Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Mecburiyet Halinde Hayvan Boğazlama Şekilleri

1408. Ata b. Yesa’dan: Harisoğullarından, ensardan bir adam Uhut'da sağmal devesini otlatıyordu. Hayvan aniden düştü, ölmek üzereydi. Sahibi hemen kenarı keskin bir ağaçla bu hayvanı kesti. Daha sonra durum Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a bildirildi. O da:

« Bir mahzur yok, etini yiyiniz.» buyurdu. Ömer der ki:"Bütün ravilere göre mürseldir." Hadis için bkz. Şeybanî, 640.

1409. Muaz b. Sa'd (veya Sa'd b. Muaz)'dan: Ka’b b. Malik'in cariyesi Sel' dağında koyunlarım otlatıyordu. Koyunlardan bir tanesi rahatsızlandı, cariye hemen yetişerek bir taşla kesti. Bilahare durumu Hazret-i Peygamber'den sordular:

« Bir mahzur yok, etini yiyiniz.» buyurdu. Buharî, ez-Zebâih ve's-Sayd, 72/19. Ayrıca bkz. Şeybanî, 641.

1410. Sevr b. Zeyd ed-Dili'den: Abdullah b. Abbas'a hıristiyan Arapların kestiklerinin yenip yenmiyeceği soruldu. «Bunda bir sakınca yoktur!» diyerek «Sizden her kim onlara dost olursa o onlardandır.» el-Maide: 51. âyetini okudu.

1411. Abdullah b. Abbas'tan: Boyun damarları kesilen hayvanın etini yiyebilirsiniz.

1412. Said b. Müseyyeb'den: Mecbur kalarak kullandığın âletle hayvan boğazlama işini başarmışsan, hiçbir mahzur kalmamış demektir. Şeybanî, 642.

٢ - باب مَا يَجُوزُ مِنَ الذَّكَاةِ فِي حَالِ الضَّرُورَةِ

١٤٠٨ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ, عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَم َ, عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ: أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ مِنْ بَنِي حَارِثَةَ كَانَ يَرْعَى لِقْحَةً لَهُ بِأُحُدٍ، فَأَصَابَهَا الْمَوْتُ، فَذَكَّاهَا بِشِظَاظٍ، فَسُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ : ( لَيْسَ بِهَا بَأْسٌ، فَكُلُوهَا)(٨٣١).

١٤٠٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ رَجُلٍ مِنَ الأَنْصَارِ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ سَعْدٍ، أَوْ سَعْدِ بْنِ مُعَاذٍ : أَنَّ جَارِيَةً لِكَعْبِ بْنِ مَالِكٍ كَانَتْ تَرْعَى غَنَماً لَهَا بِسَلْعٍ، فَأُصِيبَتْ شَاةٌ مِنْهَا، فَأَدْرَكَتْهَا فَذَكَّتْهَا بِحَجَرٍ، فَسُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ : ( لاَ بَأْسَ بِهَا فَكُلُوهَا )(٨٣٢).

١٤١٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ ثَوْرِ بْنِ زَيْدٍ الدِّيلِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّهُ سُئِلَ عَنْ ذَبَائِحِ نَصَارَى الْعَرَبِ ؟ فَقَالَ : لاَ بَأْسَ بِهَا، وَتَلاَ هَذِهِ الآيَةَ : ( وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ ) (المائدة : ٥١).

١٤١١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ كَانَ يَقُولُ : مَا فَرَى الأَوْدَاجَ فَكُلُوهُ(٨٣٣).

١٤١٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ : مَا ذُبِحَ بِهِ إِذَا بَضَعَ، فَلاَ بَأْسَ بِهِ إِذَا اضْطُرِرْتَ إِلَيْهِ(٨٣٤).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Hayvan Boğazlanırken Besmele Çekilmesi

1406. Hişam b. Urve babasından naklediyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: « Ya Resûlallah! Bedevilerden bazıları et getiriyor, fakat biz bunları keserken besmele çekip çekmediklerini bilmiyoruz.» dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Allah adını anın, sonra da onları yiyin.» buyurdu. Mürsel oluşunda, Malik’e itiraz edilmemiştir.

İmâm-ı Mâlik'ten: Bu, İslamın ilk yıllarında idi. Şeybanî, 657.

1407. Abdullah b. Ayyaş b. Ebî Rebia el-Mahzumî kölesine bir hayvan kesmesini emretti. Köle, hayvanı kesmek isteyince: « Bismillah! de» dedi. Köle: Seri adaba göre, hayvanın nasıl kesileceği henüz iyi bilinmiyordu. Gaflet ve unutkanlık sebebiyle besmele çekme unutulabiliyordu. Daha sonra hüküm herkes tarafından öğrenildi.

« Dedim.» dedi. O yine: Ya kölenin sözüne inanmamış ya da bizzat kulağıyla işitmek istemiştir.

« Bismillah de, kahrolasıca!» dedi. Köle tekrar: « Dedim» diye tutturdu. Bunun üzerine Abdullah b. Ayyaş: «Vallahi, hiçbir zaman o etten yemem» diye yemin etti.

١ - باب مَا جَاءَ فِي التَّسْمِيَةِ عَلَى الذَّبِيحَةِ.

١٤٠٦ - حَدَّثَنِي يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ قَالَ: سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فَقِيلَ لَهُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ نَاساً مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ يَأْتُونَنَا بِلُحْمَانٍ وَلاَ نَدْرِي هَلْ سَمَّوُا اللَّهَ عَلَيْهَا أَمْ لاَ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( سَمُّوا اللَّهَ عَلَيْهَا، ثُمَّ كُلُوهَا )(٨٣٠).

قَالَ مَالِكٌ : وَذَلِكَ فِي أَوَّلِ الإِسْلاَمِ.

١٤٠٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَيَّاشِ بْنِ أبِي رَبِيعَةَ الْمَخْزُومِيَّ أَمَرَ غُلاَماً لَهُ أَنْ يَذْبَحَ ذَبِيحَةً، فَلَمَّا أَرَادَ أَنْ يَذْبَحَهَا قَالَ لَهُ: سَمِّ اللَّهَ. فَقَالَ لَهُ الْغُلاَمُ : قَدْ سَمَّيْتُ. فَقَالَ لَهُ : سَمِّ اللَّهَ وَيْحَكَ. قَالَ لَهُ : قَدْ سَمَّيْتُ اللَّهَ. فَقَالَ لَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَيَّاشٍ : وَاللَّهِ لاَ أَطْعَمُهَا أَبَداً.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. Anasının Karnındaki Çocuk Adına Kurban Kesilmesi, Kurban Bayramı Günleri

1402. Abdullah b. Ömer'den: Kurban kesme günleri bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günleridir.

1403. İmâm-ı Mâlik'ten: Ali b. Ebî Talib'den de bu manada bir haber nakledilmiştir.

1404. Nafi'den: Abdullah b. Ömer anasının karnındaki çocuk için kurban kesmezdi.

1405. İmâm-ı Mâlik'ten: Kurban vacib değil, sünnettir. Buna rağmen gücü yetenin kesmemesini hoş karşılamanı. Hanefi Mezhebine göre, şartlarını taşıyanlara kurban kesmek vaciptir. Hadis için ayrıca bkz. Şeybanî, 632.

٦ - باب الضَّحِيَّةِ عَمَّا فِي بَطْنِ الْمَرْأَةِ وَذِكْرِ أَيَّامِ الأَضْحَى

١٤٠٢ - وَحَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ : الأَضْحَى يَوْمَانِ بَعْدَ يَوْمِ الأَضْحَى.

١٤٠٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أبِي طَالِبٍ مِثْلُ ذَلِكَ.

١٤٠٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ لَمْ يَكُنْ يُضَحِّي عَمَّا فِي بَطْنِ الْمَرْأَةِ.

١٤٠٥ - قَالَ مَالِكٌ : الضَّحِيَّةُ سُنَّةٌ وَلَيْسَتْ بِوَاجِبَةٍ، وَلاَ أُحِبُّ لأَحَدٍ مِمَّنْ قَوِيَ عَلَى ثَمَنِهَا أَنْ يَتْرُكَهَا.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget