Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 61. Hacda Saç Kısaltmak

1180. Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Ramazan'da orucunu açtığı zaman o sene hacca da gitmeyi isterse, hac yapıncaya kadar saçından sakalından hiç bir şey kesmezdi.

İmâm-ı Mâlik der ki: İbn Ömer'in bu hareketi diğer insanlar için bir ölçü olmaz.

1181. Nafî'den: Abdullah b. Ömer hac veya umrede tıraş olduğu zaman, sakalından ve bıyıklarından da kısaltırdı.

1182. Rebia b. Ebî Abdurrahman'dan: Adamın biri Kasım b. Muhammed'e gelerek:

« Ziyaret tavafını ailemle beraber yaptıktan sonra, bir dağ yoluna saptık. Ben bu arada ailemle cinsi münasebette bulunmak istedim. Hanımım, ben daha saçlarımı kısaltmadım, dedi. Bunun üzerine ben dişlerimle hanımın saçlarından kopardım, sonra da münasebette bulundum» diye anlattı. Kasım güldü ve adama:

« Hanımına söyle saçlarından makasla kısaltsın» dedi.

1183. İmâm-ı Mâlik de bu konuda şöyle der: Buna benzer işler yapıldığı zaman, kan akıtmak (kurban kesmek) daha iyidir. Bu konuda Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: «Hac ibadetiyle ilgili bir şey unutan kimse kan akıtsın.»

1184. Nafî'den: Abdullah b. Ömer aile çevresinde Mücebber diye bilinen biriyle karşılaştı. Ziyaret tavafinı yapmış, fakat ne traş olmuş ne de saçlarını kısaltmıştı. Böyle yapacağını bilmiyordu. Bunun üzerine Abdullah ona geri dönüp tıraş olmasını ya da saçlarını kısaltmasını, daha sonra da Beytullah'ı tavaf edip dönmesini söyledi.

1185. İmâm-ı Mâlik'ten: Salim b. Abdullah ihrama girmek istediği zaman bir makas ister, bineğine binip ihrama girmeden önce sakal ve bıyıklarını düzeltirdi.

٦١ - باب التَّقْصِيرِ

١١٨٠ - حَدَّثَنِي يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ إِذَا أَفْطَرَ مِنْ رَمَضَانَ وَهُوَ يُرِيدُ الْحَجَّ، لَمْ يَأْخُذْ مِنْ رَأْسِهِ وَلاَ مِنْ لِحْيَتِهِ شَيْئاً، حَتَّى يَحُجَّ.

قَالَ مَالِكٌ : لَيْسَ ذَلِكَ عَلَى النَّاسِ.

١١٨١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ إِذَا حَلَقَ فِي حَجٍّ أَوْ عُمْرَةٍ، أَخَذَ مِنْ لِحْيَتِهِ وَشَارِبِهِ.

١١٨٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ : أَنَّ رَجُلاً أَتَى الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ فَقَال :َ إنِّي أَفَضْتُ وَأَفَضْتُ مَعِي بِأَهْلِي، ثُمَّ عَدَلْتُ إِلَى شِعْبٍ، فَذَهَبْتُ لأَدْنُوَ مِنْ أَهْلِي فَقَالَتْ : إنِّي لَمْ أُقَصِّرْ مِنْ شَعَرِي بَعْدُ، فَأَخَذْتُ مِنْ شَعَرِهَا بِأَسْنَانِى، ثُمَّ وَقَعْتُ بِهَا، فَضَحِكَ الْقَاسِمُ وَقَالَ : مُرْهَا فَلْتَأْخُذْ مِنْ شَعَرِهَا بِالْجَلَمَيْنِ(٧٠٤).

١١٨٣ - قَالَ مَالِكٌ : أَسْتَحِبُّ فِي مِثْلِ هَذَا أَنْ يُهْرِقَ دَماً، وَذَلِكَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ قَالَ : مَنْ نَسِيَ مِنْ نُسُكِهِ شَيْئاً فَلْيُهْرِقْ دَماً.

١١٨٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ : أَنَّهُ لَقِيَ رَجُلاً مِنْ أَهْلِهِ يُقَالُ لَهُ الْمُجَبَّرُ، قَدْ أَفَاضَ وَلَمْ يَحْلِقْ وَلَمْ يُقَصِّرْ، جَهِلَ ذَلِكَ، فَأَمَرَهُ عَبْدُ اللَّهِ أَنْ يَرْجِعَ فَيَحْلِقَ أَوْ يُقَصِّرَ، ثُمَّ يَرْجِعَ إِلَى الْبَيْتِ فَيُفِيضَ.

١١٨٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ كَانَ إِذَا أَرَادَ أَنْ يُحْرِمَ دَعَا بِالْجَلَمَيْنِ فَقَصَّ شَارِبَهُ وَأَخَذَ مِنْ لِحْيَتِهِ، قَبْلَ أَنْ يَرْكَبَ وَقَبْلَ أَنْ يُهِلَّ مُحْرِماً.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 60. Hacda Tıraş Olmak

1175. Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Allahım, saçlarım tıraş edenlere merhamet et!» diye dua edince oradakiler:

« Kısaltanlara da Ya Resûlallah!» diye ilâve ettiler. Hazret-i Peygamber tekrar:

« Allahım, saçlarını tıraş edenlere merhamet et!» deyince oradakiler tekrar:

« Kısaltanlara da Ya Resûlallah!» deyince Hazret-i Peygamber onların dediklerini de ilâve ederek:

«Allahım, saçlarını kesenlere ve kısaltanlara merhamet et» diye dua etti. Buharî, Hacc, 25/127; Müslim, Hacc, 15/317.

1176. Abdurrahman, b. Kasım naklediyor: Babam umre yaparken Mekke'ye gece girer, tavaf ve sa'yini yaptıktan sonra sabaha kadar tıraş olmazdı. Tıraş oluncaya kadar da tekrar Kabe'yi tavaf etmez, tıraş olunca tavaf yapardı. Bu arada bazen mescide girer, orada vitir namazını kılar, fakat Beytullah'ı tavaf etmezdi.  

1177. İmâm-ı Mâlik der ki: (1174. hadiste geçen) vücut temizliği anlamındaki tefes kelimesi, saçları tıraş ettirmek, ihramdan çıkarak normal elbiseleri giymek ve buna benzer ameller manasındadır.

1178. İmâm-ı Mâlik'e hac esnasında Mina'da tıraş olmayı unutan kimsenin Mekke'de tıraş olup olamayacağı soruldu. İmâm-ı Mâlik şu cevabı verdi: Olabilir, fakat bana göre en iyisi Mina'da tıraş olmaktır.

1179. Yine İmâm-ı Mâlik şöyle der: Biz Medineliler arasında ihtilâfsız kabul edildiğine göre, yanında kurbanlığı olan kimse bunu kesinceye kadar ne tıraş olabilir, ne de saçlarını kısaltabilir. Bayram günü Mina'da ihramdan çıkıncaya kadar da haram olan hiç bir şey ona helâl olmaz. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de: «Kurbanlık hayvan yerine ulaşıncaya kadar saçlarınızı tıraş ettirmeyin.» Bakara, 2/196 buyurulmaktadır.

٦٠ - باب الْحِلاَقِ

١١٧٥ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( اللَّهُمَّ ارْحَمِ الْمُحَلِّقِينَ ). قَالُوا : وَالْمُقَصِّرِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ : ( اللَّهُمَّ ارْحَمِ الْمُحَلِّقِينَ ). قَالُوا : وَالْمُقَصِّرِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ : ( وَالْمُقَصِّرِينَ )(٧٠٠).

١١٧٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ : أَنَّهُ كَانَ يَدْخُلُ مَكَّةَ لَيْلاً وَهُوَ مُعْتَمِرٌ، فَيَطُوفُ بِالْبَيْتِ وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ، وَيُؤَخِّرُ الْحِلاَقَ حَتَّى يُصْبِحَ. قَالَ : وَلَكِنَّهُ لاَ يَعُودُ إِلَى الْبَيْتِ فَيَطُوفُ بِهِ حَتَّى يَحْلِقَ رَأْسَهُ. قَالَ : وَرُبَّمَا دَخَلَ الْمَسْجِدَ فَأَوْتَرَ فِيهِ، وَلاَ يَقْرَبُ الْبَيْتَ(٧٠١).

١١٧٧ - قَالَ مَالِكٌ : التَّفَثُ : حِلاَقُ الشَّعَرِ، وَلُبْسُ الثِّيَابِ، وَمَا يَتْبَعُ ذَلِكَ.

١١٧٨ - قَالَ يَحْيَى : سُئِلَ مَالِكٌ عَنْ رَجُلٍ نَسِيَ الْحِلاَقَ بِمِنًى فِي الْحَجِّ، هَلْ لَهُ رُخْصَةٌ فِي أَنْ يَحْلِقَ بِمَكَّةَ ؟ قَالَ: ذَلِكَ وَاسِعٌ، وَالْحِلاَقُ بِمِنًى أَحَبُّ إِلَيَّ(٧٠٢).

١١٧٩ - قَالَ مَالِكٌ : الأَمْرُ الَّذِي لاَ اخْتِلاَفَ فِيهِ عِنْدَنَا : أَنَّ أَحَداً لاَ يَحْلِقُ رَأْسَهُ وَلاَ يَأْخُذُ مِنْ شَعَرِهِ حَتَّى يَنْحَرَ هَدْياً إِنْ كَانَ مَعَهُ، وَلاَ يَحِلُّ مِنْ شَىْءٍ حَرُمَ عَلَيْهِ حَتَّى يَحِلَّ بِمِنًى يَوْمَ النَّحْرِ، وَذَلِكَ أَنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى قَالَ : ( وَلاَ تَحْلِقُوا رُءُوسَكُمْ حَتَّى يَبْلُغَ الْهَدْىُ مَحِلَّهُ ) (البقرة : ١٩٦)(٧٠٣).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 59. Kurban Kesimi

1171. Ali b. Ebî Talib'ten: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbanlıklarından bir kısmını kendisi bizzat keser, bir kısmını da başkaları keserdi. Müslim, Hacc, 15/147 (Cabir'den).

1172. Abdullah b. Ömer'den: Bir dişi deve adayan, kurbanlığına nişan takar, işaret olarak cini (işaret) yapar, sonra da bayram günü Kabe'de veya Mina'da keser. Bu iki yerden başka kesim yeri yoktur. Cinsiyet gözetmeksizin bir deve veya sığır kesmeyi adayan kimse, bunu istediği yerde kessin.

1173. Hişam b. Urve'den: Babam kurbanlıkları ayakta keserdi.

1174. İmâm-ı Mâlik'ten: Bir kimsenin kurbanını kesinceye kadar tıraş olması caiz değildir. Bayram günü şafaktan önce de hiç kimsenin kurban kesmesi doğru olmaz. Kurban kesimi, normal elbiselerin giyilmesi, vücut temizliği ve tıraş gibi işlerin tamamı bayram günü yapılır, daha önce yapılmaz.

٥٩ - باب الْعَمَلِ فِي النَّحْرِ

١١٧١ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أبِي طَالِبٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم نَحَرَ بَعْضَ هَدْيِهِ بيَدِهِ، وَنَحَرَ غَيْرُهُ بَعْضَهُ(٦٩٧).

١١٧٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ : مَنْ نَذَرَ بَدَنَةً فَإِنَّهُ يُقَلِّدُهَا نَعْلَيْنِ وَيُشْعِرُهَا، ثُمَّ يَنْحَرُهَا عِنْدَ الْبَيْتِ أَوْ بِمِنًى يَوْمَ النَّحْرِ، لَيْسَ لَهَا مَحِلٌّ دُونَ ذَلِكَ، وَمَنْ نَذَرَ جَزُوراً مِنَ الإِبِلِ أَوِ الْبَقَرِ, فَلْيَنْحَرْهَا حَيْثُ شَاءَ(٦٩٨).

١١٧٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ : أَنَّ أَبَاهُ كَانَ يَنْحَرُ بُدْنَهُ قِيَاماً.

١١٧٤ - قَالَ مَالِكٌ : لاَ يَجُوزُ لأَحَدٍ أَنْ يَحْلِقَ رَأْسَهُ، حَتَّى يَنْحَرَ هَدْيَهُ، وَلاَ يَنْبَغِي لأَحَدٍ أَنْ يَنْحَرَ قَبْلَ الْفَجْرِ يَوْمَ النَّحْرِ، وَإِنَّمَا الْعَمَلُ كُلُّهُ يَوْمَ النَّحْرِ، الذَّبْحُ، وَلُبْسُ الثِّيَابِ، وَإِلْقَاءُ التَّفَثِ، وَالْحِلاَقُ، لاَ يَكُونُ شَيْءٌ مِنْ ذَلِكَ يُفْعَلُ قَبْلَ يَوْمِ النَّحْرِ(٦٩٩).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget