Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12. Ölünün Arkasından Ağlamak

632. Cabir b. Atîk anlatıyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdullah b. Sabiti ziyarete gelmişti, onu baygın bir vaziyette buldu. Seslendi, fakat cevap alamadı. Bunun üzerine: «İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn = Biz Allah için ve onun rızasını kazanmak için yaşıyoruz, mutlaka yine onun huzuruna varacağız.» buyurdu ve: «Ebû Rebî’ sana yetişemedik!» diye ilave etti. Durumu gören kadınlar, derhal bağırıp ağlaşmaya başladılar. Cabir de onları susturmaya çalışıyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)«Dokunma onlara! Yalnız rahatlayınca ağlamasınlar» buyurdu. Orada bulunanlar;

« Rahatlamak ne demektir, Ya Resûlallah?» diye sorunca Hazret-i Peygamber:

« Ruhunu teslim ettiği zaman!» diye cevap verdi. Abdullah b. Sabit'in kızı:

« Mutlaka şehit olmanı isterdim, çünkü sefer hazırlıklarını tamamlamıştın.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Allah herkese niyetine göre verir, Siz kimleri şehit kabul ediyorsunuz?» buyurdu. Oradakiler:

« Allah yolunda ölenler!» diye cevap verdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara şöyle mukabelede bulundu: «Allah yolunda ölenlerin dışında yedi türlü şehit vardır: Taun hastalığından ölen şehittir, suda boğulan şehittir, zâtu’l-cenb hastalığından ölen şehittir. Karın ağrısından ölen şehittir, yangında ölen şehittir, yıkık altında ölen şehittir, doğumda ölen kadın şehittir.» Ebu Davud, Cenaiz, 20/10, Nesaî, Cenaiz, 21/14.

Hadis-i şerifle şehit olduğu bildirilen yedi grup kimseler müslümanlığı yaşayan kimselerdir. Yoksa sadece ismi müslüman olup İslam'ın emirlerini yapmayan kimseler bu kutsal dereceye nail olamazlar. Şehitlik rütbesi Allah'ın, sevdiği kullarına verdiği bir mükâfattır. Hadiste bildirilen ölüm sebeplerinden birine duçar olmasaydı, Allah'a daha nice kulluk yapacak, hayır ameller işleyecekti. Bu tarz ölüm sebepleri ömrünü kesip yapacağı ibadetlerden mahrum bıraktığı için Allah mükâfat olarak ona şehitlik derecesi veriyor.

633. Abdurrahman’ın kızı Amre anlatıyor: Mü'minlerin annesi Hazret-i Aişe'ye, Abdullah b. Ömer'in:

«Yaşayanların ağlaması yüzünden ölüye azap edilir.» dediği nakledilince Hazret-i Âişe:

« Ebû Abdurrahman'ı Allah affetsin, o yalan söylemez, fakat ya unuttu, ya da hata ediyor. Bir defa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yahudi ailesine uğradı, onlar ölen bir aile fertleri için ağlıyorlardı. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber«Siz ona ağlıyorsunuz, fakat şu anda ona kabrinde azap ediliyor.» buyurdu. Buhârî, Cenaiz, 23/33; Müslim, Cenaiz, 11/25. Ayrıca bkz. Şeybanî, 320 Yahudi kadına kabrinde azap edilmesi, Ebû Abdurrahman'ın anladığı gibi yaşayanların onun için ağlamasından değil, islâm'ı kabul etmeyerek Yahudi olarak ölmesindendir.

١٢ - باب النَّهْىِ عَنِ الْبُكَاءِ عَلَى الْمَيِّتِ.

٦٣٢ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَابِرِ بْنِ عَتِيكٍ، عَنْ عَتِيكِ بْنِ الْحَارِثِ - وَهُوَ جَدُّ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَابِرٍ أَبُو أُمِّهِ - أَنَّهُ أَخْبَرَهُ، أَنَّ جَابِرَ بْنَ عَتِيكٍ أَخْبَرَهُ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم جَاءَ يَعُودُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ ثَابِتٍ، فَوَجَدَهُ قَدْ غُلِبَ عَلَيْهِ، فَصَاحَ بِهِ فَلَمْ يُجِبْهُ، فَاسْتَرْجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم وَقَالَ : ( غُلِبْنَا عَلَيْكَ يَا أَبَا الرَّبِيعِ ). فَصَاحَ النِّسْوَةُ وَبَكَيْنَ، فَجَعَلَ جَابِرٌ يُسَكِّتُهُنَّ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( دَعْهُنَّ، فَإِذَا وَجَبَ فَلاَ تَبْكِيَنَّ بَاكِيَةٌ ). قَالُوا : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الْوُجُوبُ ؟ قَالَ : ( إِذَا مَاتَ ). فَقَالَتِ ابْنَتُهُ : وَاللَّهِ إِنْ كُنْتُ لأَرْجُو أَنْ تَكُونَ شَهِيداً, فَإِنَّكَ كُنْتَ قَدْ قَضَيْتَ جِهَازَكَ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( إِنَّ اللَّهَ قَدْ أَوْقَعَ أَجْرَهُ عَلَى قَدْرِ نِيَّتِهِ، وَمَا تَعُدُّونَ الشَّهَادَةَ ؟ ) قَالُوا : الْقَتْلُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم ( الشُّهَدَاءُ سَبْعَةٌ سِوَى الْقَتْلِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ : الْمَطْعُونُ شَهِيدٌ، وَالْغَرِقُ شَهِيدٌ، وَصَاحِبُ ذَاتِ الْجَنْبِ شَهِيدٌ، وَالْمَبْطُونُ شَهِيدٌ، وَالْحَرِقُ شَهِيدٌ، وَالَّذِي يَمُوتُ تَحْتَ الْهَدْمِ شَهِيدٌ، وَالْمَرْأَةُ تَمُوتُ بِجُمْعٍ شَهِيدٌ )(٤٠٩).

٦٣٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي بَكْرٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، أَنَّهَا أَخْبَرَتْهُ، أَنَّهَا سَمِعَتْ عَائِشَةَ أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ تَقُولُ : وَذُكِرَ لَهَا أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ يَقُولُ : إِنَّ الْمَيِّتَ لَيُعَذَّبُ بِبُكَاءِ الْحَيِّ، فَقَالَتْ عَائِشَةُ: يَغْفِرُ اللَّهُ لأبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ، أَمَا إِنَّهُ لَمْ يَكْذِبْ، وَلَكِنَّهُ نَسِيَ أَوْ أَخْطَأَ، إِنَّمَا مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم بِيَهُودِيَّةٍ يَبْكِي عَلَيْهَا أَهْلُهَا، فَقَالَ : ( إِنَّكُمْ لَتَبْكُونَ عَلَيْهَا، وَإِنَّهَا لَتُعَذَّبُ فِي قَبْرِهَا )(٤١٠).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11. Cenaze Geçerken Ayağa Kalkmak Ve Mezar Üzerine Oturmak

629. Ali b. Ebî Talib anlatıyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), cenaze geçerken ayağa kalkar, geçince otururdu. Müslim, Cenaiz, 11/82. Ayrıca bkz. Şeybanî, 310.

630. İmâm-ı Mâlik’den: Duyduğuma göre Ali b. Ebi Talib mezarlara başını koyar ve üzerlerine uzanırmış.

İmâm-ı Mâlik şöyle demiştir: Mezarlar üzerine oturmak yasaklanmıştır. Benim kanaatime göre bu yasak, mezarları kirletmemek için olsa gerek.

631. Sehl b. Huneyf’in oğlu Ebû Ümame'den: Biz cenazeye katılır, cemaatin tamamı kabrin başına gelinceye kadar oturmazdık.

١١ - باب الْوُقُوفِ لِلْجَنَائِزِ وَالْجُلُوسِ عَلَى الْمَقَابِرِ

٦٢٩ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ وَاقِدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ سَعْدِ بْنِ مُعَاذٍ، عَنْ نَافِعِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ، عَنْ مَسْعُودِ بْنِ الْحَكَمِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أبِي طَالِبٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم كَانَ يَقُومُ فِي الْجَنَائِزِ، ثُمَّ جَلَسَ بَعْدُ(٤٠٧).

٦٣٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ عَلِيَّ بْنَ أبِي طَالِبٍ كَانَ يَتَوَسَّدُ الْقُبُورَ وَيَضْطَجِعُ عَلَيْهَا.

قَالَ مَالِكٌ : وَإِنَّمَا نُهِيَ عَنِ الْقُعُودِ عَلَى الْقُبُورِ فِيمَا نُرَى لِلْمَذَاهِبِ(٤٠٨).

٦٣١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي بَكْرِ بْنِ عُثْمَانَ بْنِ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا أُمَامَةَ بْنَ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ يَقُولُ : كُنَّا نَشْهَدُ الْجَنَائِزَ، فَمَا يَجْلِسُ آخِرُ النَّاسِ حَتَّى يُؤْذَنُوا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10. Ölünün Defnedilmesi

623. İmâm-ı Mâlik anlatıyor: Duyduğuma göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) pazartesi günü vefat etti. Salı günü defnedildi. Ashap namazını cemaatsiz olarak münferiden kıldılar. Hiçbir kimse onlara imam olmadı. Ashaptan bir kısmı minberin yanına, bir kısmı da Bakî' kabristanına defnedelim, dediler. Tam bu sırada Ebû Bekr es-Sıddîk geldi. Ben Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem)«Hiçbir peygamber yoktur ki ruhunu teslim ettiği yere defnedilmesin.» buyurduğunu duydum,» dedi. Bunun üzerine derhal oraya bir mezar kazıldı. Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yıkanması esnasında üzerindeki gömleği de çıkarmak istediler, «Gömleği çıkarmayın!» diye bir ses duydular. Böylece cenaze, üzerindeki gömlekle yıkandı. İbn Abdilber derki: "Bu hadisin, bu tarzda Rivâyet edildiğini hiçbir şekilde bilmiyorum. Sadece Malik'e ulaştığına göre ifadesi vardır."

624. Hişam b. Urve, babasından naklen anlatıyor: Medine'de iki adam vardı. Bunlardan biri kazdığı mezarlara lahd yapar, diğeri yapmazdı. Hazret-i Peygamber vefat edince Ashap: «Hangisi önce gelirse Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) mezarını o kazsın.» dediler. Önce, kazdığı mezarlara lahd (mezar çukuru) yapan geldi. Böylece Hazret-i Peygamber'in mezarı da lahdli oldu. İbn Mace, Cenaiz, 6/40 (İbn Abbaa'tan).

625. Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Ümmü Seleme'den «Kazma seslerini duyuncaya kadar, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettiğine inanamadım.» İbn Abdilber der ki: "Bu hadisi, Ummu Seleme'den değil, Aişe'den muttasıl olarak biliyorum."

626. Yahya b. Said’den: Hazret-i Aişe dedi ki: Rüyamda odama üç tane ay düştüğünü gördüm. Bunun üzerine rüyamı hemen Hazret-i Ebû Bekr'e anlattım.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edince benim odama defnedildi. Hazret-i Ebû Bekr bana:

« Rüyanda gördüğün ayların biri ve en hayırlısı!» dedi.

627. İmâm-ı Mâlik, güvenilir pekçok kişiden şöyle naklediyor: Sa'd b. Ebî Vakkas ve Amr b. Nufeyl'in torunu Said b. Zeyd, Medine yakınlarındaki Akik mevkiinde vefat ettiler. Bunun üzerine Cenazeleri Medine'ye getirilerek orada defnedildiler.

628. Hişam b. Urve, babasından naklediyor: Mezarımın Bakî kabristanında olmasını istemem. Başka yere defnedilmem benim için oraya defnedilmemden daha sevimlidir. Çünkü benimki ya zalim birinin yerinde olacak ki onunla beraber bulunmayı istemem, ya da salih birinin yerinde olacak, benim için onun kemiklerinin yerinden çıkarılmasına da gönlüm razı olmaz. Bakî mezarlığında yer mahdut olduğundan en son kazılan mezarlar çok defa eski bir mezar yeri oluyordu. Yukarıda zikredilen durumla bu kastedilmektedir.

١٠ - باب مَا جَاءَ فِي دَفْنِ الْمَيِّتِ

٦٢٣ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم تَوَفَّى يَوْمَ الاِثْنَيْن، وَدُفِنَ يَوْمَ الثُّلاَثَاءِ، وَصَلَّى النَّاسُ عَلَيْهِ أَفْذَاذاً لاَ يَؤُمُّهُمْ أَحَدٌ، فَقَالَ نَاسٌ : يُدْفَنُ عِنْدَ الْمِنْبَرِ، وَقَالَ آخَرُونَ : يُدْفَنُ بِالْبَقِيعِ،  فَجَاءَ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقُ فَقَال :َ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَقُولُ : ( مَا دُفِنَ نَبِيٌّ قَطُّ، إِلاَّ فِي مَكَانِهِ الَّذِي تَوَفَّى فِيهِ ). فَحُفِرَ لَهُ فِيهِ، فَلَمَّا كَانَ عِنْدَ غُسْلِهِ، أَرَادُوا نَزْعَ قَمِيصِهِ، فَسَمِعُوا صَوْتاً يَقُولُ : لاَ تَنْزِعُوا الْقَمِيصَ، فَلَمْ يُنْزَعِ الْقَمِيصُ، وَغُسِّلَ وَهُوَ عَلَيْهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم(٤٠٢).

٦٢٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ قَالَ : كَانَ بِالْمَدِينَةِ رَجُلاَنِ، أَحَدُهُمَا يَلْحَدُ، وَالآخَرُ لاَ يَلْحَدُ، فَقَالُوا : أَيُّهُمَا جَاءَ أَوَّلُ عَمِلَ عَمَلَهُ. فَجَاءَ الَّذِي يَلْحَد، فَلَحَدَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم(٤٠٣).

٦٢٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ أُمَّ سَلَمَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم كَانَتْ تَقُولُ : مَا صَدَّقْتُ بِمَوْتِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم حَتَّى سَمِعْتُ وَقْعَ الْكَرَازِينِ(٤٠٤).

٦٢٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَتْ : رَأَيْتُ ثَلاَثَةَ أَقْمَارٍ سَقَطْنَ فِي حُجْرَتِي، فَقَصَصْتُ رُؤْيَايَ عَلَى أبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، قَالَتْ : فَلَمَّا تُوفِّي رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم وَدُفِنَ فِي بَيْتِهَا، قَالَ لَهَا أَبُو بَكْرٍ : هَذَا أَحَدُ أَقْمَارِكِ، وَهُوَ خَيْرُهَا(٤٠٥).

٦٢٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ غَيْرِ وَاحِدٍ مِمَّنْ يَثِقُ بِهِ : أَنَّ سَعْدَ بْنَ أبِي وَقَّاصٍ، وَسَعِيدَ بْنَ زَيْدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ نُفَيْلٍ، تُوفِّيا بِالْعَقِيقِ، وَحُمِلاَ إِلَى الْمَدِينَةِ وَدُفِنَا بِهَا(٤٠٦).

٦٢٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ قَالَ : مَا أُحِبُّ أَنْ أُدْفَنَ بِالْبَقِيعِ، لأَنْ أُدْفَنَ بِغَيْرِهِ أَحَبُّ إِلَيَّ مِنْ أَنْ أُدْفَنَ بِهِ، إِنَّمَا هُوَ أَحَدُ رَجُلَيْنِ، إِمَّا ظَالِمٌ فَلاَ أُحِبُّ أَنْ أُدْفَنَ مَعَهُ، وَإِمَّا صَالِحٌ فَلاَ أُحِبُّ أَنْ تُنْبَشَ لِي عِظَامُهُ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget