Yatsı Ve Sabah Namazları
2. Yatsı Ve Sabah Namazları
347. Said b. el-Müseyyeb'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); «Bizimle münafıklar arasındaki fark yatsı ile sabah namazında bulunmamızdır. Onlar bu iki vakte gelemezler,» buyurdu ya da buna benzer bir şey söyledi. et-Tevhîd'de şu ifade vardır: Bu hadis, Muvatta'da mürseldir. Rasûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) mevsul olarak gelmemiştir. Manası, Bağlam yollarla gelmiştir. Başka çareleri olmasa mutlaka kur'a çekerlerdi. Eğer namaza erken gelmenin faziletini bilseler yarışarak gelirler.
348. Ebû Hüreyre'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Bir adam yolda giderken dikenli bir dal görüp attı. Allah onun bu amelinden hoşnut oldu ve onun günahlarını affetti.» «Ölenlerden beş kimse şehittir: Veba hastalığından, karın ağrısından ölenler, suda boğulanlar, yıkık altında kalanlar ve Allah'ın dini (islam) uğrunda şehit olanlar.» «Eğer insanlar ezanın ve birinci safın önem ve sevabını bilseler ezan okumak ve birinci safta bulunmak için cemaatle kılınan yatsı ve sabah namazının önemini bilseler sürünerek de olsa gelirler.» Buhârî, Ezan, 10/32; Müslim, Salât, 4/129, îmaret, 33A64.
349. Süleyman b. Ebî Hasme'nin oğlu Ebû Bekir anlatıyor: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh), Süleyman b. Ebî Hasme'yi sabah namazında göremedi. Süleyman'ın evi çarşı ile Mescidi Nebevinin arasındaydı. Hazret-i Ömer çarşıya giderken Süleyman'ın annesi eş-Şifa Hatun'a rastlar. Ona:
« Süleyman'ı sabah namazında göremedim,» deyince kadın:
« Gece namaz kıldı, onun için uyuyakaldı, sabah namazına gidemedi,» dedi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer:
«Bütün gece namaz kılmamdan, sabah namazına cemaate gitmem daha hayırlıdır,» dedi.
350. Abdurrahman b. Ebî Amre el-Ensari anlatıyor: Osman b. Affan (radıyallahü anh) yatsı namazına geldi. Cemaati az görünce mescidin gerisinde uzandı, cemaatin çoğalmasını bekledi. O sırada İbn Ebî Amre geldi, Hazret-i Osman'ın yanına oturdu. Osman (radıyallahü anh) kim olduğunu sordu. O da kendisini tanıttı. «Kur'an'dan ne kadar biliyorsun?» dedi. Buna da cevap verdikten sonra Hazret-i Osman ona: «Yatsı namazına cemaate gelen kimse, gecenin yarısını namazla geçirmiş olur. Sabah namazına cemaate gelen de, gecenin tamamını namazla geçirmiş olur,» dedi. Merfu olarak sahihtir. Müslim, Mesâcid, 5/260.
٢ - باب مَا جَاءَ فِي الْعَتَمَةِ وَالصُّبْحِ
٣٤٧ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ حَرْمَلَةَ الأَسْلَمِيِّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْمُنَافِقِينَ شُهُودُ الْعِشَاءِ وَالصُّبْحِ، لاَ يَسْتَطِيعُونَهُمَا ). أَوْ نَحْوَ هَذَا(٢١٣).
٣٤٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ سُمَيٍّ مَوْلَى أبِي بَكْرِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أبِي صَالِحٍ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( بَيْنَمَا رَجُلٌ يَمْشِي بِطَرِيقٍ, إِذْ وَجَدَ غُصْنَ شَوْكٍ عَلَى الطَّرِيقِ، فَأَخَّرَهُ، فَشَكَرَ اللَّهُ لَهُ، فَغَفَرَ لَهُ ). وَقَالَ : ( الشُّهَدَاءُ خَمْسَةٌ : الْمَطْعُونُ، وَالْمَبْطُونُ، وَالْغَرِقُ، وَصَاحِبُ الْهَدْمِ، وَالشَّهِيدُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ). وَقَالَ : ( لَوْ يَعْلَمُ النَّاسُ مَا فِي النِّدَاءِ وَالصَّفِّ الأَوَّلِ، ثُمَّ لَمْ يَجِدُوا إِلاَّ أَنْ يَسْتَهِمُوا عَلَيْهِ، لاَسْتَهَمُوا، وَلَوْ يَعْلَمُونَ مَا فِي التَّهْجِيرِ، لاَسْتَبَقُوا إِلَيْهِ، وَلَوْ يَعْلَمُونَ مَا فِي الْعَتَمَةِ وَالصُّبْحِ، لأَتَوْهُمَا وَلَوْ حَبْواً )(٢١٤).
٣٤٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ أبِي بَكْرِ بْنِ سُلَيْمَانَ بْنِ أبِي حَثْمَةَ : أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ فَقَدَ سُلَيْمَانَ بْنَ أبِي حَثْمَةَ فِي صَلاَةِ الصُّبْحِ، وَأَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ غَدَا إِلَى السُّوقِ - وَمَسْكَنُ سُلَيْمَانَ بَيْنَ السُّوقِ وَالْمَسْجِدِ النَّبَوِيِّ - فَمَرَّ عَلَى الشِّفَاءِ أُمِّ سُلَيْمَانَ، فَقَالَ لَهَا : لَمْ أَرَ سُلَيْمَانَ فِي الصُّبْحِ، فَقَالَتْ : إِنَّهُ بَاتَ يُصَلِّي فَغَلَبَتْهُ عَيْنَاهُ. فَقَالَ عُمَرُ : لأَنْ أَشْهَدَ صَلاَةَ الصُّبْحِ فِي الْجَمَاعَةِ، أَحَبُّ إِلَيَّ مِنْ أَنْ أَقُومَ لَيْلَةً.
٣٥٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أبِي عَمْرَةَ الأَنْصَاري، أَنَّهُ قَالَ : جَاءَ عُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ إِلَى صَلاَةِ الْعِشَاءِ، فَرَأَى أَهْلَ الْمَسْجِدِ قَلِيلاً، فَاضْطَجَعَ فِي مُؤَخَّرِ الْمَسْجِدِ، يَنْتَظِرُ النَّاسَ أَنْ يَكْثُرُوا، فَأَتَاهُ ابْنُ أبِي عَمْرَةَ فَجَلَسَ إِلَيْه، فَسَأَلَهُ مَنْ هُوَ فَأَخْبَرَهُ، فَقَالَ : مَا مَعَكَ مِنَ الْقُرْآنِ ؟ فَأَخْبَرَهُ. فَقَالَ لَهُ عُثْمَانُ : مَنْ شَهِدَ الْعِشَاءَ، فَكَأَنَّمَا قَامَ نِصْفَ لَيْلَةٍ، وَمَنْ شَهِدَ الصُّبْحَ فَكَأَنَّمَا قَامَ لَيْلَةً(٢١٥).