe validemize teravih kıldırırdı.

٢ - باب مَا جَاءَ فِي قِيَامِ رَمَضَان

٣٠٣ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدٍ الْقَارِىِّ أَنَّهُ قَالَ : خَرَجْتُ مَعَ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فِي رَمَضَانَ إِلَى الْمَسْجِدِ، فَإِذَا النَّاسُ أَوْزَاعٌ مُتَفَرِّقُونَ، يُصَلِّي الرَّجُلُ لِنَفْسِهِ، وَيُصَلِّى الرَّجُلُ، فَيُصَلِّى بِصَلاَتِهِ الرَّهْطُ، فَقَالَ عُمَرُ : وَاللَّهِ إنِّي لأَرَانِي لَوْ جَمَعْتُ هَؤُلاَءِ عَلَى قَارِئٍ وَاحِدٍ لَكَانَ أَمْثَلَ، فَجَمَعَهُمْ عَلَى أُبَيِّ بْنِ كَعْبٍ، قَالَ :، ثُمَّ خَرَجْتُ مَعَهُ لَيْلَةً أُخْرَى, وَالنَّاسُ يُصَلُّونَ بِصَلاَةِ قَارِئِهِمْ، فَقَالَ عُمَرُ : نِعْمَتِ الْبِدْعَةُ هَذِهِ، وَالَّتِي تَنَامُونَ عَنْهَا أَفْضَلُ مِنَ الَّتِي تَقُومُونَ. يَعْنِى آخِرَ اللَّيْلِ، وَكَانَ النَّاسُ يَقُومُونَ أَوَّلَهُ(١٨٧).

٣٠٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ، عَنِ السَّائِبِ بْنِ يَزِيدَ، أَنَّهُ قَالَ : أَمَرَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ أُبَيَّ بْنَ كَعْبٍ، وَتَمِيماً الدَّاريَّ، أَنْ يَقُومَا لِلنَّاسِ بِإِحْدَى عَشْرَةَ رَكْعَةً، قَالَ : وَقَدْ كَانَ الْقَارِئُ يَقْرَأُ بِالْمِئِينَ، حَتَّى كُنَّا نَعْتَمِدُ عَلَى الْعِصِىِّ مِنْ طُولِ الْقِيَامِ، وَمَا كُنَّا نَنْصَرِفُ إِلاَّ فِي فُرُوعِ الْفَجْرِ(١٨٨).

٣٠٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ رُومَانَ، أَنَّهُ قَالَ : كَانَ النَّاسُ يَقُومُونَ فِي زَمَانِ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ، فِي رَمَضَانَ بِثَلاَثٍ وَعِشْرِينَ رَكْعَةً.

٣٠٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ دَاوُدَ بْنِ الْحُصَيْنِ، أَنَّهُ سَمِعَ الأَعْرَجَ يَقُولُ: مَا أَدْرَكْتُ النَّاسَ، إِلاَّ وَهُمْ يَلْعَنُونَ الْكَفَرَةَ فِي رَمَضَانَ. قَالَ : وَكَانَ الْقَارِئُ يَقْرَأُ سُورَةَ الْبَقَرَةِ فِي ثَمَانِ رَكَعَاتٍ، فَإِذَا قَامَ بِهَا فِي اثْنَتَىْ عَشْرَةَ رَكْعَةً، رَأَى النَّاسُ أَنَّهُ قَدْ خَفَّفَ(١٨٩).

٣٠٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي بَكْرٍ، قَالَ : سَمِعْتُ أبِي يَقُولُ : كُنَّا نَنْصَرِفُ فِي رَمَضَانَ، فَنَسْتَعْجِلُ الْخَدَمَ بِالطَّعَامِ مَخَافَةَ الْفَجْرِ(١٩٠).

٣٠٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ ذَكْوَانَ أَبَا عَمْرٍو - وَكَانَ عَبْداً لِعَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فَأَعْتَقَتْهُ عَنْ دُبُرٍ مِنْهَا - كَانَ يَقُومُ يَقْرَأُ لَهَا فِي رَمَضَانَ(١٩٠/١).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget